bugün

Van Gogh'un eserlerinden oluşan animasyondur. ilk fragmanı yayınlanmıştır: http://www.artfulliving.c...fragman-yayimlandi-i-5337
senenin merakla beklediğim filmlerindendir. baya güzel bir şey olacak gibi görünüyor. henüz vizyon tarihi belli değil.

şu da şurada dursun.

http://www.imdb.com/title/tt3262342/?ref_=rvi_tt
Harika olacağından şüphe etmediğim animasyon. Merakla bekliyorum.
vincent van gogh' un hayatını onun resimlerinden oluşan bir animasyonla anlatacak olan filmdir.

düşüncesi bile muhteşem...

bir adam düşünün ki belki de resim dünyasının, hatta sanat dünyasının gelmiş geçmiş en büyük ismi.

ama aynı adam hastalıklar ve sefalet içerisinde bir ömür sürüyor.

yaptığı tablolar yaşadığı dönemde değersiz ve basit şeyler olarak görülüyor.

ve sonunda da yaşadığı ruhsal ve psikolojik sorunlarla başa çıkamayıp kendisini öldürüyor.

kendini silahla vurup tekrar yatağına döndüğünde, şu sözler dökülüyor ağzından,

ölmeden hemen önce:

"mutsuzluğum sonsuza kadar sürer..."

insanın tüylerini ürperten bir hayat hikayesi.

belki böylesi bir dahiyi anlamak, yaşadıklarını, düşündüklerini kavrayabilmek mümkün değil,

ama en azından böylesi bir proje ile vincent van gogh u ve onun hayatını öğrenebilir insanlar.

kaçırılmaması gereken harika bir proje.
fragmanı yayınlanmıştır. hoş olmuş.

https://www.youtube.com/watch?v=bRDSTw6mNwY
29 aralık'ta vizyona gireceği söylenilen efsanevi yapım. 125 sanatçının yaptığı 60.000 tablo kullanılmış filmde. Saniyede 12 yağlıboya tablo varmış ve hepsi van gogh'un eserlerinden esinlenilerek oluşturulmuş.

Hikaye ise herkesin bildiği van gogh karakteri değil, vincent'in kardeşi teo'ya yazdığı mektubu götürmeye çalışırken kendini ressamı ölüme götüren sebepleri araştırırken bulan genç bir adam üzerine kurulmuş.

Belli olan birçok şey var ancak en belirgini harika bir yapım olduğu. Gidiniz, izleyiniz.
Baştan sona kusursuzca kurgulanıp, olay akışının mükemmel şekilde sağlandığı mükemmel film.
66 bin resmin böylesine uyumlu ve etkileyici biçimde sinemaya aktarılması yoğun bir emek istiyor.
izlenmesini şiddetle tavsiye ederim.
dikkate alınması gereken önerilerdendir.
29 aralık tarihinde vizyona girmesine rağmen adana’da hala vizyona girmeyen film.

Sebebi arz talep meselesiymiş.
popcorn time isimli uygulamaya dusmus film. malum pek az sinema salonunda gosterime girdi, yasa disi yollardan bugun izleyecegim ins.
izlenecekler listemde ilk sırada yerini almış film, vizyona girdiğini nasıl duymadım diye kendimi yiyip bitiriyorum 2 gündür.

Fragmanı mükkemmel, yapıtın da öyle olduğuna eminim. izleyip entryi editlemek için sabırsızlanıyorum.

edit: iyi ki izlemişim dediğim filmlerden oldu. Sonlarına doğru daha da bağlıyor insanı. Her sahne sanatçılar tarafından teker teker boyanmış. Ne kadar büyük bir emek! Büyüleyiciydi. Mutlaka izlenmeli.
vizyona girmesini sabırsızlıkla bekleyip, vizyona girince de hâlâ gitmeye fırsat bulamadığım filmdir.
müthiş bir emeğin, müthiş bir çalışmanın sonucunda, van gogh eserlerine hayat verilmesiyle oluşan harikulade güzellikte film. böyle bir film yapmak fikri bile başlı başına harikulade bir fikir.

fragmanına denk geldiğimde filmin ne denli güzel olabileceğini düşünüyordum, çıkar çıkmaz bu filme gitmeliyim demiştim kendime. filmin müziklerini clint mansell'in yaptığını öğrendiğimde ise filmin güzel olacağına dair inancım daha da pekişti. keza öyle de oldu filmi izledikten sonra. filme gitmeden önce dinlemeye başlamıştım film müziklerini, filmi izlerken daha etkileyici olması adına. film müziklerini clint mansell'in yaptığı güzel olmayan bir filme rastlamadım henüz. öylesine güzel, öylesine etkileyici. vakit kaybetmeden vizyona girdiği ilk gün izlemiştim, böyle bir güzelliğe tanık olmak için.
ve film bittiğindeyse, bir burukluk çöküyor insanın üzerine. van gogh'un isteği geliyor aklınıza, "çok hassas, derin birisiymiş..." diyorsunuz arkasından.

harikulade olan film müziklerinden:

https://www.youtube.com/watch?v=8mSn6djfBm0

görsel
Bir türlü gidemediğim fakat izlemek için inanılmaz bir istek duyduğum film.
2 hafta önce gittiğim izledikten sonra ise “önceki izlediklerim film miymiş” dediğim, “gerçek” filmdir.
Sinemada izlediğim için mutluyum.

Her şeyden önce devasa bi emek harcanmış. Van gogh’u anlamış ve bizim de anlamamız için bunca emek vermiş insanlara ne söylesem az.

Ben vincent van gogh hakkında pek bir şey bilmezdim. Onu bilmemek ona haksızlık etmekmiş bence. Ben tamamen olmasa da onu tanıyorum ve anlıyorum artık, dünyaya ne kattığını biliyorum. ona haksızlık eden insanlardan olmaktan kurtuldum.
çok uzun zamandır beklediğim ve vizyona girmesiyle birlikte salona koştuğum film. internetten izlemeye çalışmayın. Bu çok farklı ve çok güzel konsepte yazık edersiniz.

her şeyiyle dört dörtlük bir deneyim...
izlemediyseniz evinize alıp izleyin. harcanan emek, konu, vincent van gogh'a olan saygı bunun için değer. youtube'da nasıl yapıldığına dair videolar bulunmakta.
Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biridir. Sinemada tarih sayılacak bir calışmadır. Ayrıca olay örgüsü mükemmel bir sekilde işlenmiştir. Insanın ruhunu dinlendiren bir film olmuştur. Bu gecede oscarı alacagını düşünüyorum. Izlenmesi ve izlettirilmesi gereken bir saheserdir. Görsel sölen denen seyin tam olarak yansımasıdir. Ayrica sanatla ve resimle cok ilgim olmayan sahsıma bile keyifle van gogh eserlerini ögretmistir. melankoli ve etkilerini gercekten etkili sekilde yansitmiş.
Oscarı alamamıştır çok yazık olmuştur.
Coco da iyi animasyondu ama loving vincent bildiğimiz animasyonlardan değil. işin özünü değiştiren bir yapısı var. Tabii momento ya da star wars’a verilmeyen oscar ona mı verilecekti! Yine de sinema tarihinde coco’dan fazla yeri olacaktır.
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
Filmde fesli 2 adam görünce şaşırdığım türk izlerinin görüldüğü filmdir. Güzeldir ama filmde ki türklerle alakalı nette bir şey bulamadım bilen varsa aydınlatsın.
Coco ve vincent geçen yıl vizyona girmiş iki filmdi ama ikisi de çok fazla salonda gösterilmediğinden izleme şansımız olmadı. Çoğu izleyici loving vincent’a haksızlık edildiğini savunuyordu.
Ben ikisini de yeni izledim ve şunu söylebilirim oscarı loving vincent alsaymış aslında cocoya çok büyük haksızlık olurmuş.
loving vincent’a insanlar çok boş bir hayranlık beslediler dolayısıyla oscarı onun kazanmasını istediler ama işin aslı böyle değil.
Her ne kadar sinematografik ekip hariç sadece tabloların yeniden yaratım sürecinde 100 den fazla ressam çalışmış olsa da bu animasyonun sinemasal açıdan başarısının yüksek olabileceği anlamına gelmez sadece büyük bir emeğin olduğunu gösterir ona da saygı duyulur.
Bir de bu filmi değerlendirirken dikkat edilmesi gereken bir diğer şey senaryo ve anlatım tarzıdır.
Bu kadar emeğin heba olmaması için etkileyici bir anlatım şarttır fakst filme baktığımızdaysa polisiye tarzda bir anlatımın mevcut olduğunu görüyoruz ve bu her ne kadar subjektif olsa da bence kötü bir seçim, çünkü seyirci filmin son dakikasına kadar bir dedektif gibi düşünmekten bu biyografik hikayeye odaklanamıyor hikayeyi içselleştiremiyor duygular arka planda kalıyor.
Bununla birlikte bu tarz da çekilmiş ilk animasyon olması ödülü alması için bir dezavantaj çünkü insanların henüz yabancısı oldukları ve alışılmışın dışında bir animasyon tarzı olması bağlı değerlendirmelerinde daha nötr kalmalarına sebep oldu diye düşünüyorum.
Fakat yine de loving vincent’ da coco da iyi film.
Gerçi cocoyla alakalı onu kendi başlığında konuşmak istediğimden pek birşey yazmadım ama şunu söylemeye Getiriyorum Her iki filmde iyi sadece karşılaştırıldıklarında coco görece daha başarılı kalıyor.
sinemada izleme fırsatını yakaladığım için kendimi şanslı hissettiğim film.

tabloları bir filme çevirme fikrinin, nabokov' un karanlıkta kahkaha kitabının kahramanı albinus' un fikrinden esinlenilmiş olduğunu düşünüyorum. hatta esinlenmek hafif kalır, direkt olarak kaynağın bu olduğu kanısındayım. kitabın ilk sayfalarında albinus' un büyük bir hayali olduğundan söz ediliyor, şöyle diyor :

'' .. beyaz perdede, canlı renklerle kusursuz olarak oluşturulduktan sonra tablonun canlandırılması - hareketlerin tablodaki durağan görünümle tam bir uyum içinde olması koşuluyla- ne kadar büyüleyici olurdu, diye düşündü. olay şöyle devam edebilir ; insan figürleri o resimden çıkıp aynı ressamın bir başka tablosuna, kahverengi bir gökyüzü ve donmuş kanal peyzajına girebilir.. ''

ve bu tasvir birkaç sayfa daha devam ediyor.

mühim olan nokta, ilham kaynağının bu kitap olduğu/olabileceği fikrinden ziyade, sanatçı ileri görüşlülüğünün ve sanatçı ruhunun zamansızlığının vurgusu ; gerçek bir sanatçının, nasıl sanata dair yeni kapılar açabildiği ve bu yolla sanatını, aynı zamanda da ' sanat ' ı kalabalık kılabildiğine dair hayranlık uyandırıcı bir farkındalık yaratabilmesidir.

görsel
tam bir görsellik şöleni. van gogh'un ölmeden önce ona yazmış olduğu ve sonradan bulunan bir mektubunu kardeşine götürmek için babasının ricasıyla yola çıkan uçarı ve asabi delikanlının (posta müdürünün oğlu) bu yolculuğunun aslında pek hazzetmediği van gogh'u keşfetme ve onunla empati kurma yolculuğuna dönüşmesini konu alıyor. filmdeki belli başlı bütün karakterler ve geniş açılı manzaralar van gogh'un tablolarında yer alan görünümleri üzerinden resmedilmiş. kesinlikle es geçmeyin ve izleyin. ama izlerken hemen hemen her sahnede yer alan sigara ve içki götürme sahnelerinden gaza gelmeyin tabii ki, o devrin ve fransa'nın ortamları neticede.
güncel Önemli Başlıklar