bugün

ismi tamamen yanlıs olan bazı universitelerde bulunan bölüm adı
(bkz: mutercim)
istanbul üniversitesinde bu bölümü okumaya kalkmayın üzülürsünüz. çünkü çeviri dışında her türlü şeyle uğraşmak zorunda bırakabilirler sizi. çeviri yerine size diyaframdan nefes almak, küçük prensi okuyup karşılaştırmak, essay yazmak, okulun kat planını çıkarmak gibi sizi acaba mimari mi biyoloji mi edebiyat mı çeviribilim mi okuyoruz gibi sorular sormaya iten şeylerle uğraşmak zorunda kalabilirsiniz.
girerken kolay olacağı düşünülen ama girdikten sonra zaten olmayan sosyal hayatın iyice azalmasına neden olan zor bölüm.
girmesi zor, bitirmesi ayrı bir zor olan dil programlı bir bölüm. ilk günden 2 saat durmaksızın ingilizce konuşularak geçen dersler, bir kuramdan diğer kurama atlayan metin dersleri, çevirilmesi gereken sayfalar dolusu makale, her hafta yapılacak sunumlar... bunları çeken her öğrencinin dilinde ise şu sözler vardır : " abi ama bitirince paraya para demiyosun varya." *
(bkz: kendi kendini avutma yöntemleri)
girilmesinin zor olduğu iddaa edilen yabancı dillerde tercüme esaslı bir bölümdür.
çoğu üniversitede bu bölüme girebilmek için üniversite sınavında derece yapmanız gerekir; ama insanlar inatla küçümser. hatta puanınızı öğrendiklerinde "tıp seçsen olmaz mıydı kızım.." tepkisini alırsınız... tabii dönemin başında siz de "puanımızla rezil olduk.." cümlesini kullanabilirsiniz... *
önce her şeyden nefret edersiniz. bu bolume girene kafam girsin tümcesi sınıfta sıkça telaffuz edilir.. ama sonra işin keyfine varabilirsiniz.
sanılanın aksine çevirinin sadece dil bilerek yapılacak bir eylem olmadığını anlarsınız.. piyasadaki yüzlerce kötü çevrilmiş eseri okumak zorunda kalan okurlara acırsınız.. ufkunuz genişler, farklı yönlerden bakarsınız hayata...
tabii, ödev yığını altında ezilince yine nefret geri gelir.
Bitirmek üzere olduğum bölümdür. Bu yüzden iş aramaya şimdiden başladım desem yalan olmaz. Bu süreçte ilginç ilanlarla karşılaştım. Tıp fakültesi vb. mezunu tercümanlar alınacaktır gibi. Ulan boşuna mı okuyoruz biz. Biz ameliyat yapıyor muyuz? Neyse yine de geleceği parlak bir meslektir. ilk senelerde dersler saçma olabilir ama 3. ve 4. sınıfta zorlaşır. Hele istanbul Üniversitesi'nde bir dilbilim dersi belası vardır ki 40 kişilik sınıftan 30 u kalır hersene ama bir sene sonra alttan alarak geçilir.
okuma kısmı dışında meslek olarak tercümanlık çok eğlenceli ve renklidir denilebilir. eğer ilk bir iki yılınızı kazasız belasız atlatabilirseniz mesleğinizdeki bu tecrübe ve aldığınız dersler işinizin en iyisi olmanız konusunda size çok yardımcı olacaktır. sanıldığının aksine çok kolay değildir. sabır, dikkat, odaklanma gerektirir. ancak aç kalmazsınız. kesinlikle size bunu garantiliyor. cv bıraktığınız her yerden abartısız üç dört kere aranırsınız. ve iyi bir şirkete kapak attıktan sonra en çok aranan kişilerden olursunuz. zira yine sanıldığının aksine ingilizce bilmekle o dili simultane olarak çevirmek veya edebi bir eser için; kelimelerin "anlamca çağrıştırdığı" kavramı türkçeye çevirmek arasında dağlar kadar fark vardır. bütün bu sıkıntıların üstüne en çok karşılaşacağınız söylemse " herkes ingilizce biliyor bir değeri kalmadı artık" olacaktır. he he diyerek geçiştirmek en doğrusu.
"yazılı ve sözlü çevirmen"lerin okuduğu bölümdür.

ilk ikinci sınıfta "Hadi yaaa ne zaman çevirces?" "warm up, warm up, tempooo!!..." dersiniz.
Sonra "Vay anasınııı, kafayı yicem, bitmek bilmiyo lan çevir çevir..."
Daha sonra "Hocamm, meemet hoca var yaa, bize çok ödev veriyoo! hiçbişi yapamıyos!
Sizin ödevleri de ondan yetiştiremedik!" mazeretleri gelir.

Son sınıfta simultane sınavları öncesinde ( hani kulaklıktan metin akıyo, herif konuşuyo, sen o anda çeviriyorsun işte o küçücük kutunun içinde sesini kaydettiğin sınavlar ) :

"Allahım ölseydim de bu bölümü seçmeseydim!! arkadaşlar bu sınav geçer mi? ben yaşayacak mıyım?
Kalbim durmaz dimi?"
O sırada bir kısmı hayali bir topla voleybol oynar,smaç basar vs, biri ( benim gibileri ) olduğu yerde zıplar.Bazıları mal mal bakar etrafına...
Bazıları da çöp tenekesinin kenarında çömeşmiş kurban sırasının gelmesini bekler.

Derken birinin adı okunur:

Kurban: "Aaaa! derin nefes almalıyım evet bu sınav da geçecek.. aa.. arkadaşlar hakkınızı helal edin..!... "
kuram da kuram, vermeer de vermeer, çeviriymiş, neymiş, dillerin diliymiş, peh peh, kutsal kitap çevirisi diye incili, edebi çeviri diye hamlet'i, homeros'u, hukuk çevirisi diye noktası olmadan birbirine bağlanan iki paragraf osmanlıca metinleri, ceza, medeni, anayasa hukukunu, tıp çevirisi diye cardiovascular hastalıklardaki atherosclerosis'leri, otomotiv çevirisinde motorlarda trigel kayış değişimini öğrenirsiniz, milyon tane saçma bilgiyle beyniniz dolar, her alanda birşey bilirsiniz ama hiçbir alanda uzman olamazsınız, paraya para demezsiniz, ulaşamadığınız için mundar, bok, kaka dersiniz, ama yine de iyi ki okumuşum dersiniz keratayı...
herkesin hakkında farklı bir şey söylediği, yabancı dile, kitaba, carta curta gönül veren pitilerin bölümüdür.

o değil de cidden... kimisi "olm sağlam üniversiteden mezun ol ayda 5-6 bin alıyon lan!" diyor, kimisi tercümanlık diye meslek mi kaldı herkes yabancı dil biliyor vıdıvıdı... koskoca sözlükte hiç mi yok tercümanlık okuyan? ömrüm çürüdü lan, okuldan çok "tercümanlar nasıl yaşıyo ne yiyo ne içiyo lan?" diye düşünüyorum.
final dönemi gelene kadar eğlenceli bölüm, her bölüm gibi.
öğretmenlik okuyan bir adet insan tarafından "iş olanağı da azmış ama, neyse sen de formasyon alırsın" diye ezilmeme sebep olmuştur. o gün vaktim yoktu kızı yolamadım ama, burda anlatmak istiyorum.

iş olanağı az olmayan, aksine gittikçe alanı genişleyen meslektir.
illa çeviri bürosunda ya da evinde çeviri yapan insanlar değildirler çevirmenler. tamam ben şu anda oturduğum yerden staj yapıyor olabilirim ama... bir şirketin dış ilişkilerinde üst düzey yöneticilikten, dışişleri bakanlığında görevli çevirmenliğe kadar pek geniş bir yelpaze söz konusu.

biz bu bölümü seçtiğimizde, ingilizcemizin advanced olmasına güveniyorduk evet. yalnız bu güvenimiz bir şemsiye misali patladı içimizde. öyle ingilizce bilmeyle çevirmen olunmuyormuş. alaylı ve okullu iki stajyeri yanyana koyan gazetem, benim çevirilerimin kalitesini takdir edip, staj notumun daha yüksek olacağını söyleyebiliyor mesela. *
bu mesleğin onuru, çevirmenlerin elinde. biz kendimizi ve varlığımızı kabul ettirebilirsek... insanlar da sadece ingilizce bilerek çevirmen olunamayacağını görecektir.

not: yarın finallerim başlıyor, ben burada bunları yazıyorum. allam delirdim. öldür beni sözlük.

2015'te gelen edit: şu anda ne yaptığımı, bu alanın getirileri soran arkadaşlar oluyor.
Alan o kadar geniş ve iş imkanları o kadar çeşitli ki, ne yapmak isteyeceğiniz size kalmış.

Ben akademiye yönelmeyi seçtim, yüksek lisans yapıyorum.
Ama arkadaşlarım çok çeşitli alanlarda çalışıyorlar. Bir ithalat-ihracat şirketinde çalışan da var, büyük bir firmanın insan kaynaklarında olan da... Bir tanesi sırf deniz ticareti üzerine bir şirkette çalışıyor, kimileri formasyon alıp öğretmen oldu, bakanlıklarda çalışanlar var, büyükşehir belediyesinde yabancı heyetlerle ilgilenen sözlü çevirmen bir arkadaşım var.
Yolunuzu siz çizeceksiniz.
bir diyalog vardır hep aklımda kalan:

x: ee senin puanlarında iyi ama neden tercümanlık istiyorsun ? başka bölüm yazsan daha iyi olurdu.iş imkanı var mı onun ? iyi kazanıyorlar mı ?
mutlu vatandas:ık mık kem küm.
mutlu vatandas iç ses: anlatsamda ikna olmayacak zaten en iyisi hiç bulaşma.
mutlu vatandas:ocakta yemek vardı benim hehehe ben gideyim.

uzaklaşılır.

işte böyledir.bana kalırsa bu meslek kültür hayatının vazgeçilmez bir öğesidir.
okuyanlarının çevirinin tam bir profesyonellik işi olduğunu bildiği fakat bu bölümü okumayaların dil bilen herkezin tercüman olabileceğini düşündüğü ve bu noktada fikir ayrılığına düşüp tercümanların dertlerini anlatamayıp sinir oldukları uzmanlık alanı,meslek.
Mütercim yazılı çeviri yapan, tercümansa sözlü çeviri yapan kişidir.Bu bölümde okuyanların müneccim tercüman da olduğu idda edilmektedir.Çünkü bilmedikleri kelimelerin anlamlarını kafadan atarlar ve genelde de tuttururlar.Eğer bu bölümde okuyorsanız komşularınız ya da annenizin arkadaşlarının şu tarz yorumlarıyla karşılaşmanız olasıdır.
Komşu: Vah vah, keşke biraz daha çalışsaydın da en azından bir öğretmenlik kazansaydın.
Bu durumlarda aldırış etmeyiniz.
zor zannattır. Tercümanlık mesleği, uzmanlık mesleğidir, tercümanların her konuda uzman olması gerekir. Okulunu okurken gece ile gündüz kavramını kaybedersiniz mezun olduktan sonrada gecesi gündüzü olmayan meslektir.
akla kürk mantolu madonna kitabındaki raif bey'i getiren bölüm.
eziyetin daniskası, ama çevirmek de pek eğlenceli...
sadece çevirmenliği değil, çeviri eleştirisi yapmayı da öğrenmenin elzem olduğu bölüm.
piyasada çeviri eleştirecek insan yok.
kendi icinde de felsefe, edebiyat, belgesel, hukuk, makina, saglik gibi dersleri olan ve bunlarin da ayni zamanda yazili sözlü olarak ayrildigi; bunun yaninda sözlü cevirinin de (bkz: ardil) ve (bkz: simultane) olarak ikiye ayrildigi pek bir dalli bölümdür. hangisine ilgi duyar yönelinirse o konuda basarili olunur.
mütercim-tercümanlık, ingilizcesi translation and interpretation olan, yazılı ve sözlü çeviri(yorumlama) anlamına gelen bir bölüm ismidir. eğer bu bölümde okurken avrupa standartlarında ders alıyorsanız; bir dönem boyunca alacağınız ders sayısı altıdır.

çoğu insan bu bölümü küçümser ve çok kolay olduğunu düşünür. şöyledir ki: bu bölümde mühim olan şey devamlılık, bizzat derslerle ilgilenmek, sürekli olarak verilen ödev ve çevirileri yapmaktır. kişi tüm bunları yaparken, kültürel anlamda kendisini taşıyabildiği kadar ileri taşmalı; bol bol film izlemeli, yerli ve yabancı kitaplar okumalı, araştırmalar yapmalı, sürekli gezmeli ve görmelidir.

çeviri yapmak için sadece o dili bilmenin yeterli olduğunu düşünenlere söylemeliyim ki: iyi bir çeviri yapabilmek için -ki çevirinin kalitesini belirleyen birden fazla kıstas vardır. bunlar çevirinin fonksiyonu ve yapısını baz alır- o konuyla ilgili bütün bilgilere sahip olmak gerekir. bunun dışında ilk olarak iyi bir çeviri yapabilmek için kendi diline, yani anadiline de çok iyi hakim olman gerekir. henüz kendi dilinin kurallarını bilmeyen bir insan dünya klasiğini çevirse ne yazar.

eğer on bir dil bilen bir bölüm başkanınız, two and a half man'in iki sene boyunca çevirmenliğini yapan, subtitle programını çok iyi kullanan, inanılmaz güzellikte bir bayan hocanız, anadili ingilizce olan cambridge mezunu, türk asıllı bir fransızca hocanız, türkiye'deki büyük markaların çevirisini yapan ve babanızdan büyük olmasına rağmen sizden daha iyi bilgisayar kullanan ve size trados programını öğreten bir hocanız varsa ve hepsi en az üç dil biliyorsa, çok kafa dengiyse, hepsiyle birer dost gibiyseniz, üstelik her şey hakkında bir şey bilmek sizin için keyifliyse, şehir şehir gezmek, o insanlarla onların dilinde konuşmak tutkunuzsa, gerçekten çok keyif alacağınız bir bölümdür ve tüm bunlara sahipseniz çok şanslısınız demektir.

mezun olduktan sonra ilgili olduğunuz dallara yönelebilir ( tıp çevirisi, hukuk çevirisi,film çevirisi, sümultane çeviri ve ardıl çeviri gibi) okurlara,izleyicilere ya da dinleyicilere kaliteli çeviriler sunarak sizi tatmin edecekten daha fazla para kazanabilirsiniz. böylelikle kült bir film olan Leon: The Professional'da leon gibi adamın "kapiş" dediğini duymazsınız.
Bazı yazarlar o kadar severler ki, nicklerini okudukları bu bölümden alırlar.
Konsept olarak iyi düşünülmüş olmasına rağmen, simultane sınavını geçememeniz halinde iş hayatınızda feci hayalkırıklığına uğrayacağınız bölüm.

Bu bölümü, maddi durumu iyi, daha üniversitede okurken barınma sorununu halledebilecek (ailesinin desteğiyle ev alabilecek) kişiler tercih etmeli. Zaten on kazanandan dokuz tanesinin kız olması, bölümün esasen hangi kesme hitap ettiğinin bir göstergesi.

Mezuniyet sonrasında sorun iki sebepten kaynaklanıyor: Birincisi ve üstesinden kolay gelinen sebep, bölümün piyasa gerçeklerinden uzak olması, derslerin daha çok kuramsal-teorik-soyut boyutta dönmesi. Can Yücel'in yaprak şiirini şekli şemaliyle birlikte çevirmek için günlerinizi harcayabilirsiniz, Gideon Toury'nin çeviribilim kuramlarını yalayıp yutabilirsiniz, dahası bunlar üzerine paper hazırlayıp konferanslarda, akademik kesimlerde alkış alabilirsiniz ama mezun olduktan sonra hayatınızı yazılı çeviriyle kazanmayı düşünüyorsanız bunların size faydası, Jüpiter'in en büyük gezegen olmasının hayatınıza faydası kadar olacaktır. işletme, tıp vb gibi alanlarda son derece kısır bir eğitim var anlayacağınız. Aslında normal de. Tıp çevirisi yapmak için tıp fakültesinden mezun olmak gerek.

ikinci sebep ise çok daha vahim: Piyasa çevirisi, tamamen boktanlaşmış, insanların birbirini ezdiği, sömürdüğü, çalışma saatleri belli olmayan, işletme vb gibi bölümlerden mezun olmasına rağmen asosyallikten veya tembellikten normal şirketlerde çalışamayıp, "bilgisayarım var, ingilizcem de var, iki liraya ne güzel ceviri yaparım gül gibi geçinirim" diye sömürülmek için çırpınanların doluştuğu bir sektör. Çeviri sayfa fiyatları inanılmaz ucuz, Trados denen program sayesinde çevirmenlerin emekleri daha bir sömürüye açık, ödenmeyen paralar, yerine getirilmeyen taahhütler, maaşlı çalışmayı düşünürseniz iliğinize kadar sizi kullanmaya kalkan çeviri büroları. Tam bir kabus.

Piyasada çevirmen olabilmek için mütercim tercüman olmanız gerekmiyor. Bu konuda hiçbir denetim, hiçbir şart vs yok. Hello, how are you ingilizcesine sahip insanlar bürolarda çalışabiliyor. Yani sizin müt-ter mezunu olmanız burada hiçbir fark yaratmıyor.

Siz siz olun, simültane yeteneğiniz yoksa bu bölüme girmeyin. ingilizce öğretmenliğini tercih edin. Dil yeteneğiniz varsa zaten piyasada çeviri yapabilirsiniz. Karşılaştırdığım ingiiizce öğretmenliğinden hem öğretmenlik diplomanızla çıkarsınız hem de istediğiniz zaman -dilinize güveniyorsanız- çeviri yaparsınız. Trados, CAT denen programları öğrenmesi çocuk oyuncağı.

Ha diyorsanız benim sırtım pek, güle oynaya bir dört yıl geçirmek istiyorum, bir ingiliz Dili Edebiyatındakiler kadar ineklemek bana mahsus değil, hemen yazın. Boğaziçi Çeviribilim bölümü, alanının en iyisi. Okulun son derece avantajlı özellikleriyle bütünleştiğinde ideal bölüm denebilir.

Ama dar gelirli bir aileden geliyorsanız, hiç bulaşmayın derim. Geleceğiniz -simültane sınavını geçemedikçe- belirsiz.
ingilizce mütercim tercümanlık hakkında kolay bilgi edinilebilir. lakin fransızcası nasıl olur diye merak ettiğim bölüm.
insanın hislerine de tercüman olabilirler mi diye akla gelen meslek.
güncel Önemli Başlıklar