bugün

23 mart 1942
alman yönetmen. filmlerinde tansiyon birden yükselir. hiç akla gelmeyecek şiddet görüntüsü birden ekrana gelir ve tokat etkisi yapar.
iki kişi karşılıklı ayakta konuşurken birinin bıçağı kapıp kendi boğazını kesmesi gibi.. seviyoruz.
son filmi için;
(bkz: cache)
deneye yanila cok guzel isler cikartan yonetmendir. alislimisin disina cikmak biraz yurek ister bu alanda. cesaretinden dolayi bile izlenesidir filmleri. siddeti, en carpici bicimde tasvir ederek elestirir.
bant dergisi mart 2006 sayısına konuk olmuş başarılı enteresan yönetmen.taktir ediyoruz.
son dönem fransız sinemasının en iyi temsilcilerinden biri. tüm filmleri izlenmeli. funny gamesve la pianiste filmlerindeki yönetmenlikleri takdiri hakeder. aslında her filminde harikadır yönetmenliği. fakat kanımca "caché"'de tarz olarak biraz hollywood'a doğru kaymıştır. şimdi funny games'i tekrardan ve ingilizce çekeceği de duyulunca michael haneke'nin tarzını yitirmeye başladığından iyice korkulmaya başlanmıştır. umarız yanılıyoruzdur.

ayrıca yönetmenin ilk dört filmi olan soğuk kent üçlemesi, yaniDer Siebente Kontinent, Benny's video ve 71 Fragmente einer Chronologie des Zufalls filmleri ve bunlardan ayrı olarak Das Schloß filmleri bulunamamaktadır. umarız saga en yakın zamanda bu işe bir el atar. (bkz: saga)
çoğu kişiye izlemek işkence gibi gelir.
cache ile tanıştığım bu yönetmenin diğer filmlerini de alıp izledim.
filmleri hep olağandışıdır.seyirciye beklediğini vermez.
cache de bomboş durağan bir görüntüyü izletmeyi de başarmıştır.
filmlerinde sinemadaysanız mısır yemek zordur. sessizdir çünkü film. mısıra elinizi sokup da yiyemezsiniz ses yapar.
kafayı mısıra takarsanız çıldırabilirsiniz.
yine de çıldırmak pahasına izleyin.
"hasta" bir yönetmen! ve bu hastalığı bulaşıcıdır.
kişinin kendine çevresine topluma uzaklaşmasını ve bu süreçin ne kadar normal bir şekilde kabul edilerek geliştiğini en iyi anlatan yönetmendir kendileri. bu adam adam değil nasıl bir psikoloji ile bu filmleri yapıyor hayret etmeden edemiyor insan. filmlerini izlediğiniz süre zarfında tepkisel olarak fazla sivrilmeden sadece ekrana bakarsınız... bakarsınız öyle bir anda öyle bir şekilde olağan durumdan çıkıp anormalleşirsinizki siz bile hangi aşamada olayların düğümlendiğini anlamazsınız. keyif boyutunda tartışılır fakat analiz boyutunda tam manasıyla tatmin edici konular mükemmel bir şekilde irdelenir. 71 Fragmente einer Chronologie des Zufalls isimli filmiyle ilk olarak tanıştığım yönetmenin sonra sonra hastalık boyutunda takipcisi olmuş bulunmaktayım.
Benny's Video
Caché
Funny Games
la pianiste gibi filmlerinide izleyip hastalığınızı beslemeniz muhtemel.
(bkz: ölümcül oyunlar)
avrupa burjuva sınıfının icinde bulundugu bosluk ve amacsızlık, iletimsizlik, bilgi edinme yolundaki deformasyonlar, varolusculuk gibi gunumuz insanının icinde bulundugu durumu gozler onune seren sorunlar uzerine filmler ceken asmıs insan.

ayrıca, beyazperdede gorduklerimizin gercek olmadıgını savunur ve ozellikle amerikan sineması nın sinemada yansıtılan olay ve olguları gercekmiş gibi lanse etmesine acayip kıl olur bu adam. bu derdini ise su sozuyle dile getirir:

"bir film, saniyede 24 yalandan ibarettir."

daha once belirtigim gibi, buyuk adamdır bu haneke!
cache ile tanıştığım sanat adamı. belki de ilk film olarak cacheyi izlemek doğru değil çünkü film politik mesajlar içeriyor ama genel olarak haneke'yi incelediğimizde adamın asıl deştiği mevzuunun toplumsal değil bireysel/psikolojik sorunlar olduğu fark ediliyor.

filmleri rahatsız ediyor, hele sinemada izleniyorsa iyice rahatsız ediyor ama film bittiğinde pamuk şekeri hollywood filmleri gibi unutulumuyor üzerine düşündürtüyor ve hatta birkaç günlük travma yaratıyor. velhasıl, büyük adam haneke. kendisinden ricamız çok, daha çok, daha daha çok film çekmesi ve bizleri dandik piyasa filmlerini izlemekten kurtarmasıdır.
şiddeti şiddet göstererek kötüleyen yönetmen. bi nevi barıştan yanayım demek yerine savaşa karşıyım demektedir. bakış açısı ne kadar doğru olsada izlediği yol pekte tasvip edilmemektedir. filmlerindeki var olan şiddeti insanlardaki hümanist duyguları yeşertmek için kullanmaktadır. amacı seyirciyi huzursuz etmektir. öyle ki bir tv programında kendi filmin anons ederken ''huzursuz seyirler'' diyerek sözünü bitirmiştir. benimsediği mükemmeliyetçilik ilkesi filmlerini yapaylaştırır. bir filminin cadde çekiminde, çekimden önce o caddede kronometre tutmuştur. çekilecek zaman diliminde 400 insanın geçmesi üzerine prodüksiyondan 400 figüran istemiştir.
filmlerindeki duygusal sahne eksikligini yine duygusal olmayan sahnelerle gideren adam.yani filmlerinde insanlar adeta duygusuz da olsalar televizyonun acik oldugu her sahnede vahset ve duygu yogunlugu cok belirgindir.
salt funny games gibi bir şahseseri yönettiği için bile övgüye değer, aşmış alman yönetmen.

cache'de kokuşmuş avrupa burjuva hayatına okkalı bir tokat çıkarmıştır ki, görülmeye değer.

saga collection'ın favorilerinden.
das weisse band ile bu sene altın palmiyeyi kazanan yönetmendir kendisi. yaşayan yönetmenlerin en iyilerindendir.
funny games'le insanın sinirini zıplatır. bu açıdan fazlasıyla başarılı bir yönetmen diyebiliriz.
23 mart almanya doğumlu yönetmen. rahatsız edici filmlerin baş yönetmeni. karakterler bizizdir hep filmlerinde, öyle bir çıplaklıkla sunar ki bizleri bize bel altından vurur.
en iyi filmi funny games' tir. cache vardır birde. ayrıca franz kafka' nın şato adlı romanını da film olarak sunmuştur izleyiciye. başarısızdır ama michael haneke imzalıdır, izlenmelidir.
(bkz: das weisse band)
En iyi filmi kesinlikle La Pianiste olan yönetmen. Filmlerini aman izlensin, aman gişe yapsın diye değil de hakikaten bazıkorkunç gerçekleri göstermek için çeken mükemmel herif.
izlemesi zor filmlerin yönetmeni. eskilerin deyimiyle "tekerinin önünde hiç taş yok". zor ve çetrefilli konuları detaylı ve rahatsız edici üslupla şurup gibi aktarıyor izleyiciye. sinemayı aksiyon-komedi doğru parçası içinde sınırlayanların uzak durması gerekir haneke amcadan. funny games'te feryat ederek kaçabilirler zira.
gönlümün zeki demirkubuz udur.
ne demekse artık . ama benziyor gercekten . inanmazdan gugıla sor.
Altmışbeş yaşından sonra film çekmeye başlayan ama çektiği filmlerle Avrupa Sinemasının son on yılına yön veren Avusturyalı yönetmen.
psikolojim bozulsun, sıkıntıyı severim gibi şeyler düşünüyosan bu adamın filmleri on numara. yani şu duguya çok benzeyen bi his veriyo filmlerde, başkasının yerine utanmak gibi sıkıntılı his olur ya öyle bişeyler. funny games müthiş film.
kent üçlemesini yapan ve merak ettirip izlememe başlatacak yönetmen.
2012 senesinde amour adlı filmini çıkaracak olan saygıdeğer amcamız.
modernite sonrası toplumu eleştiren çağımızın en özgün ve ayrıksı yönetmeni.
güncel Önemli Başlıklar