bugün

(bkz: bir zamanlar otuz yasindaydik)
otuzlu hanelere geçmek demektir,
bayanlarda pek iç açıcı reaksiyonlara sebep olduğu söylenemez. zira yirmili yaşlar gençlik ile özdeşleştirildiği için otuzlu basamaklar bünyeye ağır gelebilir ilk etapta. hatta bu etap süresince yaş sorulma anlarında ağız ister istemez "otuz" kelimesi yerine "yirmidokuz" deyiverir mütemadiyen.

peki nedendir bu tereddür, kötü bir şey yapmışlık hissi ?
toplumsal normların izlediği çizginin dışında bir hayat izlediysen, yani erkenden evlenip aile kurmak, çoluk çocuk yapmak gibi olağan süreçlere tabi olmadıysan bu daha da sırıtır hale gelmektedir yaş otuzlara tırmanır olduktan sonra.
bir eksiklik, bir kaybetmişlik psikolojisi sarar insanı, ve ölüm... ölüme daha bi yakın hisseder insan kendini. her daim yakınızdır ölüme ama bunu idrak etmek başkadır muhakkak, yolun yarısın ayaklaşıldığını bilmek insana arkada kalan yolun muhakemesini yaptırır mecburiyetten ve redikal kararlara da gebedir ertesi yıllar...
29 yaşında o kadar çok hatun var ki.
insan ömründeki kısa bir dönem. önemsenecek bir ayrıntı değil.
yaşımız mı yaşayışımız mı dedirten beyan.
bekar insanlar için azap yıllarının başlangıcı olsa gerektir. hala niye evlenmedin? nişanlın var mı? gibisinden soruların ardı arkası kesilmez herhalde.
otuzuna gelenler için ihtiyaç molasının "ay" adlı parçası tavsiye olunur.