bugün

ONBAŞI HALiDE

Romancı Halide Edip Adıvar "Halide Onbaşı" olarak istiklal Savaşı'na katıldı. Uzun süre cephelerde savaşan Halide Onbaşı, savaş alanındaki yararlılıkları nedeniyle istiklal Madalyası almaya hak kazandı. Türk bağımsızlık savaşının bir sembolü olan Adıvar, Türk edebiyatına kazandırdığı eserler ile günümüz Türk gençlerine çeşitli dersler vermektedir.
KARA FATMA (FATMA SEHER)

"Kara Fatma" olarak tarihe geçen, 1888 Erzurum doğumlu Fatma Seher, Balkan Harbi'ne, Edirne'de görev yapan kocası subay Derviş Bey ile katılır. I. Dünya Savaşı'nda, ailesinden 9-10 kadınla Kafkas Cephesi'ne gider.

Kara Fatma, Mondros Mütarekesi'nden sonra eşi Ermeniler tarafından şehit edilen kadınları toplayarak, Ermeniler ile çarpışır.

Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek görev isteyen, kurduğu milis kuvvetiyle Bursa ve izmit'in işgalden kurtarılması için mücadele eden Kara Fatma'nın müfrezesinde savaşanların sayısını 350'ye çıkardığı bilinir.

Sakarya ve Başkomutanlık muhaberelerine de katılan ve üsteğmenlik rütbesine kadar yükselen Kara Fatma, 1955 yılında Erzurum'da vefat ederken, cumhuriyetin temellerinin atılmasında pay sahibi olmanın mutluluğunu yaşamış kadın kahramanlardandı.
bir çoğunun ismi, cismi bile bilinmez. hakları ödenmez.

(bkz: isimsiz kahramanlar)
TARSUSLU KARA FATMA, GAZiANTEPLi YiRiK FATMA :

Asıl adı "Adile" olan, "Adile Hala" ve "Adile Onbaşı" diye anılan kadın kahramanın, silah arkadaşları arasında "Kara Fatma" olarak anıldığı bilinir. 8-10 kişilik milis kuvvetiyle Afyon Savaşı'na katılan Kara Fatma, Tarsus'un kurtulmasında büyük yararlılıklar gösterir.

Gaziantepli Yirik Fatma ise Gaziantep'in Fransızlar tarafından henüz bütünüyle kuşatılmadığı sırada, düşmanın hareket edeceği haberi gelince, buna karşı koymak için yola çıkan milis kuvvetine, karşı çıkılmasına rağmen zorla katılır.

Milis kuvvetlerine yardım eden "Nafize Kadın", Yunanlılar tarafından yakalanarak, kuvvetler hakkında bilgi alınmak istenir, fakat Nafize Kadın işkencelere karşı koyarak hiçbir bilgi vermez.
bebeğinin üstüne örtmesi gereken yorganı, ordunun cephanesinin üstünü örtmek için kullanarak acı şekilde kendi bebeğini kaybedebilmeyi göze alabilmiş kararlılıktaki kadınlardır... yeni özgür türk bebeklerinin olabilmesi için...
Yunanlıların izmir'e girmesiyle Milli Mücadele saflarında yerini alan Ayşe Hanım, izmir'in Yunanlıların eline geçmesi üzerine Aydın'a gider. Aydın civarında kahramanca dövüşen Ayşe Hanımın burada büyük oğlu şehit düşer. I. ve II. inönü Savaşlarına katılan Ayşe Hanım, ikinci oğlunu da bu savaşlarda şehit verir. Sakarya Meydan Muharebesi'ne de katılan Ayşe Hanım, bu savaşta kasığından yaralanır ve tedavi gördükten sonra müfrezesine katılır.
nene hatun.

1877-1878 yıllarında yapılan türk-rus savası'nda aziziye tabyası'nı tasla, sopayla, kazma ve küreklerle savunanlara katılarak cesurca savasan türk kadınıdır. oglunu canakkale savası'nda sehit vermistir. kahramamanlıkları ve cesareti nedeniyle kendisine '3. ordunun nenesi' ünvanı verilmiştir.
GÖRDESLi MAKBULE :

Vatan işgal altındadır; Yunanlılar Sakarya Savaşı'nı kaybetmiş, mevzilerine çekilmişlerdir. Gördesli Makbule, kocası ile çete kurarak dağlara çıkar. 17 Mart 1922'de Kocayayla'da cereyan eden bir çatışmada Makbule, geri çekilen çete arkadaşlarını kınayarak cesaret verici bir konuşma sonrası düşmana saldırır ve başından aldığı kurşunla şehit düşer. Ama silah arkadaşları düşmanı yenerler.
Adana ve yöresinde Fransızlar'a karşı verilen mücadelede yer alan ve milis kuvvetlerine katılan Kılavuz Hatice, 8 Mayıs 1920'de milli kuvvetler Pozantı'ya taarruzu başladığında, kritik bir duruma düşen Fransızları kandırarak kılavuzluk eder. Hatice, kılavuzluk yaptığı Fransızlar'a yanlış yol göstererek Karboğazı'na sokar. Boğazda sıkışan Fransızlar, Türk askerine esir düşer.
şerife bacı.

1921 yılı Kasım ayında inebolu'ya önemli miktarda savaş malzemesi gelmiştir. Malzemenin bir an önce Kastamonu'ya iletilmesi gerekir. Cepheye gidemeyip de köylerinde kalan yaşlılar sakatlar, kadınlar, Menzil komutanlığının malzeme taşınması haberi üzerine kağnılarla yola çıkarlar. inebolu'dan kağnılara yüklenen cephaneler Kastamonu'ya doğru yol alır. Bu cephane kollarında hep kadınlar vardır. Bunlardan biri de Şerife Bacıdır. Şerife Bacı top mermileri ıslanmasın diye kazağını mermilerin üzerine örtmüş, yavrusu ölmesin diye üzerine abanmış ve soğuktan ölmüştür, ama ölene kadar vücut sıcaklığını yavrusuna vermiştir.
Bugün Kastamonu'da şanına layık güzel bir anıtı vardır.
Kahramanmaraş'ta düşmana karşı verilen mücadelede en fazla yararlılık gösterenlerin arasında Bitlis Defterdarının Hanımı da bulunmaktadır. Bitlis Defterdarının Hanımı olarak bilinen bu kadın kahraman da, Kayabaşı Mahallesi'nde 8 düşmanı öldürmüş daha sonra erkek elbisesi giyerek milis kuvvetlerine katılır.
Adana'nın kadın kahramanlarından Rahmiye Hanım da, 9. Tümen'in 1920 yılının Şubat ayında Hasanbeyli civarında Fransızlar ile yaptığı muharebeye müfrezesiyle katılır. Muharebe sırasında ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileri doğru atıldığından dolayı kendisine "Tayyar Rahmiye" lakabı verilir.

Temmuz 1920'de Osmaniye'deki Fransız karargahına yapılan hücumda arkadaşlarının tereddüdünü görünce, "Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olduğunuz halde yerde sürünmekten utanmıyor musunuz?" diyerek hücuma geçilmesini sağladığı tarihi kaynaklarda yer almaktadır
bugün sokakta gördüğümüz çelimsiz, güçsüz, şişko kadınları ve kızları bir tokatla çuval gibi yere serebilecek kalibrede olan kahramanlar.
(bkz: türk kadınlarının cesur olması)
BiNBAŞI AYŞE
Binbaşı Ayşe, bizzat kendi macerasını şöyle anlatmaktadır:

"Büyük harpte Kafkas Cephesi'nde yaralanarak ölen kocamın ve tüm vatan evlatlarının intikamını almaya and içmiştim. Allah, bu fırsatı 15 Mayıs(1919)'da bana verdi. izmir'i Yunanlılar işgal ettiği sırada ilk mukâvemetimiz sona erip şehre Yunanlılar hâkim olunca Aydın'a gittim. Orada faaliyete geçerek bir Kuva-yı Milliye birliği teşkil edip, bilâhare Nuri Çetesi'ne katıldım. Aydın muharebelerini yaptıktan sonra Koçarlı'ya çekildik. Bu sûretle, bilfiil atıldığım istiklal Mücadelesi'ne başından sonuna kadar iştirak ettim.
ilk defa Sakarya'da sol kasığımdan piyâde mermisi ile yaralandım. Seyyar hastanede tedaviden sonra tekrar müfrezeme iltihak ettim. Büyük Taarruz'da Mürsel Paşa Fırkası'na iltihak ettik. Ve Ahır Dağları'ndan düşman gerilerine akmağa memur edildik. izmir'e ilk giden birlikler arasında ben de vardım. Ancak, bu arada misketle sol bacağım kırıldı."
Binbaşı Ayşe, kocasının en kıymetli birer yâdigârı olarak sakladığı ziynetlerini satarak at, mavzer, elbise ve çizme tedarik etmiş ve bu mücadelede, derece derece terfi ederek Binbaşılığa kadar yükselmiştir.
Van'da doğmuştur. Yaşadığı kasaba, düşmanın korkunç zulüm ve tarruzuna maruz kalmış, babası şehit olmuştur. Nihayet, biraraya gelen beşyüz civarında cengaver, Erek kasabasında toplanarak aziz topraklarını savunmaya karar verirler. Ve tabii, Süreyya Sülün hanım ve üç kardeşi de bu kahramanlar meydanındadır.
Yoğun bombardıman altında ilerleyerek Karaköse'ye gelen bu kahraman Kuva-yı Milliyeciler, Murat Irmağı boylarında tam bir buçuk ay düşmanla çarpıştılar. Beyazıd'a doğru yürürken yürekler acısı bir manzara ile karşılaştılar. Binlerce Türk köylüsünün işkenceler içinde can vermiş cesetlerini gördüler. Bu mezalimi yapan düşmana hınçla taarruz edenlerin başında Süreyya Sülün hanım vardı...
Iğdır civarında kanlı çarpışmalar oldu. Düşman birlikleri çok kuvvetli ve Rusya'dan devamlı surette takviye alıyordu. Beşyüz yiğit, yılmadan, kaçmadan döğüştüler. Ölüyor, teslim olmuyorlardı. Bu muharebede Süreyya Hanımın üç kardeşi birden şehadet şerbetini içtiler. Kardeşlerinin kollarında can vermesine rağmen yılmadı ve cenk meydanını terk etmedi. Kala kala dört kişi kalmışlardı. Daha sonra Karaköse'ye çekilen Süreyya Sülün Hanım, burada Ziverbey Taburu'na iltihak etti. Bir ara yaralandı ve Erzurum'a döndü
Gördes ve Inönü meydan savaslarinda , çarpismalara katilan 70. Alay Komutani Hafiz Halit Beyin kizi olan Nezahat Hanim 8 yasinda öksüz kalmis ve babasiyla cephelerde dolasmistir. Askerlere hizmet ve cesaret veren Nezahat Hanim'in 100 den fazla düsman askeri öldürdügü bilinmektedir
Kara Fatma Sivas'ta Mustafa Kemal'in karşısındadır.
Mustafa Kemal'e:
''-Bütün millet vatanın kurtulmasını bekliyor, işte ben de kadın halimle geldim!. iş göster, emret!'' diyordu.
Samimi ve içten gelen sözler Mustafa Kemal'i duygulandırmıştı.
''Peki ama ne iş görebilirsin? Silah kullanır mısın, ata binebilir misin, harpten, ateşten korkmaz mısın?''
Kara Fatma: ''Ata binerim, silah da kullanırım, muharebe desen bana düğün gelir.''

Kara Fatma gibi diğer kadınlardan:
- Nene Hatun (Annelerin annesi)
- Gördesli Makbule Hanım
- Tayyar Rahmiye Hanım
- Hatice Kadın
- Üniversiteli Saime
- Şerife Kadın
- Senem Ayşe Kadın
- Adile Hala
- Gaziantepli Yirik Fatma
- Nazife Kadın
- Klavuz Hatice
- Binbaşı Ayşe
- Halide Onbaşı
- Süreyya Sülün Hanım
- Nezahat Hanım
- Fatma Çavuş
- Ayşe Ana
Ve diğer binlerce adsız analarımız ulusal direniş örnekleri vermişlerdir. rahat uyuyun, ruhlarınız şad olsun.
(bkz: kara fatma)
hiç tanıyamadık belki onları kara fatma, nene hatun,onbaşı halide gibi ama yaptıkları,
cesaretleri hepimize bir ders niteliğindedir. bir kadın için belkide en kutsal ünvan anne olabilmektir.
onlar anne olmayı vatanseverlik ünvanının gerisine itmiştir. hasta çocuğunun üstündeki battaniyeyi top mermisinin üzerine sermiştir.
işte böyle kahramandır kurtuluş savaşı kadınları..
ruhunuz şad olsun..

http://video.milliyet.com...ntuleri-BCwBpECuX0b3.html
(bkz: halide edip adıvar)

--spoiler--
Kuvayı Milliye adı altında çıkardıkları fitne ve fesatla, anayasaya aykırı olarak halktan zorla para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere işkence ve eziyet ederek şehirleri yakıp yıkmaya kalkışmak suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçisi oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan, Üçüncü Ordu Müfettişliğinden alınarak askerlik mesleğinden çıkartılmış bulunan Selanikli Mustafa Kemal Efendi, Eski yirmi yedinci fırka kumandanı miralaylıktan emekli istanbullu Kara Vasıf Bey, Eski yirminci kolordu kumandanı Mirliva Salacaklı Fuat Paşa ile Eski Vaşington elçisi ve Ankara milletvekili Midillili Alfred Rüstem ve sıhhiye eski müdürü istanbullu Doktor Adnan Bey ile Üniversite Batı Edebiyatı eski öğretmeni Halide Edip Hanımın, ayrıntıları 11 Mayıs 1336 (1920) tarihli ve 20 numaralı karar tutanağında yazılı olduğu üzre, Mülkiye Ceza Kanunu'nun kırk beşinci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle elli beşinci maddesinin dördüncü fıkrası ve elli altıncı maddesi uyarınca, sahip oldukları askeri ve mülki rütbe ve nişanlarla, her türlü resmi ünvanlarının kaldırılmasına ve idamlarına...
--spoiler--

(bkz: atatürk ve arkadaşları hakkındaki idam fermanı)
şu zamandaki kadınlardan daha şanslı kadınlardır.

düşman belliydi, cephe belliydi, kağnısı belliydi.

şimdi kendi soyundan kendi kanından gelen erkeklerin linçinde hangi cephede savaşacağını bilemez durumdadır.
kendini bilmez yüzlerce kanı bozuk, ahlaktan nasiplenmemiş, beyni kıt erkek kimliği taşımaktan öteye gidememişlerin dilinde pislik muamelesi görmekte.

zor cephelerde şimdi türk kadınları kurtuluşu olmayan savaşlarda.
atalarımızdır. gururumuzdur. anadolu kadınının "anadolu kadını" olma sebebidir.
her millette aynı fedakarlıkla hareket eden kadınların görülmesi zor olan nadir insanlardır. Ne şanstır ki türk milletinde bu fedakar kadınlar mevcuttur.
1 GRAM DEGERI BILINMEYEN VE SURILARDA KIMI COCUK YASTA TECAVUZCULERE YEM OLAN KIMISI SOKAKTA DAYA YIYEN KADINLARIN ATALARIDIR..