bugün

tarih boyunca hiçbir devlet tarafından gösterilmemiş, örneği olmamış hoşgörüdür. toprakları üzerinde barınan, binlerce değişik kökene ait, dili, dini, rengi farklı insanı aynı çatı altında 700 yıl yaşatmıştır. zaten böylesine büyük ve hassas bir mozaik başka türlü oluşamazdı, imkan yoktu. inançlara duyulan saygı, insanı önce insan olarak ele alma mantığı vs vs. bunlar osmanlının tarih boyu bir anne şefkati ile halkına yaklaştığının kanıtıdır. tarihin her dönemin de olduğu o zaman da belli başlı iç ve dış mihrakların, nifaklarıyla cozutanlar olduysa da, yine huzur, sükunet ve hoşgörü üçlemesi yakalanmıştır çok uzun sürmemiştir. bu hoşgörünün adı milletçiliktir. insan ayırmadan, din, dil, ırk seçmeden tüm benliği ile vatan olabilmektir milletçilik.

zira günümüz dünyasında bu hoşgörünün kırıntısı olsa, bütün insanlık şefkate doyardı...
yavuz sultan selim ve kuyucu murat pasa gibi hosgörülü elemanlarıda unutmamak lazım. kuyucu murat pasa kuyucu lakabını, kesik alevi kafalarını kuyulara doldurtmasından ötürü almıstır.
kuşlara dahi minimalist, tasarım ve estetik harikası köşkler inşa edecek denli müthiş duyarlılıkta bir 'kültürün', elbette, pek samimi ve derin 'hogörüsü'...
aslını inkar eden haramzadedir demiş faili meçhul atalar. rivayetlerle tarih çürütülemez. katledilerin çoğu osuruktan tayyare efsanelerdir. tüm dünyanın kabul ettiği en büyük: devlet-millet hoşgörü üçgeninin tek sahibidir osmanlı imparatorluğu. daha amerikalıların kızılderililerden kaçarken sıçtıkları paçalarında kurumadığında bile osmanlı insan tımar ediyordu...
--spoiler--
Fenerbahçeli Alex niye Kürtçe bilmiyor

Fenerbahçenin yıldız futbolcusu Alex, Brezilyalıdır, anadili Portekizcedir. Beşiktaşın on numarası Delgado, Arjantinlidir, anadili ispanyolcadır. Şilili Tellonun da anadili ispanyolcadır. Galatasarayın büyük transferi Müslüman Keita'nın memleketi Fildişi Sahilleri’dir, anadili Fransızcadır. Bu sezon Trabzonspordan Manisaya transfer olan isaac Nijeryalıdır, anadili Pidgin ingilizcesidir. Örnekleri artırmaya gerek yok. Gelelim meselenin bizi ilgilendiren tarafına...

ÖNCE tavrımı belli edeyim:
Kürtçe Anadolu'nun zenginliğidir. Bizim kültürümüzdür.
Batı'nın dünyayı tek tip kültür haline getirmesine ne derece karşı çıkıyorsak, dünyanın her tarafındaki etnik dillerin/kültürlerin yaşamasını da hararetle savunmalıyız.
Yani, Kürtçeye sahip çıkmalıyız.
Ülkemizde ne kadar farklı dil varsa hepsini koruma altına almalıyız.
Bu girişten sonra kışkırtıcı bir soru sorabilirim:
Basketbol Milli Takımının teknik direktörü Sırp Bogdan Tanjeviç niye Türkçe bilmiyor?
Sorunun yanıtından önce size tanık olduğum absürd bir olaydan bahsetmeliyim:
Kamerunlu Rigobert Song Galatasaray da futbol oynarken sık sık TV ekranlarına çıkıp, spor muhabirlerinin sorularını Fransızca yanıtlıyordu.
Bir gün arkadaşın biri Song u dinlerken şu yorumu yaptı:
Adam boşuna büyük futbolcu olmamış; bakın kendini ne güzel geliştirmiş; anadili gibi Fransızca konuşuyor! Arkasından bir de yorum yaptı: Eee adamlar işi biliyor; Avrupada top oynayacaksan dilini de öğreneceksin.
Dayanamayıp sordum: Song'un anadili nedir?
Arkadaşım Song'un Kamerunlu olduğunu biliyordu. Fakat Kamerun un dilinin ne olduğu bilmiyordu.
Kamerun'un resmi dili Fransızcadır.
Bizim arkadaş sanıyordu ki Afrikalı Song'un anadili Kamerunca!
Bugün dünyada 29 ülkenin (ki bunun 21i Afrika ülkesidir) anadili Fransızcadır...
Dünyada 22 ülkenin resmi dili ise ispanyolcadır. Hangi ülkeler yoktur ki dileri ispanyolca olan; Meksika, Uruguay, Venezüella, Küba, Arjantin, Bolivya, Şili, Kolombiya, El Salvador vs...
ingilizceyi merak ettiniz mi? ABD, Singapur, Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya, Malezya, Namibya, Nijerya, Eritre vs. diye liste uzar gider.
işin özeti şu: Kim nereyi sömürge yaptı ise dilini oraya dayatmıştır.
Bunun bir tek istisnası vardır: Biz!
Yani; -bugün artık söylediğimiz zaman neredeyse faşistlikle itham edilir hale geldiğimiz- Türkler.
Biz Çılgın Türkler...
Kimse Osmanlı gibi yapmadı
Kışkırtıcı Tanjeviç sorusunu unutmuş değilim.
Tanjeviç'in neden Türkçe bilmediği sorusunu kasıtlı sordum.
Tanjeviç'in memleketi Sırbistan 350 yıl Osmanlı egemenliğinde kaldı.
Bilinir ki, bir kültürü benimsemenin/benimsetmenin süreci üç kuşaktır.
Sırbistan'da 350 yılda kaç kuşak gelip geçti; bu kuşaklar Türkçe öğrenmedi; dilleri Sırpçayı konuştular.
Bunun nedeni Osmanlı'nın idari/yönetim anlayışıydı.
Osmanlı ele geçirdiği topraklarda kimsenin diline, dinine karışmadı.
Bu nedenle, Bulgarlardan Romenlere, Arnavutlardan Sırplara kadar onca Balkan ülkesi dillerini bugüne taşıyabildi.
Bugün Avrupa Birliği nin resmi dilleri arasında bazı Balkan ülkelerinin isimleri varsa bu Osmanlı'nın hoşgörüsü sayesinde oldu.
Osmanlı; ingilizlerin, Fransızların, ispanyolların, Portekizlilerin, Hollandalıların yaptığını aynen uygulasaydı inanın Sırbistanlı Tanjeviç çok iyi Türkçe konuşurdu!
Ya da tersini yazalım: Sırbistan'ı ispanyollar 350 yıl boyundurukları altında tutsalardı; Sırpların dili ispanyolca, dini/mezhebi Katolik olurdu!
Alex'in anadili
Bu bilgilerden sonra Fenerbahçeli Alex'in neden Kürtçe bilmediği sorusuna geçebiliriz.
Alex'in ülkesi Brezilya'nın resmi dili Portekizce.
Sırbistan kaç sene Osmanlı egemenliğinde kaldıysa, üç aşağı beş yukarı Brezilya da o kadar yıl Portekiz sömürgesi olarak yaşadı.
ikisi de 19'uncu yüzyılda özgürlüğe/bağımsızlığa kavuştu.
Portekiz miras olarak Alex'e; dili Portekizceyi ve dini Katolik inancını bıraktı.
Osmanlı ise Tanjeviç'e sadece büyük devrimci Fatih Sultan Mehmed'in fermanını bıraktı:
;Ben, Fatih Sultan Han burada tüm dünyaya duyururum ki, bu fermanla tüm Bosna Fransiskanları benim korumam altındadır. Ve; kimse bu insanları veya kiliselerini incitmeyecek ve zarar vermeyecektir. Benim ülkemde barış içinde yaşayacaklardır.
Sırp Tanjeviç&'in ataları bu fermanla dilini ve dinini özgürce yaşadı.
Geliniz bu noktada tarihi tersine çevirip bir kurgu yapalım:
Eğer Brezilya'yı; Portekizci denizci
Pedro Alvares Cabral değil de, Osmanlı Kaptan-ı Deryası Piri Reis fethetseydi ne olurdu?
Piri Reis hemen Fatih'in fermanını hayata geçirirdi.
Yani Fenerbahçeli Alex anadilini konuşurdu.
Peki Alex'in anadili neydi?
Ne yazık ki Brezilyalı yerlilerin/halkların sömürge öncesi konuştuğu diller bugüne gelemedi; yok olup gitti.
Osmanlı Brezilyayı keşfetseydi, Alex'in dili bugün kaybolmayacaktı kuşkusuz.
Ya da, eğer Alex'in ataları Afrika'dan köle olarak getirildiyse, anadili atalarının konuştuğu bir yerel dil olacaktı.
Yani Alex'in dili, tıpkı Osmanlı himayesinde rahatça kullanılan dillerden biri olabilirdi: Sırpça, Kürtçe, Ermenice, ;Rumca, Bulgarca, ;Lazca gibi...
Alex'in konuştuğu dil bir tek Türkçe olamazdı!..
Peki gelelim sonuca...
Bir pazar günü bu zorlama benzetmeleri niye yazdık?
Çünkü TVlere çıkan herkes Ağzı olan konuşuyor misali neler söylüyor.
Tarihsel gerçekler ortada iken; her fırsatta, tarihimizi, inançlarımızı, kültürümüzü, hoşgörümüzü küçümseyip; kendimizi değersiz bir varlık gibi hissetmemize yol açıyorlar.
Bizi biz yapanları değersizleştirmek için yoğun bir mesai içindeler? Niye?
Gelinen bu durumu, toplumsal değerlere yabancılaşan aydın tavrı diye kolay/yüzeysel bir değerlendirme yaparak savuşturmak biraz saflık olmaz mı?

Uykudan önce isyan masalları

ANADOLU da Türkler ve Kürtler bin yıldır koyun koyuna yaşıyor.
Bin yıllık kardeşlik unutturulmak isteniyor sanki.
Bazı Kürt aydınlar TVlere çıkıp ilk taşı biz atmadık diyecek kadar tarihi sulandırıyor.
19uncu yüzyıl başında başlayan Kürt ayaklanmaları, sanki despotluğa karşı bir isyanmış gibi anlatılıyor. Ne kadar ayıp.
Kürt derebeyleri topraklarının ellerinden alınmasına karşı çıktılar; hepsi bu.
Üstelik Osmanlı sadece Kürt derebeyliklerini değil Balkanlar daki Türk derebeyliklerini de dağıttı.
Doğuda Bedirhani Beyi tasfiye ettiyse Batıda da Tepedelenli Ali Paşa&yı ortadan kaldırdı.
Osmanlı, feodal derebeylere son vererek yeni bir devlet yapılanmasına gitti. Derebeylikleri yıkıp ortaçağa son verip Rönesansın yolunu açan Avrupa gibi modern; olmak istediği için yaptı bu tasfiyeyi. Hepsi bu.
Tanzimat Fermanı
hangi ihtiyacın sonucu doğdu?
Gerek Türk gerekse Kürt derebeyleri yeni döneme karşı durdular. isyanın nedeni budur. Daha ortada milliyetçiliğin msi bile yokken TVlere çıkıp nasıl ahkâm kesiyorlar anlamak zor.
Bunlar neyin uzmanı?
Osmanlı nezdinde Türkün Kürtten, Kürtün Türkten hiçbir farkı yoktur; bunu bilmeyen mi var hâlâ.
Hissiyatla, hamasetle tarih yazılabilir mi?

Kürtlerin resmi tarih tezi herkese hayırlı olsun

DENiYOR ki Kemalistler Türkçe konuş diyerek Kürt halkına baskı uyguladı.
Ne zaman yaptı bunu?
Kimi diyor ki, Şeyh Said ayaklanmasından sonra.
Breh... Breh... Breh...
isyan 1925 yılında oldu.
Vatandaş Türkçe Konuş kampanyası ise 1933 yılında.
Demek Ankara, sekiz yıl ne yapacağını düşündü!
Şaka bir yana, daha önce bu sayfada yazdım.
1933 yılında, istanbuldaki yabancı Wagons-Lits Şirketi görevlisi Naci Beyin Türkçe konuştuğu için işten atılmasını protesto eden Milli Türk Talebi Birliği mensubu öğrenciler Vatandaş Türkçe Konuş kampanyası başlattı.
Ardından Bulgaristandaki Türk mezarları tahrip edilince, bu kampanya ülke genelinde yaygınlaştı. Mitingler yapıldı. Hatta bazı göstericiler azınlık mezarlarını tahrip etmek isteyince güvenlik güçlerince zorla durduruldu.
Bu olayın ne ilgisi vardı; Kürtçe konuşmayla!
Ayrıca...
Vatandaş Türkçe Konuş kampanyası iktidarın halka değil; sokağın iktidara dayattığı bir sonuçtur.
TV’lerde dile getirilen bu tür gayriciddi iddiaların bir amacı var: Kürtlerin resmi tarih tezini; oluşturmak.
Biz yıllardır Türk resmi tarih tezine karşı yazıp çiziyoruz; bir de şimdi karşımıza Kürt resmi tarih tezi çıktı; iyi mi?
Cemşid Bender (Mehdi Halıcı), Anadolu daki tüm kültürel varlıkların hepsinin Kürt kökenli olduğunu iddia ederdi. Çok da kitap yazdı.
Örneğin, Türk Sofrası diye bir mutfağın bulunmadığını, buradaki tüm yemeklerin Kürt yemekleri olduğunu söylerdi.
Yapma Cemşid Ağabey, Anadolu uygarlıklar beşiği, herkes sofraya kendinden bir tabak yemek koydu; siz nasıl hepsinin Kürt yemeği olduğunu söylersiniz derdik. O iddiasından vazgeçmezdi.
Özellikle yoğurt konusuna çok takıntılıydı. Kaşgarlı Mahmudun Divan-ı Lügatüt Türk ve Yusuf Has Hacibin ;Kutadgu Bilig adlı eserlerinde bugünkü anlamında yoğurt kelimesinin kullanıldığını söyleyerek tezine karşı durduğumuzda bizi dinlemek istemezdi.
Nur içinde yatsın; iyi adamdı; bu toprakların aydınıydı.
Victor Hugoun bir sözü vardır:
iyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.
--spoiler--

Soner yalçın.

--spoiler--
http://www.hurriyet.com.t...688.asp?&hid=12518633
--spoiler--
anadolu da özellikle de balkanlarda yaşayan hristiyan halk, osmanlı fatihlerini kurtarıcı ve koruyucu olarak karşılamışlardı.

osmanlı yöneticilerinin sağladığı din ve vicdan hürriyeti, can ve mal güvenliği buradaki hristiyan halkı kısa zamanda yeni yöneticilerine alıştırmıştır.

bizans imparatorlarının, bizans a ait toprakları ele geçirmek isteyen frankların ve venediklilerin zalimce uygulamalarından bıkan halk için osmanlı devleti kurtarıcı olarak görülmekteydi.

çünkü bizans yönetimi halkı devamlı soyuyor, vergileri toplayan tahsildarlar halka eziyet ediyordu. türkler ise hristiyan tebaaya çok hoşgörülü davranırdı, vergi adaleti sağladı.

yerli halkın inançlarına, dillerine, gelenek ve göreneklerine, karışmayarak onları, kültürlerini yaşamlarında serbest bıraktı.

hatta sert mizaçla tanınmış olan yıldırım beyazıt bile hristiyanlara karşı alçak gönüllülük göstermiş, geniş özgürlükler tanımış ve onları huzurunda kabul etmekle kalplerini kazanmıştı.

ıı murat, ülkede tam bir adaletin hüküm sürmesi için elinden gelen her şeyi yapmış, daha önceki bizans imparatorlarının döneminde meydana gelen yolsuzlukların izlerini silebilmek için kanunlar çıkarmıştı.

hem müslümanlar hem hristiyanlar için tamamen tarafsız bir adalet sağlanmıştı. osmanlı döneminde halktan alınan vergiler, bizans imparatorlarının, frankların koyduğu vergilere kıyasla pek hafif kalıyordu.

osmanlı idaresindeki memleketler, avrupa hristiyanlığı nın,pek çok memleketinden daha iyi idare ediliyor, daha fazla huzur ve refah bulunuyordu.

çoğunlukla toprak işleriyle uğraşan hristiyan halk, o devirde avrupanın diğer hristiyan hükümdarlarının tebaalarına oranla daha geniş bir özgürlüğe sahipti ve çalışmalarının karşılığını fazlasıyla alabiliyordu.

bizans imparatorluğu yönetiminde rum tüccarları yabancı limanlardan kovulmuşlarken osmanlı yönetimine girdikten sonra gemilerine türk bayrağı çekip ticari sefere çıktıklarında daha önce görmedikleri saygıyı ve ilgiyi osmanlı tebaası olarak avrupa devletlerinden görürlerdi. t. w arnold işar islam tarihi.
görsel