bugün

çoğumuzun lisedeyken ulan bitsede kurtulsak diye düşündüğü bitince de hele birde üniversite kazanılmamışsa ne yapcam lan ben deyip boşlukta kaldığı sonrasın da lan azmı ders kaynattık az mı hocaları makaraya aldık az mı tuvalette sigara içtik dediği duygudur.çok fecidir. lisede yapılan p.çlikler hiç bir zaman unutulmaz.ama üniversiteye girince hafifler.
o girmek için biyerlerimizi yırttığımız üniversitede hayatın tokatını yiyip ordan oraya yalpalarken tavan yapan özlem. ahhh keşke çağırsalar da dönsem. valla çözücem bu sefer yds testlerimi.
lisedeyken durumumuzdan şikayet edip, ah keşke şu lise bitse diye söylenmişizdir hepimiz.o zamanlar kendimize göre sebeplerimiz vardır elbet; dersler bunaltmıştır, sınavdan kalmışızdır vs vs.okul bittiğinde de seviniriz zaten oh çekeriz bi.ama bir süre sonra lise ortamının boşluğunu hissetmeye başlarız. ordaki arkadaşlıklarımızı, sınıf ortamını, hocaları, hatta sınavları bile ararız. ama onlar geride kalmıştır. sadece bir anıdır bizim için artık lise yılları. özlenilesi yıllar...
(bkz: lisenin son günü)
lise arkadaşlarıyla kadim dost olmak nedeniyle unutulamaz. sık sık yaad edilir çünkü..
16.09.07 *
3 lise arkadaşı birlikte trafikte ilerlemektedir, önde oturan ikisi konuşurlar, pencere açıktır, gürültüden arkadaki öndekileri duyamamaktadır.konuşma şöyledir:

arkadaş 1: vay be. yarın okullar açılıyor. keşke bizde yeniden lisede olsak. yarın biz de lise sona başlıyor olsak. ne dersiniz? bir yıl daha okuyacaksınız deseler kabul eder miydiniz?
arkadaş 2: kabul ne demek, koşa koşa. ama 2'den alın derim.
arkadaş 1: sen ne diyorsun? kabul eder misin?
arkadaki: pencereyi biraz kapatsanız, çok gürültü var.
arkadaş 1: diyorum ki biri gelip dese ki yarın lise 3e başlayacaksın, kabul eder misin?
arkadaki: etmez miyim ama bana 1 yıl yetmez en az 2.
arkadaş 1: biliyordum 1 yıla yeter demeyeceğinizi.

hikayeden de anlaşılacağı gibi doğru dostlara rastlanırsa lise sıralarında anılarda dostlar gibi unutulmaz. dostlarla birlikte bir yürekmiş gibi yaşar.
ve ilk yılı bitmiş lisenin... artık gömlek dışarıya çıkmış, saçlar jöleyle tanışmış, gömleğin altına uzun kollu bir tişört giyilmiş. yeni çıkan renkli ekran cep telefonları kızları cezbederken, okulun bahçesinin bir köşesinde sövüyorum bu matah duruma. gerçi dışardan bakanlar öyle sanıyorlar. aslında hoşlandığım kızın gönlünü çelebilecek bir rap parçasını ezberlemişim de mırıldanıyorum. onunla daha çok konuşabilmek, müzik muhabbeti yapabilmek için biraz. (*, belki bir gün... * )
istiklal marşını okurken tüylerim diken diken oluyor. hava da esiyo biraz. müdür, o meşhur saçma nutuklarından birisini attıktan sonra içeri giriyoruz.

ayrıca evimizin de değişmediğini farkediyorum. hala o müstakil evdeyiz, soba kullanıyoruz. hala üzerinde güğüm var, kenarında ekmek kızartıyoruz sabahları, lavobadan akan buz gibi suda ellerini yıkayan herkes bu sobaya koşuyor ısıtmak için o kıpkırmızı ellerini... televizyon desen, her köşesinde durmuş odanın. dekorasyon dediğimiz hadise bunla sınırlı. * pencereden baktığımda yine karşımda duruyor ufak bahçemiz. kiraz ağacımız yola asfalt dökülecek diye kurban edilmiş kaldırımlara...

annem banyoda... ufak kardeşimi banyo yaptırdıktan sonra bornozunu giydirip içeri yolluyor. salondan geçip sobalı odaya* gidiyor ve sobanın arkasında kurulanıyor, sıcacık. bazen ufak tefek kazalar da olmuyor değil. etinden bir parça değebiliyor sobaya.

bilgisayar ise tüm odaları tek tek gezmiş ama sonunda ilk yeri olan salona yerleşmiş yine. hala aynı yerde. salon dediğim oda, sobalı odadan diğer tüm odalara geçişin yapıldığı oda ve her geçen "kıs şunun sesini ya!" diyor mütemadiyen. kısmak mı? hele şimdi? maalesef.

ben yine bilgisayar başındayım ve üşüyorum... üşüyorum çünkü evin en soğuk yeri burası. üşümeyeceği için bilgisayara verdiğimiz odadayım. kardeşlerim banyodan çıkıp sobalı odaya koşarken, ben salonda sınıf arkadaşlarıma istedikleri müzik, resim ve hayata dair yazı ve şiirler arıyorum internette. üzerimde bir battaniye ve belki bir bardak çay içiyorum. yarısında kalmışım çayın, bir yazıyı okurken öyle dalmışım ki...

o sırada çalmakta olan iki albüm var playlistimde: medcezir * ve fallen *

tıpkı şimdi olduğu gibi.
lise bittiği gibi başlayan ve ömür boyu süren özlemdir.
geçmiş her zaman tatlı gelir insana. lisedeyken ilkokul özlenir, sonra lise özlenir. giden her günün bir daha geri gelmeyeceğini bilmek insana acı verir ve ' en azından lise yıllarına geri dönebilsem lan ' denilir. gerçekten çok acıdır, insanın yüreğüni acıtır.
üniversiteye gelince dozutmuş kişilerin lise masumiyetini, ergenliğini özlemesi ile akla gelecek unutulmayan zamanlardır.
Bugun bıtırdıgım gundur, ozler mıyım hıc zannetmıyorum.
Liseli olmak istemektir. Millet aklınızı başınıza alın.
Lise Yılları dediğiniz zaman aklınızda canlanan ilk anılardan biri de Sevdiğiniz insandır. Üniversiteye gitmek için yırtınırsınız kızlar, içkiler, özgürlük hey ailem yok havasında gezinirsiniz ilk 3 ay ama sonra birşeylerin garip gittiğini fark edersiniz. O da samimiyetsiz insanlarında aynı ortamda bulunması....

Üniversitede can yoldaşı gibi gözüken tipler vardır ama nedense belli zamanda bozuluverir ama lise öyle midir ? Sigara içerken müdürün aniden tuvaleti basması o anda lise arkadaşınız sayesinde paçayı ucuz yırtmanız... Yakalansa bile müdürün o kadar tehdidine karşı duruşunu bozmaz velhasıl lise güzeldir kurulan arkadaşlıklar sevdiğiniz insanlar güzeldir güzel...
ben mezun olmak için acele etmemiştim o yüzden hiç özlemedim. Herşey vaktiyle güzel.
Liseli olmak istemektir. Millet aklınızı başınıza alın.
Yoo, hiç özlemiyorum.
daha da lisede olduğum için belki özlemeyeceğimi bildiğim yıllar.
Arada sırada özlüyor insan. Tabii liseyi değil o anki durumunu özlüyor.
Şuan başıma gelen durum.
Bir an önce geçse de şu yıllar diye günleri sayıyordum şimdi ise gece gece aklıma geldi ve duygulandim.

Hayatımın en güzel yıllarını lisede yaşamışim meğer.
En kötü yıllarımı da en güzel yıllarımı da hayatımın bu döneminde yaşadım, özlüyor muyum? Evet özlüyorum, güzel günler uğruna o kötü günlere katlanabilirim eğer geri dönüş yapabilseydim.
hiç yaşamadığım olaydır. tamam zamanında çok güldük eğlendik ama yapılanlar da hayvanlıktı şimdi.. ergenlikten çıkmış olarak düşündükçe insan daha iyi anlıyor yapılan mallıkları.

yolda lise arkadaşımı görsem hemen sokak değiştirir izimi kaybettirmeye bakarım. tekrar yad edemem o yılları *
Lisede aklımız eriyordu yavaştan her şeye. Benim kavgam hayatla, o yüzden ilkokul yıllarında anlaşalım.
gelecek kaygısı arttıkça geçmişi özler olduk.
lise yılları hangimizde iyi veya kötü anılar yaşamadik ki mesela tuvalette içilen sigaralar ilk sevgiliden yenilen kazıklar ve daha bir çok hatıra.
görsel