bugün

(bkz: allah demiş üç kere)
mesela evreni hz muhammed için yarattığını söylüyor tanrı. o öldükten sonra niye yok etmedi o zaman?
yada biz normal erkeklere 4 kadınla evlenmeye izin varken ona sınır yok artı abla kuzen falan ensest sınırı da yok bunlar neden?

edit:bir de bu entryi eksileyerek ne kadar hoşgörülü bir din olduğunu da belli ediyorsunuz hocam.
(#9760599)
ölümü yokoluş sanan cahillerin varsaydığı hatalardir. mevlamiz kusurdan munezzehtir,kuranı kerim allah kelamidir.
Senin dinin sana benim dinim banadır. Müslüman olmayanların elini kesin. Münafıklarla öldüresiye savasın bu bir.

kuranı yarısının muhammedin agzından yarısı allahın agzından yazılmıs olması

sahitlikde bir erkegin iki kadına esit sayılması.

cezalandırmak icin yıldırımlar gonderırım demesi allahın yıldırım savarları dusunememesi.

allahın gemileri ben yüzdürürüm ruzgar olmasa gemiler yüzmez demesi.

kurban bayramı hikayesinin sacmalıgı ve muhammedin koyun inek satan bir tüccar olması.

fil suresi var arapcası ve türkcesini bildiğim kabeye saldıranlara allahın ebabil kuslarıyla saldırması bundan sonra kabeyi su basarken allah neredeydi.

daha bir çok var elim yoruldu vesselam.
olmayan hatalardır. aransa da bulunamayacaktır. uzun uzun anlatma mümkün ama bu konuda ters fikirlere sahip olanların hepsinin görüşü sabittir. değiştirmek imkansızdır. bu yüzden uğraşmak yersiz olur. kısacası din mantık dinidir. tek bir yaratan tek bir peygamber ve tek bir kitap var. bu kadar bunlara inanın yeter. bide cumaları kaçırmayın.
hayatında kuran görmemiş enayilerin kendi kendine uydurdukları saçmalıklardır.
Peygamberimizin evliliklerini nefsanî ve şehevanî telâkki eden, eski zaman münafıkları gibi, yeni zamanın ehl-i dalaletine verilen kesin ve susturucu cevap, Üstad Bediüzzaman'ın izahıyla özetle şudur:

Evliliğin iki ana gayesi vardır.. Biri neslin çoğalması, diğeri şehevanî duyguların meşru dairede tatmin edilmesidir.. Neslin çoğalması evliliğin illeti, yani en öncelikli gayesidir. Nefsanî arzuların tatmini ise o vazifeyi gördürmek için yaratıcı tarafından verilmiş cüzi bir ücrettir. Tıpkı şahsi hayatın devamı için yemeğin içine konulan lezzet gibi.

Gerek tarihî açıdan, gerekse insan yaratılışı açısından Peygamberimizin evliliklerini incelediğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor.

25 yaşına kadar, gençliğinin en heyecanlı çağında kavmi içinde bekar yaşamış ve hiçbir kadınla ilişkiye girmemiş, iffet sahibi olduğu, dost ve düşmanın ittifakıyla sabit olmuştur. Hatta kavmi ona her yönüyle güvenilen biri olarak "Muhammedül-Emîn" unvanını vermişlerdi.

Oysa içinde bulunduğu toplum, çok kadınla münasebeti normal addediyordu; Buna rağmen o, gerek 25 yaşına kadar ve gerekse daha sonraki hayatında pek çok hem de bakire kızla hayatını birleştirebilirdi. Ancak o, böyle yapmayıp kendisinden 15 yaş büyük, 40 yaşında dul bir kadınla evlenmiştir. Hem de bu evliliği eşi vefat edene kadar tam 25 yıl sürmüştür. Yani elli yaşına kadar tek ve dul bir hanımla yetinmiştir.

Onun evliliklerinde nefsaniyet olmadığının bir delili de, müşriklerin davasından vazgeçmesi için yaptıkları teklife verdiği cevapta saklıdır.

Müşrikler, amcası Ebu Talip'e gelip, "yeğenin eğer başımıza reis olmak istiyorsa onu reis yapalım veya en güzel kız ve kadınlarımızı ona verelim. Ta ki, bu davadan vazgeçsin." dediler.

Amcası bu teklifi ilettiğinde Efendimiz (a.s.m) şu karşılığı verdi:

"Ey amca! Eğer sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar 'vallahi ben bu davadan yine vazgeçmem."

Bu cevap onun neyin peşinde olduğunu, kadın gibi, reislik gibi insanların değerli addettikleri şeylerin onun nazarında ne kadar değersiz olduğunu ispata yeter.

ikinci evliliği ise Hz. Hatice'nin vefatından sonra yine yaşlı ve dul bir kadınla, Hz. Sevde ile olmuştur.

Hz. Sevde ile de üç yıl yaşadıktan sonra, yaklaşık 54 yaşına kadar hep tek kadınla yaşamıştır. ilginçtir ki, onun çok kadınla evliliği hayatının bundan sonraki son on yılı içinde gerçekleşmiştir Bu gerçekler karşısında evliliklerinde şehvani ve nefsanî arzuların tatmin gayesini aramak insan tabiatını ve tarihî gerçekleri inkar etmekle mümkündür. Ve bu yaklaşım asla insaflı ve mantıklı bir yaklaşım sayılamaz. Olsa olsa kasıtlı bir karalama maksadı taşır.

Hayatının son yıllarına rastlayan evliliklerinde yukarda zikredilen evliliğin dayandığı her iki gayenin, Neslin çoğalması ve nefsanî arzuların tatmininin bulunmadığını görürüz. Zira nesli, ilk eşi Hz. Hatice'den devam etmiştir. Daha sonraki evliliklerinde çocuğu olmamıştır. Sadece Mısır'lı Mariye'den ibrahim dünyaya gelmişse de bir buçuk yaşında vefat etmiştir.

Görüldüğü gibi evliliklerin ana gayesi olan neslin çoğalması, tarihî bir gerçek olarak Hz. Hatice'nin dışındaki evliliklerinde yoktur.

Geriye evliliğin ikinci derecedeki gayesi kalıyor, Yani nefsanî ve şehevanî duyguların tatmini. Peygamberimizin çok kadınla evliliğinde gerek fıtrat ve gerekse tarihî gerçekler açısından bu gayenin aranamayacağını gördük. Zira bir insanın nefsanî ve şehevanî arzularının en ateşli ve uyanık bulunduğu şüphesiz 15-45 yaş dönemidir.

Şayet Hz. Peygamber, bu dönemde birçok güzel kadınla evlenmiş, sonradan onları terkedip daha başka genç güzel kadınlar almış olsaydı, şehvanî hisleri tatmin yolunda ileri sürülen iddialar bir dereceye kadar haklılık kazanmış olurdu. Oysa o böyle yapmamış, tam tersine hayatının son on yılı içinde (53-63) aralarında Ümmü Seleme gibi yaşça ilerlemiş, ve birçok çocuğu olanlar da dahil, aldığı hanımları ileri yaşlarda ve dul olarak almıştır. Meselâ, Hz. Sevde 53 yaşında ve dul. Hz. Zeyneb binti Huzeyme, 5O yaşında ve dul. Ümmü Seleme 4 çocuklu ve 65 yaşında bir dul. Ümmü Habibe dul ve 55 yaşında, Meymune 2 çocuklu ve dul.

Bir başka tarihî gerçek de şudur. Bu hanımlardan eceli gelip ölenlerin dışında hiçbirisinden de ayrılmayı düşünmemiştir.

Gençlik çağı geçtikten sonra nefsanî ve şehvani arzularda gerileme olduğu inkar edilemez bir fıtrat kanunu ve yaratılış gerçeğidir.

işte Peygamber Efendimizin çok evliliklerini tahlil ettiğimizde karşımıza bu ibretli tablo çıkmaktadır.

Özetle ifade edecek olursak, 15-45 yaş dönemindeki evliliklerde nefsanî ve şehevanî gaye aranabilir. Oysa Efendimiz, bu dönemde genç ve bakire kızlar ve kadınlarla evlenmemiştir. Tam tersine 40 yaşında, üstelik dul bir kadın olan, Hz. Hatice ile evlenmiştir. Ve bu evliliği Hz. Hatice'nin vefatına kadar sürmüştür.

Çok evlilikleri, nefsanî duyguların büsbütün gerilemeye yüz tuttuğu 53 yaşından sonraki dönemde gerçekleşmiş olduklarına göre, bu evliliklerde mantığın gereği olarak başka gayeler aramak zaruridir. Bu sadece aklın ve mantığın değil, insan tabiatının ve insaflı bir değerlendirmenin de zorunlu bir gereğidir.

Not:http://www.sorularlaislam...esinin-hikmeti-nedir.html adlı siteden alıntıdır. eş sorusuna cevap olarak verilmiştir.
tam bir ergen hezeyanı mevzudur.

iki resim arasındaki 1 farkı bulunuz:

http://galeri.uludagsozlu...m/r/orhanozturhan-228989/

http://galeri.uludagsozlu...m/r/orhanozturhan-277095/
bulunamayacak dolayısıyla olmayan hatalardır.

tartışılmaması gerekendir aynı zamanda.

amaç üzüm yemek olsa 'kurandaki' yerine kuran'daki yazılırdı.

amaç bağcıyı dövmek olunca odunu alıp beklemekten başka çare kalmaz.

çoğu zaman verilen cevapların önemi yoktur.

birinin niyetini gerçekten bilmek istiyorsan konuşmasına değil seçtiği kelimelere ve üslubuna bakacaksın.

bu kafayla hata bulunamaz zaten.

çünkü bu kafayla bulacağın veya bulduğunu sandığın hatalara verilecek cevaplar da aynı kafada olacaktır.

allah'a aitmiş gibi gösterilen sözler, allah'a aitmiş gibi gösterilen mucizeler ...
lan eskiden ateistler düşünen, bilgili, entelektüel insanlardı...

bir kere evlatlık müessesinin hukuken düzenlenmemiş olması onu haram yapmaz güzel kardeşim. element uydurmanın dayanılmaz hafifliği bu olsa gerek. yetime bakmayı, onu korumayı her zaman yüceltmiştir Allah. ancak onun öz evlat sayılmıyor oluşu bir realitedir. ama bu demek değildir ki yetime bakmak onu korumak kollamak haramdır. böyle bir şey olsaydı peygamberinin yetim kalmasına, ona başkalarının bakmasına razı olmazdı Allah.

yıldırım gönderirim demesi. subhanallah kardeş. muhafazakar altıncı nesil olarak bu hatayı hiç düşünmemiştim gerçekten. paratönerleri düşünememiş ya la Allah. paratönerleri eyfel kulesi zannediyor heralde millet. yıldırım var yıldırım var.

korkutmayı hatadan sayanlar da var. kuran da bir ayette korkutuluyorsa hemen bir altında veya aynı ayette insanlara rahmet ve tevbe kapısının nasıl açılacağı belirtilir. net. her boku yiyip beni korkutuyor yeaaa yı çocuklar bile söylemez. dayaklarını yer otururlar onlar hiç olmazsa.

şener şen in meşhur bir sahnesi vardır vecihi rolüyle. bir deli fıkrası anlatacağım der. delinin biri der güler durur. bir türlü anlatamaz. şu kısmı yazarken bunu hissediyorum şu an. lan adam peygamberin çoban olmasını kurandaki hataların içine sokuyor. hem de ne çoban. inek satan çoban. vay anasını inek satan çobanları sürün lan bu ülkeden. ateyizler olarak katlanamıyoruz biz inek çobanlarına.

Allah ın ensest ilişkiye izin verdiğini söyleyenleri kur an okumaya davet ediyorum. çünkü okumadıklar ayan beyan ortada.

kuran ın yarısı muhammed in ağzından rerörö. arkadaşım ortaya bir şey çıkartıyorsan onun ispatıyla gel bana.

kitabi konuşun azcık.
bir tanesi; defalarca gönderilen peygamberler ve alınan başarısızlıklar niyedir?

bir tanesi daha; neden tek tip bir inanma mekanizması yerine sünni, şii, hanefi gibi farklı mezhepler var ve bu mezhepelerin ibadet yöntemleri farklı? (oruç, namaz gibi, cami cem evi gibi)

bir tane daha; neden hiç kadın peygamber seçilmedi?
Bulanamayacaktır. Öyle birşey olsaydı bazı kişilerin dilinden düşmeyeceğinden ve şuana kadar bulanamadığından araması pek de akıl karı değildir.
kur'an-ı kerim'i gönderen düşünüldüğünde böyle bir hatanın olmadığı şüphesizdir.
evrendeki tek hatasız kusursuz mükemmel şey kuran-ı kerim midir? bunun ispatı ne ile mümkündür?

üstteki entry'e edit: bu nasıl bir şüphesizliktir?
nisa 34; ''...onları yatakta yalnız bırakın, dövün onları...''(kadınlar için)
fıkıh, kelam, hadis, sünnet, ayet iniş sebeplerini bilmeyen aptalların aradığı hatalardır.
(bkz: kuranda mantık aramak)
uçağa ok atan, kabilelerin düşünmesi gerekir. heriflerin olaydan haberi yok.

al sana muz çikita...
(bkz: cenab-ı hakk'ın herkese akıl vermesinin kötü sonuçları)
arapça ve türkçe arasındaki hata da olabilir.
konuşurum da ortam kaldırmaz *
benim aklıma gelenler sunlar oluyor,
neden 4 eş alabiliyor erkek, bir kadın olsan bunu kabul eder mi idin ?
insan insan dayak atar mı,kuran da izin veriliyor kadının dövülmesine hatta teşvik ediliyor,
dinde zorlama yok ise, adam sevdiği insan ile ilişkiye girdi diye kırbaçlanması ya da recm edilmesi mi gerekiyor,kendi günah işlemiş ve tevbe yolu açık ama dediğim iki şey başına geliyor allah her şeyi affedecek kadar çok merhameti mi yok?
bir de şahitlik mevzusu var iki kadın bir erkeğe eş değer oluyor.
Haşa Kuranı Kerimde hata yoktur. Tövbe estağfurullahtır. Allah ıslah etsindir.
Bi erkek 4 es alabiliyor ama almayani cehennememi aticaz diyor kardesim. Almassin sen 4 es olur biter. O zamanin sartlarina gore degerlendirilen birsey.

insan insana dayak atarmi demis bak bak bak hayatinda hic kavga etmedin dimi iyilik melegisin sen. Ac televizyonlari catir catir karisini kocasini oldurenleri izle fakat kuran oldurmeyeceksin der.

Kadini dovme hakkinda ise soyle yazar, '' eger kariniz size karsi geliyor ve kavga ediyorsa onu uyarin, eger devam ediyorsa yataginizi ayirin, hala devam ediyorsa hafifçe dovun.'' bakin hafifce sozu bile geciyor oyle bir incelik var kuran da en son care olarak gosteriyor. Gel gelelim insanlar bugun en ufak seyler icin kadina siddet uyguluyor.

Ayrica, '' cennet annelerin ayaklari altindadir'' diye hadisi serif var nerde hani kadinlari ezmek?

Sevdigi kadinla iliskiye girmesinde kirbaclama neden var denmis? Ee evlenmeden gayri resmi olarak senin annecigin ve ablacigin da kaçamak yaparsa hos olmaz dimi? Herseyin bi usulu var seviyordan evlenirsin ve istedigin ne varsa yaparsin. Evlenmeden zinadir.
1)hz muhammedin çok eşliiği normalden farklıdır.savaş dönemlerinde.kocaları ölen kadınlarla evlenmiş onları koruması altına alınmıştır.2)islamdaki sünlilik şiilik gibi meshepler hz muhammedin ölümünden sonra ortaya çıkmıştır.islamın farklı yorumlanmalarıdır.3)kadınlara en büyük değer islamda verilmiştir.mekkede islamdan önce kadınlar satılık bir mal iken canlı canlı gömülür iken islamla eşit olmuşlardır.
güncel Önemli Başlıklar