bugün

michael jackson'ın evrensel, hümanist mesajının ona çok uzak görünen midyat'ta dikilecek heykelinde yaşayacak olmasıdır. yakında gerçekleşecektir. dalga geçenler de olabilir, ama olayın inanılmaz olduğunu değiştirmez.
marmaris'e astronot heykeli dikilmiş olmasından daha tuhaf bir olay değildir, destekliyoruz, esen kalın.

edit: ulan heykel 2007'de çalınmış!

--spoiler--
neyse ki bulunmuş.
--spoiler--
fahri olarak kendimi midyat'lı ilan etmemi sağlayan olaydır.
michael jackson sadece amerika'nın değil, dünyadaki milyonlar hatta milyarlarca insanın kahramanıdır.
Sağlığında etrafında korumalar olduğu gibi heykelinin de her türlü taciz, füze,roket, uzun namlulu silahlarla hedef haline gelmesini önlemek için tedbirler alınması gerekir.
Aksi halde telsiz konuşmalarından ve kahvehane sohbetlerinden şu sözler duyulur:
Heykel güzel de poşusu eksik. Eski poşumu bağlayacağım.
Duydun mu? Heykeli sağ omuzundan ve poposunun üstünden yaralamışlar.
"kati olan her seyin buharlasmasi" tabirinden yuz kat daha agir bir nitelemeyle nitelendirilmesi gereken hadise.

"heykel dikmek" fiiline iliskin bir absurtlugu artik gorebilmemiz, heykel sanatini bu kadar piyasanin emrine "surumden kazanmak" mantigiyla vermememiz ve degersizlestirmememiz gerektigine (yamuk yumuk ataturk heykellerini hatirlayin) artik kani olmus olmamiz gerektigine inaniyorum, ama haydi bu noktayi gecelim ve bu midyat'a dikilecek olan soz konusu heykel icin secilen nesnenin michael jackson olusunu yorumlayalim.

sonda soyleyecegim sey sudur: bu olay, bati'nin dogu'ya asla kultur/medeniyet goturemeyeceginin, ici bos kuklalarla surekli aptallastirmaya ugrasacaginin bir kez daha ispati. dupeduz paçozluk! nihat genc ne diyordu, "bati'nin bombalari nereye dusuyorsa dogu orasidir." bati cephesinde degisen bir sey yok. irakli cocuklara goturulen amerikan futbol toplari, mustehcen dergiler ve televizyonlarina pompalanan hollywood'la mardin'de popcu heykeli dikip "sevgililer gunu"nde acilisini yapmanin bombadan farkini goremiyorum. butun dunyanin tek bir kulturun istilasi altina gittikce daha vahim bir sekilde girdigi kuresellesme surecinde farkliliklara, yerelliklere son derece ihtimam gostermemiz ve onlara kotu etki edebilecek seyleri iyi hesap etmemiz zaruridir.

dunyanin ve memleketin batisinin, dunyanin ve memleketin dogusuna dair bu ihtimamsiz tavri kasitli olmak zorunda degil, istemsiz gelisebiliyor ve normallesebiliyor. dusunun: ne zaman dogu'ya guneydogu'ya bir kultur yatirimi yapalim dense akla ilk gelen sey ya opera olur, ya mankenlik, ya da o bolge insaninin hayata dair vermesi gereken kavga icin hicbir anlami olmayan bos pop figurler. vaktiyle benzer bir durum uzerine soylenen "erzurum erzurum olali boyle zulum gormedi" sozunden sosyolojik bir mesaj alamiyor muyuz?

dogu'ya yardim amacli kokteyl duzenleyen (ve aslinda o parayi kokteylsiz toplasa iki katini toplayabilecek olan) ablalarin zihinlerinden su gecer hep: "ayol allah'in okuzleri ne olacak. opera dinlesinler de insanlik ogrensinler azicik. sinemaya gitsinler iste ne guzel, kultur dedigin budur. namaz kilacaklarina bale yapsinlar. avm acalim, para harcasinlar..." bu bilincalti, o adamin elinden tutarken kolundaki otantik bilezigi calma faaliyetine kapi acmiyor mu? degerler sadece bati'ya ait olanlar degildir, her yerel bolgenin kultur yapisi da bizatihi bir degerdir. afrika'yi "ozgurlestirmeye" giden avrupalilarin orada kurdugu ve islettigi sistem hakkinda "beyaz adam buraya geldiginde ellerinde incilleri vardi, bizimse elmasimiz. bir sure sonra bir baktik ki incil bizim olmus, elmas onlarin." diyen bilge afrikali suphesiz benzer bir halden muzdaripti. evet, batili degerler [demokrasi, insan haklari, modernizm, sanayilesme, vs] onun olmustu belki ama oz/yerel degeri buharlasip gitmisti...

doguya bu yamuk bakisin en bariz ornegi icin salvar davasi filminde mujde ar'in ezilen koy kadini icin verdigi "ozgurluk mucadelesi"nin altinin ne kadar kati olanlari buharlastirici, o topragin otantik degerlerini yok edici, tekduzelestirici, kuresel kulturu yerel olan her seye (guzelliklerine bile) ikame edici, ortak bir baslikta toplarsak fasist argumanlarla dolduruldugunu iyi gozlemlemek aydinlatici olacaktir.

michael jackson kimdir? kendisiyle ozel olarak ilgilenen, ihtiyaclar piramidinin belli bir yerine yukselmis olan "sehirli/batili" insandan baska kim icin bir anlam ifade etmektedir? onun heykeli eger ozgurluk degerini temsil ettigi iddiasiyla "ozgurluk kahramani" nami atfedilerek dikiliyorsa bu iddia eylemin aslinda ne kadar durustlukten ve ciddiyetten uzak oldugunu ispatlamaya yeter, zira ezilen/zenci haklari icin hakikaten mucadele eden biri araniyorsa nina simone bu noktada cok daha ici dolu bir kahraman olacaktir, kadin olmasi da cabasi. oysa heykeli dikenler ve savunanlarin bir yandan "biz buraya bir degeri temsil eden adamin heykelini dikiyoruz" derlerken ufak bir sorgulamayla aslinda "degersizlikten nemalanan pop kultur"un bir figurune donusen bir adamdan faydalandiklarini goruyoruz. [che baskili tisortlerle mukayese ediniz.]

batili kafa zenciyi getirir midyat'a monte eder. sonra da gecer bu tabloyu piposunu tuttururken kivancla seyreder. bu ucuzluktur, paçozluktur!

(bkz: paçozlaşma)
hayır los angeles´ta bile yokken midyat´ta olması gülümsememize yol açan bir heykel dikim eylemidir...

shakira, madonna, britney spears heykellerini de dikmek gibi bir niyetleri var mıdır?...
heykel midyat'a değil, midyat'ın bir köyü olan mercimekli'ye dikilecektir.

burada verilmek istenen mesaj şudur;
"be amına kodum münafıkları biz öyle bir milletiz ki, sizin dünya starınız anca bizim köyümüze layık"