bugün

Jack london'un en ünlüromanı ve aynı zamanda romanının kahramanı.Okuduktan sonra acayip iz bırakır günlerce etkisinden kurtulamazsınız...

"Bitirdim
bir kenara bıraktım lavtayı
mor yoncalar arasında
salınıp duran gölgeler de,
şarkılar da,
bitecek yakında.
bitirdim...
bir kenara bıraktım lavtayı
çiy düşmüş çalılar arasında
seher vakti öten
ardıç kuşları gibiydim.
şimdi sesi kısılmış,
yorgun bir bülbülüm.
tükettim şarkıları,
dikkatle söyleyerek.
bitirdim.
bir kenara bıraktım lavtayı" der martin eden bitirmesine çeyrek kala ...
jack london in kendi hayatini anlattigi ve kendi hayatina benzer bir sonla bitirdigi muhte$em eser.
okurken hönküre hönküre ağladığım kitap.pek çok film izleyenleri ağlatma kapasitesi taşır,pek çoktan biraz daha az olsa da şarkıların da ağlatma kapasitesi mevcuttur ancak pek az kitap gözlerinizden yaş akmasına neden olur.işte bu kitaplardan biridir.okumamış olmak yazıktır,günahtır.
(spoiler içerebilir)
martin eden, küçük dünyasından çıkabilmek için hayallere ihtiyaç duyan ve bu uğurda çabalayan bir adamdır. jack london ile tek farkı martin'in sosyalist değil bireyci(individualist) oluşudur. zira london martin'in intiharını da bu bireyciliğine bağlamıştır.
bense nickime de esin kaynağı olan bu mükemmel eser ile jack london'un bireyciliği eleştirmekle beraber kişiyi bireyciliğe itenin de yine yanımızdaki insanlar oluşunu anlattığını düşünüyorum. elbette kitapta anlatılan bireyciliğin sonunun hezeyan olduğu düşüncesidir, insanlara kısacası cemaatleşmeye ihtiyacımız vardır ancak cemaatleştikçe mi bireyleştik yoksa bireydik cemaatleştirildik mi? sorusu ebediyen cevapsız kalmaya mahkum görünüyor.
jack london'ın kendinin anlattığı daha ziyade kendi içindeki bireyciyi yani idini anlattığı, kitabın sonunda da içindeki bireyci tarafı öldürdüğü romanıdır. zaten kitap için yazdığı yazıda da bunun bahsi geçmiştir. martin eden jack london dır aynı vücuttaki alt kişilik. kendi kişisel gelişimini anlatırken de kitabını acıtan ama can sıkmayan bir hüzünle beslemiştir.hayatımın kitabı diyebilirim açıkçası. aşka bakış açısı da o derece ilgi çekicidir ayrıca.

yıllar sonra gelen ekleme: martin eden benimdir. benim hiç yaşamadığım ama içindeki birebir ben olduğum olaylar zinciri. aynı tepkileri bende verirdim kesinlikle..
cahil insanın her zaman daha mutlu olduğunu bana bir kez daha kanıtlayan harika romandır. romanın sonunda cahil ve mutlu martin eden, bilen, düşünen ve bu yüzden hayatın anlamsızlığının bilincine varmış martin eden tarafından serin sularda bir başına bırakılmıştır.
rimbaud^un

"kendini keman olarak duyumsayan oduna yazık" diye özetlediği dramın, en yakışan aktörü o.

odun, keman, aşık..

hepsi olmuşluğu vardır..

hiçbiri olamamışlığı da..

denize döner.
gerçek mana da beni sarmış bir kitap. okuduktan iki yıl sonra bir gece vakti bile aniden aklınıza gelip derinlere dalmanıza gelir. hayatın anlamsızlığını çok güzel tasvir edilmiştir. bu tasvirler ömer hayyamın rubaileriyle benzerlikler göstermektedir kanımca. yalnız yaşa yalnız öl felsefesiyle kişinin doğumundan ölümüne kadar yalnız bir hayat sürdüğü anlatılmıştır. tek solukta okunabilir. jack londonın insanın iç evrenini anlattığı muhteşem bir kitabıdır. burjuvazinin kokuşmuşluğu çarpıcı bir şekilde anlatılır.
(bkz: martin edilen)
Jack London'ın en güzel kitabıdır kesinlikle. Anti-kahraman martin eden'ın sonsuzluğa uzanan maceralarını anlatır, son sayfayı okuyup da yürek teli titremeyecek adamın alnından öpmek gerekir.
Bunu okuyan bunları da okumalı:

Jack London:
London
Demir Ökçe

Steinbeck:
Cennet Bahçesi(Bu da onun en iyi kitabı)
Gazap Üzümleri
Bitmeyen Kavga

Steinbeck'in Sardunya Fabrikası civarında geçen öyküleri de ayrı bir güzelliktir.
hayatta azmin ve aşkın neler yaptıracağı ancak bu kadar anlatılabilir.bitirdiğinizde ya aşık ya da roman yazarı olma hissi uyandıran roman.
martin eden için neden biraz üzülmeyeyim? martin eden bendim. martin eden bir bireyciidi , bense bir sosyalist. işte bu nedenden ben yaşamaya devam ediyorum ve işte bu nedenden martin eden öldü.
bu kitap bireyciliğe bir saldırıdır. martin eden, başkalarının ihtiyaçlarının farkına varmayan aşırı bi bireycidir. hayalleri kaybolduğunda, uğrunda yaşayacağı hiçbirşey kalmaz.
jack london
jack london un başyapıtıdır.uzun kelime aralarına sıkışan naturalist'e yakın benzetmeler mükemmeldir.çok kilit noktalarda bağlayıcı sözcükleri seçer london.aslında bir nevi kendi yaşantısından kesitleri kitaba işler.ruht aşkını ilahi bir mertebeye taşır ve belki de bir insanın kültürel varlığını kazanmak için ne kadar sıkıntı çekebiliceğini ama istediği zaman her şeyi başarabileceğini haykırır.okunsundur.okutulsundur.sonu epey yürek burkar
her ne kadar okuması başta biraz zor gelsede * daha sonradan insanı içine alan kitap. martin eden in ruth için yaptıklarını görünce gerçekten aşk için neler yapılabileceği bir daha görülebiliyor. martin eden in kitaptaki diğer kişilerle sosyalizm ve bireycilik üzerine tartışmaları gerçekten okunmaya değer.
Jack London'ın planlı bir biçimde yaşadığını gösteren kitap.
(bkz: vinas solamnus) ve (bkz: hercule poirot) ile beraber yaratılmış en güzel karakterlerin başında gelir.
bireyciliğe saldırıdır. ama saldırı bile çok şereflice yapılmıştır. jack london un gözlerinden öpmek gerekir bu roman için.
not: martin eden ne kadar iyi bir romansa, demir ökçe o kadar kötü bir romandır.
jack london un ustalık eseridir.
romanı bitirdiğiniz anda siz de martin eden'le beraber okyanusun dibine inersiniz. 10-15 daika kendize gelemeyip bu süre zarfında da gözyaşlarınızı tutamayabilirsiniz.
bi roman kahramanına aşık olmaktır. mücadeledir mücadeleden bihaber ruhlara.keşkedir, "neden ben yazamadım"ın iç muhasebesini yapmaya sevkeder insanı. ben yazsam güneş utanırdı.
martin eden okuduğum en iyi kitaplardan biridir.kesinlikle filmi yapılmalıdır.martin edeni de brad pitt oynamalıdır.kitabın sonunda ağlamamak için kendimi zor tutmuştum.bir ara martin eden gibi davranır olmuştum.hatta o dönemde mehmet arslanoğlundan aa yla geçtiğimi itiraf etmeliyim.
bitirdikten sonra, bir süreliğine de olsa deniz yolculuğuna çıkılmamasını gerektiren kitap. karşıya geçeceksen de metrobüsü kullan.*
jack london ın bir romanı. baş kahraman martin eden, gelecek korkusu olmayan, gününü yaşamaya çalışan bir denizcidir. herşey bir genç kızın abisini kurtarmak istemesiyle başlar. yeni bir ortama girer, alfabeyi öğrenir, okumaya başlar, bilgi edinir, hatta değer gören insanlarla tartışmalar bile yapar. inanılmaz hırsı sayesinde bambaşka bir martin eden olur çıkar. bireycidir. ve bu bireyciliği en sonunda umutsuzluğa düşüp kendini ölüme sürüklemesine neden olur...
aniden gelen şöhretin insanı ne hallere sokacağını bizlere yıllar yıllar önceden söyleyen roman.
güncel Önemli Başlıklar