bugün

kendisi oldukça ilim irfan sahibidir.devletin refah ve barış içerisinde yaşamasını sağlamaya çalışmıştır çünkü devletin artık eski gücünde olmadığını görmüştür.malesef ki radikal değişiklikler yapacak kadar kararlı değildir ve bazı çıkarcı çevreler tarafından ortadan kaldırılmıştır.
nevşehir'de şahsı tarafından yaptırılan bir adet külliye de bulunur ki, günümüzde külliye dahilindeki camii (bkz: kurşunlu camii) ibadete açıktır. yine külliye dahilindeki Medrese 1961'de Vakıflar Genel Müdürlüğünce tamir ettirilerek Kütüphane olarak halka açılmıştır.
o doğduğunda nevşehir şehir değildi.
doğduğunda nevşehir nev bir şehir değildi bu nedenle muşkaralı ibrahim derlerdi kendisine. Nevşehir'in ismi muşkara'ydı. Nevşehir'i nevşehir yapan nevşehirli damat ibrahim paşa'dır. kendisi bu ili imar ettikten sonra ismi gibi cismi de değişmiştir. lakin kendisi hakkında popüler tarihden hareketle spekülasyon çoktur.

Öncelikle batının üstünlüğünü kabul etmiş bir insan olmakla birlikte ordularda savaşacak bir sadrazam değildi. incelmiş zevklerin insanıydı ve onun döneminde yapılan mesarıfın ve harcamaların çok fazla olduğuna inanan bir düşünce vardır ki fikrimce yanlıştır. lale devri adı verilen dönemden önce de bu harcamalar vardı. akşam helvacı sohbetleri yapılırdı.

bununla birlikte onun matbaa'yı getirmesi, itfaiye/tulumbacıları kurması ise hiç gündeme getirilmez. istanbul gibi her tarafı ahşap ev ve yalılarla süslü bir payitahtın bu çeşit bir kuruma ihtiyaç duyduğun gören ileri görüşlü bir devlet adamıydı. ancak belli hataları da olmamış değil. özellikle patrona halil isyanında isyancılara hafife almış olması onun en büyük hatalarından biridir. isyanın ilk günü tepelenmesi gereken patrona tellak halil ve 30 nabekar külhandan bozma baldırı çıplak takımı ertesi gün tüm cebecileri, yeniçeri ocağını kaldırmış payitahtı ve sarayı savunacak sadece saraydaki bostancıbaşları ve zülüflü baltacılar kalmıştır.[bu noktada dolaylı yoldan şunu da iddia etmek gerekir ki yeniçerilerin isyana katılıp kazan kaldırmasında eski 56.orta çorbacısı kahveci ali usta'nın bu ikna da payı pek çoktur. bilinmdiği gibi belirli döneme kadar yeniçerilerin hem ticaret yapması hem evlenmesi yasaktı fakat bu yasağın gevşetilmesi ve tetabuk edilmemesi neticesinde dolaylı yoldan da olsa olumsuz sonuçları ortadadır]

49 gün boyunca istanbul'a patrona halil ve saz arkadaşları tarafından acı bir türkü çalınmış ne namus ne ırz kalmış, isyancılar ellerine geçirdikleri en zenginlere ait olan listelerle ev basmaya gitmişlerdir. klasik bir örnek vermek gerekirse de bu 49 günlük anarşi döneminde kumrulu mescit'deki gülşeni ağa'nın kızıdır ismi bilinmemekle birlikte patrona tarafından "sırmmalı hanım" olarak nitelenmiştir. patrona halil'in zindandan arkadaşı türlü şenaatlerin adamı zennane yusuf tarafından bu hane basıldığında sırtlanıp kaçırılmıştır. o dönemde ipsiz sapsız takımı olan ve külhanlarda tellak olarak hayatını bahşişerle sürdürmeye çalışan külhanbeyleri bu isyanda önemli rol oynamıştır. tellak patrona halil de bunlardan birisidir.

Nevşehirli damat ibrahim paşa'nın en mantıklı düşünclelerinden birisi de külhanlarda kalan lahyar'ları/külhanbeylerini rehabilite etme düşüncesidir. ama bu bir rehabiliteden öte onları tulumbacı olarak kulanma eğilimidir. onun bu ileri görüşlülüğü 1846 yılında serasker rıza paşa tarafından kullanılacak ve külhanbeylerinin bir kısmı orduya yazdırılacak bir kısmı da anadolu'nun ücra köşelerine dağıtlıp haklarından gelinecektir. fakat bu fiil patrona halil isyanında ciddi anlamda önemlidir, bu hareket bilhassa külhan ve oradaki kopuk takımının ona düşman olmasına neden olacaktır. çünkü külhanbeyleri kendi külhanlarının ve tarikatlarının bu adam tarafından tarumar edileceğine inanmaktaydı ve inançlarında da haklıydılar.

istanbul damat ibrahim paşa döneminde yenilenme ve imar anlamında altın dönemlerinden birini yaşamıştır. fakat bu olay bile bir noktada ibrahim paşa aleyhine dönmüştür. çünkü istanbul'da inşaat ustaları ve işçileri bu imar faaliyetini tamamlamaya yetersiz kalmış anadolu'dan bu meyanda destek almıştır lakin gelenlerin çoğu ipsiz sapsız üşüşmeler olduğu için istanbuldaki serseri popülasyonu artış göstermiştir.

son olarak onun ölüsüne yapılan hakaret ve kötülük kimseye yapılmamıştır. patrona ve saz arkadaşları tarafından padişaha verilen ve idam edilmesi gereken devlet adamlarını yazan listede en başta ibrahim paşa'nın adı yazılmış. zorda kalan padişah 3.ahmed damat ibrahim paşa'yı boğdurup ölüsünü patrona ve artıklarına vermiştir. saraydan alınan ibrahim paşa'nın ceseti ayağından bağlanan urganla sultanahmet'e et meydanına sürülerek götürülmüştür. cesete türlü pislikler yapılmış ibrahim paşa'nın manol ismindeki bir gayrimüslüme benzediği için de "bu sünnetsizdür manoldur bu ibrahim paşa değildür" şeklinde söylenilerek serseri takımından "kürt çomar" adındaki bir zebellah tarafınan ayağına bağlı urganla sürülerek saray önüne bırakılmış "alın kürkçüyü veerin elvacıyı" şeklinde bağırılmıştır.
üçüncü Ahmet dönemi osmanlı sadrazamı.

lale devri ile hakkından fazlasıyla söz ettirir.
halit akçatepenin büyük dedesidir.
Damattır.
Ermeni olduğu söylenmektedir.
lale bahçelerinde kaplumbağların üzerinde dikili mumlarla yapılan gece alemlerini çağrıştırır.