bugün

babası karl marx tır.
klasik iktisata tepki olarak almanya'da ortaya çıkmıştır.
kemal abinin tarihten silme sözü verdiği kişinin akımıdır.
bazı görüşlerini savunmayan iktisatçılar tarafından alman tarihçi okulu'nun kurulmasına sebep olmuştur.
algidanın bir ürünü olan max dondurmanın korsanının marx olarak çıkması ve bu dondurmayı sevenlerin oluşturduğu "yaşasın korsan dondurma" ülküsünü savunan fikir akımı.
sınıf mücadelesi kuramı, eski rejimler ile çağdaş batı sistemi arasındaki çatışmadan esinlenerek oluşturulmuştur.
türk gençleri dışarıdan sokulacak olan ideolojilerden her zaman süphelenmelidir.

gazi mustafa kemal

kaynak: millet mecmuası yıl: 2 sayı: 91 sayfa: 8
(bkz: sözlükte antikomünizmin yükselişi)
hertha berlin'li defans oyuncusu marx'in ortaya attıgı gorustur. acikca dunya futbolunun artık defansa yonelik oldugunu ve artik butun takimlarin kolay kolay gol yememelerini belirtir.slogani ;
(bkz: butun takımlar defansif futbolda birlesin)
"bireylere dıştan, metafizik bir mertebe dayatmayı reddederken, bireyciliğin yaptığı gibi kendisini bireyin bilinci içine de hapsetmek istemez. bireysel bilinçten kaçan gerçekliklere de eğilir: doğal, pratik, sosyal ve tarihsel gerçekliklerdir bunlar; dış dünyadır, emektir, toplumun iktisadi yapısıdır, sosyal sınıflardır, vb.

insanla toplumun birbirine -hareketsiz ve değişmez- bağımlılığını reddederken, kendiliğinden uyum tezini de kabul etmez.

yirminci yüzyılda komünist rejimlerin elinde bir resmi felsefe haline getirilip dondurulmuş olması, onların dışındaki fikri canlılığı ortadan kaldıramamıştır."

(bkz: server tanilli)
(bkz: MARKSIST KURAM VE ENTELEKTÜEL SAHTEKARLIK)
(bkz: komunist parti manifestosu)
toplumdaki temel bölünmenin sınıf bölünmesini ulus çizgilerine dayanmadan yapılan yatay bir bölünme olduğunu kabul eden, karl marx'ın kurdugu bir disiplin.
evet türk milleti dışarıdan gelen her ideolojiye şüpheyle bakmalıdır... ama bu milletin içerden ideoloji üretmediğini gördükten sonra (göçebe toplumlar ideoloji üretmez dışardan alırlar bkz. islam ideolojisi)önce şüpheyle karşılanan akımlar elenerek kabul edilebilir. türkiye ve benzeri 3. dünya ülkeleri marksizmden uzaklastıdıgını sanıp ve hatta ilkel bıyıklarının altından buna gülselerde, felsefe ve sosyoloji bilen herkesin az cok tahmin ettiği gibi, aslında marksizme yaklaşılmaktadır.cunku, marksizm her şey degildir ama her seye yakındır.
marksizm'in en temel ve çözemedigi sorunlarından bir tanesi, üretim araçlarını ve bu araçları kullanmama durumunda üretimin, dolayısıyla yaşamın durmasını saglayacak gücü elinde tutan işçi sınıfının iktidarı nasıl ele geçiremedigidir.
marksist kuram, işçi sınıfının önayak olacağı devrimde, burjuva devletinin el değiştirmiş olmayacağını, başka bir deyişle işçilerin hazır bir mekanizmaya oturmayacaklarını, onu parçalayıp atacaklarını ileri sürmüştür. bu yüzden mesele, işçiler için, iktidara gelip gelmeme meselesi olmaktan, başa geçip geçmeme sorunu olmaktan çok daha ileri bir nitelik taşımaktadır. askeri, polisi, memuru ile burjuva devleti olduğu gibi bırakıldığı zaman, yeni bir devlet, artık pek de devlet olmayan yeni bir örgüt yaratılmış olmaz, bir devrim sayılmaz bu. temel kuram bunu söyler.

lenin devlet ve devrim isimli yapıtında konuyu paris komünü ve komünist manifesto eksenli ele alır.
doğanın, toplumun ve insan aklının gelişiminin en genel yasalarının ve dünya ve onun devrimci dönüşümü yöntemlerinin oluşturduğu felsefe
(bkz: dialektik materyalizm)
(bkz: marksist ateizm)
bilimsel sosyalizme verilen isim. fransız sosyalizmi, ingiliz ekonomi politiği ve alman felsefesini sentezleyen marks ve engels bilimsel sosyalizm fikrini atmıştır. detaylı bilgi için (bkz: sosyalizm). marksın takipçileri tarafından bu fikre marksizm denmiştir. bu fikri diğer sosyalizm fikirlerinden ayıran en büyük fark;utopik olmayışıdır. yani tüm mücadele biçimlerini, neler yapılması gerektiğini ve günümüz koşullarını açıklayan dünyayı bir bütün alarak bir düşünce sistemidir.
ilk kez marx'ın ölümünden sonra friedrich engels'in "bilimsel sosyalizm" olarak adlandırdığı siyasal düşünce.
malesef ki, benimsediklerini söyleyen devletlerin hiçbirisi tam sonuç vermeyen(sscb, çin, kuzey kore vs), ve devlet konseptine karşı geldiği için bu ideolojinin adını kullanan devletlerin resmen yalan söyledikleri aşikar olan ideoloji. hala kasılması kanımca anlamsızdır, zira denemeleri, dediğim gibi, hiç bir zaman istenilen sonucu vermemiştir. murat belge gibi batı yalakası gibi gözükmek istemem ama, toplumculuğu tam anlamıyla uygulayabilen devletler ironik olarak iskandinav devletleridir. kendileri marxist olmadıkları halde. buradan da, sosyalizmin asıl marxist olmayan versiyonlarının ütopik olmadığı, kuzey ışıklarının altında "bak buradayız biz" diye durdukları görülebilir.

(bkz: olmuyor uğraşmayın artık)
(bkz: iskandinav sosyalizmi)
bilimsel sosyalizmin dayandığı nokta.
--spoiler--
Marksizm, "bilimsel sosyalizm" olarak bilinen ideolojinin kurucu isimlerinden Karl Marx'ın görüşlerini temel alan öğretinin genel adı.
Marksizm bir öğreti olarak siyasal, ekonomik ve felsefi bir bütünlük içerir.

Marksizm, ideolojik alanda, esas olarak sınıflar savaşımı teorisini ortaya atan ve bu savaşımın zorunlu sonucu olarak proletarya diktatörlüğüne ve oradan da toplumsal eşitlik ve özgürlük dünyası komünizme varılacağını öngören bir öğreti olarak tanımlanır. Marksizmin farklı türleri olmakla birlikte, bu türlerin ortak öğeleri bulunmaktadır. Ancak Marksizm türleri, bu öğelerin tanımlanmasinda da farklılıklar gösterir.

Örneğin, kullanılan yöntem, aynı zamanda Marksist felsefi düşüncenin tanımlamasını da veren ve bilimsel bir yöntem olarak sunulan diyalektik materyalizmdir. Marx diyalektiğiHegel'den almış, onu materyalizm temeline oturtmuş ve kendi ifadesiyle, Hegel'in başaşağı duran yöntemini ayakları üzerine doğrultmuştur.Diyalektik materyalizm bu bileşimin bir ürünüdür.Marx, Feuerbach'ın materyalizmini eleştirmiş ve Feuerbach, dinsel özü, insan özüne indirger.Ama insan özü,tek tek bireyin doğasında bulunan bir soyutlama değildir.Bu öz aslında toplumsal ilişkiler bütününüdür.demiştir. Diyalektik materyalizmin toplumsal-tarihsel alana uyarlanmasıyla da ortaya yeni bir paradigma "tarihsel materyalizm" çıkmıştır.Birçok sosyal bilimci çalışmalarını bu paradigma temelinde yapılandırmıştır.

Diyalektik ve tarihsel materyalizm sayesinde, insanlık tarihinin başlangıcından itibaren açıklanması ve özellikle sınıflı toplumun kuruluşu, ilkel komünal toplumdan komünizme gelişmesi ve varacağı aşamaların maddi toplumsal yapıdan çıkarılması amacıyla çalışmalar yapılmıştır. Bu toplumsal-tarihsel gelişme temelde maddi bir süreçtir, yani her tür iradeden bağımsız olarak, kendi iç yasaları gereği bu süreç ilerlemektedir. Bununla birlikte Marksizm'de iradenin yadsındığı söylenemez, aksine belirgin bir sekilde iradeye yer verilir. Bu irade bireylerin ya da belirli bir gurubun iradesi değil, işçi sınıfının iradesidir. Burada Marx'ın teorisi, toplumsal maddi koşullar ile işçi sınıfının iradesinin çakışmakta olduğunu öne sürer. Bu şekilde Marx, kapitalist toplumsal yapının çözümlemesine, maddi çelişkilerinin ortaya konulmasına ve bunların değiştirilmesinin yöntemlerinin bulunmasına yönelir. Çünkü, Marksizmin düsturlarından ilki, aslolanın dünyayı anlamak değil onu değiştirmek olduğudur.

Marksizm siyasal, toplumsal ve kuramsal/felsefi alanda son iki yüzyılın ana akımlarından birisi olmuştur. Ekonomiden siyasete, ideoloji teorisinden edebiyat kuramlarına, bilim felsefesinden estetiğe kadar pek çok alanda Marksizm önemli bir çığır açmıştır. Bu eğilimlerin başat özellikleri ise, materyalizmde ısrar ve mevcut olanın eleştirisi olarak belirtilebilir. Gerçi Sovyetler Birliği gibi bazı örneklerde, Marksizm, mevcut olanın savunulması konumuna geçmiştir, ama bu tutuculuğun eleştirisini yapan Marksizm yorumları da olmuştur.

Bu bakımdan Marksizm yalnızca Marks ve Engels gibi teorisyenlere ya da Lenin ve Mao gibi Marksist siyasetçilere ait bir şey değildir; aksine, Marksizm, Marksist düşüncenin doğumundan bugüne kadar, teorik ve politik alanda Marksist olarak etkinlik gösterenlerin tümünü kapsamaktadır.
--spoiler--
(#2287030)