bugün

ceza'nın 2002 yılında çıkardığı albümün adı. aynı zamanda bu albümde medcezir adlı bir parçası vardır. albüm genel olarak sosyal problemleri hedef almaktadır * *. aynı zamanda bu albüm sayesinde ceza daha fazla tanınmış ve rap müziğinin daha fazla sevilmesini sağlamıştır *.
dinlerken şarkısını, sevdikçe sevesi gelmek. bu bir hayal bile olsa, neye ne zaman ne amaçla söylendiği bilinmese de çıkar dökülür kelimeler, bakıp görmek, belki görüp de hissetmek istersin geçmişi, soluktur ne yazık, halbuki bir de gelecek vardır, ne tenler dokunacaksındır ama bakmak istemezsin ya da korkarsın, mutlu olacağına ihtimal vermekten bile olabilir bu korku. ne kadar da acıdır oysa geçmiş, ona benzememesi için beklersin her geçen geceyi, her üşüdüğünde biraz daha fazla çaba harcarsın ısınmak için, çünkü sen hep daha çok üşüyorsundur ama ne tezattır ki her geçen gün daha da yalnızlaştırıyordur seni, beklersin hala ve henüz fırtına geçmemişken, o şevkati...
levent yükselin kesinlikle en güzel albümüdür.
levent yüksel'in başucu albümü tadındaki başarısıdır,enidir.
albümün barındırdığı her şarkı,eskimeyen dinlenesi şarkılar kıvamındadır.
"kurtadam" efsanelerinin müsebbibi olduğu düşünülen doğa olayı.

şöyle ki; ayın çekim gücüyle, yeryüzü sularının kabarıp alçaldığını biliyoruz. teoriye göre; insan vucudunun da yarısından çoğu suyla oluştuğu için söz konusu çekim gücüne maruz kalıyor. ve bi şekilde, oyanus ya da körfez kıyılarında (gel-gitlerin gerçek anlamda hissedildiği yerler) bulunan insanlar, fizyolojik olarak bundan etkileniyor. bu insan psikolojisini olumsuz etkiliyor ve hatta yine aynı araştırmaya göre, söz konusu bölgelerde medcezir yaşandığı zaman; kavga, cinnet ve hatta cinayet olayları çoğalıyor.

ben kaynağını hatırlayamadığım o araştrmanın yalancısıyım. ama aslında mantıklı geldi. çünkü birbiriyle alakası olmayan toplumların, ayın gücüyle değişen, kendini kaybeden ve zarar veren bir canavarı dillendiriyor olması başka türlü açıklanamaz heralde?

yahut açıklanır. bilemiyorum.
anı deposu levent yüksel şarkısı..

birçok insan için bir şarkıdan daha fazlasıdır..
türk pop tarihinin en iyi albümlerinden birisidir. ilginçtir medcezir, levent yüksel'in ilk albümüdür ve bu albümden sonra elle tutulur pek bişey yapamamıştır. medcezir'e zalim şarkısını da koysan best of levent yüksel olur.
dökülür yediverenler teninden rengârenk
açarsın mevsimli mevsimsiz bir tanem
değişir kokun, ısınır kanım
beni yakarsın
vazgeçilir gibi değil
bu med cezirler
fırtınam, felaketim hasretim
yetmiyor sevişmeler yetmiyor
şiddetin ne hoş
ne güzel şefkatin
sevdikçe sevesim geliyor
ölene kadar peşindeyim bırakmam

tutuşur geceler yanar
geceler söner
bedenim altüst
sarhoş başım döner
karışır tenime
karışır teninin tuzu bir tanem
vazgeçilir gibi değil
bu med cezirler
fırtınam, felaketim hasretim
yetmiyor, sevişmeler yetmiyor
şiddetin ne hoş
ne güzel şefkatin
sevdikçe sevesim geliyor
ölene kadar peşindeyim bırakmam
dinlenip feyz alınması gereken bir ceza şarkısı.

--spoiler--
kanadımı kırdılar uçamadım anne savaşa soktular koşturdum.
kalbini açamayan herkesin aklına eğriyi doğruyu ben soktum.
sonbaharda dökülen yapraktım.ilkbaharda geri geldim ben.
aileme dostuma selamlar olsun gökkuşağındaki bir rengim ben.
aileme dostuma selamlar olsun yağmur sonrası güneşim ben.
--spoiler--

bir insan neden böyle sözler yazar? ya da böyle bir 'görev' edinir? iyiliğin koruyucusu olmak, bu gurur duyulması içtenlik uyandıran tek eylem için neden hepimiz kendimizi feda etmiyoruz ki?

--spoiler--
her güne yeni umutlarla açılan gözler, yalanlarla aldatılan gözler,
dolanlarla ağlatılan gözler bir güzel sözle güler.
akıtılan her damla ter yok oluşu engeller. negatif değillerse,
art niyetli değillerse eğer bu böyle devam eder. dilediğim her şey olmuyor,
çabalar bazen çok nafile. nargilenin dumanına benzer hayallerim,
sadece beni zehirler ve uçup gider. kafileler gibidir insanlar bazen seni seyreder giderler.
herkes kendine paha biçmiş, bende karşılıksız bir çek.
emeklerim dostluktan yana ama olmuyor, anneme sordum "niçin böyle?",
ama baktım o da ağlıyor...
--spoiler--
dün gece bay j nin ntv' deki programında ( fazla mesai) söylediği mükemmel levent yüksel şarkısı.
sabahtan beri kaç kere dinledim sayamadım. dinledikçe içimdeki sevgi boşluğunu hatırlatıyor bana.
sözleri sezen aksu'ya, müziği de levent yüksel'e ait olan aşk şarkısı. sezen aksu'ya ne demeli bilmiyorum. bu kadar mı güzel anlatılır o şehvet duygusu? bu kadar mı güzel nesnelerle ilişkilendirilir sevgilinin vücudu?

dökülür yediverenler teninden rengârenk. açarsın mevsimli mevsimsiz birtanem. değişir kokun, ısınır kanım. beni yakarsın. vazgeçilir gibi değil bu med cezirler.

karışır tenime, karışır teninin tuzu birtanem... kimse şarkı yazmasa da olur artık bu sözlerin üzerine.
yücelttiğimiz bütün aşk hikâyelerinde engelleri aşan insanlar var. sevdiği kadın için tahtından feragat eden kral, ailelerin muhalefetine rağmen birbirlerini bırakmayan çiftler; farklı dinlerden, milletlerden, sınıflardan oldukları halde sevmekten vazgeçmeyenler, yani türlerinden ayrılanlar, ayrılabilenler.

(bkz: elif şafak)
en çok sevdiğim türkçe şarkı.daha da bir şey diyemiyorum. (bkz: levent yüksel in medceziri)
sular çekildiginde böyledir.

görsel
yükseldiğinde de böyle

görsel

fotograflar ; atlantik, fransa´da bi balıkçı kasabası.
beyaz tv'de her çarşamba saat 23.00'da yayınlanan programdır.
türkçe rap'in en önemli üç isminden birisi olan ceza'nın 2002 yılında dj mic check prodüktörlüğünde, hammer müzik'ten çıkardığı albüm. tarz olarak oldukça farklıdır, şöyle: herhangi birisinin tarzının taklit edilmediği, tamamen kendi çizgisini koruyan bir ceza albümüydü bu albüm. sadece benim nazarımda değil, eminim ki bir çok türk rap dinleyicisinin -en azından gerçek dinleyicilerin- başucu albümlerindendi ilk çıktığı zamanlarda.
bir zamanlar hayvanlar gibi dinlediğim bir ceza şarkısı. şimdi bakıyorum da sözleri gerçekten iyimiş, zamanında pek farkına varamamışım herhalde.
türk rap tarihinin gelmiş geçmiş en iyi rap parçası, bundan 10 sene önce 12-13 yaşlarındayken ne dinlerdik bu albumü...
çağatay ulusaoy ve seranay sarıkaya'nın başrollerini paylaştığı star'da fragmanı çıkan bir dizi.

ece yörenç senaryoyu yazmış, the o.c adlı dizinin yerli versiyonuymuş.
Ezel ve Al Yazmalım’dan tanıdığımız Barış Falay ve Kuzey Güney’in Simay’ı Hazar Ergüçlü de diziye dahil olan isimler arasındaymış.
çağatay ulusoy,serenay sarıkaya,mine tugay,barış falay,hazar ergüçlü kadrosuyla yeni sezonda başlayacak dizi.konusu şu şekildedir;

herkesin tahmin ettiği üzere,çağatay ile serenay aşk yaşayacak,hazar da çağatay a aşık olacak,fakat benim tahminim şu şekilde,çağatay herkesi ter köşeye yatırıp,mine tugay a çakacak.

bu kış yine çok ihtiraslı geçecek.
Cagatay ulusoy heralde sofor parcasi olacak dizide fragmaninda giydigi ayakkabilar camurlu lan. Senaristlerimiz de yillardir ayni konuyu farkli jonlerle islemekten bikmadi ya romandan caliyolar ya boyle yapiyolar zaten baska da yetenekleri yok.
castta çok büyük sıkıntısı olan the o.c uyarlaması dizidir. abi o simay hiç olmuş mu oraya allasen ya bi rachel bilson'a bak,bi de ona bak sinir krizleri geçirdim resmen. seth'i oynayacak çocuğa hiç girmiyorum girersem bu entry çok uzar. madem uyarlıyorsun azıcık dikkat et abicim ya bak ama çağatay'la serenay olmuş,orijinalinden de daha iyi duruyorlar bana göre. küçük sırlar'ın akıbetini taşıyıp tez zamanda bitmesi dileğiyle.
the oc'sin yerli versiyonu olan dizi. en çok merak ettiğim, orijinal oc'de spastik seth karakterinden sonra yerli seth performansıdır. ve elbette dizi müzikleri merakla beklenmektedir. malum oc'nin müzikleri şahaneydi.
benzinlik sahnesi bizim burada çekilen dizi. Adamlar o kadar yolu tepip üşenmeyip, göktürk e gelmiş.
Produktorlugunu Sagopa Kajmer'in yaptıgı Ceza'ya ait olan müthis bir parçadır.