bugün

vaktiyle türkiye ekonomisi dersinde okunan ve finalde sorumlu olunan kitaptır. gayet gerçekçidir anlatılan hikaye, sonu insanı şaşkınlıklara sürüklese de...
eşya zamanla bize egemen olur. başka pek çok konuda olduğu gibi eşya tutkusunda da televizyonun belirli bir etkisi vardır. oysa bir yerde durup kendi kendimize sormamız gerekir.kim kumanda etmekte?biz mi televizyonu, yoksa televizyon mu bizi? diyen kitaptır.
anadolu'nun bir köyünde yaşayan fakir bir ailenin kızıyken, küçük yaşta hiç tanımadığı bir adamla evlendirilip istanbul'a gelen ve öğrendiği her şeyle hayatı biraz daha değişen, bir süre sonra hırslarını kontrol etmek yerine onların kendisini kontrol etmesine engel olamaması sonucu hayatı kökten değişen bir kadını anlatan tahsin yücel romanı. insanın içinde depremler yaratabilme gücüne sahiptir.
ağlaya ağlaya okuduğum tahsin yücel romanıdır.

haa roman ağlanacak bir roman değil,

benim üzerimde etkisi fazla olmuştur neden bilmiyorum, belki uzun bir aradan sonra okuduğum ilk roman olduğu içindir.

neyse mükemmel bir romandır işte, tavsiye olunur.

ben okurken bir fight club etkisi aldım, romandaki eşya eleştirisi çok yoğun belki de yazar bunun için yazmıştır romanı bilemiyorum.

sürekli tüketirken, tükettiğimizden kısa süreli biçimde zevk alırken hayatımızı daha dar bir alana sıkıştırdığımızın farkına varamıyoruz maalesef, tüketim bir kaçıştır veya bir türlü yenilgidir, kumru da romanda şehir hayatına alışmaya çalışmıştır, başaramayınca eşyaya yenilmiştir.

ebesini unutmuştur, ağacını ihmal etmiştir, eşya tutkusu kumru'yu artık başka biri yapar.

dönüp kendimize sormalıyız artık: Kim kumanda etmekte? Biz mi televizyonu, yoksa televizyon mu bizi?