bugün

sade ve basit olmayan tarzıyla en sevdiğim akımdır.
Tasarımlarımı minimalistik yapar ve hayatımın çoğu alanına bu şahane akımı taşımaktan haz duyarım.
hakkında sayfalarca yazılar yazmak istediğim felsefe...
Azın çokluğu, sadeliğin gelişmişkiği, rahatlığın ve hafifliğin yolu...
Ki başladım da zaten,
Hatta diyebilirim ki, bu benim iyileşme hikayem.

(bu kadar basit)
(bkz: kefenin cebinin olmaması)
------------- reklamlar------------

önce derliyorsun, sonra topluyorsun ve daha sonra da rahatlıyorsun. ve bir kere yapınca gerisi geliyor, alıp eve besleyesin geliyor ama sonra yer kaplamasın diye vazgeçiyorsun. bu kadar da naif bir akım kendisi. yeni gelin evleri facebook sayfası gibi fecaatleri gördükten sonra daha da ilaç gibi geliyor. insanoğlu ne kadar çok seçeneğe sahip olursa karar verme aşaması o oranda uzuyor, e haliyle bizi de sahip olduğumuz şeylerin bolluğu mahvediyor! neden yetmiş sekiz çift ayakkabım olsun ki? dertsiz başıma dert mi alayım? öze dön, sakin ol, yalın ol diyor minimalizm. deneyin, farkı görün.

------------- reklamlar bitti--------

tanım: çok kıymetli bir yaşam tarzı. parayla satın almayabiliyorsun.
bütün solcuların ruhuna hakim olan duygu .
en güzel izm bu olabilir. "azla çok yapmaktır" demiş minimalizm için alman mimar ludwig mies. maksimalizme bakınca minimalizmde hiçbi şey yokmuş gibi. ama çok şey varmış gibi de. karmaşa değil ama yoğun. yoğun derken anlam açısından. ve yormaz, huzur verir. resim, müzik, mimari için en güzel şeydir. hegel, kant, descartes, arvo part, philip glass minimalisttir.

https://www.youtube.com/watch?v=fca2oXLe9g4
arapların alerjisinin olduğunu düşündüğüm sanat akımı.
türkçe'ye "azöz" olarak geçmesini dilediğim akım. ve dekorasyon ayağında minimalizmi türk insanı artık lütfen çok rica ediyorum paçasından bir yerinden tutsun.
Zıttı (bkz: barok)tur.
Bacagimin bile sigmayacagini hissettigim akimdir.

Bir evde girgir olacak, mandal olacak, supurge ve vileda olacak. Bu tip seylerin kendine yer bulamadigi, egreti kaldigi bir akimi evimde kullanmam mumkun degildir.
gereksiz olan, özgürlüğü kısıtlayan ne varsa hayattan çıkarılan ve sade bir hayat görüşüne sahip olan bir akım. Minimalist insanlar eşyalarını ve insanları en aza indirger. böyle yaparak mutluluğun da yolu genişleyebilir.
Sadelikten yana.
(bkz: bir lokma bir hırka)
kazimir malevich abimizle başlayan ancak benim için ludwig mies van der rohe ile gerçek özünü bulan bir sanat akımıdır. mimari'de japonların ve almanların daha yatkın olduğu, malzemenin en yalın halini kullanan, süslemeye karşı olan ayrıca güzelliğin, basitlikten ve sadelikten doğduğuna inan bir akımdır. en minimal diye bir olgu yoktur. minimalizmin ölçütü yine kendi içerisindedir. örneğin bir mimari yapı kendi içerisinde daha minimal olabilir ancak onu kıyaslayabileceğiniz bir minimallik ölçütü veya standardı yoktur.
tam bir "refah" akımıdır.

bende zenginliği ve modern elitliği çağırıştırmaktadır aşırı derecede. refah olmadan olmaz bu akım. nerede eski politik ve sosyolojik sanat akımları değil mi? *
bu akımın müzikleri çok hojdur bu arada:
https://www.youtube.com/watch?v=hEK1zSTKBJg
https://www.youtube.com/watch?v=0Bvm9yG4cvs
Yalcin ergir'in Basit yaşayacaksın siirini animsatir.

Basit yaşayacaksın. Basit.
Mesela susayınca su içecek kadar basit...
Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazin;
tek bir düğme, tek bir cümle gibi...

Sevince lafı dolandırmadan soylediğin
'seni seviyorum' gibi.

Basit bir öpücük yetecek sana...
Basit, sıcak bir öpücük; ve o opücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.
O öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını, öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.

Kabak çekirdeği verecek sana rakamların veremediği mutluluğu.
El yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak en değerli kağıdın -hep yanında taşıdığın, atmaya kıyamadığın.

iki harekette giyiniverecek,
iki harekette soyunuvereceksin.
Kısacık olacak uyanman, ve yola çıkman arasında geçen süre;
Kısacık olacak sıcacık kollara dolanman ve  yolculuklara çıkman arasında geçen süre.
Kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını;
bakışların bile anlatabilecek kendini.

Beklentilerin de basit olacak:  Kaf Dağı'nın önünde bekleyecek mutluluklar.
Bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını; ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana en ucuz aşk romanını.

Pankreasının sağlığına dua edeceksin
kapatırken gözlerini.
Zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.
Bir kaşarlı tost olacak aradığın nasıl oturacağını bilemediğin sofrada, parmakların en kıymetli çatalın.
Yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık
denklemleri.
iskender'in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.
Bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana
kontrplak bir gitarda doğru basılmış bir 'fa diyez'in mutluluğunu.

Makyajı ilk 'a' sına kadar bilmen yetecek.
Temizlik kokacak en pahalı parfümün.
'Bilmiyorum' diyebileceksin bilmediğinde ve cok normal olacak 'onu da' bilemeyişin.

Tek dereden su getirmen yetecek, bir 'istemiyorum' diyebilmeye, ne durduğu farketmeyecek abanın altında.
Saatin, sadece saati gosterecek, telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın,
Küçük bir not defteri olacak 'bilgini' en hızlı 'sayan'.

Basit yaşayacaksın, basit.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit...
sayesinde paintte resim yapan ilkokul çocuklarının resimleri gibi resim gördüğümüz akım. ayrıca figürsüz sanata çok katkıda bulunuştur. hani bugün görüp abi bu ne yaa beyaz bir resim var çerçevenin içine almışlar, bunu ben de yaparım. ha işte tam o bunun ürünü oluyor.
sanata ve özellikle de edebiyata yakışmayandır.

bir dil daima zengin kalmalıdır fikrimce. duygu ve düşünceler ifade gücünü ancak zengin bir dilin coşkulu ifade gücünden alır. örneğin kadim dillerde, bizlerin anlamını tarif etmekte epeyce zorlandığımız pek çok duygu ve düşüncenin ifade edildiği sözcük vardır. felsefeyi bir kavram üretme sanatı olarak düşünürsek; zengin bir dil, bir toplumun felsefe üretebilmesinde olmazsa olmaz bir zorunluluktur.

ve yine son olarak şiire yapılan en büyük haksızlıktır fikrimce...
minimalizm terimi ilk kez 1961’de düşünür richard wolheim tarafından içerik olarak en aza indirgenmiş sanat anlamında kullanılmıştır.
1960’lı yıllarda newyork’ta boyasal soyut dışavurumculuk’a karşı gelişmiş, kurumları ve ideolojileriyle desteklenmiş, terminolojide bazen abc sanatı, bazen soğuk sanat (cool art), birincil kurgular (prımary structures), bazen süreç sanatı (art ın process) olarak isimlendirilmiş, abd’de pop sanat’ın popüler günlerini yaşadığı bir dönemde görsel sanatların bir kitle kültürü olarak başka bir yüzü, bir dönemi, bir akımı olarak ortaya çıkmıştır. başlangıçta üç boyutlu çalışmalar ve heykeller için kullanılan terim, 1960’lardan başlayarak amerika’da yaygınlaşan sanat anlayışı kapsamındaki resim sanatını da tanımlamaktadır.
herşey sade .kafam rahat.bu düzen değişecek.bir elbiseyi. bir sene giyeceğim artık.:))
son günlerde farkına vardığım uygulamaya çalıştığımdır.Elimde param olsa dahi en iyi markayı değil en uygununa bakıyorum,en iyi bilgisayarı değil benim için yeterli en uygun bilgisayara bakıyorum.Size de tavsiye ederim elinizde iphone olmasa da olur veya polo tshirtünüz olmasa da olur markalara yatırım yapmayın,markalara yatırım yapmak sadece sizin egonuzu tatmin eder ve gerçek dışı tüketmenin mutluluğunu verir.
iğrenç bir sistem. Mini pizza, mini burger, mini döner. Frodo muyum amk?
''Az, çoktan fazladır.'' diyen akım. Yaklaşık bir senedir hayatımın her alanına yaymaya çalışıyorum. Kıyafetler, eşyalar, kitaplar, insanlar, sosyal medya sayfalarım... insan, yaşı ilerledikçe kalabalıklardan kaçıyor sanırım. bende de öyle oldu. yavaş yavaş, sindire sindire azalttım her şeyi ve bu şekilde yaşamanın ne kadar huzurlu olduğunu fark ettim.

Minimalizm özellikle sanatta ve müzikte 1960’lı yıllardan başlayıp günümüze kadar ulaşan ve son dönemlerde oldukça popüler olmuş bir akım. Şu an günümüze baktığımızda minimalizm, sosyal medyada sıkça rastladığımız, insanların yaşam alanı olarak sadeleşmesi üzerine benimsediği bir akım halini aldı. minimalizm sayesinde insanların aşırı tüketimi engellemeye yönelik çalışmalar yapması umut verici. azalmak, azaldıkça ferahlamak insana kendini müthiş iyi hissettiriyor. Minimalizm ve sadeleşme üzerine okuduğum ve ilham aldığım bu yazıyı sizinle de paylaşmak istiyorum; Umuyorum, pek çok insan minimalizmin özünü kavrar ve kendine yük ettiği çoğu şeyden kurtulur.
(bkz: minnoşluk)

bir de böyle bakın..