bugün

Kızlarını, oğullarını yurtiçinde ya da yurtdışında, evrensel düzeyde eğitim veren okullarda okutup kurtardıklarını sananlara kötü bir haberim var.

O çocuklar o okullardan çıkıp hayata atıldıklarında,
eğer iş bulabilirlerse,
Türkiye’de islami bir devletin kuralları içinde çalışacaklar.

Patron olsalar da uyacaklar,
çalışan olsalar da işyerlerinde geçerli

“dini zorunluluklara”.

Sanmasınlar ki evrensel düzeyde eğitim aldılar diye, kapağı dışarı atıp kendilerini kurtarabilecek o çocuklar...

Büyük bölümü açıkta kalacak,
çünkü özgürce yaşanabilen ülkeler zaten kendileri gibi iyi yetişen üçüncü dünya ülkelerinin çocuklarıyla dolu.

Rekabet zorlu, çünkü 1.5 milyarlık Hindistan gibi ülkelerden daha iyileri çıkıyor, üstelik Müslüman olmayan üçüncü dünya beyinleri daha revaçta.

8 yıllık eğitimle imam hatip okulları devre dışı bırakıldı diye rahatlayanlar ve üniversitelere türbanlı sokmayarak
“laiklik”
kurtuldu sananlar, çok yanılıyorlar.

Türkiye’de laik cumhuriyet,
dinciler tarafından tüm kapıları kırılmış,
en ücra köşelerine kadar işgal edilmiş,
iş son burcunda göstermelik olarak bırakılan bayrağı indirilmesine kalmış bir kale artık.

Cumhurbaşkanlığı da değişince, iş bitecek.

Çok mu karanlık bir tablo çiziyorum?

Yanılıyorsunuz.

Eğitimi ele geçiren,
bir ülkeyi istediği gibi biçimler.

Dinciler hem bunu başardı,
hem de sekiz yıllık eğitim kalenin fethini hızlandırmaktan başka işe yaramadı.

Nasıl mı?

Zorunlu din dersi, laik bir devletin esasına aykırıdır,
Türkiye’de tüm ortaöğretimde var. Din dersi,
laik bir devletin eğitim sisteminde sınav ve derecelendirme ölçüsü olamaz;
Türkiye’de tüm sınavlarda hem de belirleyici olarak var!

imam hatip liseleri devre dışı bırakıldı derken, yerlerine binlerce, Fethullahçı okulların benzeri islami kolejler açıldı. Her tarikatın bir eğitim “yuvası” var artık.

Türkiye’de bir okula karşılık, bir buçuk cami düşüyor.
Çoğu boş duruyor.
Ama günün birinde o camilerde yapılacak yeni şeriat devletinin “zoraki” eğitimi;
zorla doldurulacaklar nasılsa.

işte tablo bu ve iş bitmiştir.

görsel

Çöken laik Cumhuriyettir ve hepimiz altında kalacağız.

***

Yukardaki satırlarım yayımlandığında, 3 Kasım 2002 seçimlerini kazanan AKP iktidarı henüz altı aylıktı!

Mine Gökçen Kırıkkanat/tarih 27nisan2003

Hâlâ anlamayanlar var!
laiklik çökmedi, birileri tarafından bir süreliğine rafa kaldırıldı. laiklik vazgeçilmezimizdir ve raftan tekrar inecektir.
laiklik buysa üstü kalsın
Laiklik kötü bir ilke değildir, Sapıtıldı Sapıtırıldı din düşmanlarına malzeme edildi.
laiklik çökmeye mahkum bir sistemdir zaten. laikliğin çökmediği yerler seküler nüfusun fazla ve güçlü olduğu yerlerdir bunlar da laik yapıyı savunacak güçteler diye çökmüyor. arkadaşlar açın özellikle ibrani dinleri okuyun. bunu laiklik taraflarından rica ediyorum. ondan sonra da düşünün neden laiklik çöküyor diye.
nedenini ben diyeyim. çünkü ibrani dinler sadece bir din değil aynı zamanda bir yönetim şekli de barındırır. yani bir şeriatı vardır ve bu insanlar tanrılarının sözlerini kutsal sayıp yönetimin de bu söz veya yasalarla olmasını isterler. bugün radikalleşmiş islami hareketlerin temel mantığı bu yapıyı kurma girişimidir ve bu tarihte hep olmuştur. müslüman olup şeriatı olmayan hiçbir ülke geçmişte yoktur.
şimdi sen bu adama diyorsun ki, aga sen bu kitapta yazıları boş ver bak biz laiklik diye bir şey bulduk sen buna inan. bu adam dininin tek doğru, adil olduğuna inanıyor, tanrı sözüne mi inansın yoksa senin insan yapımı sözüne mi?
yıllarca laiklik taraftarları bunu ya öngörmedi ya da buna bir çare bulmayı reddetti. şimdi neden çöküyor diyorsunuz. işte bu yüzden çöküyor.
çünkü adamlar allah ın yasaları varken, insanların yasalarını küfür görüyor. bu yüzden o yasalar gelsin diye çabalıyorlar. bunu radikaller gibi kanlı yoldan yapmayı seçenler olduğu gibi siyasal islamcılar gibi kıtı kıtı demokratik yollardan kansız yapmayı planlayanlar da vardır. bugün siyasal islam da aslında bunu yapıyor ve laik sistem din ve inanç özgürlüğü altında bu yapıyı destekliyor hatta bundan övünç duyarak, bakın biz ne kadar da özgürüz hepimiz kardeşçe yaşıyoruz diye gülünç iddiada da bulunuyor.
laiklik seküler bir halkla mümkündür ve bu halk olmadığı sürece ya da halk sekülerleşmediği sürece çökmeye mahkumdur.
bu gayet bariz bir şey.
Bir Rüya görürsünüz, birileri Gelir Bedevi inancını dayatır Sonra Bir mavi gözlü çıka gelir Bütün Yobazlığı Gömer toprağa.

Biraz klasik bir şey oldu ama Siz böyle sanmaya devam edin. Atatürk ve Laiklik Bu topraklardan gitmez.
laiklik var mıydı da çökecek?
laiklik, adı sadece hukuk kitaplarında yaşatılan bir terime dönüşmek üzere. din, resmi makamların tamamında bir etiket, sahip olunması gerekli bir kriter haline geliyor. özgür inanç kavramıyla, resmi makamlarda yolunuzu bulmanız zor.
Türkiye hiçbir zaman laik olmadı sadece din devlet kontrolü altına alınmıştı buda laiklik değildir. Devlet dini kontrol edemedi ve şimdi din devlete hakim oldu. Menderesler, demireller, özallar, erbakanlar vs hepsi dini kullandı kimi tarikatlarla iş tuttu kimi cemaatlerle ama sonuçta dini birilerini hep arkalarına aldılar.
Türkiye laik bir devlet değildir dünni türklerin hakim olduğu yarı feodal demokrasicilik oynayan bir ülkedir. 17 25 ve 15 temmuz ile beraber devlet olma vasfıda kalmamıştır. Kanser ilacı alamayan hastalar ölürler ve devlet erkanı öksürük tedavisinde ki başarılarıyla övünürler. Halkta bunu yer. Kusura bakmayın ama soradan bir ortadoğu halkıdır bu halk ve değişmez kulağa hoş gelen boş vaafleri acı gerçeklere tercih ederler yalan olduğunu bile bile.