bugün

sürekli akıldan geçmesi hayatı anksiyete ve kaygı ile dolduracağından en doğrusu oluruna bırakmaktır. devamlı kötü bir şey olacak korkusu ile yaşamak stresli ve yorucudur. adamı tüketir. bundan sonra oluruna bırakacağım.
Saplantının bir önceki evresi. insanı yer bitirir, pişman eder.
Uzun sürerse, ruhu çürütür. Sevdiğiniz kişiye karşı kuruntularınız varsa, aşkınızı yavaş yavaş bitirir.
Bikaç gün önce babamın anlattığı bugün de rasim amcanın yazdığı yazıyla güzel anlatılmış bende de zaman zaman yoğun olarak bulunan ruh hali:

Adamın birinin, bir gece yarısı arabasının lastiği patlamış. Otomobilden inip tekeri onarmaya teşebbüs ettiğinde bakmış ki, krikosu yok. Uzakça bir mesafede görünen bir ışığı fark edince: “Gidip oradan kriko isteyeyim, demiş, gene de talihli sayılırım!” Işığa doğru yürürken de aklından geçiriyormuş: Şimdi bu adam, gecenin bu saatinde kendisini rahatsız ettiğim için kızacak, belki benden bir miktar para bile isteyecek. Eğer böyle yaparsa, ben de ona, bu yaptığının komşuluğa sığmadığını söylerim. Gene de ona, bu aleti kullanmak için 20 liradan kuruş fazla vermem. Ama o, 50 liradan aşağısını kabul etmem derse?! Gecenin bu saatinde hem rahatsız edilmiş olacak, hem krikosunu arayıp bulma zahmetine katlanacak, hem de istediği para kendisine verilmeyecek! Kriko sahibi böyle düşünüp sonra da: “Ya 50 lirayı verirsin, ya da gidip kendine başka bir yerde başka bir kriko bulursun!” derse, ne yapabilirdi? Bu düşünceyle, bizimkini yoğun bir öfke bastı. Kendi kendine söyleniyordu. Ne şu tekerim patlasaydı, ne de bir krikoya ihtiyacım olsaydı. Böyle söylenip homurdanırken, kendisini çiftliğin kapısı önünde bulur ve kapıyı çalar. Ev sahibi, üst kattaki pencereden başını uzatarak: “Kim o? Ne istiyorsun?” diye seslenince, bizim öfkeli adamımız kapıya bir yumruk daha savurarak: “Senin de, krikonun da Allah belanızı versin!” diye bağırarak gerisin geri dönüp hızla oradan uzaklaşır.
budur.

http://www.youtube.com/watch?v=amBXhuCS7Ck

Mutluysan mutluyumdur, mutsuz olma biraz gül ve umutsuzluk gözlerinden akmasın bir çözüm bul.
Yoksun bak; yokluğunda kalbim sanki buluntu, o yaşanmışlık anladım ki tamamıyla kuruntu..
Gökyüzüyse bulutlu, yağan yağmur avuntu; aşkımız bir ateşmiydi ? oysa şimdilerde kül..
Sözlerinse bir tütün ve varlığınla bir yudumluk şarapmıydın ? sarhoşum bak, yalanların çok ketum.
Hayallerim; bir bütün olup uçan birer kuş'un kanatlarında tüy gibiydi, yanılttın ağır yükün..
Yanımda yok bugün ve yarınlarım kördüğüm; bu böyle kalsın gelme sakın mutlusundur uzak dur..
Zamanla unut; gül. Yalanla, unut; gül. Aklına geldikçe ben, çek derinden homurtu.
Yalan yok çözüm bu.. Sana son sözümdü bu; Hoşçakal yolun uzun ve hüzünlenme huzur bul.
nesnel yargıların öznel yargılara dönüşmesi durumuna verilen addır. * * *
herkesin istemdışı sahip olduğu şeydir.
Zihin kurgusu. Yanılsama.
Hep gerçekle inat, mutlaka at-başı, burun farkında...
durduk yere saçmalama durumudur..rahatsız edicidir..lazımdır ama çok gerekli değildir..biri bana kuruntuluyum derse onla bi daha görüşmem..mümkünse kurutularını evde bırakmasını isterim mesela..
kişinin, içinin üstüne düştüğü anlardır.
'kan akacak bir yer bulamayip karacigerde tikanip kalirsa,kuruntular baslar'demis biri not almisim yillar öncesinde.ama tecrübesizligin getirisi olarak kimin söylemis oldugunu yazmamisim,üzgünüm.bilen varsa bana da söylesin.belki de ben yazmisimdir bilemiyorum.yoksa ben dahi miyim(bu da bi kuruntu aslinda)?:)sanirim bilgisayar basinda oturmaktan akmasi gereken kan karacigerimde tikanip kaldi!simdi anliyorum kendisini jiletleyeni.demek sirf kuruntularin pencesine düsmemek icin yapiyorlarmis bu eylemi.oglum git bana jilet getir kuruntum geliyor...
(bkz: hüsnü kuruntu)
(bkz: vehim)
iş ve aşk konularında gösterilen vehim; vahim sonuçlar doğurur. kötü sona bir harf değişimi uzaklıktaki mesafeymiş.(demek ki)
kuruntu, vesvese.
(bkz: vesvese)