bugün

bildiğimiz hırsızın yeni adı.
bir çeşit ruhsal sağlık bozukluğu sebebiyle ortaya çıkan çalma dürtüsü.bunu yapan kişinin çaldığı şeye zerre ihtiyacı olmayabilir ama, kendisine sahip çıkamaz.o heyecan,korku herseferinde kendine çeker kişiyi...
çok anlamamakla beraber ilgi eksikliğinden kaynaklandığı söylenir.
kleptomani bir calma hastalıgıdır.. ornk:kleptomani hastası Hollywood'un masum yüzlü oyuncusu Winona Ryder'ın * yakalanması sonucu savunması 'sırf heyecan olsun diye yaptım' olmuştur..
(bkz: kleptoman)
erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülen ruhsal hastalık.
koleranın zaman hırsızlarına yaptığı kleptoman şarkısına ilham olan hastalık.
ihtiyacı olmadığı halde , rastgele herhangi bir şeyi çalma ihtiyacı duymaktır. psikolojik bir hastalıktır.
çocukluk yaşlarında başlar..Bu davranış akabinde, mutluluk, rahatlama ve büyüklük hissi içine girilir..Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık dört kat daha sık görülmektedir..Kişiler bu davranışlarına engel olabilmek için sosyal hayatlarını kısıtlayabilir ve çevrelerinden uzaklaşabilir, alışveriş yapmamaya çalışabilirler..Kişinin geçmişi ve şu anı ile ilgili zedeleyici olayların saptanarak, bunlara yönelik uygun düşünce şemaları geliştirilmesi ve toplumsal ilişkilerdeki uygunsuz savunma mekanizmalarının değiştirilmelerini hedefleyen terapiler, dürtüsel hareketleri ve kaygı durumunu azaltmaya yönelik ilaç tedavileri ve gerekirse hipnoz ile başarılı sonuçlar alınmaktadır..
mısır kralı faruk'un olduğu iddia edilen hastalıktır. hatta katıldığı bir davetten kaşık aşırdığını bile yazmışlardı da ben inanmamıştım.
çalma bağımlılığı olan psikolojik bir hastalıktır. kişinin değerli, değersiz eşyalar üzerinde rahatsızlığının yaratmış olduğu irade zayıflığı nedeniyle çalma dürtüsünün oluşmasıdır.
temelinde aç gözlülük yatan , daha sonra zihinde patolojik yer edinilmiş kompulsif davranış şekli.
ekonomik sebeplere bağlı olmaksızın ortaya çıkan, başkalarına ait eşyayı elde etme hissi, hırsı.
hiçbir nesnel gereksinme söz konusu olmadığı halde kişinin çalma zorunluluğu duyması (kleptomani).
ihtiyacı olmadığı, hemen kullanmayacağı halde ve maddi değeri nedeniyle satma düşüncesi olmadan bir takım nesneleri izinsiz olarak alarak, onlara sahip olma şeklinde bir dürtü kontrol bozukluğudur.
Genelde çocukluktan kalmış alışkanlıktır.
ihtiyacı olan, olmayan, değerli olan, olmayan herhangi bir şeyi çalarlar.
Sanıldığının aksine dünyada bu rahatsızlığa sahip çok insan vardır...
egoyu tatmin etmek için yapılan hareketler çalmayı kapsıyorsa hastasınız demektir.

(bkz: kleptomani)
adrenalin yüzünden hastalığa dönüşmüş olan tanı.

(bkz: winona ryder)
özellikle vize final zamanlarında başıma sık sık gelen hastalık kopya. bilgi çalma ama ben ödünç alıyordum söz diğer sınavda da ben sana yardım ederim deyip çalardım.
her çocukta bulunur aslında. ayıp, günah, yasak gibi şeylerle bastıran çocuk devam etmez. ama böyle bir yaptırım gelmediyse, devam edebilir çalmaya. genellikle çalınan şey çalındıktan sonra atılır ya da başka birine verilir. saklanmaz. çünkü kişi onu görmek istemez. her kleptomani hastasında ilaç tedavisi şart değildir. kişinin kendine verdiği telkinlerle de bu durum aşılabilir.
kişisel kullanım ve parasal değer için ihtiyaç duyulamayan eşyalara karşı çalma dürtüsüne karşı koyamamak. hırsızlık girişiminden önce bir gerginlik olur fakat hırsızlık anında haz alma, rahatlama gerçekleşir.
Kleptomaninin ruhsal dinamiklerinden bahsedersek. Varolan suçluluk duygusundan kurtulmak için yapılan bir edim, imgedeki düşmana bir zarar verme girişimi, ya da kişiyi önemli bir şeyden yoksun kılanlara karşı tasarlanmış bir intikam biçimi, veya nasılsa açılmış narsistik bir yara diye tanımlayabiliriz.
(bkz: kayıp trilyon)
(bkz: mercümek)
(bkz: akbil)
(bkz: gemicik)
(bkz: deniz feneri)

Ayrıca (bkz: Anladın sen onu).
hastalık diye nitelendirilse de inandırıcı gelmiyor kulağa.
bana daha çok alışkanlık olarak nüksediyor.
sapphire'de lüks bir lokantada oturmuş o filmlerde duymaya alışık olduğum yemeklerden birini yiyorum. bulunduğum ortamdan, yanımızda oturanlardan ve hatta karşımda oturan aile mevzularımı düzeltme süsü verip kendisinin sevgilisi olmamı isteyen evli oorta yaşlı adamdan memnun değildim.
hiç şaşırmıyor yalnızca önce neden tüm reality programlarındaki meseleler beni bulur diye içerlerken oha oda ne, piiii o ne değişik çay tabağı.
benim olsa, yuh saçmalama ya ben öyle bir insan mıyım, fark edilir hem.
karşımdaki hayaytan nefret ettirici sonunda ilgimi çekmediğini anladı ve onu dinlemediğimi.
yemeğimi bıraktım gitmem gerek üzgünüm ve düşüncelerinin yanlış olduğuna dair bişeyler zırvalarken gözüm yine çay tabağında. tam elimi uzatmıştım ki hoop garson geldi.
"bu çay bardağı altı* ilginizi çok çekti sanırım hanfendi." ben atarlanıp yok ne alakası var diyecekken, kırmızı diğerlerine oranla pahalı olan peçetelerden birini alıp çay tabağını içine koydu ve bana uzatarak, "alın lütfen" dedi.
ben etkilendiğim dizi karakteri gibi farkında olmadan, piiii çok saçma ama bu ya cidden mi. yok artık yemin ederim saçma, iyi alıyorum o zaman. diye diye gittim.

tabi günün hatırlanacak bir özelliği olmadığını anımsayınca..
(bkz: çöp)

- hastalıksa analizime göre sırf anı olsun diye araklamak öhm almak durumundaymışım.
genellikle belediyecilerde ve milletvekillerinde görülür.
eski ve zengin bir arkadaşımda vardı bu hastalık. adamın çalmaya hiç ihtiyacı yoktu. ama iki kuruşluk bir şeyi bile çalınca acayip haz alıyordu adam.

bende; birgün başımı belaya sokacaksın ne gerizekalı adamsın be diye, adam akıllı sinirlenip, selamı sabahı kesiyorum seninle şu andan itibaren diye söylenince; "honor özürdilerim bir daha yaparsam suratıma tükür bitti" demişti.

sonra yine gördüm ki benimle girdiği bir mekanda dahi çalmış birşeyler. sonra soğudum adamdan, öyle ufak ufak koptuk işte.

hayır çekecekler bizi bir binanın bodrumuna ver sopayı allah ver sopayı.

sikerim öyle hastalığı lan. herif karun gibi zengin ama çalıyor. hayır kendi başını belaya sok kardeşim, tek başınayken ne bok yersen ye.

biri yanındayken ne diye onunda başını belaya sokuyorsun a ibine?

kurtuldum adamdan iyi oldu.

sonuçta psikolojik bir hastalık tamam. ama tek başınayken yap be abi. durup dururken, hayatında bir sıraya bile kaynak yapmamış bir adamın başını ne diye belaya sokmak istersin?