bugün

Seni bildim bileli,
Ey balçık dünya,
Başıma nice belâlar geldi,
Nice mihnet, nice dert.
Seni sırf belâdan ibaret gördüm,
Seni sırf mihnetten, dertten ibaret.

isa'nın yurdu değilsin sen,
Yayıldığı yersin eşeklerin.
Nerden tanıdım seni bilmem ki,
Nerden parçası oldum bu yerin,

Bana vermedin bir yudum tatlı su,
Sofranı yaydın yayalı.
Elimi ayağımı bağladın gitti,
Elimin ayağımın farkına varalı.

Bırak da bir ağaç gibi
Yerin altından çıkarıp ellerimi
Sevgilinin havasıyla sarmaşdolaş olayım,
Uzayıp gideyim bâri.

Ey çiçek, dedim çiçeğe,
Dedim, bu küçük yaşta sen,
Neden ihtiyar oldun bu kadar,
Dedim, nasıl oldu bu böyle?

Çocukluktan kurtuldum, dedi çiçek,
Sabah rüzgârını tanıyalı,
Hep yukarlara doğru çıkar
Yukarlardan gelmiş bir ağaç dalı.

Şunu da söyledi çiçek:
Madem aslımı tanıdım,
Madem yersizlik âlemi aslım,
Artık bana tek bir şey düşecek:
Yücelip aslıma gitmek.

Sus yerter artık,
Var git yokluğa haydi,
Yoklukla yok ol.
Git, yokluklardan tanı
Yokluktan var olanı.
çekemeyenlerden birisi; mevlana'ya :" sen ne biçim müslümansın, dinin de bi izzeti şerefi var ! müslüman'a gel, yahudi'ye gel, mecusi'ye gel. tövbeni bozsan yine gel, olur mu öyle şey ." mealinde uzunca bir mektup yazmış.. mevlana hazretleri mektubu sabırla okumuş ve arkasına şu cümleyi yazarak sahibine geri göndermiş : "sen de gel.''

kendim için aptallar karşısında mevlana'nın sakinliğini diliyorum.
"gel ne olursan gel" diyerek herkese hoş görünmeye çalışan yalakanın biridir zannımca.
"Hayatımdaki sahte varlıkları, istesem bir anda temizlemesini de bilirim..
Ama bunca sahteliğin benim samimiyetime ihtiyacı var."
memleketimizdeki az dindar kesimin daha çok sahip çıktığı tarihi bir şahsiyettir.
''Eden Kendisine eder, Yapan bulur ve çeker.. Unutma !.. Kazanmak koca bir ömür ister, Kaybetmeye ise anlık gaflet yeter !''
Aşk; vazgeçmektir Ey Sevgili!
Mecnun gibi aklından,
Kerem gibi bedeninden vazgeçmek.
Yardan gayrısından, cümle cihandan vazgeçmek.
Yemeden, içmeden, uykudan uyanıklıkdan
Ve vazgeçmekten bile vazgeçmektir gün gelince..
Senin için senden vazgeçmişim. Bilesin...
yatsın namazının abdestiyle sabah namazı kılarmış mübarek, ama nedense sadece dönüp duran ablalar var mevlevi oldum ben diye, bence mevzuyu tam anlayamamışlar.
"Başa bak! Eğer sonunu görmek istersen."
Dünyaya aşık olan kişi, üstüne güneş ışığı vurmuş bir duvara aşık olmuş kişiye benzer. O duvar aşığı, duvardaki ışığın güneşten geldiğini anlamaya çalışmaz ve duvara gönül verir. Güneş ışığı güneşe geri dönünce, duvar aşığı ebedi olarak mahrum kalır.."
sevdiğini mertçe seven kişi,
pervane gibi özler ateşi,
sevipte yanmaktan korkanın,
masal anlatmaktır bütün işi...gibi sözlerin sahibi kelimelerle ifadenin yetersiz kaldığı büyük insan ve hak aşığı kendi kendine ''hamuş'' demiştir yani suskun yeni harf ve kelimeler bulmaya niyetlenmiştir bilinenlerin (harf ve kelimelerin) yetersizliğinden dolayı.hz. mevlana hakkında o kadar çok şey var ki anlatılacak anlatabilene aşk olsun!rabbim şefaatine nail eylesin.
30 eylül 1207'de horasan'ın kazası olan (bkz: behl) doğumlu; mesnevi, mektubat ve divan-ı kebir gibi eselerin yazarı büyük filozof.

ayrıca mevlana'yı anlamak için;
(bkz: şems i tebrizi)
"ben yok olmayı kabullenirken, kar taneleri mütemadiyen ayak izlerimi kapatmaktayken,
güneş bile her gün batarken,
sizdeki ne arsızlıktır; silinmeyi dahi kabul edemiyorsunuz.
bir başka faninin zihninden.
mezarlıklar, kendini vazgeçilmez sananlarla doluyken, yerin üstündeki bu şatafat da neyin nesi oluyor acep?"

bu evliyayı hakkıyla birazcık anlasaydık, şu an çok daha güzel bir dünyada yaşayabilirdik.
Fuad Köprülü Mevlana hakkında: iran tasavvufi edebiyatının panteist olmak bakımından belki de en büyük ve kuvvetli temsilcisi sayılabileceğini söylemektedir.
fikirlerimin babasıdır!
atatürk ün 'hz. mevlana müslümalığı türk ruhuna intibak ettiren büyük bir reformatördür. müslümanlık aslında geniş manası ile müsamahalı ve modern bir dindir. ilahi bir muskinin ahengi içinde dönerek allah a yaklaşma fikri türk dehasının ileri görüş ve düşüncesinin tabii bir ifadesidir.' şeklinde değerini belirttiği döneminin en önemli insanları arasında yer alan yazar ve filozoftur.

ayrıca ismi bir böreğe verilip, yıllarca isminden para kazanılmış, bilge kişidir. tüm börekcilerin zengin olmasının ve başka sektörlere yönelmesinin ardından böreğin ismi konya böreği olmuştur. nihayet.
benim hayatımı yargılamadan önce
benim ayakkabılarımı giy
ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan,
dağ ve ovalardan geç.
hüznü, acıyı ve neşeyi tat.
benim geçtiğim senelerden geç,
benim takıldığım taşlara takıl.
yeniden ayağa kalk.
ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi.
ancak ondan sonra, beni yargılayabilirsin.

geçer dediklerimi geçirdim,
biter dediklerimi bitirdim.
nefret ettiklerimi sildim, silkindim yeter dedim.
geride bıraktıklarım hesap sormaya kalkmasın o yüzden bana.
farkında olduğum için varoldunuz,
vazgeçtiğim için bugün yoksunuz.
onda ibret bitmez, onda gerçek bitmez, o bir derya görmesini bilene..
--spoiler--
Bir gün bir genç, Mevlananın kapısına gelip ;
_”beni müridliğe kabul buyurun efendim” diyerek niyazda bulunur…
Mevlana gence bakar ve
_”hiç aşık oldunuz mu evladım?” diye sual eyler.

Genç şaşkın bir halde ne diyeceğini bilemez.
Mevlana, müridliğe kabul edilmesi için önce bir kulu sevmiş olması gerektiği söyler ve genci geri gönderir.
Genç ne yapacağını bilemez bir hal içinde ertesi gün tekrar tekkenin kapısını çalar ve isteğini yeniler.
Mevlana sualinde ısrarlıdır ve genci tekrar geri gönderir.
Üçüncü gün genç dayanamaz ve Mevlanaya bu isteğinin hikmetini sorar.

Mevlana mütebessim bir çehreyle müride döner ve
_”Bir kulu dahi sevmekten aciz olan, nasıl yüceler yücesi ALLAHA aşık olmaya yol bulur?
Bir kulun ateşine yanmamış gönül, yüceler yücesinin aşkını nasıl bilsin de yansın?
SEV de GEL Evladım SEV de GEL …”
--spoiler--
ölüm bu hayata aittir, insanın gerçek doğumu ise ahirettedir.
Bir gönül yapmak gelmiyorsa elinden, bari bir gönül yıkılmasın dilinden.
hafifçe aralandığında dahi gönülleri aydınlatan, ışığı hiç eksilmeyen dost kapısı.
"her insan bir yağmur tanesi gibidir..
kimi çamura düşer, kimi gül yaprağına ."
alıntı :bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu hacı bektâş-i veli'nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. (o zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.)

durumu hacı bektâş-i veli ‘ye anlatır ve hacı bektâş-i veli helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir. bunun üzerine adam mevlevi dergahına gider ve ayni durumu mevlâna'ya anlatır, mevlâna ise bu hediyeyi kabul eder.

adam aynı şeyi hacı bektâş-i veli ‘ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve mevlâna'ya bunun sebebini sorar.

adam bunun üzerine hacı bektaşş-ı veli'ye gider ve mevlana'nın ineği aldığını söyler.
hacı bektaş-ı veli:mevlana okyanus gibidir ufak tefek çamurla kirlenmez.biz su birikintisiydik kirlendik.

tekrar mevlanaya gelen adama mevlana şöyle der :hacı bektaş-ı veli kartal gibidir ufak tefek leşe konmaz.biz kargaydık konduk.
şiirlerini farsça yazmasından dolayı fars olduğu iranlılarca iddia edilen zat.
http://www.causes.com/cau...ersian-poet-not-a-turkish
Allah'ın sonsuz ilmini anlayan nadir insanlardan birisidir.
Not: Buna kafa erdiremeyen insanlar delirebilir. Bu yüzden pek kafa yormamak gerek.
güncel Önemli Başlıklar