bugün

şehirler arası yolculuk yaparken karşılaşılan karakterlerdir.

şoför: genelde iki tanedirler ve etliye sütlüye karışmazlar, en az bir tanesi uyuyordur. bunları mola aralarında görürüz ve sorularımız varsa yöneltebiliriz: "kaç saat sonra orada olur?" - "kaç dakika sonra kalkacak?"

muavin: çay-kola doldururlar, pasta-kek verirler, sonra geçip bir yerde uyurlar. arada bir anons yaparlar 'değerli yolcularımız' diye. yolcularla konuşurken bazıları utangaçtır, bazıları kaşarlaşmış. gözlerinin altı şiştir çoğu zaman hepsinin.

sürekli horlayan adam: adından da anlaşıldığı gibi, sürekli horlar. en belirgin özelliği nerede olduğunu göremezsiniz, adeta görünmezdir. koro kuranları da var otobüs içinde. sürekli horlayan kadın konusuna hiç girmek istemiyorum.

susmak bilmeyen çocuk: genelde beş yaşlarındaki kız çocuklarıdır. sürekli annelerine, babalarına yüksek sesle sorular sorarlar. ilerleyen saatlerde sızıp kalırlar.

zırt bırt ağlayan bebek: zırt bırt ağlayıp kafa şişirirler, uyutmazlar adamı. tüm otobüsü gerilime sokarlar. en belirgin özellikleri bilmem kaç oktavlık sesleridir. eğer altlarına yapmışlarsa ve anneleri otobüs seyir halindeyken değiştiriyorsa altlarını, bol sabırlar...

zırt bırt ağlayan bebeğin annesi: otobüsün en mahcup kişisidir, yüzü kıpkırmızıdır. çocuğuna her ne kadar sinirlense de herkes, acınır bu kadına. annelik zor iş... çocuğunu emzirmeye kalkarsa kimse sapıklık yapmasın!

sopalık yolcu: her zaman bir ön koltukta oturan yolcudur, sonuna kadar yatırırlar koltuğu, yolculuğunuzun içine ederler... rahat rahat hareket edemezsiniz, sadece servis esnasında düzeltirler koltuklarını(anons yapılmasa 'koltukları düzeltin' diye onu da yapmayacaklar). genelde orta yaşlıdırlar.

üniversite öğrencileri: bazen gruplar halinde, bazense tek kişilik kadrolardan oluşurlar. eşofmanlarıyla göze çarparlar mola saatlerinde. sigaralarını içip, işeyip otobüse dönerler. yol boyu film izler bazıları. bütün ikram isimlerini ezberlemişlerdir; otobüsün şoför ve muavinden sonra en tecrübelileri bunlardır. ve bir mp3 çalarları vardır hemen hemen hepsinin, oradan müzik dinlemek de en sevdiklerindendir.

askerlik dönemindeki askerler: bu kişilerin arkadaşları genelde otobüslerin geç kalkmasına neden olurlar. bu yolcular otobüse neşe ile girerler, arkadaşlarına el sallarlar. otobüs terminalden çıktıktan sonra o neşelerinden eser kalmaz.

hiç uyanmayan yolcu: bu yolcular adlarından da anlaşıldığı gibi gözlerini ne molalarda ne de ikram esnalarında açarlar, sanki bir aydır uyumuyorlar sanırsınız. en iyi özellikleri horlamamalarıdır. muavinlerin en çok sevdikleri yolcu tipidir bu.

çiftler: ya sevgililerdir, ya nişanlılardır, en kötü ihtimalle evlilerdir. yan yana otururlar hepimiz biliyoruz, sanırım bunlar birbirlerini gerçekten seven çiftlerdir. mola anlarında erkek kişisi kadını alır yedirir, içirir, işetir, otobüse geri getirir. çocukları varsa bu görevleri bu sefer kadın çocuğuna uygular.

yaşlı amcalar-teyzeler: genelde çekingenlerdir ama bazıları vardır ki tam muhabbet delisidirler. televizyonlarını genelde üniversite öğrencilerine ya da muavine ayarlatırlar ve hep aynı kanalı izler dururlar, en sonunda sıkılıp uyurlar.

sigaracı tayfa: her otogarda ve mola yerinde sigara içerler(feribot dahil). kapı önlerinde dev küllüklerin yanında gruplar halinde sigara içerler sessiz sakin(arkadaşları varsa sohbet ederler o ayrı). sigarasız bir mola düşünülemez onlar için.

pahalı restoran asilzadeleri: pek yorum yapmayacağım. zaten sadece o mola yerlerindeki kaliteli restoranlara girerken görüyorum bunları. genelde orta yaşlı çiftlerdir. bunlar otobüsteki ikramları da almaz. *

otogar esnafı ve dilencileri: hepsi dolandırıcıdır kısaca. esnaf yolcuların çaresizliğinden faydalanır, dilenciler insanları kandırır. minnacık çocukları alıp kucaklarında gezdirirler o soğukta, bazen de otobüslerde girip kart dağıtırken görürüz bunları(para verenlere hayır dua ederler, vermeyenlere içten küfür).

travesti yolcu: bu güne kadar bir kere çıktı karşıma, pek görünmezler otobüslerde. nasıl olur da erkek bileti keserler bunlara anlamam. ne yapın ne edin yanınıza oturtmayın. hayatımın en korkunç yolculuğuydu.
(bkz: simsar)
Çok Susayan çocuk: Annesine muavini cağırttırıp sürekli su isteyen yavşak ruhlu insan * ...
arkasında oturan insanı sallamadan koltuğu "haart!" arkaya eğen herif...
otogarda otobüse binen lahmacuncu, simitçi, fındıkçı, fıstıkçı, şekerci vb.
özellikle yazın, otobüslerde oturmaktan şişen ayakları rahatlatmak için ayakkabılarını çıkaran kişilerin ayak kokusunu çekmek de ayrı bir dert.düşüncesiz herifler artık binmiyorum sizin olsun otobüsler.
bir köşede donarak sigara içerken, uzaklara dalan depresif kadın.
Atesiniz var mi ? dediginde henüz biniyorduk otobüse ve her molada sigarayı yüzünde söndürmek istediğim kaypak adam.
elinde gitarıyla koltuğuna kurulan sivilceli ergen.
yan koltukta çok konuşan teyze, arka koltukta bebeğinin saçını çektiği kadın, bir de nereden geldiği bilinmeyen lanet olası bir koku...
penguen, uykusuz alan bebe. hala cumhuriyet gazetesi alıp kendini atatürkçü zanneden kişi. durma kolonya sürüp muhabbet çeviren muhafazakar. bir kek daha alabilir miyimciler. "ateşiniz var mı"cılar (tanışma yollu). oğluna kız
kızına oğlan bakan teyzeler. aslında arabam vardı fakat otobüs yolculuğunu tercih ediyorumcular. gece pilavcılar, sabah simitçiler. ve en önemlisi değnekçiler.
otobüs otogarda veya molada durduğunda, elinde soyulmuş hıyarlarla otobüse binen işportacı.
ne denildigi anlasilmayan ya da yanlis yapilan eger marka bir seyahat otobüsü yolcusu iseniz "degerli.... seyahat otobüsü yolculari" diye baslayan "aracinizda yerinizi almanizi önemle rica ederiz" ile biten anonslar.. siradan bir seyahat otobüsündeyseniz bu iki kelimeyi asla duyamazsiniz bunlar ne mi? "degerli" ve de "rica"..
otogarlar ve otobüslerdir.
zorla saat satmaya çalışan * sakallı adam.
memleket neresi'ciler. vazgeçilmezdir, özel imalattır.
otobüs camındaki panjuru aralayan benli kadın resmi.
otobüs şoförleridirler.

öyle şahsına münhasır kişiliktirler ki özel eğitimle alındıklarını düşünürüm bazen. kollarında ki altın sarısı saatleri ve parmaklarında ki o kocaman yüzükleriyle, cüneyt arkının o ayrık serçe parmağını andıran bir hareketle direksiyona hakimdirler. saygımız sonsuz.
hayatını anlatan ve senin hayatını da en ince ayrıntısına kadar öğrenmeye çalışan, bıkmadan arka arkaya sorular soran yaşlı teyzelerimiz var. işte ben onları çok seviyorum. cidden seviyorum.
-"yolculuk nereye"ciler. ulan otobüs ekspres, hepimiz ankara'ya gidiyoruz işte.
-pişmaniyeciler. eskiden çok idi ama şimdi fazla kalmadı.
-gazeteyi hayvan gibi açıp okuyan orta yaş insan. öyle bir açar ki gazeteyi set oluşturur önünüzde.
-sevgilisini uğurlamaya gelen genç. otobüs kalkarken dışardan el sallar, eliyle telefon işareti yapar.
kusan ve ağlayan bebeler. suratsız muavinler...
elimdeki kitabı okumaya çalışan gerizekalı.

not: tamamen hayal ürünüdür. zira otobüste hiç kitap okumuşluğum yoktur.
en ön dörtlüde oturan kadın populasyonudur.
sürekli baş üstü raflarını kurcalayan bir şahıs olur. milli istihbarat o adamı, oraları yolculuk boyunca karıştırsın diye görevlendirmiş sanırsınız.

bakar, kafa bir o yana, bir bu yana, sizin üstünüze de çıkar bu arada, ayağınıza basar, o da yetmez, topuğunu kaldırır, daha bir ne var ne yok diye iyice görebilmek için. utanmasa, o rafa girip uyuyacak, o derece. 20 dakika oturur, sıkılır, ufflar bir daha kalkar ve o arama merasimi aman tanrım yeniden başlar. kıçında vıtvıtik mi var adam? otur lütfen.
Yanına oturan adamın moladan sonra leş sigara kokması, Koltuktaki televizyonu izlerken uykuya dalan adam, arkanda oturan torunlu nine.