bugün

onları üç uzamsal boyutunun yanında zamansal boyutuyla da beraber görmektir. bu da üç uzamsal boyutun yanında zamansal boyutta da özgürce seyahat edebilme anlamına gelir. bunu şöyle açıklayabiliriz:

üç boyutlu bir küpün duvardaki gölgesi iki boyutlu olacaktır. ancak dört boyutlu bir küpün gölgesi üç boyutlu olacaktır. şimdi üç boyutlu küpün kendi etrafında döndüğünü hayal edelim. bu durumda duvardaki iki boyutlu gölge de dönecektir. bu da tıpkı şöyle gözükecektir:

http://www.math.union.edu...ction/Cube-Projection.gif

sadece gölgesine bakıp bunun dönen bir küp olduğunu söyleyebilir miyiz? sanırım söyleyebiliriz. belli bu bir küp ve dönüyor. her şey ortada. bunun aslının küp olduğunu anlayabildik çünkü dönen küpün bulunduğu boyutta bize ait fiziksel bir referans mevcut. yani onunla aynı boyuttan onun gölgesine bakıyoruz. onunla aynı boyutta oluşumuz sayesinde onun aslını da görebiliriz ve kavrayabiliriz. bu önemli bir detay.

eğer biz de tıpkı duvardaki gölge gibi o duvarda yaşayan iki boyutlu varlıklar olsaydık ve dolayısıyla sadece o dönen küpün gölgesini duvar üzerinde iken görüp "bu bir dönen üç boyutlu küptür diyebilir miydik?" eğer hala düşünebilen varlıklar isek yine diyebilirdik. ancak bu sefer üç boyutlu halini kavrayamazdık. üst boyutta bulunan bir şeyin bizim dünyamıza yansıyan gölgesine bakıp onun üç boyutlu bir küp olduğunu söyleyebilsek de asıl görüntüsünü kafamızda canlandıramazdık çünkü fiziksel anlamda üç boyutlu dünyaya ait referans noktamızı kaybettik.

aynı şekilde içinde yaşadığımız boyutta iken dönen dört boyutlu bir küpün dönen üç boyutlu gölgesine bakıp "bu bir dönen dört boyutlu küptür" diyebiliriz. şu an bulunduğun mekanda havada dönen üç boyutlu bir gölge görseydin onun dört boyutlu bir nesnenin gölgesi olduğuna kesinlikle emin olabilirdin. sadece asıl şeklini kavrayamazdın. ayrıca yaşadıklarına anlam veremezdin çünkü böyle bir şeyi görmek çok absürt bir durum olurdu. dört boyutlu dönen bir küpün bizim dünyamıza yansımış üç boyutlu gölgesi de tam olarak şöyle bir şey oluyor:

https://www.youtube.com/watch?v=q5Qh2XpoCsY

eğer nesneleri dört boyutlu "görebilseydik" (tırnak içine aldım çünkü artık görmek için gözümüzü kullanmayacaktık. göz yalnızca üç boyutlu bakış açısına sahip bir organ. ona ihtiyacımız dahi kalmayacaktı kısacası) bu dönen üç boyutlu gölgeyi oluşturan dört boyutlu nesneyi olduğu gibi dönerken görebilecektik. yani nesneyle girift halde olan zaman boyutunu da uzamsal boyutlar şeklinde gözlemleyebilecektik. bu da zamandan ve mekandan bağımsız olduğumuz anlamına gelecekti. yalnızca böyle bir durumda nesneleri dört boyutlu gözlemleyebilirdik. bunun için ise beşinci boyutta bir parçamızın olması gerekirdi. çünkü bizim fiziksel bir parçamız şu an zaman denilen dördüncü boyutta ve onunla interaksiyona giriyor. dolayısıyla üç boyutlu görebilen varlıklarız. eğer beşinci boyutta referans olarak alınabilecek bir fiziki parçamız yoksa dört boyutlu nesneleri hiçbir şekilde gözlemleyemeyiz.

bunu şöyle de düşünebiliriz:

flatland denen çok güzel bir hakiye kitabı var. orada kare dikdörtgen çember ve üçgen gibi nesneler iki boyutlu bir dünyada insanlar gibi yaşarlar. bir gün bir nesne (örneğin kare) öyle bir olay yaşar ki üç boyutlu bir güç gelip onunla konuşur ve ne olduğuna anlam veremeyen kareyi kenarından tutarak havaya kaldırır. zavallı iki boyutlu kare ne yapacağını şaşırır çünkü daha önce en ve boy dışında bir hareket alanı olmamıştır. buna birden yükseklik de dahil olunca o kare bir anda üçüncü boyuttan gelen bir müdahale sonucunda üçüncü boyuta geçmiş olur. haliyle dünyasına geri dönünce yaşadıklarını arkadaşlarına anlatamaz çünkü ona inanmazlar. şimdi karenin gözünden olayları inceleyelim. kare, diğer arkadaşlarının bulunduğu iki boyutlu dünyaya baktığında az önce içinde yaşadığı iki boyutlu dünyayı ve içindekileri iki boyutlu haliyle, yani gerçek haliyle görmüş oldu. halbuki orada yaşarken bir boyutlu bir bakış açısına sahipti, tıpkı bizim dört boyutlu uzayda yaşarken üç boyutlu bakış açısına sahip olmamız gibi.

şimdi flatland kitabında geçen bu analojiyi kendimize uygulayalım. diyelim ki bir güç geldi, bizi tuttu ve tıpkı oradaki gibi beşinci boyuta götürdü. işte o oradayken evrenimizin ve içerisindekilerin dört boyutlu halini olduğu gibi görmüş olurduk.
Evrimleşmiz bir beyne sahip olma durumu.
Başka bi evrende belki..