bugün

aslen rus göçmeni bir yahudidir, ancak israile karşı ABD'de en önemli fikri muhalefeti yapan insanlardan biridir.
Amerikan müdahaleciliği kitabı türkiyede dava konusu olmuş,2002 yılındaki sözkonusu duruşmaya Chomsky bizzat katılmış, ancak mahkeme davayı düşürmüştür.
Kendisi halen MIT'dedir.
Dr. Avram Noam Chomsky, halen Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) çalışmalarını sürdüren bir dilbilimcidir. Dünyanın önde gelen dilbilimcilerinden ve entelektüellerinden olan Chomsky 1950'li yıllarda başlattığı dilbilim hareketi ile insan dilini incelemeye yeni ve güçlü bir bakış açısı getirmiş ve Evrensel Gramer fikrini yaratmıştır.

Dilbilim alanındaki çalışmalarının yanısıra basın yayın incelemeleri, politik yazıları ve eylemleri ile de önemli bir kişilik olan Chomsky, şu anda yaşayan düşünürler içinde en çok atıfta bulunulmuş kişi unvanını elinde bulundurmaktadır.

Not:kaynak tr.wikipedia.org.*
dil ve zihin adlı eseri akademik yayınları arasında gözbebeğidir. dilin, dil gelişiminin biyolojik temele dayandığını savunur. ayrıca amerika'da ve tabi ki dünyada da bush yönetimi karşıtlarının önde gelen isimlerindendir.
insan zihninde doğuştan gelen yapılar bulunduğunu ve evrensel bir dilbilgisinin varlığını savunan dilbilimci. bu açıklamalarıyla görsel okuryazarlık kuramının gelişimine de büyük katkıları olmuştur.
http://www.zmag.org/chomsky/index.cfm
adresinde arşivi bulunan şahsiyet milyonlarca insanı ardından sürükleyebilecek kişidir türk aydınlarıyla arası iyidir arda gelir türkiyeye.
dil bilimi alaninda pir gosterilen sahis. 1927 dogumludur. Aslen Rus yahudisidir. Hayatindaki ilk makalesini 9 yasinda yazmistir. Konusu da ispanya ic savasi dir. Dil biliminin yani sira matematik, felsefe alanlarinda da soz sahibidir. Dunyada kendisinden referans alinan gelmis gecmis 20 kisinin arasina girmeyi basarmistir. Bu ayakli kutuphane halen Massachutes Institute of Technology okulunda gorev yapmaktadir. 2003 yilinda Turkiye'ye ziyarette bulunmustur. Su siralar, Turkiye hakkinda surekli muhalif yazilar yazmakta, bildirgeler sunmaktadir.
(bkz: orhan pamuk), (bkz: kurt sorunu)
(bkz: marksist kuram ve entelektuel sahtekarlik)
vygotsky ile beraber dil edinimi dersleri kabusu.allah belani versin demek istedigim dil bilimci.
tüm dünyada dilbilimdeki devrimsel yaklaşımları, her dil bölümünde okutulan, lakin son otuzbeş yıldır kendini abd'ye 'ayar vermeye adamış' yaşayan en büyük ve en sağlam lingua-politik muhalif kuramcı.
(bkz: tehlikeli güç)
20 yüzyılın en önemli aydını ve sosyal bilimlerin einstein'ı *. (b)ilginiz, bilimsel merakınız varsa ve herhangi bir siyasi angajeniz yoksa , ortalama bir akademisyenin farkına dahi varamayacağı, 'yapılmaya çalışılanın tam tersi imajını vermeye çalışan söylemsellerle örtülen bir takım gerçeklerin' ustaca ve son derece ayrıntılı-isabetli biçimde ifşa edildiği kitaplarını büyük heyecanla okuyacağınız bir sosyal bilimlerdehası.
dünya düzeni: eskisi yenisi kitabında abd'nin tasvirini güzel yapmış dil bilimcidir. dünyanın yaşayan en önemli filozoflarından kabul edilir. yüksek lisans yaparken kitapları önemli başvuru kaynağım olduğu yazardır.
bu yüce insan abd başkanı olsaydı *, ülkesi dünyanın en büyük teröristi değil, en şefkatli, en 'baba(can)' ülkesi olurdu...
sıradan insanlardan beklediği tek şeyi 'dünyayı anlamaya çalışmaları ve doğrunun yanında olmaları' biçiminde ifade eden büyük alim. üstad adeta vasiyetini beyan etmiş toplumlara...
dil bilimin babası, Amerikalı ünlü düşünür
Fransa'da yayımlanan aylık Le Monde Diplomatique gazetesinin,
düşünür ve dilbilimci Noam Chomsky'le 'demokrasi, iletişim ve propaganda'
üzerine söyleşisini okuyarak daha yakından tanıyabilirsiniz:
http://www.karakutu.com/News4058/
esrar üzerine sendikacılarla yaptığı konuşma:

bir maddeyi kullanmak suç olarak kabul edilmemelidir, çünkü henüz bir kurbanı yoktur. eğer ölümcül maddelerin dağıtımından bahsetmek istiyorsanız, evet, bu tartışılması gereken bir konu, ama biraz ciddi olalım. tütün bu konuda rakip tanımıyor. alkol ikinci sırada. ağır uyuşturucular oldukça alt sıralarda yer alıyor. dahası kişi için çok zararlı olmasına rağmen, uyuşturucu kullanımının oldukça zayıf bir toplumsal etkisi var. ağır uyuşturucularla ilgili suçlar çoğunlukla maddelerin yasaklanmasının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. eğer ilkeniz ölümcül maddelerin topluma dağıtılmasını engellemekse, ilk peşine düşmeniz gereken tütündür, bir sonraki de alkoldür, listenin alt sıralarında kokaine ulaşırsınız ve neredeyse görülemeyecek kadar aşağılarda da esrara varırsınız. [soru: kokain kullanan biri daha fazla mı şiddete yatkındır?] hayır, yüksek suç oranı kokain almaktan ve satmaktan kaynaklanıyor, fakat bu yasadışı olmasıyla ilgili bir durum. bunun sebebi suç kapsamına alınmış olması, maddenin etkileri değil. bu konuyla ilgili iyi araştırmalar var. tütünün şiddet yarattığı söylenemez, ama alkol kesinlikle yaratıyor. alkol nedeniyle gerçekleşen ölümler, ağır uyuşturucular nedeniyle gerçekleşen ölümlerin çok ötesinde, ve eğer ayırt ederseniz, ağır uyuşturucular konusunda ölümler yasadışı olmalarının bir sonucu. evet, uyuşturucu çeteleri ve torbacılar bölgeler için çatışıyorlar, ve tabi ki bazı ölümler yaşanıyor. al capone'un chicago'yu yönetmesi gibi bir şey. ama bu yasadışılığın bir sonucu, uyuşturucunun değil. uyuşturucular daha çok insanları pasifleştirmeye yöneliktir. diğer yandan alkol insanları saldırganlaştırıyor. suçluluk edebiyatı üzerine kapsamlı araştırmalar var, sonuçlarına bir göz atabilirsiniz. temel sonuç, tütün diğer her şeyden daha fazla ölüme neden oluyor, en ön sırada yer alıyor. dahası sadece kullananları değil, herkesi etkiliyor. sadece pasif sigara içiciliğinden kaynaklanan ölümler bile uyuşturuculardan kaynaklanan ölümlere oranla çok daha fazla. daha da önemlisi gelecek nesle de nüfuz ediyor. alkol en büyük ikinci katil, ve sadece kullanıcılarını öldüren bir katil değil, şiddetle olan ilişkisi nedeniyle diğer insanların da ölümüne neden oluyor. sırada uyuşturucular var, seyrek olarak diğer insanlar için zararlı olurlar ve genelde zararı kullanana dokunur. sonunda esrara ulaşıyoruz, son baktığımda bu ülkede 60 milyon kullanıcı olduğunu görmüştüm, ve bilinen tek bir aşırı doz vakası yok. tabi ki, sizin için iyi bir şey değil, şüphesiz, ama risk aşağı yukarı kahve seviyesinde.ve işin aslı, şunun farkına varın, esrarı yasaklamak için hiçbir zaman tıbbi bir gerekçe varolmadı. eğer ilgili iseniz, bununla ilgili tarihi inceledim, anlatmamı ister misiniz bilmem, ama oldukça ilginç bir tarihi var. çok kaba olarak, maddeler tehlikeli sınıflarla ilişkili oldukları için yasadışı ilan edildiler, bilirsiniz fakir insanlar, çalışan insanlar. mesela ingiltere'de 19. yüzyılda bir dönem cin yasaklandı, ama viski yasaklanmadı, çünkü cin genelde yoksul insanlar tarafından tüketilirdi. bu crack veya toz için verilen cezalara benziyor. abd'de alkol yasağı'nın (prohibition) ilk yıllarında hedeflerden biri göçmen işçilerdi, new york'un saloon barlarının müdavimleri, bu adamların ensesine binmek gerekiyordu. yukarı new york'ta yaşayan zenginler ne olursa olsun içeceklerdi, bilirsiniz, işten çıkıp eve geldiklerinde içmek isterler. peki ya esrar? esrar (marijuana) meksikalılarla beraber geldi ve ilk esrar yasakları güneydoğu'daki eyaletlerde başladı. new mexico, ardından utah ve diğerleri, bu yasaklar özellikle meksikalıları hedef alıyordu. esrar, alkol yasağı'nın bitmesinden kısa bir süre sonrasına kadar yasadışı değildi. alkol yasağı sona erdiğinde dev bir narkotik büromuz vardı ve bir işe yaramaları gerekiyordu. ve birden esrarın size bütün kötü şeyleri yapacağını keşfettiler. bu konudaki senato kayıtları gerçekten şaşırtıcı. amerikan tıp kurumundan bir temsilci var ve ellerinde bu yönde hiçbir tıbbi delil olmadığını söylüyor. susturuldu, itham edildi, bilirsiniz, ondan bir şekilde kurtuldular. sonra başka birini buldular, kelimenin tam anlamıyla böyle oldu, temple üniversitesinde ders veren ve marijuana ile köpekler üzerinde araştırmalar yapan bir farmakolog buldular. tutanaklar çok eğlenceli, kesinlikle okumalısınız. bu adamı getiriyorlar ve o da köpeklere marijuana verdiğinde köpeklerin çıldırdığını söylüyor, düşünün işte, akla gelebilecek her şeyi yapıyorlardı. ve sonra, bir senatör veya öyle biri, bu adama bir soru soruyor, bunu hafızamdan anlatıyorum bu yüzden biraz eksik olabilir ama aşağı yukarı böyle bir şey, 1930'larda geçiyor. esrarı hiç insanlar üzerinde denedin mi diye soruyor. o da evet, kendi üzerimde denedim diyor. peki, ne oldu diye sorulunca da, bir akbaba oldum ve odanın içinde uçtum diyor. ve tabi;aman tanrım, bu berbat bir şey, insanları delirtiyor. diyorlar hep bir ağızdan. ve kongre esrarın insanları delirttiğini açıklıyor. ama sonra bir şey oldu. savunma avukatları buradan bir fikir yürüttüler; tamam biz bunu bir cinnet savunması olarak kullanabiliriz. böylece bir adam 3 polisi öldürdüğünde, avukatı olayın öncesinde marijuana aldığını ve cinnet geçirdiğini, bu yüzden de müvekkiline bir şey yapamayacaklarını söylüyordu ve insanlar marijuana kullandıkları iddiası ile polis öldürmek gibi suçlardan alacakları cezalardan kurtulabiliyordu. işte bu yüzden aniden esrarın insanları delirtmediğini keşfettiler. kongre,pardon, esrar sizi delirtmez, çünkü bu mevzudan kurtulmak istiyoruz;kararına vardı. bir sonraki fikir, esrarın bir geçiş uyuşturucusu olmasıydı, onu kullanırsınız sonra başka bir maddeye geçersiniz. bu yönde hiçbir kanıt yoktu, ama buna karar verdiler. sonra 50'lerin başında başka bir şey oldu. marijuana, amerikan halkını zehirlemek ve yok etmek için kızıl çinliler tarafından abd'ye getiriliyordu. işte bu yüzden esrarı durdurmalıydık. ve bu minvalde devam etti. aslında, dediğim gibi, marijuana kullanımının zirvesi 70'lerdeydi, ama onlar zengin çocuklardı, bu nedenle hapse atılamazlardı. sonraları ciddi şekilde suç kapsamına alındı, biliyorsunuz, yoksul insanlar söz konusu olduğunda bu yüzden hapse gönderebiliyorlar. kabaca tarih böyle. detaylı tarih bir hayli ilginç.
Rus göçmeni abd li yahudi muhalif aydın ve bilim adamıdır.
psiko lingustik akımın öncülerindendir.
basının tekellerce kullanılması üzerine kaydadeğer görüşleri vardır.
"ne zaman biri beynimizi tokatlasa yahudi çıkar" önermesinin kanıtlarındandır.
çağdaş dilbilimin fikir babası, yüzyılın en önemli entellektüelleri arasında sayılan muhterem şahıs.
sosyalist yanlısı bir adam olsa da(benimle aynı görüşte değil yani) amerikayı en büyük terörist devlet olarak göstermesi takdire şayandır. yalnız amerikan müdaheleciliği kitabında türkiye hakkında haksız yazılar yazmıştır, etnik temizlik yaptığımızı iddia etmiştir, öyle bir şey yoktur.
2002 yılında diyarbakır'da osmanlı tarihi hakkında bil(me)diklerini ortaya kusmuş insan.

tel-aviv'de de biz araplara ayıp ettik diyebilseydi ayaklarından öperdim.ama olmuyor böyle ajitasyon.yakışmıyor chomsky'e.keşke vakıf olmadığı alanlarda lilili yapmasa.

--spoiler--
http://www.aksam.com.tr/a...02/15/guncel/guncel2.html
--spoiler--
abd sistemi ile kayıkçı kavgasında olduğu, sadece sistem karşıtlarının gazını almak için abd gizli servislerinin ortaya sürüp finanse ettiği uyuduruk abd karşıtı, yahudi asıllı akademisyendir. en son cia'dan destek mahiyetine milyonlarca dolar aldığı ispatlandı. solcuymuş da, abd sistemine karşıyımış da... peh! ayrıca türkiye hakkındaki fikirlerine dair birkaç örnek vermek gerekirse:
-türkiye ulus devlet yapısını dağıtıp, eskiden olduğu gibi eyalet sistemine yeniden geçmeli, yeni-osmanlıcılk idealini sürdürmeli ve ortadoğunun hamisi olmalıdır.
-bu yeni osmanlıcı eyalet sisteminde kürtler ve ermeniler iddia ettikleri coğrafyalarda kendi toprak bütünlüklerini sağlamalı...
-türkiye ermeni iddialarını kabul etmeli ve diyetine razı olmalı...
-kurulacak yeni osmanlı ideali hem ortadoğuya hem de tüm asyaya yeni bir soluk getireceğinde hiç şüphe duyulmamalı...

sadece, şu düşünceleri bile noam chomsky kişisinin ne biçim bir adam olduğunu gözler önüne serer. akılı sıra chomsky türkiye'nin ulusal bir devlet olmasını diktotaryal düzen olduğunu, bu topraklar üzerinde yaşayan ermeni, kürt vs. etnik grupların abd pişpişlemesiyle kurulacak eyaletçi osmanlı devleti sayesinde daha özgür olacağını savlamaktadır. elbetteki abd'nin gizli yandaşı noam chomsky türkiye cumhuriyeti'nin üniter ulus devlet yapısının bozulup osmanlıcı eyalet sistemine geçmesini istemektedir. zira dağılmış, ulus devlet vasfını yitirmiş başıbozuk eyaletler ile yönetilen ülkeler emperyal devletlerin kolayca yutması için küçük lokmalar haline gelmesi demektir. ve noam chomsky bunu çok iyi bilmektedir.

not: noam chomsky'nin ortadoğu ve türkiye cumhuriyeti'ne ait düşünceleri i. shahak adlı kişinin hazırladığı zionist plan of the middle east başlıklı raporda ayrıntılı olarak işlenmiştir. siyonizmin güdümündeki yeni osmanlıcılık fikriyatı ve eyaletçilik düşüncesi!
amerika kaynaklı işgalleri veya unutulmuş coğrayfaları ele alan düşünür, zaman zaman ülkeler hakkındaki bilgisinin yetersizliği noktasında eleştirilebilmektedir. bunun da en önemli taşıyıcı gücü türkiye üzerine söyledikleri sanırım. halbuki murat belge namuslu bir aydın refleksiyle yıllardır bu konular üzerinde fikir üreten birisi ve chomsky'yle yakın olduğu bir çok husus olmasına rağmen hiçbir zaman böyle ajan gibi üst perdeden bir eleştiriyle karşı karşıya kalmamıştır. işte tam da burada vasatın refleksi devreye girer ve suç unsurunun yegane sebebini amerika üzerinden yürütmeye çalışırlar. halbuki bu coğrayfada fikir üretmek de, bunu dile getirmek de öyle basit argümanlarla anlaşılabilecek yüzeysellikte değildir. analitik ve stratejik temelli eleştirilerin de işbu davayı açımlama şansı vardır. hiçbir devlet istikrarlı bir politika gütmeyi başaramadığı gibi, öyle çok çok uzun vadeye yayılan istikrarlı programları uygulama şanslarına da sahip değildir. çünkü yaşam denilen yap-boz sürekli olarak deterministik yapıları alt üst etmekle programlanmış gibi işler. şu halde çıkar hesaplarıyla ülkeler arasındaki ilişkilerin de ekseni sürekli olarak değişmek durumunda kalır. chomsky'nin de bir iz sürücü gibi yıllardır fikir üretmesi ve olaylar arasındaki olası bağlantıları aydınlığa kavuşturma girişimi bu noktalar hesaba katılarak değerlendirilmelidir. çünkü neticede informasion ve dezenformasion'un başat ilerlediği bir çağın çocuklarıyız. yanlışa meyyalim vallahi dertten gibi bir savunma yerine, okuduğunu anlayan ve yorumlayan bireyler olalım. eh işte o zaman magazinsel bilgiler yerine, bilginin hangi amaca hizmet ettiği üzerinde durabilme şansına da sahip olabiliriz. yoksa böyle kafamızdan efsaneler yaratarak, bu ülkenin sadece bir vagon olduğu gibi vahim bir noktada, sadece piyonların yer değişimini izleyen pasifisitler oluruz. aman diyim...
kendisi bir anarşist ve aynı zamanda ateistdir fakat en önemlisi o bir self hating jewdir ve dahası dünyanın en çok alıntı yapılan insanlar listesinde ilk onda yerini edinmiştir.
"Modern bir sanayi toplumunun görevi, şu anda teknik açıdan gerçekleştirilebilir olan bir şeye, yani gerçekten üretip yaratan, bizzat denetledikleri kurumlar içinde sınırlı hiyerarşik yapılarla, mümkünse hiyerarşiyi tamamen ortadan kaldırarak yaşamlarını özgürce sürdüren insanların özgür ve gönüllü katılımlarına dayanan bir topluma ulaşmaktır." *

"Yönetim ne halkındır, ne halk tarafından yapılır, ne de halk içindir." *

"Halk özgürleştikçe korku ve propagandaya daha çok başvurulur." *

"Demokrasi içindeki insanların oyuncu değil izleyici olduğu bir sistemdir." *

gibi müthiş aforizmalar üreten cins beyin.

ha unutmuşum... dilbilimci, anarşist, özgürlükçü, yahudi, sosyalist, muhalif, ateist bir insan hakları savunucusu imiş kendisi. bu kısmı international etiket company gururla sundu.

ayrıca kendisini yargılama şerefi dgm'ye nasip olmuş bir dönem. gerçi yayıncısıyla beraber beraat etmiş ama sonuçta yargılamışız bu adamı arkadaş. bu da bir başarı. lütfen ama.

-----
*http://tr.wikiquote.org/wiki/Noam_Chomsky
kendisinin wikiquote'te yayınlanan sözleri ve birçok kitabında rastladığımız üzere aslında anarşist-marksist bir tavırla ki ( sol jargona hakim olanlar bu ikilinin birlikteliğinin içindeki hezimeti daha iyi bir anlamıştır ) bizim orta üstü burjuvazi dediğimiz sınıfının, globalleşme ile fakirleşmesi ve kaybettiği mevzilerine hüzünlenmesi ile oluşan ideolojik boşluğu doldurmaya çalışmıştır. işin aslı gerçekte Amerika ağırlıklıdır. Zira Avrupa sol ve entellektüelizmi içerisinde onun gibisi birden fazladır ve görüşleri yeni değildir. Fakat Amerika gibi marksist düşüncenin ayrıntılı tahlillerinin yapılmadığı ve olayın reel politik mevzide karşılandığı cephelerde epey sükse yapmıştır. Lakin bizim sol süslü aydınlarımız 1980'den beri kendisinin gösterdiği başarıdan çok daha büyük bir düşünce sistemini oturtmuştur kendi alanında, mesela birikim dergisi bunun en güzel örnekleridir, ödp ve beyoğlu solcuğu dediğimiz kavram budur.

chomsky hiçbir şekilde çözüm bulmadan, marksizmin en önemli dayanağı olan "dünya'nın değiştirilmesi" ilkesini hiçe sayar, marksizim süslü yazılarında sadece kapitalizme getirilen karanlığı sunarak bir yok oluş ve karamsarlık pompalar.

"Modern bir sanayi toplumunun görevi, şu anda teknik açıdan gerçekleştirilebilir olan bir şeye, yani gerçekten üretip yaratan, bizzat denetledikleri kurumlar içinde sınırlı hiyerarşik yapılarla, mümkünse hiyerarşiyi tamamen ortadan kaldırarak yaşamlarını özgürce sürdüren insanların özgür ve gönüllü katılımlarına dayanan bir topluma ulaşmaktır"

mesela yukarıdaki sözü örnek alalım. Bu sözü komünist manifesto ile birlikte okudğumuzda aslında anlıyorsuzki ve gerçek reeal politikle de şu anda açıkça teyitlenmiş deneyimlerimiz gösteriyor ki, modern sanayi toplumu bu amaca hizmet etmez. Modern sanayi toplumunun amacı, artı değerin olabildiğince az şekilde işçi sınıfına dağıtılmasını sağlayan bir emek - makina geçişidir. Ne yazik ki, modern sanayi toplumu bunu yaparken insanlık garip bir şekilde "brokerlığı" keşfetmiş ve modern sanayi toplumu bir anda hiyerarşik yapısını, exchange gruplarında bulunan yöneti sınıfına ve göçmenlerin hizmet ettiği kravatlı bir bilgisayar işçisi üzerinde kurmuştur. Yani chomsky aslında sorunun yeni formunun gayet iyi bilmekte, fakat içimizdeki sızıyı dindirmek amacıyla kulağımıza üflemektedir.