bugün

27 mayıs 1992'de biraz da ''60'' darbesine selam çakarak kadıköy yeldeğirmenin'de ailemin ilk ve son çoçuğu olarak doğdum.
daha fazla risk alamamış olacaklar ki benden sonra kardeş denemediler.

neyse korkmayın o kadar geriden almayacağım!
bir parça ile devam edelim.
insanın içini ferahlatan ''bilimin etki-tepki'' dediği, benim ise ''çıkar dünya'sı'' dediğim bu gezegendeki ender güzelliklerden;
--spoiler--
https://www.youtube.com/watch?v=9d8SzG4FPyM
--spoiler--

ilk ilişkim ilkokul 8.sınıf
(bkz: pelin)

sanırım insanın ''ilk aşk'' dediği şey aşırı masum oluyor.
o zamanlar nokia 6600'ım var.
hatırlayanlar bilir ''kızılay dağıtıyordu'' herkeste olmasının başka açıklaması yoktu zaten.

sanırım duygularımız karşılıklıydı.
bir mesajın 2 kontör olduğu karanlık çağı yaşıyordu dünya.
100 kontör'ü bir gecede hiç edip,
pelin'den gelen sesli harfleri kayıp mesajlarla mutlu oluyordum.
kadıköy'de aynı dershaneye de kayıt olmuştuk.

hani insanın görünce heyecanlandığı stres yaptığı o ilk aşk şahsım açısından epik bir güzellikte başlamıştı.
bir de fazla duygusalım ''pelin'i düşünerek 1 kere bile kalıp sabunla vakit geçirmedim''
insan sevdiğini miker mi kafasındayım o aralar.
sonraları öğrendim ''insanı en iyi sevdiği mikiyormuş''

bir çay almalıyım.
günler haftaları kovalarken.
saçma sapan bir çıkma teklifi etmiş olmalıyım ki ''sadece gülücük'' dolu bir mesaj aldım.
çıkmaya başladığımızda ikimiz de lise 1'e geçmiştik.

biriktirdiğim harclıklarımla her buluştuğumuzda sinemaya gidiyorduk,
elini tutup yanağından öptüğümde kendimi ''lord'' gibi hissediyordum.

dedim ya çocukluk aşkı başka bir şey.
ilk terk edilmem de çok uzun sürmemişti.
okullar ayrı ''e tabi gözden ırak gönülden ırak'' durumu bir parça geçerliydi.

henüz bir kaç aylık bir ilişkiyken.

''özür dilerim ama ben yapamıyorum'' temalı mesajı aldım.
ben ne bileyim bunun terk etmeye bahane arayan ''kız itemi'' olduğunu.
defalarca konuştum, kapısında sabahladım.
ilk aşk sonuçta boru mu?

lakin kafasına koymuştu.
sonunda benim vazgeçmeyeceğimi anlayınca ''berkan'' diye bir isim zikretti.
o an dedim tamam.
içkim sigaram da yok o aralar.
arkadaşlarla counter'da dust kurup ''kıyım yapıyorum amk''
ee ergeniz aşk acısı bile nasıl çekilir, sor bakayım biliyor muyum?

lakin sandığımın aksine kolay atlatmıştım.
henüz kadınlara güvenim kırılmamıştı.
''Olur öyle ilkti dedim''

https://www.youtube.com/watch?v=mGulMLEzDNo

ikinci ilişkim biraz salladı, ne birazı lan!
istedim vermediler ve hala onu seviyorum insan birini severken başkasını düşünür mü sever mi başkasına yazık etmem enazından.
bu yüzden istemiyorum kimseyi hayatımda.
'Bu neyin tribi lan benim ilk ilişkim 3 gün sürmüştü.' dediğim başlıktır efendim .
ihtiyaç duyuyorum aslında. çok seçiciyim. Olacaksa tam olsun istiyorum.
"bir çay almalıyım" diye biten etrylere sahip başlık.

sirk gibi sözlük oldu amk yeri.
muhafazakarlıkla uzaktan yakından alakası olmayan bir birey olarak,sebebi ilişkilerin şu devirde giderek yavşaklaşması,daha materyalist bi hal almasıdır muhtemelen..çevrenizdeki insanların(erkeklerin özellikle) unutamadığı insanlar en mutlu olduğu ilişkiler hep 17 18 yaş civarında yaşanmıştır,bunun tesadüf oolması mümkün değildir ve o kişi unutulsada o yaştaki ilişkinin tadı hep başka yerdedir..yaş ilerledikçe yaşanmışlıkların artması,erkeğin de kadının da giderek kaşarlanması,hiçbir ilki yaşayamayacak olmanız(sadece cinsel anlamda değil) yeni ilişkilerinizi basite indirger.one night stand'ın o kısır döngüsüne girdikçe yalnızlık çok daha tatlı gelir..sosyal aktivitelerinizi karşı cinsten normal arkadaşlarınızla,cinsel ihtiyaçlarınızı da fuck buddylerinizle giderirsiniz ilişkiye ihtiyacınız da kalmaz..doğru mudur?yıpranmamak ve zarar görmemek için doğrudur..ancak yaşınız ilerledikçe oluşacak toplumsal baskı yüzünden saçma sapan biriyle evlenme ihtimali de kabuslarınıza girebilir..
ikinci ilişkim kardelen.

yaşım 17'yi bulmuş.
milli olmak deyimini hala ''a milli takım'' için kullanılan bir şey zannettiğim kaotik dönemlerimi yaşıyorum.
lakin biraz sakalların çıkması ''elin ayağın'' oturması ile özgüvenimde gözle görülür bir artış var.
arkadaş vasıtasıyla bir kere gördüğüm kardelen'in numarasını yine arkadaştan alıp.
görüşmek istediğimi söyledim.
e haliyle hayır dedi.
alttan girip üstten çıkıp kabul ettirdim.

diyaloğumuzun rezilliği hala aklımda.

+merhaba ben arkadaştan numaranı aldım geldiğin için teşekkürler.
-gelmek zorunda kaldım diyelim.
+yanlış anladın ben o sapıklardan değilim!
-hangi sapıklardansın?
+hayır sağık değilim!
-kanıtlayabilir misin?
+tabi şimdi kalıp giderim istersen.
-git(blöfü görmüştü.kalktım o ahşap ağırlıklı cafeden tam kapıdan çıkıcam neyse ki dur dedi)

böyle saçma başlayan bir ilişkiden ''hayır gelir mi hiç'' ee tabi gelmedi.
kardelen'e gün geçtikce alışıyordum.
pelin'e de fizyolojik olarak benzettiğim için sevmem daha kolay olurdu.
psikolojide buna aktarım deniyor.araştırmak isterseniz buyrun.ilginizi çeker.

aldatılmam da çok uzun sürmemişti.

https://www.youtube.com/watch?v=oV5OGh8D-ok
cevapları basit olan sorulardır.

1. neden sevgilim yok
cevap: çünkü eşşaağan skinden dolayı.

2. neden gerek duymuyorum.
cevap: eksikliğini hiç yaşamadım.

(bkz: forever alone)
(bkz: Asosyal) (bkz: aseksüel)veya (bkz: ılık) insanın hem partnere hem cinselliğe ihtiyacı vardır.
en son bi kızı cok sevmiştim böyle baya. sonra cok kırıcı ve hayal kırıklığı ile bitti ve bir arkadasa ihtiyaç duymadım. ne bileyim sevgim de böyle bir yıldız gibi zaman içinde sönsün ve evren’de kaybolup gitsin istedim. sevilmeye ve sevmeye ihtiyaç duymadan yaşayabilen biri oldum zamanla. Zaten kendimi başkasıyla yan yana da düşünüp yakıştıramadım hiç. o gün bugündür hem gönül kapıma hem insanlara olan asil duygularıma kilit vurdum. böyle iyi gidiyor bir şekilde. gittiği yere kadar.. belki bir gün cinsel ihtiyaç doğar o kadar. o ihtiyaç dışında yine o asil duygularımı geçmişte saklı tutacağım bir şekilde.

Edit: imla düzeltmesi.
çünkü her ayın 15'inde karıya gidiyorum. işten çıkmış olmam bile bunu değiştirmiyor. zor günler için birikimim var çok şükür.