bugün

bu yüzden bozulacak diye bakkala göstermeden dikkatli dikkatli eve taşınır poşetler.
Çilingirci fişteklemiştir.
süper marketi bulunca bizi unuttun dimi.düşersin gene ama elime veresiye için.

(bkz: intikam)
bi de pis pis bakar. tanıdıksa parmak sallar. kaş çatar. "sen görcen oluum" bakışındadır.
manavcı da bozulur keza..
-naber kamil abi?
+iyi...
-abi ne oldu bozuksun sanki?
+yok bişey...
-abi söyle işte naz yapma...
+duymayacağımı mı sandın?
-demek öğrendin...
+evet... bunu bana nasıl yaptın? nasıl bitirdin karşılıklı ilişkimizi? nasıl ha nasıl?
-ne dememi bekliyorsun? onca alışverişten sonra herşey eskisi gibi olabilir dememi mi? evet kamil abi... yaptım, üstelik zevk aldım yaparken...
+ssuuuusss... git burdan git..
-ühhüüüüü...
+ühüüü...
bir arkadaşım vardı bakkal amca üzülecek diye elinde market poşetiyle girmezdi asla bakkala. insanın üzerinde böyle bir sorumluluk duygusunu yükler bakkallar işte.
bim'den alışveriş yapınca trip atan mahalle bakkalıdır.

dolabın kapağını kapattım ve derhal evden çıktım. kafamda küçük bir liste oluşturmuştum bile. bir ekmek, büyük dost yoğurt, barbunya pilaki, dolma, bitter gofret, bi şey daha vardı ama hâlâ hatırlamıyorum. bim'e girdim. kapıyı açtığım gibi yüzüme bir serinlik geldi. irkildim, içim bi hoş oldu.

o elde taşınan sepetler yerine alışveriş arabasını aldım. alacaklarımı arabaya yerleştirdim. hazır gelmişken beyaz peynir de aldım. geçen akşam aldığım karpuz soğumuştur akşama yerim, dedim. eve varınca farkettim karpuzu dolaba koymayı unutmuşum.

arabadakileri kasaya bıraktım. kasiyer seri hâlde hepsini kasadan geçirdi. para verdikten sonra ben daha poşetleyemeden bir arka sıradaki kadın elindeki bir kutu yarım yağlı süt ile kapıdan çıktı. bir poşet yetti ama yine de yedek olsun diye bir tane daha poşet istedim. güler yüzlü kasiyer hemen uzattı. aynı kasiyerin çıkarken ''iyi günler'' temennisine cevap vermedim.

dönüşte iki buçukluk kola almak için bakkala girdim. bakkal poşetlere odaklandı.

''ooo alışverişten mi?'' dedi, sorgularcasına.

''evde akşamlık bi şey kalmamış da, alayım tek başıma yerim'' dedim, arkadaş arar gibi peynir karpuz ve mezelerin olduğu soframa.

''bu bim de baya iş yapıyo, he?'' dedi, sanki ne sıklıkla oradan alışveriş yaptığımı sorarcasına.

''doğru, her yerde var bi şubeleri'' dedim, tedirgin bir tavırla.

çıkarken bi de kısa lm istedim.

''bim sigara satmıyor mu?'' dedi, ''allah belanı versin. paran olunca ordan alışveriş yapıyosun, olmayınca gelip veresiye istiyosun!'' dercesine ya da ben iyice paranoyaklaşmıştım.

''yok galiba'' dedim ve derhal evime gittim.
bi daha da elimde hiçbir marketin poşetiyle mahalle bakkalının önünden geçmedim.

şimdi düşünüyorum da keşke ekmeği de bakkaldan alsaydım. o zaman ayıp olmazdı herhâlde.
Her bi siki iki kati fiyatina satsin sora surat yapsin beyefendi he? yarrami yesin afedersiniz ama.
eldeki poşetler saklamaya neden olan bakkaldır. poşetleri görünce yandan yandan bakış fırlatırlar.
(bkz: mahalle bakkalını bim de görmek)
--spoiler--
- aaa bunlardan sende de mi vardı?
+ la bi siktir git hep böyle yapıyorsun amk!
--spoiler--

gördüğünüz gibi, bakkal artık yemiyor.
(bkz: aaa bu benim lan)
markette satılan ürünleri daha pahalıya sattığı için bozulmaya mahkum olan bakkaldır ya radikal değişiklikler yapacak ya da sinek avlamaya devam edecektir.
güncel Önemli Başlıklar