bugün

(bkz: misak-ı milli) maddelerinden sadece musul un topraklarımıza katılması gerçekleşemeyen milli and.
Erzurum ve Sivas kongrelerinde tespit edilip Osmanlı Mebusan Meclisinde 28 Ocak 1920'de kabul edilen ve milletçe sonuna kadar uygulanmasına karar verilen altı maddelik millî sözleşme.
Mebuslar Meclisi'nin Yaptığı En Önemli iş.
bir şekilde tüm amaçlarına ulaşamamıştır
bugün dahi hatırlatılması unutulmaması gereken yemindir. o yemine sahip çıkan bireyler olduktan sonra isteyen istediği haritayı çizsin çabaları boşa çıkacaktır.
misaki'nin milli takımda oynayıp milli olduktan sonra aldığı ad. (bkz: taro misaki)
Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının vazifesi, Misak-ı Millî hükümlerini temin etmektir.

atatürk
02.09.1922, izmir'de ikdam Muhabiri Yakup Kadri'ye Verilen Beyanat.
--alinti--
"...şark hududu elviye-i selase'yi dahil ederek tasavvur buyurunuz. garb hududu edirne'den bildiğiniz gibi geçiyor. en büyük tebeddülat cenub hududunda olmuştur. cenub hududu iskenderun cenubundan başlar. halep'le katıma arasında cerablus köprüsüne mühtehi olur bir hat ve şark parçasında da musul vilayeti, süleymaniye ve kerkük havalisi ve bu iki mıntıkayı yekdiğerine kalbeden hat. efendiler, bu hudut sırf askerî mülahazat ile çizilmiş bir hudut değildir. hudud-u millîdir. hudud-u millî olmak üzere tespit edilmiştir. fakat bu hudut dahilinde tasavvur edilmesin ki, anâsır-ı saire-i islamiye vardır. işte bu hudut memzuç bir halde yaşayan bütün maksatlarını bütün manasıyla tevhid etmiş olan kardeş milletlerin hudud-u millisidir."

24 nisan 1920 tarihli meclis tutanağı'ndan; mustafa kemal
--alinti--

günümüz türkçesi : "... doğu sınırı üç ili(aslında üç iller ama türkçeye uygun değil) dahil ederek düşününüz. batı sınırı edirne den bildiğimiz gibi geçiyor. en büyük değişklik güney sınırında olmuştur. güney sınırı iskenderun un güneyinden başlar. halep ile katıma arasında cerablus köprüsüne dayandırılan bir hat ve doğu parçasında da musul vilayeti, süleymaniye ve kerkük bölgesi ve bu iki mıntıkayı birbirine birleştiren hat. efendiler bu sınırlar sadece askeri düşüncelerle çizilmiş bir sınır değildir. milli sınırlardır. milli sınırlar olması amacıyla tespit edilmiştir. fakat bu sınır dahilinde düşünülmesin ki, [sadece]çeşitli islami unsurlar vardır. işte bu sınırlar, karışık bir halde yaşayan bütün maksatlarını bütün manasıyla tevhid etmiş olan milletlerin milli sınırıdır."

görsel
(bkz: http://img144.imageshack....07/tapuufathkg7lc7xp0.jpg)

en azından burada gösterilen yer değil. günde otuz kere "misak-ı milli" diyene kadar, ne olduğunu öğrenmek yeğdir.
Ulu önder Atatürk'ümüzün bize mirası ve Türk gençliğinin gerçekleştirmeye müktedir ve mecbur olduğu Misak-ı Milli sınırlarını asla unutmayacagiz.

''Efendiler, milletin emel ve gayelerinin kısa bir programın temelini oluşturacak şekilde topluca ifadesi de görüşüldü. Misak-ı Millî adı verilen bu programın ilk müsveddeleri de, bir fikir vermek maksadıyla kaleme alındı. istanbul Meclisi'nde bu ilkeler gerçekten toplu bir şekilde yazılmış ve tespit olunmuştur.

Efendiler, görüştüğümüz her şahıs veya bütün şahıslar, bizimle düşünce ve görüş birliği yaparak ayrılmışlardı. Fakat, istanbul Meclisi'nde, "Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Grubu" diye bir grubun kurulduğunu işitmedik. dik. Niçin?! Evet, niçin? Buna bugün cevap isterim!

Çünkü, Efendiler, bu grubu kurmayı vicdan borcu, millet borcu bilmek durum ve kabiliyetinde bulunan efendiler inançsız idiler... korkak idiler... cahil idiler...

inançsız idiler; çünkü, millî dâvânın ciddiliğine ve kesinliğine ve bu dâvanın dayanağı olan millî teşkilâtın sağlamlığına inanmıyorlardı.

Korkak idiler; çünkü, millî teşkilâttan olmayı tehlikeli görüyorlardı.

Cahil idiler; çünkü, tek kurtuluş dayanağının millet olduğunu ve olacağını takdir edemiyorlardı. Padişah'a dalkavukluk ederek, yabancılara hoş görünerek, yumuşak ve nazik davranarak büyük gayelerin gerçekleşleştirebileceği gafletini gösteriyorlardı.

M.K.Atatürk

http://img77.imageshack.u...6/misakmilligy9gj1uo8.jpg
ingiliz bağımlısı bir hükümete ve saltanata, amerikan mandacısı sözde kongre temsilcilerine karşı milli bir duruş sergileyenlerin çizdiği sınırlardır.

1. dünya savaşı'nda "bu ittihatçılar yüzünden osmanlı savaşa girdi, enver yok mu enver, sarıkamış'ta 90 bin asker öldürdü, ermenileri katletti..." masallarını artık çocuklar bile yemiyor. dört bir yanda, gerek rusya kanadı olsun, gerek ortadoğu, gerek balkanlar, dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük savaşta stratejik önemi yüksek osmanlı topraklarının savaş dahilinde olmayacağını düşünenlere gülünür ancak.

ittihatçilerin, ingiliz ve amerikan emperyalizmine karşı ortak çıkarı bulunan almanya ile birlikte olması, mustafa kemal'in çanakkale'deki komutanı liman von sanders'le olan büyük gönül bağı..vs. eleştirenler, bugün de amerikan emperyalizmine karşı rusya ile ortaklık düşünmekte. ne garip!

oysa ingiltere'ye karşı alman kartını oynayan ittihatçileri de kabul etmeyen, ittihatçiliği de sonradan reddeden mustafa kemal önderliğindeki "milliciler", osmanlı'nın egemenliğinde kalan ve türk halkının yaşadığı son türk topraklarını misak-ı milli olarak kabul etmiş ve ettirmiştir.

Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu'nun Türk Edebiyatı Dergisi'nin Ekim 1987 sayısına yayınladığı bazı belgeler, Atatürk'ün güney sınırımızla alakalı Misak-ı Millî'nin hedeflerini daha da açıklıkta hatta daha geniş bir şekilde ortaya koyuyor. Bunlardan birincisi şudur: Mustafa Kemal Paşa TBMM açıldıktan sonra Hatay'dan kaçmış ve Adana'da kurtuluş cemiyeti olan Tayfur Sökmen Bey'den bir mektup alır. Tayfur Bey sormaktadır :

"Sancak (Hatay) Misak-ı Millîye dahil midir?"

Mustafa Kemal'in verdiği cevap,

"Türklerin yaşadığı her yer, Misak-ı Millî'ye dahildir." ikinci belge, kendisine Berlin'den mektup yazan Talat Paşa'ya verdiği bir cevaptır. Burada Mustafa Kemal Paşa aynen şöyle diyor : "Türkçe ve Kürtçe konuşulan bütün vilayetlerimiz bizim olacaktır."
gümrü anlaşması ile ilk önce ermenistan'a kabul ettirilen olay.
mustafa kemal; alayına gider!
artık bir adım bile geri atmamamız gereken sınırlarımızdır.
(bkz: musul/#3989581)
(#3989532)
doğrusu;

(bkz: Misakımilli)
bu topraklara göre musul ve kerkükün yanı sıra batum ve batı trakyada türk bölgesi olarak gösterilmiştir. Söylenene göre bu haritayı ilk olarak atatürk bir ittihat terakki toplantısında 1909'da hazırlamıştır.Fakat 1909 yılında Osmanlı toprakları bu haritasnın iki katıydı.Buna mukabil olarak eğer atatürk'ün bu sınırlara çekilmemiz gerek sözü gerçekse nasıl oabilirde ozamanki vatan topraklarından çekilelim diyebilmiştir diye düşünüyorum.Bazı arkadaşlarım geleceği görmüş ondan falan diyor o zaman bu gün çıksın biri desinki ben geleceği görüyorum güneydoğudan kıbrıstan çekilelim çekilirmiyiz? Elbette hayır.Arkadaşlar yine atlıycaklar isyanlar vardı o bölgelerde diye.isyan dedikleri dağdaki eşkiyalar ile halktan bazılarının Osmanlıyı istememesi.Aynı örnekler günümüzdede mevcut kıbrıs'ta askerlik yapanlar iyi bilir kıbrıslıların Türkiye'yi istemediğini.Ayrıca güneydoğudada isyanlar mevcut.En ufak olayda terör örgütü flamalarıyla sokaklara dökülüp polise askere saldırıyorlar.Buraları tehlikeli deyip çekilmeyi düşünüyormuyuz?veya düşünen irine ne deriz? Bence atatürk böyle bir şey demiş olamaz.Böyle bir düşüncesi olmadığını temenni ediyorum ve böyle bir şey demediğine inanıyorum.Vatan toprağı kan gölü ile dolu olsa bile kutsaldır.Kan dökülmeden teslim edilmez.

Not: Çok merak ediyorum acaba bu sınırların içinde neden makedonya,girit ve halep yok? zira misak-ı milli haritasının hazırlandığı dönemde makedonyada Türk nüfusu %76,halep'te % 71,Giritte % 61 , %42'lik Türk nüfusu ile batum ve
%52 ile Erbil Türk bölgesi oluyorda buralarıda Türk bölgelesi olarak neden sayılmıyor anlayabilmiş değilim.
tsubasanın baş asistçisi taro misaki'nin japonya milli takımında attığı ilk golden sonra aldığı ünvan.
büyük önderin, bilinenin aksine, HEYETLER arasında mutabakat sağlanamadığı için lozan ın ilk yarısının sona ermesini takiben, lozan delegasyonunun ankara ya dönüşü ertesinde, tbmm de iki hafta boyunca geceli gündüzlü devam eden ve tamamı gizli celseler olan lozan oturumları esnasın da, şiddetli şekilde yapılan musul eleştirileri ve ingilizler e boyun eğildiği yönlü eleştiriler üzerine, kürsüye çıkarak, yaptığı konuşma da dile getirdiği üzre türk milletinin yüksek çıkarlarıdır ve haritası, sınırı mevcut değildir. ingiliz istihbarat arşivlerinden tespit edilen konuşmada, atatürk kürsüye çıkar ve muhaliflerine şöyle hitap eder.
efendiler, misak-ı milli nin haritası yoktur. milletimizin yüksek çıkarlarına sınır çizemeyiz.
homurdanmalar ve musul konusun da yapılan eleştiriler üzerine, atamız sözlerine devam eder.
milletimizin yüksek çıkarları adına musul meselesini millet olarak daha güçlü olduğumuz bir döneme ertelemek durumundayız. bu demek değil ki musuldan vazgeçilmiştir. misak-ı milli yi milletimizin çıkarları doğrultusun da, gelecekte şekillendirmeye devam edeceğiz.
atamızın zannedildiğinin aksine türk milletine sınır çizmediği, misak-ı milli yi, dünya konjoktürü ve milletin çıkarları doğrultusun da sınırsız ve haritasız geniş bir ufka ve milletine emanet ettiği aşikardır.
günümüz de hala milletimizi esaret içinde addeden ve sınırlara hapseden zihniyetlerin, dünya konjoktürü ve millet olarak topyekün çıkarlarımız sözkonusu olduğunda, sınırların ve haritaların anlamını yitirdiğini kavraması gerekir.
musul kerkük batum alınmadıkça içimin rahat etmeyeceği bir mesele.
Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nde Türklerin çoğunlukta olduğu yerlerin parçalanmaz bir bütün olduğunun milli yemin olarak kabul edilmesi.
atatürk ten inönü ye, inönü den ecevit e, ecevit ten sezer * e miras kaldığını yazmıştır yalçın küçük.
(bkz: ütopya)
milli mücadele nin hedefleri arasındandır. yarım kalmış bir projedir. bu günkü sınırlardan farkı ise terkedilmiş vatandır.
sadık toprakların sadık halkına türk ün bahşettiği şerefin adı.
mekke, medine, kudüs, cart curt niye yok bu sınırlar içinde diyen akılsızlar ihaneti hala duymazlar mı? görmezler mi? anlamazlar mı?