bugün

1500 kişilik islam ordusuyla 200 000 kişilik bizans ve suriye ordusunun karşılaştığı ve halid bin velid in askeri dehası ve allah ın yardımı ile müslümanların aleyhine sonuçlanmayan savaş..peygamberimizin evlatlığı zeyd,amca oğlu cafer ve abdullah bin revaha bu savaşta şehid edilmişlerdir..kaynaklara göre sadece 13 müslüman şehid edilmiştir..
katıldığı hiçbir savaşı kaybetmeyen halid bin velidin dehası ile kazanılmış savaştır. bayrak yere düşmeden birçok kez el değiştirmiştir.
muhammed in katılmadığı bir savaştır. müslümanların; 100 bin kişilik bir ordunun karşısına 3 bin kişiyle çıktıkları söylenir.

müslümanlar muhammed in ağzından çıkacak savaş iznini bekliyorlardı. gönderilen son elçiye de zeval edilmesinden dolayı artık savaşın çıkacağına kesin gözle bakılıyordu. ve sonunda muhammed allah rızası için savaşma talimatını müslümanlara söyledi.

ve sancağı zeyd bin harise ye verdi. muhammed sanki olacakları önceden biliyormuşçasına zeyd bin harise nin sancağı kaybetme durmunda sancağı cafer bin ebi talip almasını eğer o da ölürse sancağı abdullah bin revaha almasını müslümanlara söyledi. sonra; abdullah bin revaha nın da sancağı kaybetmesi durumunda sancağı "allah ın kılıçlarından bir kılıç" almasını müslümanlara telkin etti.

savaş başladıktan sonra ilk başta zeyd bin harise öldü. ondan sonra sancağı muhammed in dediği gibi cafer bin ebi talip aldı. iki kolu kesilen ve kesik iki koluyla sancağı tutmaya çalışan cafer bin ebi talip de öldükten sonra sancağı abdullah bin revaha aldı. ve bu büyük savaşta ölen birçok kişi gibi abdullah bir revaha da öldü.

allahın kılıçlarından bir kılıç yani seyfullah yani halid bin velid yere düşen sancağı kılıcıyla alıp omzuna sardı. bu andan sonra savaşın seyri de değişti. yenilmek üzere olan islam ordusu halid bin velid in başarılı komutasıyla savaştan verebileceği en az kayıpla ayrıldı. kimi alimlere göre islam ordusu mağlup oldu, kimine göreyse de bu savaşta kazanan bir taraf yoktu.

savaşın cereyan ettiği sırada muhammed cafer bin ebi talip in evine gitti, çocuğunun saçını okşadı, ağladı ve eşine cafer in şehit olduğunu söyledi. hiç bir iletişim cihazının bulunmadığı bu dönemde bu olay tabiki bir mucize olarak belleklere kaydedildi.

ordu savaştan döndükten sonra kaçtıkları düşünüldüğü için bazı kimselerce protestolarla karşılandı. bu durumun yanlış olduğunu söyledi.

peygamber cafer in kesilen iki koluna karşılık allah ın ona iki kanat verdiğini söyledi. bu savaştan sonra cafer bin ebi talip, caferi tayyar olarak anıldı. daha birçok detayından bahsedebileceğim bu savaşın önemli ve araştırılıması gereken bir savaş olduğunu düşünüyorum.
sessiz bir savaştır efendim.

(bkz: mute) * *
islam ordusunun ucuz kurtulduğu bir savaştır. sanıldığı gibi bizans ordusu 200 bin kişi falan değildir. fakat islam ordusunun karşısında güçlü ve bir o kadar da kalabalık bir ordu vardır, doğrudur. islam ordusu bu savaşta bir çok komutanını kaybeder. ta ki halid bin velid'in komutayı almasına kadar, halid bin velid komutasına aldığı orduyla düzenli ve zekice islam ordusunu yokolmaktan kurtarmıştır. ve bu savaş bir kez daha halid bin velid'in ne kadar dahi bir kişiliği olduğunu bize göstermiştir.
savaşın ardından medineye dönen islam ordusu "neden kaçtınız ?" gibi suçlamalara maruz kalmıştır.
europa universalis 3 oynayanların bile* bilecekleri gibi; abarttkça abartılan savaştır.

lan, mal mısınız? saymayı mı bilmiyorsunuz? 7. yüzyılda dünya nüfusu ne kadardı ki bizans'ın en göt kadar tekfurluğu 200.000 er bulsun? dönemin en kalabalık kenti istanbul'un toplam nüfusu bile o kadar değil. kafanız mı güzel!

o dönemde 10.000 kişilik, düzenli ve iyi pusatlanmış bir ordu ile bile avrupa'yı alırdınız. bizans hangi parayla 200.000 boğaz besleyecek? hangi demirci ustalarına 200.000 pusat yaptıracak?

savaşın önemine gelirsek: o dönemde ve hâlâ geri kalmışlığın en ağır şekilde yaşandığı arap yarımadası ve *sudan'da borusunu öttüren, cahil-cühelayı kandıran muhammed bin abdullah'ı, gerçek bir devletin en dandik tekfurunun bile sallamadığını ortaya çıkmıştır.

zaten islamlıklar sırtlarını türkler'e dayayana kadar daracık bir alana sıkışmışlardır. farslar'ın islamlaşmaları bile türkler* ve bizans sayesinde olmuştur. sağdan-soldan dönemin en güçlü iki devletinden yumruk üstüne yumruk yiyip zayıflayan farslar araplar'a karşı kendilerini savunamamıştır.
bu savaşta islam ordusu 37 kişi bizans ordusu ise yaklaşık olarak 23 milyondur. ancak bizanslıların hesap edemediği en önemli şey her müslüman askerin bir de alter ego'su vardır. ve olaylar gelişir...
çok sessiz bir savaştır.
ayrıca iman gücü müslümanlarda var da putperestlerde neden yok onlarda başka şeyin derdinde amk.
islam ordusunda peygaremizin tayin ettiği üç komutanında şehit olduğu, sayısı katlarca üstün düşmana karşı galibiyet değilsede neticede bir zaferdir "mute".

velhasıl halid bin velid'in orduya getirdiği yeni taktik düşmanların korkmasına ve kaçmasına sebep olmuştur.

sırasıyla tayin edilen 3 komutan;

1) zeyd bin harise

2) cafer bin ebu talib

3) abdullah bin revaha

(bkz: bir sahabenin son sözleri)
muhammed'in halid'i sevmeyişinin en büyük kanıtı olan savaştır. islam toplumunda ki en yetenekli askeri ısrarla ordunun başına geçirmemiştir. en sonunda askerler halid'i başlarına geçirmiştir. böyle de ilginç bir savaştır.
(#18639921) yine bir batı hayranlığı. o zaman malazgirt'i, çanakkaleyi açıklayınız. O savaşlarda da düşman sayıca ve teknolojik olarak üstündü.
bazı eziklere kapak olan savaştır. neden kapak oluyor? şimdi arabistan çöllerinden çıkan 3.000 tane yiğit, kendisinden misillerce fazla bizans'ın "imparatorluk ordusu"nu bozuyor. bozmakla da kalmıyor, şam (suriye) ve mısır üzerinde tam bir hakimiyet kuruyor, kısa süre sonra buradaki bizans artıklarını da tepeliyor ve bölgeleri islama açıyor.

şimdi teknik olarak baktığın zaman, islam tarhindeki buna benzer zaferlerin tek örneği değil bu... yüzlerce bu türden zafer var. sayıca düşmandan çok az lunduğu halde kazanılan savaşlar... aslında hayret edilecek olan mute değildir. islamın, birkaç on yıl içinde bizans ve sasani gibi dünyanın en güçlü iki imparatorluğunu tepelemesi ve fransa sınırlarından hindistan sınırlaına kadar dayanmasıdır.

evet, akılalmaz derecede kısa bir süre içinde oluyor bu. üstelik çıkış yollarında, bizans ve sasani gibi iki dev var. önce birini dağıtıyor, sonra diğerini tamamen yok ediyor ve hem batı'da, hem doğu'da son sürat ilerliyor. şimdi buna bakmıyorlar da, mute'de 100.000 kişiyi mi yenmişler, 80.000 kişiyi mi onu tartışıyorlar. bunun hiçbir önemi yok. önemli olan, bizans imparatorluk ordusunun orada, 3.000 sahabi tarafından alt edilmesidir.

islam kaynaklarında geçtiğine göre, bu savaşa bizans'ın yerel kuvvetleri değil, imparatorluk ordusu gelmiştir. sayının büyüklüğü bu bakımdan mantıksız değildir. ama ben bilmem yine de, 100.000 mi, 80.000 mi, daha mı az, daha mı fazla... kimse tek tek saymamıştır, eski savaşların tümünde olduğu gibi tahmini rakamlar verilmiştir. ve bu, mana olarak çok önemli bir savaştır. çünkü "yenilmez" gibi görünen bizans, ilk kez bu savaşta darbeyi yemiş ve bizansa karşı diğer zaferlerin önü açılmıştır.

malum olduğu üzere, allah resulü bu savaştan önce der:
- Zeyd bin Harise’yi kumandan tayin ettim. Zeyd bin Harise şehid olursa yerine Cafer bin Ebu Talib geçsin. Cafer bin Ebu Talib şehid olursa, Abdullah bin Revaha geçsin.Abdullah bin Revaha da şehit olursa, Müslümanlar aralarından münasip birini seçip onu kendilerine kumandan yapsın.

allah resulü'nin dediği sıraya göre, tek tek denilen sahabiler şehid oluyor. en sonunda halid bin velid ortaya çkıyor ki, bu savaşın bir önemi de odur: harp tarihinin en büyük generallerinden biri olan halid bin velid, esasen bu savaşta doğmuştur. müthiş bir taktikle, karşısındaki onbinlerce kişilik bizans ordusunu bozmutur.

bu savaşı farklı değerlendirmeye yol açan sebeperden biri de sanıyorum budur. burada 3 bin kişinin 100 bin kişiyi kılıçtan geçirmesi gibi bir şey yoktur. bir süre için bozması, dağıtması ve toparlanmasına fırsat vermeden onların önünden kurtularak medine'ye geri dönmesi vardır. onlardan birkaç binin tepelemesi ve sadece 12 kayıp vererek geri dönmesi...

harbin ne demek olduğunu bilenler için, çok büyük bir başarıdır bu. diyelim ki, karşısındaki düşman 100.000 değil de 30.000 olsun... yine de 3 bine 30 bin ço büyük bir dengesizlik... karşında düzenli ve tam teçhizatlı bir imparatorluk ordusu var: onların önünden bu kadar az bir kayıpla kurtulman bile büyük bir hadise...

kaldı ki, karşılarından kaçılmış da değil... kendileriyle ciddi bir savaş veriliyor, bozguna uğratıp geriletiliyorlar, 3000'e yakını gebertiliyor ve bundan sonra ricat yapılıyor.

bence ne olursa olsun, manası çok büyük bir zaferdir. bütün diğer zaferlerin yolunu açmış bir zaferdir!
fevkalade bir yalan. bizans ordusunun 7. yüzyılda hele hele anavatanının uzaklarında, ürdün civarlarında 200.000 kişilik bir ordu toplaması mümkün değildir. 1204 latin istilasında bizans başkentinin nüfusu 100. 000 kadardır. gerçi; taşlı, sopalı, sallamalı satırlı , taktiksiz, iki grubun birbirine bodoslamasına girdiği mahalle kavgalarını (uhud, bedir, hendek) bile destansı bir şekilde anlatan tiplerin birkaç bin kişilik mücadeleri böyle abatması normaldir.
fevkalade bir yalan. bizans ordusunun 7. yüzyılda hele hele anavatanının uzaklarında, ürdün civarlarında 200 kişilik bir ordu toplaması bile mümkün değildir.

kaldı ki bize niye kapak olsun? biz bizanslı mıyız? ayrıca bunu bize bizim bir zaferimizmiş gibi anlatan kişi bunun bir arap galibiyeti olduğunun farkında değil mi? arap-bizans savaşından bize ne?
sessiz geçmiştir.
Müslümanlar 3.000 kişilik bir ordu oluşturdular. Ordunun komuta edilmesi konusunda Muhammed, şu şekilde talimat verdi:

"Zeyd bin Harise’yi kumandan tayin ettim. Zeyd bin Harise şehit olursa yerine Cafer bin Ebu Talib geçsin. Cafer bin Ebu Talib şehit olursa, Abdullah bin Revaha geçsin. Abdullah bin Revaha da şehit olursa, Müslümanlar aralarından münasip birini seçip onu kendilerine kumandan yapsın.".[8]

Daha sonra Muhammed orduya, kadın ve çocukları, yaşlıları öldürmemeleri; ağaçları, evleri ve kiliseleri yıkmamaları konusunda telkinlerde bulundu.[9]

islam Ordusu'nun Medine'den hareket ettiğini duyan Şürahbil, Bizans imparatoru Heraklius'a haber gönderir. Bu arada kardeşi Sedus komutasındaki bir birliği de Müslümanları karşılamak üzere Vadi'l Kura'ya gönderir. Burada yapılan çarpışmada Sedus öldürüldü ve ordusu bozguna uğratıldı.[10]

ilerleyen islam Ordusu Şam'ı geçti. Bu sırada Bizans imparatoru Heraklius'un 100.000 kişilik bir orduyla üzerlerine geldiğini haber alan Müslümanlar, nasıl davranacakları konusunda değerlendirme yapmaya karar verdiler. Müslümanların çoğu, Muhammed'e haber gönderilmesi ve gelecek olan cevaba göre hareket edilmesini söyledi. Ancak bu savaşta ölecek olan Abdullah bin Revaha'nın şu konuşması, herkesin fikrini değiştirdi ve savaşa karar verildi:

"Arkadaşlar, çekindiğimiz şey, ele geçirmek için yola çıktığımız şeydir, yani şehid olmaktır. Dinimizi yüceltmek için savaşalım. Ya şehid, ya gazi olacağız. Bunun ikisi de güzel değil mi?"[11]

Mute Meydanı'nda yapılan çarpışmada, Muhammed'in ismini saydığı üç sahabe de öldü. Bunun üzerine komutayı Halid bin Velid eline aldı.

Halid bin Velid'in, yaptığı şaşırtıcı bir taktikle[12] Bizans Ordusu'nda bir anlık panik havası yaratıldı. Müslümanlar, bundan yararlanarak sert bir taarruzla Bizans Ordusu'nu kısmen de olsa bozmayı başardı.

Ancak Bizans Ordusu'nun 30 kata varan sayı üstünlüğünü göz önünde bulunduran Halid bin Velid, savaşa daha fazla devam edilmesini mantıklı bulmayıp Medine'ye dönme kararı aldı ve o gece geri çekildi. Bizans Ordusu da çok fazla kayıp verdiğinden dolayı islam ordusuna yönelik herhangi bir takip girişiminde bulunmadı.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Mute_Muharebesi
sessiz sedasız geçen bir savaş olmalı.
sessiz geçmiş bir savaştır.
islam'ın nasıl bir "barış dini"(!) olduğunu ortaya koyan savaşlardan biridir. savaş nerede yapılmış? medine civarında mı? hayır, o zaman bizans hakimiyetinde olan bugünkü ürdün topraklarında...

peki islam ordusunun orada ne işi varmış?

işte "islam barış dinidir" diyenler bu soruyu sormazlar kendilerine!... cahil oldukları için sanırlar ki birbirleriyle savaşmaktan bitap düşmüş elin rumu, sasanisi alt tarafı arap kabileleri içinde bir din çıktı diye hiç üşenmeden, türlü masraf yaparak, hiçbir ganimet elde edemeyecekleri arap çöllerine savaşmaya gelmiş!

oysa sebepsiz yere saldıran islam ordusudur!... aslında "sebepsiz"demek doğru değil... çok iyi sebepleri vardı!.. her şeyden önce ganimet alıp yoksulluktan kurtulmak istiyorlardı. ayrıca şu ayette:

http://www.kuranmeali.org...urani_kerim_mealleri.aspx

görüldüğü gibi müslümanlara kafirler ile onlar müslüman oluncaya veya boyun eğerek, aşağılık içinde cizye verinceye barış yasaklanmıştır. bu kuralın tek istisnası müslümanların onlardan güçsüz olduğu durumlardır.

nitekim sasani kralı yezdicerd'e gönderilen elçiler bunu açıkça ifade etmiş, kralın barış önerilerini geri çevirmiş, savaştan kaçınmasının tek yolunun müslüman olmayı veya alçalmış bir şekilde cizye vermeyi kabul etmesi olduğunu bildirmişlerdir.

yani maazallah abd bir islam ülkesi olsaydı durum çok feci olurdu...
oturma odasında birine çağrı gelince tv'nin sesini kısmak için başlayan savaştır.
birisi uydu cihazından mute'ye basar, diğer kişi tv kumandasından mute'ye basar. telefon görüşmesi bitince savaş daha da alevlenir, tv'nin sesini açın lağnn diye baba bağırışları duyulduğu da olur. *
"islam barış dinidir" diyenlerin şu entry'e (#26213921) "cevab" verememelerine ama eksi vermelerine sebep olan savaştır.
islamın kılıcı halid bin velid gene göstermiştir kendini.
teslim olanları ve hatta müslüman olduklarını söyleyenleri bile katletmeye bayılması ile ünlü ve hatta bu sebeple hem peygamber, hem ebubekir, hem de ömer tarafından eleştirilen halid bin velid'in kendisini gösterdiği savaşlardan biridir.

ilk olarak uhud'da göstermişti kendini...
Sessize alma savaşı falan mı woaw deyşik.
güncel Önemli Başlıklar