bugün

Kişinin başkasında görüp sevmediği huyların, "keçinin sevmediği otun burnunun dibinde bitmesi" gibi, bizzat birçoğuna sahip olması sonucu, kaçacak yeri de olmayışıyla beraber kendinden yorulması eylemidir.

Arkadaş olsa arkadaşlığını kesersin, sevgili olsa ayrılırsın, evli olsan boşanırsın ama insan kendisinden de kaçamaz ki. Düşünsenize tüm bir hayatı kendimle yaşayacağım, ya sabıııır.
Katlanılması zor bir insanım, öyle ki kendi kendime gıcık oluyorum. Çok sakarım, dolaptaki yağı (nasıl olduysa!?) bal sanıp komple üstüme döktüm. Aynı zamanda kafama koyduğum şeyi yapmak istiyorum her zaman ama bazen bazı şeyler onca çabama rağmen bile çok iğrenç oluyor. Bir de sakarlıkla tüm saçma olayları kendi üstüme çekme özelliğim sayesinde, her şey üst üste gelince oturup "çok sıkıldım valla kendimden" diye sızlanıp duruyorum. Her şeyden sızlanmak da fena, ağzıma çakasım geliyor bi' tane. Ah bir de her şeyden bu kadar kolay sıkılmasam. Yine serzeniş, püü.
Her kirpiye yavrusu pamuk gelir, benim annem bana diyor ki "çok ilginç bir insan olduğunu söyleyebilir miyim fallacy". Söyleyemez misin güzel annem, söylersin tabii.
Öyle atasözlü deyimli bir entry oldu.
kendinden değildir o çevrendendir. hayatındaki insanlardandır.
Herkesin sanki anlaşmış gibi senin hayatını mahvetmelerinden sonra oluşan yorgunluktur.
susmak bilmeyen iç sesine maruz kalan insan için kaçınılmaz son.
iç ses biraz mutsuz ve huysuz ebeveyndir ve beden olan çocuğa daima müdahale halinde bulunmasıdır.Bu da bir bütün insanın bileşkesidir.Kendimize biraz şefkatli olsak kendimizi yormamış oluruz.
bkz:düşüncelerin davranışları çekmesi