bugün
- fenerbahçe'nin ligden çekilmekten yine vazgeçmesi10
- ırkçılığın kötü bir şey olmadığı gerçeği18
- moskova saldırısını yapanların türkiyeden geçmesi14
- oruç tutmayan müslüman16
- sözlüğün en güzel kızı belli oldu16
- 31 mart 2024 yerel seçim sonuçları12
- dedikodu yok mu dedikodu diyen kadın yazar13
- zalbert ramstein tipi yıkıklık11
- chp'nin kölesi olmak10
- sözlük erkekleri sözlüğün kanseridir14
- eski yazarları özlemek9
- yolda çırılçıplak bir kadın görsen ne yaparsın15
- kutsal perşembe ritüeli11
- 2024 yerel seçimleri12
- ab'ye girmek için tüm tavizleri vermeliyiz12
- dünya ilahi bir gücün kontrolünde mi9
- insan olmaya ceyrek kala18
- şeriate göre lgbt'nin hükmü16
- allahın insan suretine bürünmesi imkansız mı15
- sahurdayız uludağ sözlük17
- en iyi çikolatalı gofret markası15
- yazarların elit zevkleri16
- yazarların 2010lu yıllarda en sevdiği 3 yıl25
- anın görüntüsü8
- icardi190544
- bir sözlük kızını sahiplenmek17
- hollanda da ineğe hallenen gurbetçi16
- hazreti meryem olduğunu iddia eden kadın36
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- kastamonu da kafasına ampul takıran akp'li genç16
- iftara sözlük yazarı alsanız menü tavsiyesi10
- iftara davet edilecek sözlük yazarları23
- heykele tecavüz eden adam8
- kendisini otorite sanan yazarlar9
- ideal erkek fiziği anketi33
- emekliler ek iş yapsınlar diyen mhp'li vekil22
- dinsiz olmakla övünen yavşak13
- manyak olmaya karar verdim21
- kadınlar beni neden hep reddediyor14
- laftan anlamaz sözlük yazarları8
- kuresel ikinma'nın artık eskisi kadar yazmaması9
- et fiyatlarının insanları çıldırtmıyor oluşu8
- karabük11
- akp'ye oy vermeyen emekli şerefsizdir23
- pompanın en cok döndüğü 5 üniversite10
- osideusu kıskanan yazarlar10
- bir sözlük erkeğini öpmek10
- turgut altınok11
- ideal kadın vücudu anketi16
- imamoğlu'nun kirli rant ağı deşifre oldu9
allah sevgisi.
Muhabbetullah, Allah-ü Teâlânın kemâl ve cemâlini idrak ve takdir oranında kalpte oluşan ilâhî bir nurdur. Bu muhabbet ile insan ruhu, kederlerden ve hüzünlerden kurtulur. Safî neşe ve huzura kavuşur. insan ruhunu erdeme ulaştıran sebeplerin en sağlamı, Allah sevgisidir.
Cenâb-ı Hak, insanın kalbine sonsuz bir muhabbet kabiliyeti yerleştirmiştir. Bu sonsuz muhabbet, ancak zât ve sıfatlarıyla sonsuz kemâlde bulunan Allah içindir. Yâni, insana lütfedilen bu sevgi kabiliyeti Allahı sevmek içindir.
insan bir şeyi ya ondaki kemâl, yahut ondan aldığı lezzet ve gördüğü menfaat için sever. Meselâ, bir Müslüman peygamberleri, evliyaları, irfan ve fazilet sahibi zâtları, onlardaki kemalât-olgunluk-erdem için sever. Kendisine ihsan eden kimseleri, onlardan gördüğü lütuf ve ikramları için sever. Yediği yemek ve meyveleri ise lezzetleri için sever. insan, aklen ve vicdanen bilir ki, kemâllerini takdir ettiği, ihsanlarından memnun olduğu ve lezzet aldığı bütün bu varlıklar Allahındır. Hepsini O yaratmıştır. Bunlarda tecelli eden bütün kemâl, cemâl ve ihsanlar, hep Ondan gelmektedir.
Öyleyse, insan kendindeki bu nihayetsiz muhabbet kabiliyetini, evvela ve bizzat Allaha verecek, diğer bütün muhabbete lâyık zâtları, nimetleri ve ihsanları da Allah için sevecektir. Bozulmamış her akıl ve vicdan, bu hakikati kabul eder.
Buna binâen, biz Müslümanlar, başta Peygamberimiz (asm.) olmak üzere, Dört Halifeyi, Âl-i Beyti, bütün sahabe-i kirâmı Allah nâmına, Allah onları sevdiği ve sevmemizi istediği için seviyoruz. Eğer bu zâtları, Allah için değil de, sırf kendi şahsiyetleri için sevsek, o zaman Hıristiyanların düştüğü tehlikeye biz de düşmüş oluruz. Zira, onlar Hz. isayı (as.) Allahın bir Resulü, elçisi olarak Allah namına değil de, - hâşâ - Allah gibi seviyorlar. onu, Allaha ortak koşmakla dinden çıkıyorlar.
Her Müslüman, şu konuyu dikkatle göz önüne almalıdır: Kur’ân-ı Kerim, insanların dünyevî ve uhrevî bütün durumlarına ölçü getirmiştir. Konuşmalarına, yiyip içmelerine, ticaretlerine ölçü koyduğu gibi, fikir ve his âlemlerine de ölçüler koymuştur.
Meselâ, konuşmaya ölçü getirmiştir: Müslüman yalan konuşamaz. Düşünce tarzına ölçü getirmiştir: insan Cenâbı Hakkın Zâtını, mahiyetini ve nasıl olduğunu düşünemez. Aynı şekilde Allahı sevmeye ve Ondan korkmaya da ölçü getirmiştir. Allah sevgisinin ölçüsü,iyi amel işlemekAllah korkusunun ölçüsü ise, takvâ yâni günahlardan sakınmaktır.
Konumuzla ilgili olarak sevgide ölçü üzerinde biraz durmakta fayda görüyoruz.
Biz Müslümanlar sonsuz ve şartsız olarak ancak Allahı severiz. Sonra Peygamberimizi (asm.) severiz. Ama, onu (asm.) hâşâ ilah gibi değil, Allahın kulu ve Resulü olarak severiz. Ondaki bütün kemalâtın kendi zâtından değil, Allahtan olduğuna iman ederiz. Onun, Cenâb-ı Hakkın isim ve sıfatlarının tecellisine en geniş bir ayna olduğunu bilir ve bu itibarla kendisini canımızdan, malımızdan ve akrabalarımızdan kısaca her şeyimizden daha çok severiz.
Allah ve Resulünden sonra diğer peygamberleri, sonra dört halifeyi, sonra diğer sahabeleri severiz. Sonra da derecelerine göre, bütün evliyaları ve müminleri severiz... Sonuç olarak, sevgimizde islâmîyetin koyduğu ölçülere dikkat ederiz.
Allahı sevmenin nasıl olacağına gelince, bu hususta Kurân-ı Kerim şu ölçüyü koymuştur:
De ki: Eğer Allaha muhabbetiniz varsa hemen bana uyun ki, Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı affetmekle örtsün. Allah Gafûrdur, Rahîmdir.
(Âl-i imrân Sûresi, 31 )
http://www.sorularlaislam....php?s=article&aid=40
Cenâb-ı Hak, insanın kalbine sonsuz bir muhabbet kabiliyeti yerleştirmiştir. Bu sonsuz muhabbet, ancak zât ve sıfatlarıyla sonsuz kemâlde bulunan Allah içindir. Yâni, insana lütfedilen bu sevgi kabiliyeti Allahı sevmek içindir.
insan bir şeyi ya ondaki kemâl, yahut ondan aldığı lezzet ve gördüğü menfaat için sever. Meselâ, bir Müslüman peygamberleri, evliyaları, irfan ve fazilet sahibi zâtları, onlardaki kemalât-olgunluk-erdem için sever. Kendisine ihsan eden kimseleri, onlardan gördüğü lütuf ve ikramları için sever. Yediği yemek ve meyveleri ise lezzetleri için sever. insan, aklen ve vicdanen bilir ki, kemâllerini takdir ettiği, ihsanlarından memnun olduğu ve lezzet aldığı bütün bu varlıklar Allahındır. Hepsini O yaratmıştır. Bunlarda tecelli eden bütün kemâl, cemâl ve ihsanlar, hep Ondan gelmektedir.
Öyleyse, insan kendindeki bu nihayetsiz muhabbet kabiliyetini, evvela ve bizzat Allaha verecek, diğer bütün muhabbete lâyık zâtları, nimetleri ve ihsanları da Allah için sevecektir. Bozulmamış her akıl ve vicdan, bu hakikati kabul eder.
Buna binâen, biz Müslümanlar, başta Peygamberimiz (asm.) olmak üzere, Dört Halifeyi, Âl-i Beyti, bütün sahabe-i kirâmı Allah nâmına, Allah onları sevdiği ve sevmemizi istediği için seviyoruz. Eğer bu zâtları, Allah için değil de, sırf kendi şahsiyetleri için sevsek, o zaman Hıristiyanların düştüğü tehlikeye biz de düşmüş oluruz. Zira, onlar Hz. isayı (as.) Allahın bir Resulü, elçisi olarak Allah namına değil de, - hâşâ - Allah gibi seviyorlar. onu, Allaha ortak koşmakla dinden çıkıyorlar.
Her Müslüman, şu konuyu dikkatle göz önüne almalıdır: Kur’ân-ı Kerim, insanların dünyevî ve uhrevî bütün durumlarına ölçü getirmiştir. Konuşmalarına, yiyip içmelerine, ticaretlerine ölçü koyduğu gibi, fikir ve his âlemlerine de ölçüler koymuştur.
Meselâ, konuşmaya ölçü getirmiştir: Müslüman yalan konuşamaz. Düşünce tarzına ölçü getirmiştir: insan Cenâbı Hakkın Zâtını, mahiyetini ve nasıl olduğunu düşünemez. Aynı şekilde Allahı sevmeye ve Ondan korkmaya da ölçü getirmiştir. Allah sevgisinin ölçüsü,iyi amel işlemekAllah korkusunun ölçüsü ise, takvâ yâni günahlardan sakınmaktır.
Konumuzla ilgili olarak sevgide ölçü üzerinde biraz durmakta fayda görüyoruz.
Biz Müslümanlar sonsuz ve şartsız olarak ancak Allahı severiz. Sonra Peygamberimizi (asm.) severiz. Ama, onu (asm.) hâşâ ilah gibi değil, Allahın kulu ve Resulü olarak severiz. Ondaki bütün kemalâtın kendi zâtından değil, Allahtan olduğuna iman ederiz. Onun, Cenâb-ı Hakkın isim ve sıfatlarının tecellisine en geniş bir ayna olduğunu bilir ve bu itibarla kendisini canımızdan, malımızdan ve akrabalarımızdan kısaca her şeyimizden daha çok severiz.
Allah ve Resulünden sonra diğer peygamberleri, sonra dört halifeyi, sonra diğer sahabeleri severiz. Sonra da derecelerine göre, bütün evliyaları ve müminleri severiz... Sonuç olarak, sevgimizde islâmîyetin koyduğu ölçülere dikkat ederiz.
Allahı sevmenin nasıl olacağına gelince, bu hususta Kurân-ı Kerim şu ölçüyü koymuştur:
De ki: Eğer Allaha muhabbetiniz varsa hemen bana uyun ki, Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı affetmekle örtsün. Allah Gafûrdur, Rahîmdir.
(Âl-i imrân Sûresi, 31 )
http://www.sorularlaislam....php?s=article&aid=40
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar