bugün

peygamber efendimiz hz. muhammed mustafa (sav) nın sözleridir.

"iyiliğin seni sevindirdiği ve kötülüğün de üzdüğü zaman, sen (kamil bir) mü'minsin." (müsned-i ahmed bin hanbel)

"ailesi (ni insanlara muhtaç etmemek) için çalışan kimse allah yolundadır." (taberani, mu'cemu'l-evsat)

"kadın, beş vakit namazını kılar, ramazan orucunu tutar, namusunu korur ve kocasına itaat ederse cennete gider." (feyzü'l-kadir)

"bela insanın diline bağlıdır; kim bir şeyi yapmam derse şeytan onu yaptırana kadar peşini bırakmaz."

"kendisinden ilim öğrendiğiniz kimseye karşı mütevazi olunuz." (taberani, mu'cemu'l-evsat)

"müslüman bir kimse, sevabını allah tan ümid ederek ailesine harcarsa, bu onun için sadaka olur." (sahih-i müslim).
eğer gerçekten peygamberimizin hadisiyse son derece insancıl mantıklı ve tutarlı olan, izlenmesinin insana mutluluk getireceği sözlerdir.
ama hadis diye birilerine hizmet eden saçmalıklar kakalanıyorsa insana dikkat edin derim.
Size geceleyin kalkmayı tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yaşayan salihlerin âdetidir; Rabbinize yakınlık (vesîlesi)dir; günahlardan koruyucudur; kötülüklere kefarettir, bedenden hastalığı kovucudur.

[Tirmizi, 3543]
(bkz: kutub u sitte)

http://hadis.ihya.org/
"Edebsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Haya ise girdiği şeyi güzelleştirir."

[Kütüb-i Sitte, 1672]
kurban i keriz adli eserde derlenmistir.
büyük hadis kitaplarında islam alimleri tarafından toplanmış hz.muhammed (sav)'in sözleridir. ravi'leri ve senetleri mevcut olmakla birlikte bir hadis'in sahih ve kuvvetli hadis olması için birçok kuraldan geçmesi gerekir. bu kurallardan bazıları hadis'i aktaran kişinin hadis'i kimlerden naklettiği, hadis'in kaç ayrı koldan ve kişiden nakledildiği, nakleden kişinin güvenilirliği ve doğruluğudur. o'nun için etrafta "hadisler uydurmadır, onlara inanmayınız eheaeahea" diye salya saçanların sözlerine itibar etmeyiniz. kör olup görmedikleri ve sağır olup duymadıkları için bu şekilde saçmalamaktadırlar.

allah akıl fikir versin tabi.
yoksul, bir veya iki hurma, bir iki lokma verdiğin kimse değildir. hakiki yoksul halka el açıp istemekten sıkılan kimselerdir.
peygamber efendimizin söylediğine şahit olunduğu söylenen sözlerdir.
zira peygamberimiz zamanında söylediği sözlerin yazılmasını, biriktirilmesini yasaklamış, istememiştir. sözlerinin kuran ın önüne, yani allah ın sözlerinin önüne, geçmesini istememiştir. çünkü o, olaylar ve durumlar üzerine konuşmuştur ve olaylar ve durumlar değişebilir.
her halükarda uygulamaya çalışmak bazı insanlara, yerine göre, haksızlık etmemize sebebiyet verebilir.
o güzel sözlerin hayatımıza ışık tutması çok iyidir. bir nevi tesellidir. ama bir yönden de güzel efendimizin sözünü tutmamak gibi bir şeydir.
örneğin; peygamber efendimiz (sav); bir gün camiye parmağında altın bir yüzükle gelmiş ve namaza durmuştur. bunu gören cemmat, ertesi gün ne yapıp ne edip, belki de zor durumlarda kalıp, birbiriyle yarışarak birer altın yüzük edinme yoluna girmişlerdir. bunu gören o güzel insan, çok üzülmüş ve parmağındaki yüzüğü çıkarıp atmıştır. erkeğe altının haram olması hadisinin altında bu olay yatmaktadır.
kadınlara yönelik hadisleri de her yöne çekilip sündürülmüştür. kadına çok da değer vermeyen günümüz müslümanı; muhammedimizin, hz ayşe yi dizine yatırıp uzun süreler saçını okşadığı, çok sevdiği, onun için defalarca içinin titrediği, yiyeceğini yerken onun ısırdığı yerden ısırdığı gibi gerçekleri ise kamufle etmeye çalışmaktadır. ne acıdır.
"imam âmîn deyince siz de âmîn deyin. Zira kimin âmîn'i meleklerin âmîn'ine tevâfuk ederse geçmiş günahları affedilir."

[Müslim, 410]
(bkz: hadis-i şerif)
"Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevi şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir."

[Kütüb-i Sitte, 1751]
alayı atmasyon olan laflar bütünüdür. ilk hadis bilimci peygamber öldükten 300 yıl sonra ortaya çıkmış olan buhari dir. hiç kimse insanoğlunun kaynaklamadan ağızdan ağıza sağlam olarak 300 sene kelamları aynen taşıdığını iddia edemez. saçmalıktır.

aynı zamanda bir kısım yobaz kısmının insanları kafasına göre gütmek için kullandığı laflardır.

mantıksal ve ilahi çözümlemesini yaparsak; peygamber in allahtan gelen vahiyleri ilettiğini ve bunların kuran isimli kitapta toplandığını biliyoruz. hadisler kuranda yer almadığına göre o zaman bu lafları peygamber allah ın emri olarak söylemedi, kendi fikri olarak söyledi. ancak; peygamberin yegane maksadı tebliğ dir. allah ın lafzının üzerine laf söyleyemez. aktarmakla görevlidir.

bir takım zerzevatlar ise kuran ın veyahut dinin hadisler olmadan anlaşılamayacağını söyler; oysa ki allah bu zerzevatları bir çok ayette kuran ın apaçık olduğunu belirterek yalanlamıştır.

bakara 99 der ki; Andolsun, biz sana apaçık âyetler indirdik. Bunları ancak fasıklar inkâr eder.

allah kuranın apaçık olduğuna dair yemin ediyor, velhasıl kuran ın apaçık olduğunu inkar etmek fasıklıktır; vah o zaman kuran yerine hadis(!)lere itimat edenlere, vah o zaman 15 ciltlik kuran ansiklopedileri risaleler aracılığıyla; allah değil kul lafzına tapanlara. vah ki ne vah.
hadislerin uydurma değil birebir gerçek olduğuyla ilgili; (#4875672)

hadisler, peygamberimizin -yani allah'ın bize kendimize örnek almamız için gönderdiği elçisinin- biz müslümanlara tavsiyeleridir. asla kur'an ın yerini almamakla birlikte, kur'an daki bazı emirlerin uygulanış biçimlerini bize gösterirler. örneğin kur'an da namaz kılınması ve oruç tutulması emredilir fakat namaz'ın nasıl kılınacağı ya da oruçun nasıl tutulacağı yazmaz. bu gibi bilgileri peygamberin sünnetinden ve hadislerinden öğreniriz.

hadisleri ve sünnetleri yok saymak ise islam'ın uygulanışını bilmemek ve peygamberimizin örnek hayatını reddetmek anlamına gelir. düşülmemesi gereken bir hatadır.

not: söz konusu ibadetlerin uygulamasının kur'an da anlatıldığını iddia edenler söz konusu ayetleri de göstermelidirler. kaynaksız bilgi verenlere itimat etmemeniz küçük düşmemenize sebep olur.
Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Ümmetimden birkısım insanları bilirim ki, Kıyamet günü Tihâme dağları emsalinde bembeyaz (tertemiz) hayırlarla gelirler. Aziz ve celil olan Allah Teâla hazretleri o sevapları saçılmış toz haline getirir (değersiz kılar, kabul etmez)."

Sevban dedi ki : "Ey Allah'ın Resülü! Onları bize tavsif et, durumlarını açıkla da, bilmeyerek biz de onlardan olmayalım!" Aleyhissalâtu vesselâm açıkladılar:

"Onlar sizin din kardeşlerinizdir. Sizin cinsinizden insanlardır. Sizin aIdığınız gibi onlar da gece (ibadetin)den nasiplerini alırlar. Ancak onlar, Allah'ın yasaklarıyla tenhâda başbaşa kalınca o yasakları ihlâl ederler, çiğnerler."

kütüb-i sitte--7269
Kadın kocasının evinden, onun izni olmadan infak edemez!

[Tirmizi, 670]
Bir insan ölünce üç kişi hariç herkesin ameli kesilir: Sadaka-i cariye (bırakan), veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan).

[Müslim, 1631]
adına islam alimi denilen insanların; kuran apaçık olduğundan dolayı hükümsüz olduğunu bilenler tarafından sallanmayan yalanlar silsilesidir.

allah ın apaçık olduğuna yemin ettiği bir kitabı açıklamak için ömrünü heba etmiş zavallıların kafalarına göre insanları yola sokmak için uydurduklarıdır.

mevzubahis hadisler ne zaman kayıt altına alınmış, kim tarafından yazılmış; en ufak bir kaynak yoktur. olanlar da uydurmadır.

varolan tek yazılı dinsel kaynak kurandır. zaten allah ta bu şekilde söylüyor.

aynı zamanda namaz ın kaç vakit ve nasıl kılınacağı; orucun kaç gün, hangi zamanlarda nasıl tutulacağı kuran da gene apaçık yazmaktadır. tabi bizim çakma müslümanlarımız ilk ayet olan "oku" ya uymadıkları, kuran okumadan; kul lafzıyla atmasyondan bir inanca sahip oldukları için bunu bilmez.

hacı hocanın kelamını doğru kabul edip; "kuran da orucun nasıl tutulacağı, namazın nasıl kılınacağı yazmaz" der. lan hiç bir şey bilemiyosan, aç diyanetin internette türkçe kuran meali var onu oku da bari kendini rezil etme. dinini allah a göre değil, kul a göre yaşıyosun; kendine de müslüman diyosun anladık; ama belli etme, renk verme bari.

allah senin gibilerin fasık olduğuna yemin ediyor kitabında bilir misin? bilmezsin. insan okumadığı şeyi bilmez.

en acısıda çakma müslümanların mevcut vicdan azabıyla gerçek müslümanlardan daha fazla dinini savunmasıdır. istediğin kadar savun; savunduğun allah lafzı olmadıkça ve sen yalan ile allah ın lafzını savunmaya kalktıkça sevaba girmezsin. allah; bana yalakalık yapanı cennetime alacağım demiyor. tabi sen kuran dan bir haber olduğundan bunu da bilmezsin.
peygamberi, hadislerini ve sünnetlerini hor görenlere ve reddedenlere bu ayet gelsin;

Andolsun ki, Allah'ı(n rızasını) ve âhiret gününü(n saadetini) umanlar ve Allah'ı çokça ananlar için Allah'ın Resûlü'nde, sizin için, pek güzel bir örnek vardır.

(Allah'ın Resûlü Muhammed (s.a.v.), Kur'an'ı yaşama örneği ve onun muallimidir. O'nun hayatı ve sünneti bilinmeden Kur'an gayesine uygun anlaşılmaz. Allah'ı sevmek ve onun hoşnutluğunu kazanmak için de kimseyi değil, ancak prensip olarak onu örnek almak Kur'an ifadesidir (3/31). Onun hayatı ve sahih sünneti ortada iken, başkalarını öne çıkarmak veya onu devre dışı bırakarak, Allah ile Resûlü'nün ve kullarının arasını açmak, "Peygamber'in görevi yalnız Kur'an'ı getirmektir." demek, Allah'a ve Kur'an'a münâfıkça inanmak anlamına gelmektedir.) [bk. 4/80]

[Ahzab 21]
yaşam tarzı olan, hayatın gerçeklerıne ışık tutan, ve tek kurtuluş reçetesi islamın en sevgili rasulu MUHAMMED MUSTAFA (s.a.v)'in bize buyruklarıdır.
kur an ı kerim evrenin sırlarıyla doludur. öyle özel bir kitaptır ki içinde bütün kainatı barındırır. bizler peygamber efendimiz in sözleri sayesinde bilimin açıklayamadığı birçok şeyi öğrendik ve yaşamımızı kolaylaştırdık. kur'an ı daha çok anladık. dinimizi daha çok anladık.

" ve ( habibim muhanned mustafa) seni alemlere ancak rahmet olarak göndermişizdir."
(enbiya suresi, ayet 107)

" (habibim) de ki, eğer siz allah ı seviyorsanız hemen bana uyun ki allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı mağfiretle örtsün. allah gafur' dur, rahim' dir."
(al-i imran suresi, ayet 31)

" ve sana ittiba' eden (uyan) mü' minlerekanadını indir. (şefkat ve merhametle muamele et.) "
(şuara suresi, ayet 215)

" sizden hiç biriniz, başına gelen musibetten dolayı sakın ölümü temenni etmesin."
(hadis-i şerif, müsned-i ahmed)

"allahü teala aksırmayı sever, esnemeyi ise hoş görmez. biriniz esnediği zaman mümkün olduğunca onu gidermeye çalışsın, "hah, hah" demesin. bu, şeytandandır ve şeytan ona güler."
(hadis-i şerif, sünen-i ebu davud)

"allahü teala ya, icabet olunacağına inanarak dua ediniz. biliniz ki allahü teala, gafil ve umursamaz kalbden yapılan duaya icabet etmez (cevap vermez)."
(hadis-i şerif, sünen-i tirmiz)

cabir bin abdullah (ra) şöyle rivayet etti: resulullah'tan (sav) bir şey istenilip de "hayır yok" dediği asla vaki olmamıştır.
(sahih- i müslim)
Size Allah'a karşı takvada bulunmanızı, başınızda Habeşli bir köle olsa bile emirlerini dinleyip itaat etmenizi tavsiye ediyorum. Zira, sizden hayatta kalanlar benden sonra birçok ihtilaf görecektir. O halde size sünnetimi ve hidayet üzere olan Halifelerin sünnetini hatırlatırım, bunlara uyun ve dört elle sarılın. Sonradan çıkarılan şeylere karşıda son derece dikkatli ve uyanık olun. Zira bunlara zıt olarak her yeni çıkarılan şey bir bid'attır, her bid'at de sapıklıktır.

[Tirmizi, ilim 16]
gerçekten peygamberin söyledikleri vardır, sonradan uydurulmuş olanları vardır. doğrudan konuyu anlatanları veya sembollerle öğretenleri vardır. bunların tespiti ve doğrulanması için vaktiyle hadis ilmi oluşturan ve râvîlerden hadis derleyen alimlerin çabaları sayesinde birçoğu günümüze de ulaşmış durumdadır.

bir de peygamberin dine ihanet ettiğini söyleyecek kadar kafası karışmış tiplerin olduğunu da sayesinde gördük bu hadislerin.*
Resulullah (sav) "Allah'tan hakkıyla haya edin!" buyurdular. Biz: "Ey Allah'ın Resulü, elhamdülillah, biz Allah'tan haya ediyoruz" dedik. Ancak O, şu açıklamayı yaptı: "Söylemek istediğim bu (sizin anladığınız haya) değil. Allah'tan hakkıyla haya etmek, başı ve onun taşıdıklarını, batni ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim ahireti dilerse dünya hayatının zinetini terketmeli, ahireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hakkıyla haya etmiş olur."

(Tirmizi, Kıyamet 25)
''sizden birisi cinsel münasebette bulunduğu zaman eşinin cinsel organına bakmasın. zira cinsel organa bakmak körlüğe sebep olur.''

feyzul kadir 1326