bugün

Düşünsel yönden üstün nitelikli seçkinler grubu ve bu grubun ülke yönetimi içinde önemli konumlara geldiği sisteme verilen isim.
Yönetim gücünün, başarılı ve yetenekli olan kişilerden oluşması ilkesine dayanan yönetim biçimidir. Bu yönetim şeklinde idare gücün, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında bölüştürülür.
türkiye gibi, gelenekselci, en fazla bağıranın iktidar olduğu ülkelerde asla gerçekleşmeyecek yönetim şeklidir.

ülkemizde yıllardır süregelen iktidarlar, hep alt zeka seviyesinde eşitlikçi olmuşlardır. vatandaş da "aa bak aynı biz gibi" dediği tiplere "basmış oyu"... oysa bir politikacının aynı sen gibi olması (ya da öyle görünmesi) seni iyi yönetebileceği anlamına gelmez. sen zaten zeka-vizyon-müteşebbislik özelliklerinden birine ya da bir kaçına sahip olsaydın, sıradan bir vatandaş değil, ülkenin önde gelen başarılı insanlarından biri olurdun. sana senin gibi başarısız ve ortalama zekaya sahip politikacılar değil, seni silkeleyip kendine getirecek, atalet duygusundan arınmanı sağlayacak vizyoner devlet adamları lazımdır.


köylü sülo'dan halk adamı ecevite, kasımpaşalı tayyib'e kadar bu gelenek hep sürmüştür. halk kendine yakın bulduğuna vermiştir oyunu. oysa ülkeyi aldığı yerden daha ileriye götürmek için "halka benzemek" iş değil, halktan farklılaşıp * onu bir yerlere taşıyacak liderlik vasfını ortaya koymaktır önemli olan.

meritokrasi falan boş işler salla gitsin. bu aralar "demokrasi" moda. sokakta kime sorsan; "türban bizim demokratik hakkımız" diyor. dtp'ye sorsan bizim mehmetçiğimize kurşun sıkan kansızlar da demokrasi savaşçıları. bağlı bulundukları legal örgütün adı bile demokrasiyle başlıyor.

ya biz bu demokrasi kelimesinin içini kabak gibi oyup her halta salça yapmışız, ya da bizim bildiğimiz demokrasiyle bunların bildiği demokrasi birbirinden bir hayli farklı.

ne diyorduk; meritokrasi. boşver meritokrasiyi, tayyip'in ağzından çıkmayan kelimeyi bizim vatandaş kelimeden saymıyor. önce o bir kelime edecek, o kelimenin kızlığını bozacak, ondan sonra simitçisi, kestanecisi bu kelimeleri ağzına sakız yapacak.

ama meritokrasi kelimesini başbakanın ağzından çıkarmasını beklemeyin sakın. çünkü tanımda ne deniyor; "Yönetim gücünün, başarılı ve yetenekli olan kişilerden oluşması ilkesine dayanan yönetim biçimi." hiç de kasımpaşalı eski futbolcuların hasbelkader ülke yönetimine geldiği ya da getirtildiği yönetim biçimi demiyor. demek ki bu kavram bize uzak.

cumhurbaşkanının eşi türbanlı olur mu?
malezya olur muyuz?
türban üniversitelere serbest olsun mu?

meritokrasi mi? siktir et meritokrasiyi.
statünün, yaş, cinsiyet ya da klientalist ilişkiler sayesinde değil, bilgi, beceri ve zeka gibi özellikler ile kazanıldığı sistemdir.

liyakat esas alınır, ancak, nesnel liyakat kriterleri üzerinde nasıl ittifak sağlanacağı, tartışma konusu olmuştur.

ayrıca, terim, michael young'ın "the rise of meritocracy:1870-2033" eserinde enikonu işlenmiştir.
*
layık olanın yönetimi, yani liyakat sahibi elitlerin yönetimidir.
hüner erki. hüner sahibi insanların yönetimi elde bulundurması
Kişilerin yetenek ve bireysel üstünlüğüne dayanan yönetim biçimi.
bana göre en adil olan toplum düzeni ama meritokrasi bile tam olarak adil değildir işte bu yüzden adalet imkansızdır, sonsuzluktur. meritokrasi kısaca becerisi, zekası, yeteneği olanın toplumda en üst tabakayı yani yönetici sınıfı oluşturduğu bir toplum düzenidir. paranın en az sözünün geçtiği toplum düzenidir fakat birey başarılıysa bu onundur başarısızsa da bu onundur.
malesef ülkemizde gerkçekleşemeyecektir. her ülkenin ihtiyaç duyduğu elit yönetim sistemine verilen isimdir.
hiyerarşiyle oluşturulmuş sosyal düzen. bunu savunmak için aklından zorun olması lazım. eşitlikten anladıkları şey; eşitler arası eşitlik. sendeki potansiyelin açığa çıkmasını engelleyecek bu kastı oluşturup ardından bilgiye, yeteneğe, başarıya göre küçük toplumlar oluşturmak. insanlığı rahat bıraksalar her şey daha güzel olacak.
adalet ve kalkınma partisi döneminde daha da unutulan bir kavramdır. hatta bu kavrama ters olursan bu ülkede iş vardır, ekmek vardır, ihale vardır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Meritokrasi
yöneticilerin liyakat yoluyla bilgi ve becerisine göre belirlendiği yönetim sistemidir. kuramda olduğu kadar uygulamada da iyi olursa "en yararlı yönetimdir" diyebilirim. çünkü her işi, o işi bilen yapıyor ve sonuç olarak başarı olasılığı yükseliyor.

ne yazık ki ülkemizde yöneticiler istisnalar haricinde bilgi ve beceriye göre değil, boş hitabete(demogoji)(popülizm) veya a partisine, b partisine yakınlığa göre seçiliyor ve sonuç ortada: adaletsizlikler almış başını gidiyor.
Sert ve güzel bir rejimdir, Cumhuriyet ve Demokrasinin birbirini götüren kavramlar olduğunu aynı anda ikisinin birden var olmayacağını anlayamayan kafalara faşizan gelen sistemdir.
en mantıklı yönetim biçimi. yıllarca hep kendi kendime düşünürken sonuç olarak hep karar kıldığım sistemdi. sonradan böyle bir şeyin daha önce düşünüldüğünü *, tartışıldığını öğrenince şaşırmıştım. ee tabi aklın yolu bir.
En iyi yönetim şekli degildir, la bizim ülkede demokraside bile basbakan artik kendini herkesten üstün görüyor kimse beni elestiremez diyor, meritokrasi olsa artik bakanlar kendilerini direk ülkenin sahibi olarak görür, en vasıflı benim sen konusamasin der . Yani bimiyorum pek uymaz hele bizim ülke icin hicte en iyi yönetim şekli degildir sanirim.
batı'nın sonsuz zaferindeki anahtar kelime.
Günümüz türkiye' sinde anladım ki şu saf, kaderci ve şükrancı kafa yapısına sahip olan halk için en ideal yönetim tarzıdır. Faşizan bir sistemmiş gibi görünse de, ağlayarak, sızlayarak, dini, milliyeti sömürerek, elinde kutsal kitapla gezip siyaset yapan mantık ve sağduyudan yoksun kişilerin yönetimine engel olacak iyi bir sistemdir. Maalesef bizim toplum gibi feodal ve itaatkar ve kişileri fikirlerden daha çok önemseyen bir toplum için - iddaa ediyorum - üç yüz yıl daha gelmeyecek sistemdir.
ihtiyaç mıdır, meritler hep en iyisini mi yapar bilinmez ancak en azından devlet kurumlarında işi meritlere bırakmalı.
demokrasinin amk. bu yöntem varken demokraside neymiş?
Türkiye ye getirilmesi halinde bugün halkın yüzde kırkının götünün kılı olduğu kişilerin çaycılık bile yapamayacağı sistemdir.
Meritokrasi: Toplumda en zeki ve en yetenekli olduğu düşünülen kişilerin, o toplumun yönetiminde yer alması demektir.
Meritokrasi; Latince meritum ile Yunanca kratein (κρατεῖν) kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur.Meritum; yeterli ve değer anlamına, kratostan üreyen krasi ise güç, etki ve kuvvet anlamına gelmektedir.

Kelimeler birleşince ortaya çıkan kelime ise toplumda değerlilerin, seçkinlerin güçlü ve etkili olmasını savunan bir görüşün adıdır.
ingiltere merkezli Meritokrasi Partisi'nin beş maddeden oluşan bir manifestosu vardır. Bu maddeler şöyledir;
-Kayırmacılık yoktur
-Yandaşçılık yoktur
-Ayrımcılık yoktur
-Eşit imkanlar
-Tatminkar erdemler
Kime göre zeki
Kime göre yetenekli. Tartışmalı bir sistem.
Şimdi 100 metreden ipi iğne deliğinden geçirmek yetenek ister. Ama aynı kişi basit bir matematik problemini çözemeyebilir.
demokrasinin arada uçurumlar olan bir sistemde imkansızdır. sadece hayal ürünüdür.

bu yüzden demokrasinin en olası olduğu sistem komünizm ve sosyalizmdir.

biraz düşünürseniz demek istediğimi anlayacaksınız.
(bkz: abd)
(bkz: israil)
Olanaksız yönetim biçimi.