bugün

genellemelerden hiç hoşlanmam. ama hayatımın büyük bir yüzdesi genellemelerden oluşuyor. üzülmeye meyilli bir insan olarak yaptığım hatalar üzerinde durmak ve çare aramak yerine etrafımdaki insanları suçlar ve beni üzenleri aynı kefeye koymakla meşgul ederim bütün kafamı. mantıklı çıkarımlar da yapmıyor değilim ama siz yine de pek mantıklı olduğumu düşünmeyin. zira öyle değilim. aslında olaya böyle girmek istemezdim ama günah çıkarma huyumdan bir türlü vazgeçemiyorum. ve de bir şeyleri itiraf edip beyninizi düzme fırsatını kaçırmak istemiyorum hiç.

"insanlar.. bıdıbıdı.." diye ortaokulda yazmaya çalıştığımız kompozisyonvari tanımlamalar/açıklamalar yapmak istemiyorum elbette. zaten yazıyı buraya kadar okuduysanız, siz, zor sıkılan birisiniz. bu anlaşıldı.(naber?)
kızların morali bozulduğunda kuaförede soluk aldıklarına yönündeki sözlerde hemfikiriz. efendim işte saçlarının şeklini,rengini vs değiştirdikleri yönünde bir rivayet var ki bana göre artık bu rivayet olmaktan öte bir şey. çok yerinde bir genellemedir. (hayır, sanki birisi karşı çıkıyormuşcasına neden böyle triplendim bilemiyorum.) neyse. moral bozukluğu ve 31'e ek olarak bu da kızların rahatlama aktivitesidir. vitesidir. moral bozukluğu ve akabinde kuaföre gitme ihtiyacı.
sac rengininin, boyunun ve şeklinin değişimi ile son bulan birleşimdir.

kısa süreli rahatlama sağlar, sonradan pişman olmamak adına başka kısa süreli mutluluk veren şeylere yönelinmelidir.
ve daha fazla moral bozukluğu!
Moral bozukluğu kuaföre gitmeye neden olur ve çıkışta daha çok moralin bozulur.

(bkz: Haklisin)
Saçı kısaltma konusunda problem yaşamadığımdan dolayı benim için en büyük terapi.