bugün

Evrensel tarih, Kürtlerin kökenini ve insanlık sahnesine çıkış dönemini milattan binlerce yıl öncesine dayandırıyor. Rus tarihçi Lazarev; Kürtlerin etnik ataları olan halkları bin yıllarının sonlarında ön Asya da tarih sahnesine çıktıklarını belirtir. Bunlar Huriler, Lulubalar, Kassiler, Karduklar ve bazı boylardır. Yazara göre Kürt adı bin yıllarında ortaya çıkmıştır.
M.Ö 1. bin yılın Ortalarından itibaren Kürtlerin dolaysız atalarından söz edebiliriz. Kürt etnik sentezinin ilk kaynağı Kuzey Mezopotamya da yani çağdaş Kürdistanın tam merkezinde bulunmaktadır.8 bin yıl önce varlığını 600 yıl sürdüren Halaf kültürü bu topraklarda çağdaş Kürdistanın Suriyede kalan toprakları üzerinde ortaya çıkmıştır.
Yunanlı komutan Ksenefonda M.Ö 5. yüzyılda yazdığı "Anabasis" kitabında Kürtlerin varlığından yaşam biçimlerinden söz eder. Bu saptamaya göre Kürtler sayısız soykırıma, tehcire ve savrulmalara rağmen direnerek etnik yüzünü koruyup günümüze kadar gelen nadir halklardan biriydi. Başka bir anlatımla Ortadoğunun "Otoktan"(yerli) halklarından kendi topraklarında hayat bulan bir halk olarak tanımlanır. Sümer tabletleri incelendiğinde Kürtlerin Mezopotamya'nın yerli halklarından olduğu tezi daha ağırlık kazanmaktadır. Bu temelde neolitik toplumu üzerinde durmak daha çözümleyici olacaktır.
Kürt tarihinin düğümü neolitik toplumdadır. Kavram olarak neolitik toplumun çözümlenmesi ve bu çağda yaşayan Kürtlerin prototiplerinin belirlenmesi tarihin aydınlanmasında kilit rol oynayacaktır. Bugün dahi neolitik toplum özelliklerini Kürtlerde görmek mümkündür. Neolitik toplum tarihte ilk defa yaklaşık olarak M.Ö 12 bin den beri, Toros-Zagros dağ sisteminin iç ve dış çeperlerinde ovayla dağlık alanların birleştiği ve su kaynaklarına yakın tepelik bölgelerde gelişim gösterdiği kanıtlanmaktadır. Bu bölge aynı zamanda buzul dönemi boyunca üç kıtanın birleştiği bir alan olup Afrika&nın doğusundan çıkan insan türünün tüm dünyaya en güvenilir yayılma alanı olarak burayı seçtiğini göstermektedir. Buda Mezopotamyanın coğrafik ve iklim şartlarıyla yakından bağlantılıdır. Uygun beslenme, iklim ve güvenlik bunda temel rolü oynar. Tarihin en büyük devrimi M.Ö.11 bin yıllarında Batmanın Çeme Hallone, Erganinin Çeme koteber ve Urfanın birçok toprak tepesinde yerleşime tarım ve hayvancılık devrimi, tarihin çarklarını olabildiğince hızlandırmıştır.

M.Ö 6 bin yıllarına doğru neolitik kültür bu bölgede yaygın olarak kurumlaşmaktadır. ilk başarılı örnekleri Tel Khalet yerleşim yerinden ötürü bu döneme Tel Khalat kültürü denilmektedir. Bu kültür M.Ö 4 binlere kadar başat rolü oynamaktadır. insanlığın en köklü adımının uygarlığı doğuracak tüm icatların bu alandaki kültür tarafından yaratıldığı gözlenmektedir.
Neolitik çağ, süre ve kapsayan itibariyle insanlığın ruh ve zihniyet yapısını oluşturan en temel dönemidir. ilk düşünce kalıpları ruhsal yüceliş, bilgilenme, yönetme, toplum olma bilinci, Tanrı kavramına ulaşma gibi temel ideolojik unsurlar bu dönemde büyük gelişme sağlar. Din ve mitoloji bütün temel kavramların kaynağını bu dönemin koşulları oluşturmaktadır.
Din ve mitoloji, aslında toplumun bu büyük devrimsel gelişen zihniyet yansımaları olarak kimlik kazanmaktadır. Güçlü ana kültürü bu dönemin diğer bir özelliğidir.
Tarihe damgasını vuran neolitik toplum kültürü orijinalini bu bölgede bulunmaktadır. Daha sonra ise diğer bölgelere yayılmaktadır. Yayılma ise fizik göçlerden ziyade kültürel olmaktadır. Bu kültürel yayılma daha sonra yayıldığı bölgelerdeki kültürlerle de büyük benzerlikler taşıdığı kanıtlanmaktadır. Kültürel yayılma sadece maddi üretim tekniğiyle sınırlı değildir. Özellikle Hint-Avrupa dil grubunun esas kaynağının, bu büyük devriminin gerçekleştiği Dicle-Fırat havzasının yukarı kısımları olduğu kanıtlanan diğer bir gerçekliktir. Aryan dil ve kültür grubu M.Ö 11.bin yıllarında şekillenmeye başladığı ve bu kültür oluşumuna kaynaklık eden ise tarım ve hayvancılık devrimidir. Bu bölgede Kürtçe lehçelerinde kullanılan birçok kelime kaynağını bu dönemde ve bu zamanda oluştuğunu göstermektedir. Aynı zamanda belirtilmesi gereken diğer husus ise Neolitik toplumu yaratan, dıştan gelen bir kültür veya fiziki topluluk olmayıp, bölgede en eski dönemlerden beri yerleşik olan kültür ve yaratıcı olan yerli gruplardır.

Ortaya çıkan gerçeklik, bugünkü Kürtlerin atalarına ve analarının, tüm bu tarihi dönemlerinde bölgenin asıl kültür ve dil yaratıcıları olduğu gösterilmektedir. Sümerlere kadar ki bölgede yaşayan tüm topluluklara Proto- Kürtler demekte mümkündür. Diğer birçok dil devletin resmi dili haline gelmesine rağmen lehçeler arasındaki farklılık oldukça derindir. Ama aynı durum Kürtler için söz konusu değildir. Tüm istilalara rağmen, bu kadar uzun süreden beri lehçe yakınlıklarını sürdürmeleri Kürtçe ve Kürtler açısından önemli bir başarıdır. Burada belirleyici etken, neolitik devriminin uzun süreli dil ve kültür gücünden ileri gelmektedir. Diğer yandan bu devrim Proto-Kürtlerin ve Kürtlerin fazla yer değiştirmedikleri, yerleşik kaldıkları böylelikle kültürel ve dilsel saflığını uzun süre korudukları anlamına gelmektedir. Belirtilmesi gereken bu anlamdaki diğer bir husus ise kültürel veya dilsel aktarımın nesilden nesile aktaran ananın belirleyici rolü olmasında ileri gelmektedir. Kürtlerde de bu durum fazlasıyla yaşanmaktadır. Dört bin yıl önceki ezginin içeriği ve melodisi bile söylenmesi bu dil ve kültürün gücünü ifade etmektedir. Gerek Gılgameş Destanı, gerek meçhul kızın Gıro adlı ezgisi bu gerçeği doğrulamaktadır. Yine Sümer inanna ve Akadrası olan aynı tanrıça iştarın kaynağının, bugün bile Kürt kültüründe tanrı daha sonrası en yüce ve büyük anlamına gelen Star, Sterk sözcüğünden türediği açıktır. Ayrıca tüm araştırmalar neolitik dönemde tanrı veya tanrıçaların yıldızlarla simgeleştirdiğini göstermektedir. Kürtçe de Sterk hem yıldız anlamına gelmektedir, hem de kültürel olarak en büyük anlamında tanrı veya tanrıçanın kendisi olmaktadır. Tanrıların ilk ortaya çıktıklarında yıldızlarla simgeleştirilmesi Kürt kültür kaynaklı olup, daha sonraki tüm göksel dinlerin temelini teşkil etmektedir.
Neolitik topluma Kürtlerin başat rolü ortadadır. Ama tüm halkların emek tarihi hakkıyla yazılmamıştır. Egemen sömürücü güçler tarafından yok sayılmış veya çarpık yansıtılmıştır. Kürtlerde bundan nasibini fazlasıyla almıştır. Tarihi siz yaratacaksınız, uygarlığın başlatıcısı olacaksınız ve yok sayılacaksınız inanılmaz bir çelişki. Sanırım Kürtlerin eğer suç sayılacaksa tek sucu uygarlığa olan bu katkısının tarihe yazdırmamasıdır.
Tarihin yazılı olarak başladığı MÖ yaklaşık 3 binli yıllar döneminde, tarih sahnesinde başta gelen bir rolü Kürt asıllı topluluklarının oynadığı, Sümer yazılı belgelerinde güçlü bir biçimde anlatılmaktadır. Sümerlerde bu topluluklara Horrit, Guti, Kassit, Mitaniler gibi adlar takmışlardır. Etimolojik olarak incelendiğinde bugünkü Kürtlerin atalarından bahsedildiği çok açıktır. Kısaca bu Kürt asıllı topluluklara bakmak yerinde olacaktır. Çünkü Sümer dil ve kültür yapısına bakıldığında, bütün teknik donanımını yukarı Dicle, Zap ve Fırat havzasındaki neolitik çağ yaratıcı Horritlerden aldıkları rahatlıkla görülmektedir..
neverland olduğu söylenmektedir.
demem o ki, kürtlerin aslında kendilerin kürt sanan türkler olduğu yorumu tamamen saçmalıktır..

kaynak: gtüm..şaka şaka üstteki entrym.*
(bkz: mezopotamya)
(bkz: medler)
işin özü anadolunun güney doğusu ile mezopotamya bölgesidir efenim..sana diyorm, o kadar yazıyı okumaya üşendin ya, özeyini çıkardım yani.hani kürtler kendini kürt sanan türklerdi ya, heh yazının daha da özeti kürtler türklerin anadoluya giriş tarihi kabul edilen 1071 yılından çok daha önceden beri ordaydılar ve o bölge yaklaşık 3000 yıldan beri kürdistan bölgesi diye geçer..neden??? e onu annadın artık..yani efenim kürtler kendilerini kürt sanan türkler falan değildir..

farklı bir başlıkta da değindiğim üzere (bkz: dağdan gelip bağdakini kovmak), işin gerçeği ironik bir anlatımla :

dağdakinin gelip bağda yaşayanın aslında dağlı olduğunu söylemesidir..

harbiden ironi heee..*
(bkz: bize oyle bir bilgi gelmedi)
(bkz: doğmamış çocuğa mektup)
(bkz: adres anasının mına kadar yolu var)
bizde kürt ve ana kelimeleri aynen cümlede ancak tek bir şekilde yer alabiliyor. *
(bkz: ne içtiysen aynından istiyorum)
(bkz: halüsinasyon)
DEMAGOG TARiHÇiLER VE DEMAGOG KÜRTLER TARAFINDAN DiLLENDiRiLEN TARiHTiR. TARiHi SADECE YAKIN iRAN TARiHiYLE VE TÜRK TARiHiYLE ÖRTÜŞEN BiR TOPLULUKTAN; DiKKAT EDiN KAViM VEYA SOY DiYEMiYORUM; NEOLiTiK ÇAĞA ULAŞMAK DEMAGOJiNiN VE YALANIN ZiRVE NOKTASI OLSA GEREK. HiÇBiR YAZILI TARiH KAYNAĞINDA KÜRT KELiMESiNE RASTLAYAMAZSINIZ. MEDLERLE iLiŞKiLENDiRiLMELERiNiN ÜZERiNDEN ÇOK ZAMAN GEÇMiŞ VE TARiHÇiLER TARAFINDAN O TEZ ÇOKTAN ÇÜRÜTÜLMÜŞTÜR. AKLI VE MANTIĞI OLAN iNSAN BiZANS KAYNAKLARINDA DAHi ADI GEÇMEYEN BiR KÜRT TABiRiNDEN IRK YARATMAZ, YARATAMAZ. iŞiN ÖZÜ OSMANLI-iRAN ÇATIŞMASINDA VE iRANIN ETKiSi ALTINDA KALAN DOĞU ANADOLU TÜRK BOYLARINDA ARANMALIDIR.
(bkz: rabbime sordum onlara bi bok yok dedi)
türkiye cumhuriyeti'dir. kimsenin onlara bir şey dediği yoktur. onlar istediği sürece burada huzur ve barış içinde yaşayabilirler. maalesef bu dediğimi yapmayanların sayısı azımsanamaz.
ilginç yerlerdedir. tarihe baktığımızda -kürtçülerin iddiasına göre tabi- mısır'dan, anadolu'ya, mezopotamya'dan, orta asya'ya kadar kürtler at koşturmuş.

ilk önce bazı tarihçilerin tarihte hiç yer almadığını söylediği medleri kürt yaptılar.
daha sonra aynı yerde yaşıyoruz diye çeçenlerin ataları olan urartu devletini kürt yaptılar.
devam ettiler, türk tarihinde kimliği hakkında en az bilgi sahibi olunan kardeşinin adı böri olan selahaddin eyyubi 'ye kürt dediler.
bir ara orta asya'nın bozkırlarında bir yazıt bulundu. bunu çarpıttılar, alp urungu -isme dikkat tam kürt ismi- adlı bir beyin kürt olduğunu iddia ettiler.

şu an ise yaşadıkları her yer sorunlu bölge: ıraktan, türkiye'ye, suriye'den iran'a, hatta azerbaycan'a.
(bkz: atlantis)
hay anasınıda yurdunuda kenya milli parkındaki gümüş sırtlı goriller öpsün. bu ne toprak kaygısı bu ne insan düşmanlığıdır anlamadım gitti kardeşim. " orası senin olsun burası benim olsun. " bence lanet olsun yahu. Hergün aynı şeyleri dinlemekten bıktım usandım artık. tarihininde, coğrafyasınında, türkünde ,kürdünde, ingilizinde, sudanlınında, ne kadar ırk dedikleri ayrımcılık belirteci varsa hepsi ta anarşizmin gölgesi altında kaybolsun. ne olur du insan gibi yaşansaydı. ne sağcıyım ne solcuyum ben insanım kardeşim.

(bkz: cinnet)
halk otobusleridir.
(bkz: rabbime sordum onların ana yurdu yok dedi)
bu topraklardır, türkiye'dir.
iranın batısındaki "kordestan" eyaleti , zağros dağlarıdır.
iranın zagros dağlarıdır. türklere ortaasyadan bilmem nereden geldiniz diyenlere duyurulur.