bugün

Küçük bir adam iken eski bir evin bahçesinde yarısı kurumuş eski bir söğüt ağacı vardı . O ağacın altına, odanın tavanından kumlar dökülmesin diye çaktığımız karton parçasından arta kalan bir miktarından sererek yere, sonra sırtüstü uzanıp alırdım elime okul zamanı kullanmaya kıyamadığım kırmızı kurşun kalemim ile inşaatların önünden kışın yakmak için topladığımız, annemin suya basarak sonrada kurutarak sıktığı, daha sonra kuruduğunda odun gibi olan üzerinde Elazığ Çimento yazan hala kokusu her andığımda burnumda olan çimento kağıdından güçlük ile bir parça alarak bulutlardan bir anlam çıkarma çabasıyla dalardım kırmızı ve beyaz bulutların içine ,mavi gökyüzünde ...
Belki böyle başladı hayatım, bu anlamsızca anlayabilme çabam, hayatı..
Çıkarabiliyordum bulutlardan kırmızımsı köpekler,kuşlar, suretler.... lakin hala devam ediyor olması ne garip ,en karmaşık şeylerden en anlamlı bir şeyleri bulmaya çalışma sevdam .
Belkide bundandır bilinmez , hala ne anlamdırmaya çalıstığım.Bu nedendir ki karıştırmışım böylece de hayatı...
Kırmızı kalem ile beyaz bulutlar çizmezdim sanırım bizimde bahçemizde kırmızı güller olsaydı, bu yüzden olsa gerek kırmızıyı çok sevmem, bundandır belki
kırmızı güllere olan sevdam.
Bilemeyenler, bu nedenle de benden sırf kırmızı giymem yüzünden benimle dalga geçenler, nereden bilecekler neden kırmızı giydiğimi... Kırmızı ayakkabılarımdan dalga geçenlerde bi hayli oldu, ama ben her tarafımı kaplayan bu kıpkırmızı dünyamda böyle başladım kırmızı suretler çizmeye .
ilk kırmızı renk oldu hayatımda bununla beraber beyaz bulut ve mavi gökyüzü ve yeşilimsi yapraklar oldu bu renk dünyamın sıralamalarını bilmeleri ne mümkün bana gülenler...
Gülümsemek lazım diyorum kendime ve de gülüyorum inadına yüzlerine çünkü ben bu sırrı taşıyorum, belki bir anne ,bir kadın ya da bir çocuk kalbi kadar titrek bir yürek taşıdığımdan olsa gerek, ağır ve zor gelen bu dalga geçişlere ve kahkahalara karşı gülümseyişim...
Ne zaman gökyüzünde bir bulut görsem 8 yaşım aklıma gelir ,o eski ev gelir kırmızı kalemim gelir böylece uzar gider... Hangisi aklıma düşse böyle devam eder gider devridaim... Boşluk gibi, sesiz ve hızlı ilerliyor hep geriye dönük hayallerim...Hayallerim dedimde varmıydı ki olmadı sanırım ,olduda sanırım ben hayal saymadım onları...
Nedenini hala anlayamadığım daha doğrusu bu hayal sayamadıkarım sürekli yok omakla beraber yeniden daha güçlü bir şekilde bitiyor kafamda saç gibi ,lakin kıvırcık olması güzellikmidir, bu saçların yoksa çirkinliktenmidir belirsiz .Arapsaçı çiçeği gibi kısa gür ve yeşil...Yeşil dedimde gene girdi işte renkler hayata gerçi hiç çıktığıda yoktuya hani..
Renklerle dolu dünyanın içerisinde kendime ait bir renk olarak kırmızıyı seçişim ilk kırmızı kalemimden dolayı olmasa gerek sanırım ,çünkü insanlardan kaçan yapım çocuk iken bir kenarda durakalırken, utangaç ve durgun yüzüm gibi yaşam tarzım vardı, lakin içimin durmadan kıpırdaması yerimde mıh gibi otururkende koşarcasına sevinç çığlıkları atarak coşuyordum aslında içimdeki gül bahçesinde.
güncel Önemli Başlıklar