bugün

Siyahin tek degistiremedigi renk kirmizidir. Hangi renk ile karisirsa onu bozar cirkin bir gorunum kazandirir. Siyah sadece kirmiziyi bozamaz ve kirmiziya yenik duser. BORDO siyah ile kirmizinin kavgasinda kirmizinin yorgun halidir....
(bkz: gaziantepspor)
en güzel renklerdir.
anarşinin renkleridir.
Kanın ve matemin renkleridir.
aşık olduğum eskişehirsporumun renkleridir.
okeyin altın renkleri. deryaokey v 2.0. (kırmızı-siyahta 2 katı)
bir Sthendal romanı. Klasik eserler arasındadır.
okunması gereken kitaplardan. olay fransa'da geçmektedir. yasak ilişkiler ve çeşitli entrikalarla dolu olan kitap, okuyucu her defasında şaşkına uğratır. klasik eserlerdendir.
kırmızı her türlü aşkın, siyah ise yaşamın rengidir.karşı karşıya da gelebilirler, omuz omuza da dururlar.
dişi ve erkeği temsil edebileceğini düşünmekteyim. en azından pembe ve maviden daha çekicidir.
(bkz: julien sorel)
siyah bir renk değildir. kırmızı ise renklerin arasında en dikkat çekendir. buda dengeyi sağlar.
ac milan'ın renkleri.
bir kadına en çok yakışan iki renktir, ikisi bir arada kullanıldığında dişilik hat saghaya çıkmış gibime geliyor.
bazıları için "aşk ve ölüm"ü simgeleyen renklerdir.
uzun yıllar önce okuduğum fransız yazar stendhal ın parma manastırı ile birlikte en etkiliyeci romanı.romanın kahramanı julien,iç dünyasında ihtiraslarla dolu ve yükselmek isteyen,aslında stendhal ın tasvir ettiği gibi zeki olmaktan çok,hırsları ve bazı konulara düşkünlüğü ile önce çıkan hayalperest bir gençtir.
fakir bir aileden gelen julien bir nevi içinden çıktığı kabuğu beğenmeyen ,kendisi gibi insanları da küçük gören bir yapıya sahiptir.sıkı bir napoleon hayranı olmasına karşın şartlar gereği bunu dillendirmekten kaçınır.
oturdukları yerdeki belediye başkanın çocuklarına din dersi vermeye başladıktan sonra belediye başkanının kendisinden on yaş büyük eşi bayan de renel la aralarında tutku dolu bir aşk yeşermeye başlar.
fakat bu aşkı stendhal o kadar güzel anlatmıştır ki , kahramanlar birbirlerine salya sümük aşk yaşamazlar.kendi içlerinde konuştururlar sürekli aşklarını bu uzunca bir süre romanda bu şekilde devam eder işte beni en çok etkileyen kısım budur romanda.
kitabın kapağını açıp ilk sayfayı okumaya başladığınız andan itibaren o aşkın kokusu burnunuza yemyeşil çimen kokusu gibi yerleşir.
bundan gayrısı fransanın napoleon sonrası röntgeni gibidir.
ve hala kafamda julien i zayıf bebek yüzlü siyah bir paltonun içinde soğuktan titremiş bir şekilde tasvir ederim.
birkaç yüzyıl önce fransa'da yazılmış ve günümüz türkiye'sinde akp-ordu kavgasına ışık tutabilecek roman.
gariban bir gencin toplumda statü ve saygınlık elde edebilmesi için önünde iki seçenek vardır;
* ya din adamı olmak,
* ya da asker olmak.
bunu gören, fakirliğin genlerine kadar işlediği bir köylü çocuğu önce dini eğitim alır, sonra da asker olmayı dener. aslında ne din, ne de vatan sevgisi umrunda değildir. o, din adamlarının giydiği siyah elbisenin ve askerlerin giydiği kırmızı üniformanın kendisine getireceği saygınlığın peşindedir.
şu an türkiye'de kopan balyoz, ergenekon vs kavgası da, yüzyıllardır gücü elinde tutan din adamları ve askerlerin "bir ipte iki cambaz oynamaz" diyerek gücün paylaşımı konusunda düello yapmasıdır.
(bkz: ölmeden okunması gereken kitaplar)
güzel bir uyum içinde olan ikilidir.
(bkz: kabataş erkek lisesi)
romantizmden realizme geçişin bir örneği olan stendhal romanıdır. bu roman tamamen realist ya da tamamen romantik sayılamaz. nitekim yazarın realizme daha yakın olduğu görülür -"roman yol boyunca gezdirilen bir aynadır" sözüyle bunu ifade eder- fakat romantik ifadeleri de göz ardı edilmemelidir.
romanda yazarın julien sorel karakteri üzerindeki tahlili oldukça başarılıdır. insanın iç dünyasını, kararsızlıklarını, kafasındaki karışıklıkları en iyi anlatabilen yazarlardandır. döneminin içinde değerlendirilerek okunmalıdır, çünkü soylulukla ilgili düşüncelerin boyutunu insan ancak böyle anlayabilir.
--spoiler--
evet bir köylüye yaraşırcasına kaba, incelikten yoksun biri olabilirim. Ama hiç değilse zaaf göstermeyeceğim.
--spoiler--
julien isimli karakterin napolyon'u simgelediği kitap.
19 buçuk yaşındayken okumanın julien sorel'in yerine kendini koymakta pek bir kolaylık sağladığı stendhal klasiği.

--spoiler--
julien sürekli din adamlığı ve askerlik; siyah* ve kırmızı* arasında gidip gelir. napolyon dönemini bir çeyrek asırla kaçırdığı için kendisini şanssız addeder. bu şanssızlığa bir de basit bir kerestecinin oğlu olma durumu eklenince, diğerlerinden sivrilmek pek bir olanaksız olmuştur. fakat latince bilmesi ve yakışıklı olması gibi etkenler diğer şanssızlıklarını örtmüştür. ihtiras dolu maceralarında, yaşamın dehlizinde sürüklenip durmuştur. birbirinden yasak aşklar yaşamıştır, sonra da kendisine göre gururlu bir ölüm tarzıyla yaşamı sonlanmıştır.
--spoiler--