bugün

geleneksel türk tiyatrosunda bir gölge oyunudur. iki başoyuncusu vardır: karagöz ve hacivat. karagöz, okumamış halkı; hacivat ise aydın ya da yarı aydın kişileri temsil eder. yazılı bir metin yoktur. doğaçlama yoluyla oynatılır.
KARAGÖZ VE HACiVAT KUKLA ORTAOYUNU'NDA KULLANILAN MALZEMELER

KARAGÖZ def 'i.

Çapı : 31 cm.
Derinliği :4,5 cm.
Tek tarafına deri gerilmiş tahta kasnak, kasnağa takılı 8,5 cm. çapında 5 çift zil var.

KARAGÖZ düdüğü. Nareke (Kamıştan)

Boyu : 16 cm.
Çapı : 2 cm.
Bir ucuna ince kâğıt gerilmiştir.

KARAGÖZ figürü değnekleri.
Çift uçlu.

* 2 Adet 48.5 x 1.4 cm.
10 Adet 48.5 x 1.4 cm.
2 Adet 40 x 1.4 cm.
3 Adet 33 x 1.4 cm.
* 1 Adet 41 x 1.4 cm.

* Uçlarından biri deliklidir.

KARAGÖZ figürü değnekleri.
Tek uçlu.

7 Adet 53 x 1.4 cm.
3 Adet 48,5 x 1.4 cm.
2 Adet 43 x 1.4 cm.

KARAGÖZ perdesi.

En : 85 cm.
Boy : 125 cm.
Cinsi : Kalın Amerikan bezi.

KARAGÖZ oynatım tezgâhı.

Yükseklik : 188 cm.
Uzunluk : 279 cm.
Gölge Oyunu sanatı Orta Asya'dan Türkiye'ye göç eden Türkler tarafından getirilmiştir. Bir başka rivayete göre Yavuz Sultan Selim'in 1517'de Mısır'ı fethinden sonra bu sanat Osmanlı Devletinde gelişmiştir .

Gerçekte, Karagöz ve Hacivatın Bursada yaşamış karakterler olduğu ve Sultan Orhan Camii inşaatında çalıştıklarıdır. Bursa da, Atatürk Caddesindeki Şeyh Küşterinin (Küşterli Mahmud) mezarı bunun ispatıdır. Oyunlarda Şeyh Küşteri Meydanı diye başlanan birçok diyalog, Şeyh Küşterinin bu işin Piri ve yaratıcısı olduğunu vurgulamaktadır. Karagözün mezarı ise bugün çekirge caddesinde Karagöz ve Hacivatın Anıt mezarının bulunduğu bölgededir. Karagözün mezar taşı bugün Yeşilde bulunan Türk islam Eserleri Müzesinde bulunmaktadır.

Oyunun baş rolünde Karagöz ve Hacivat adlı iki zıt karakter vardır. Karagöz halkın ahlak ve sağduyusunun temsilcisidir. Özü sözü birdir. Hacivat ise medrese eğitimi görmüş, kaypak, düzene uyan entelletüel bir karakterdir. Diğer tipleri Tuzsuz Çelebi, Matiz, Beberuhi,Arnavut, Yahudi, Çerkez, Kürt, Laz, Tiryaki, Zenneler vb. oluşturur.

Türk el sanatlarının sahne sanatına dönüşümünün dünyadaki ilk ve tek örneği olan Karagöz Kukla Tiyatro oyunu ve oyunun figürleri, metin veya senaryoya göre sert ve kalın deriden kesilerek boyanır ve ışıklı perdeye yansıtılır. El ile hareketlendirilen, ses ve müziğe göre ustasının tarzına göre aktiflik kazanan kuklalar (tasvirler) perde yansımasında seyirci görecek biçimlerde karşı karşıya veya arka arkaya dururlar.

Karagöz'ün oynatıldığı beyaz perdeye "ayna" adı verilir. Hayal Perdesi; adı da verilen ışıklı 85X125 cm. boyutlarında ki tahta tezgahta yansıma olarak gösterilir. Figürler deliklidir ve bu deliklere uygun uzunluktaki tahta çubuklar geçirilir. Perdeler önceleri 2 x 2,5m iken sonraları 110 x 80m ebadında yapılmaya başlanmıştır. iç tarafta perdenin altında kurulmuş "peş tahtası" vardır. Oyunda bunun dışında zil, tef, kamış, nareke (düdük), perdeyi aydınlatacak kandil veya ampul vardır. Bunlar peş tahtası üzerinde bulunur. Oyunda kullanılan tasvirler 32-40 cm büyüklüğünde olup genellikle manda, sığır ve deve derisinden yapılır. Deriler özel bir yöntem ile şeffaf hale getirilir. Daha sonra "nevregan" adı verilen ucu keskin bıçaklarla işlenir. Parçalar birbirine kiriş veya katküt adı verilen iplerle bağlanır. Daha sonra tasvirler çini mürekkebi veya kök boya ile boyanır.

Karagöz'de işlenen konular komik öğelerle verilir. Çifte anlamlar, abartmalar, söz oyunları, ağız taklitleri belli başlı güldürü öğeleridir :

Hacivat'ın semai söyleyerek perdeye geldiği, perde gazelini okuduktan sonra Karagöz'ü çağırdığı ve Karagözle Hacivat'ın kavga ettikleri giriş bölümüne mukaddime denir. Bu bölümde Hacivat'ın söylediği perde gazelinde oyunun bir öğrenme aracı ve gerçeklerin göstergesi olduğu belirtilerek felsefi tasavvufi anlamı vurgulanır.

Muhavere bölümünde, bu oyunun baş kişileri olan Karagöz ve Hacivat arasında geçen salt söze dayanan olaylar dizisinden sıyrılmış somutlaştırılmış ikili konuşma yer alır. Muhavere tekerleme biçiminde de olabilir. Bu bölümde Karagöz ve Hacivat'ın kişilik özellikleri ve yaratılış açısından birbirlerine karşıt özellikleri vurgulanır. Muhavereler oyunla ilgili olabildiği gibi, ilgisiz de olabilir. Bunun yanısıra çifte Karagözlü muhavere, gelgeç muhaveresi ve ara muhavere çeşitleri de vardır.

Asıl hikayenin anlatıldığı, diğer tiplerin perdeye geldiği bölüme fasıl adı verilir. Oyun buradaki konuya göre isim alır. Fasılın sonunda oyuncular bir biçimde perdeden ayrılır. Hacivat ve Karagöz kalır.

Oyunun sonunun haber verildiği Karagözle Hacivat arasında geçen bitiş bölümünde seyirciden yapılan hatalar için özür dilenip bir sonraki oyunun duyurusu yapılır ve oyun sona erer.

Karagöz'de hiciv ve taşlama vardır. Bu taşlamalar mizahi bir üslupla devlet yöneticilerine kadar uzanmıştır.

Karagöz, saray tarafından ilgi görmüş ve desteklenmiştir. Yapılan şenliklerde, şehzadelerin sünnet düğünlerinde Karagöz gösterilerine yer verilmiştir.

Karagöz özellikle istanbul Merkezli Osmanlı kültürüyle bütünleşmiştir. istanbul'un yaşamını Karagöz oyunlarında görmek mümkündür. Ağalık, Büyük Evlenme, Kayık ve Tahmis bunlardan bazılarıdır. Ferhat ile Şirin, Balıkçı, Cazular, Kanlı Nigar, Leyla ile Mecnun, Ters Evlenme, Tahir ile Zühre, Yalova Sefası, Karagöz'ün Yazıcılığı, Karagöz'ün Aşıklığı, Karagöz'ün Hekimliği vb. Karagöz'ün bilinen diğer oyunlarıdır.

Oynatanlar ise Hayali (Usta), Çırak (Yardımcı), Sandıkkar (2. Yardımcı), Yardak (Hanende), Dayrezen=Dairezen (Def Çalan) ve Hammaldır. (Karagöz Zembilini Taşıyan)

Osmanlı Dönemi'nin en önemli eğlence türlerinden olan Karagöz, Ramazan'lar da, sünnet düğünlerinde, şenliklerde, kahvehanelerde ve bahçelerde oynatılmaktaydı. Dönemin toplumsal olaylarını eleştirel bir gözle konu edinen Karagöz'ün yaygın olarak istanbul'da oynatıldığı bilinmektedir. Anadolu'nun diğer kentlerine ise turneye giden sanatçılar aracılığı ile yayılmıştır.

Günümüzde ülkemizi tanıtıcı sanatların başında gelen Karagöz turistik otel ve lokantalarda oynatılmaktadır. Radyo ve daha çok televizyon aracılığı ile seyirciye ulaşmaktadır.

Karagöz çalışmaları Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği (UNIMA) Türkiye Milli Merkezi Başkanlığı ve Kültür Bakanlığı'nca yürütülmektedir.

http://www.mkutup.gov.tr/...agoz/kgoz%20hakkinda.html
karagöz oyununun eski ismi zıll-ı hayal'dir. zıll-ı hayal'in hayal gölgesi gibi bir anlamı vardır.
karagöz ve hacivat'ın atışmaLarından;

--spoiler--
hacivat: karagöz sen hiç ehL-i sohbet değiLsin..
karagöz: sen de hep geveze musibetsin..
--spoiler--

--spoiler--
hacivat: akşam-ı şerifLer hayırLı olsun..
karagöz: ısıtmaya uğrada rengin soLsun..
--spoiler--

--spoiler--
hacivat: yazık karagöz yazık!.. şu dünyaya eşek geLdin eşek gideceksin..
karagöz: aa kerata! sen eşek geLip de sürücü beygiri mi gideceksin..
--spoiler--
Çipuranın yakın akrabası olan Karagöz, elips şeklinde, yassı, gümüşi pulları olan yerli bir balıktır. Baltabaş, Sivrigaga, Sargos ve Mırmır gibi çeşitleri vardır. Ortalama 20-25 cm, en 50 cm boyunda olur. Yazın taşlık ve yosunluk, midyesi bol yerlerde yaşar. Kışın derin sulara çekilir. Her mevsimde yenebilen bu balık, özellikle Mayıs-Temmuz ayları haricinde daha yağlı ve lezzetlidir. Aynen Çipura gibi ızgarası, buğulaması, fırını ve çorbası çok güzel olur. 1 kg ve daha büyüklerinin fırını tercih edilmelidir.
hacivat ın sözlerine verdiği zekice cevaplarla, kendini üstün biri sanarak önüne gelene akıl hocalığı taslayan hacivat benzeri aydınlara ders verir.
Oyunun hiç şüphesiz başrol oyuncusu Karagözdür. Saf ve iyi niyetlidir. Okumamış bir halk adamıdır. Hacıvatın kullandığı yabancı kelimeleri anlamaz ya da anlamaz görünüp, onlara yanlış anlamlar yükleyerek ortaya çeşitli nükteler çıkarırken bir taraftan da Türkçe dil kuralları ile yabancı kelimeler kullanan Hacivat ile alay eder. Her işe burnunu sokar,her işe karışır, sokakta olmadığı zaman da evinin penceresinden uzanarak, ya da içerden seslenerek işe karışır. Dobra, zaman zaman patavatsız yapısından dolayı ikide bir zor durumlarda kalırsa da bir yolunu bulup işin içinden sıyrılır. Çoğu zaman işsiz, geçim derdindedir . Başında ışkırlak adı verilen oynak bir şapka vardır. Ve Karagöz de böyle tanınır.Oyunda sadece Karagöz-Hacivat değil başka oyuncularda vardır.Yunan hırsızlar hacivat ve karagözümü alıp karagözis ve hacivatis adını vererek ülkelerine ait olarak gösterirler.
mırmır balığının olduğu her yerde rastlanabilen balıktır. Adını kuyruk kısmındaki siyahlıktan alır. Çipurayla yakın akraba olmasına rağmen tadı çipuraya göre lezzetsizdir. Sahil bölgelerinin kıyı kesimlerinde en çok rastlanan balıklardan biridir.
çipura balığına en çok benzetilen bir balık türüdür ama lezzet olarak çipuranın yanından bile geçmezdir. adana ve çevresinde tahta balığı olarak da anılır.
Karagöz" gazetesi, 10 Ağustos 1908"de yani II. Meşrutiyet"in ilanından topu topu 17 gün sonra çıkmaya başlamıştır. Hürriyet"in ilanıyla II.Abdülhamid"in sansürü kalkınca oluşan serbestlik ortamında; düşüncelerin sansüre tâbi olmadan özgürce yayınlanabilmesi hem yayıncıları hem okurları bir gazete ve dergi bolluğu ve çılgınlığı içine sürüklemişti. Hürriyet"in ilanını izleyen iki ay içinde 200"ün üstünde gazete ve dergi çıkar, ama çoğu kısa bir süre sonra kapanır. Bunun ender istisnalarından biri yaşamını 40 yıldan fazla sürdürecek "Karagöz" gazetesidir.

Karagöz gazetesinin sahibi, o dönemlerin deyimiyle "sahib-i imtiyazı" Ali Fuad Bey"dir. Ali Fuad Bey(?-1919), ülkemizin ilk karikatürcülerinden biridir. ilk karikatürlerini Çaylak Tevfik Bey"in 1870"li yılların ilk yarısında çıkardığı "Letaif-i Âsâr" isimli mizah dergisinde yayınlamıştır Daha sonraları yine Tevfik Bey"in lakâbına neden olan "Çaylak" dergisinin 1875-1876 yılları arasında yayınlanan sayılarında karikatürlerine rastlıyoruz.. Türk karikatür tarihinin araştırılmasında büyük emekleri olan Turgut Çeviker; Ahmet Fuat Bey"i "tasvirci" bir karikatürist olarak tanımlar, yani karikatürleri resim gibidir ve mesajlar karikatürün altındaki yazılar ile verilir; daha ileride ünlü karikatüristimiz Cem"in öncülüğünü yapacağı çizgilerle mesaj veren ustalığa sahip değil, naif hatların egemen olduğu karikatürlerdir.

III. Meşrutiyet ilan olduktan sonra Ali Fuad Bey, kesintiye uğramış gazetecilik merakını tatmin için hemen kolları sıvar, Kadıköy"deki Mühürdar Gazinosu"nda arkadaşlarıyla buluşup anlaşır ve Belediye Muhasebe Müdürü Reşat Bey"den aldığı 500 lira borç ile gazetesini çıkarır. Gazete halka dönük bir mizah dergisidir, haftada iki gün çıkmaktadır; bol karikatürlü ve olayları halkın anlayabileceği sade bir dille anlatıp yorumlamaktadır. Ne incelikli mizah dergileri olan "Kalem" ve "Cem" gibi aydınlara dönük, halka tepeden bakan, Fransızca bölümü olan ve iyice siyasete soyunan dergilere öykünmekte ne de iyice bayağılaşan ve seviyesiz yayınlar yapan dergilere benzememektedir. Bu tutumuyla beğeni toplar ve geniş kitlelerce sevilip alınır. Öyle olur ki satışları birçok gündelik gazeteyi geçer ve Ali Fuad Bey, aldığı borcu ödeyip yayınını rahatlıkla sürdürür.

Belirtmemiz gereken bir husus "Karagöz" tiplemesinin Türk basınına bu gazete ile girmediğidir. 1870"li yıllarda Teodor Kasab"ın çıkardığı "Hayal" mizah dergisinde ilk kez olarak işlenen konular Karagöz-Hacivat konuşmalarıyla, o zamanki deyimle "muhavereleri" ile verilmiştir. Bu derginin karikatüristlerindoen biri olması muhtemel Ali Fuad Bey, gazetesini çıkarırken bu örnekten hareket etmiş ve adını "Karagöz" koyduğu gazetesinde bu uygulamayı sürdürmüştür. Kütüphanemizde bulunan ilk on yılına ait "Karagöz" koleksiyonunun incelenmesinde gazetenin içeriği ile ilgili şunlar saptanmıştır.

Gazetenin ilk sayfasında o günün konusu olan bir karikatür ortada sunulmakta ve "Muhavere" başlığı altında bir Karagöz-Hacıvat konuşması yer almaktadır. Bu konuşma o günlerde gündemde olan bir konuyla ilgilidir. Bu bütün sayılarda görülen bir bölümdür. Bu yazıların uzun süre bizzat Ali Fuad Bey tarafından yazıldığını kendisini iyi tanıyan Münir Süleyman Çapanoğlu"Karagöz" ile ilgili bir yazısında belirtmektedir. Dört sayfalık gazetenin diğer sayfalarında "Takvim-i Ceraid" (Gazetelerin Takvimi) başlığı altında o günlerde gazetelerde çıkan haberler yorumlanmakta, yine "Dahili" başlığı altında bazı yurtiçi haberleri verilip buna Karagöz"ün yorumları eklenmekte; "Telgraf" başlığı altında ise yurtdışı haberler iletilip yorumlanmaktadır. Bazı sayılarda manzum söyleşiler ve çeşitli konulanr hakkında manzum yazılar bulunmaktadır.

"Karagöz"ün satışı artınca ilan da almaya başlamıştır; bu arada bazı ilginç uygulamalara da rastlıyoruz. Gazetenin taşra bayiliklerini alıp, gazeteyi satıp parasını göndermeyenler açıkça teşhir edilip okuyucu katında cezalandırılmaktadır.

Ali Fuad Bey, herhalde II.Abdülhamid döneminden deneyimli olduğundan mevcut iktidarlarla iyi geçinmeyi ilke edinmiş ve bu nedenle bütün yayın yaşamı boyunca gazetesi hiç kapatılmamıştır. Bunun ilginç bir saptamasını 31 Mart ayaklanmasında görüyoruz. ilk başta irtica karşıtı yazılar yazan "Karagöz" 31 Mart Vak"ası gerçekleşip asi askerler istanbul"a egemen olunca dil değiştirmiş "Muhterem Ulema ve Askerimiz" diye asileri metheden yazılar yayınlamış, ancak isyan bastırılınca çark etmiş ama eleştirileri de üstüne çekmiştir. Onun üzerine bir düzeltme yazısı yayınlayarak asilerden korktuklarından öyle yazmak zorunda kaldıklarını belirtmiş ve ittihat Terakki karşıtlarını acımasızca eleştirenlere katılmıştır ve o günden itibaren biraz "sade suya tirit" muhalefet yapmıştır.

Ali Fuad Bey, 1912"de gazetenin yönetimini dönemin önemli aydınlarından ve "materyalizm" konusunu ülkemize ilk getiren kişi olan sosyalist eğilimli Baha Tevfik Bey"e vermiş ve Baha Tevfik Beyin ölümüne kadar (15 Mayıs 1914) dergi yepyeni bir hüviyet kazanmıştır. Bu dönemde özellikle Baha Tevfik Bey"in gazetenin ikinci sayfasında çıkan "Hasbıhal" başlıklı yazıları ilginçtir ve daha önce Karagöz"de rastlanmayan bir içerik ve niteliği simgeler.

Baha Tevfik Bey"in ölümünden sonra gazete dönemin ünlü yazarı Aka Gündüz"ün yönetiminde yayınlanır. Bu sırada I.Dünya Savaşı çıkmış ve Türkiye Almanya safında savaşa katılmıştır. 1914-1918 arası Karagöz savaş koşullarında yayın yapan ve ingilizleri"Con Kikirik" adı altında aşağılayan bir yayın organıdır. Savaştan sonra Karagöz, mütarake dönemine sahibi Ali Fuad Bey"in ölümüyle girer. gazete kızkardeşi Fatma Hanım"a kalmıştır; o da yönetime deneyimli yazar ve gazeteci Burhan Cahit(Morkaya 1891-1949)" i getirir. Karagöz, mütarake döneminde Ankara hükümetleri taraftarı bir tutum içindedir. Bu okuyucu katında saygınlığını artırır, bir ara istanbul"da ençok satan gazete bile olur. Cumhuriyet"in ilanından sonra da Burhan Cahit"in usta yönetimiyle bu başarısını sürdürür. 1928 yılında Latin harflerinin kabulü, bütün matbuat gibi Karagöz" ü de etkiler, satışlar düşer. Burhan Cahit de kendi gazetesi "Köroğlu" nu çıkarmak için Karagöz" den ayrılır. Bir süre Ornan Seyfi Orhon ve Refik Ahmet Sevengil yönetiminde çıkmaya devam etse de 26 Ocak 1935" de kapanır.

Kapanınca dönemin iktidar partisi Cumhuriyet Halk Fırkası, gazeteyi sahibi Fatma Hanım"dan satın alır ve deneyimli gazeteci Sedat Simavi"nin yönetiminde halka dönük bir mizah dergisi olarak çıkarmayı sürdürür. Bu dönemden 1950 yılına kadar Karagöz artık Cumhuriyet Halk Partisi"nin halka dönük bir yayın organı olarak yaşar. Deneyimli gazeteci Sedat Simavi, başarılı bir gazetecilik sergiler; özellikle II. Dünya Savaşı"nın bunalımlı günlerinde geniş kitlelerin moralini yükseltecek yayınlarla gazeteyi başarıyla sürdürür. Bu dönemdeki ilginç bir gelişmede 1935- 1938 arası Kemal Tahir"in Karagöz"de önce muharrir sonra yazı işleri müdürü olarak çalışmasıdır. 1938 yılında Nazım Hikmet"le birlikte Donanma Davası"nda hapse girince bu görevi biter.

1950" de Sedat Simavi Karagöz"ü bırakır. Hem kendi kurduğu ve çok tutulan Hürriyet gazetesi ile uğraşmaktadır ve asıl önemlisi de Cumhuriyet Halk Partisi seçimleri kaybetmiş, muhalefete düşmüştür.

"Karagöz" bundan sonra etkisini hızla yitirerek beş yıl daha kesintili olarak çıkar, ama 1955 yılında 4785. sayısıyla birlikte kapanır. Tam 47 yıl yayınlanmıştır.

http://www.tumgazeteler.com/?a=2774526
Ebabil yayınlarının ''şiir ve temaşa dergisi'' sloganıyla, Hakan Şarkdemir'in yayın yönetmenliğinde, Osman Özbahçe, Serkan Işın ve Ali K. Metin tarafından Ankara'da yayınlanmaya başlayan iki aylık edebiyat dergisidir.sekizinci sayısı bayilerdedir.edebiyat dünyasının genç yeteneklerinin seçkin yazı ve şiirlerini zevkle okuyabileceğiniz, edebiyat dergisi etiketiyle piyasada bir dünya varolan dergilerden farkını hemen farkedebileceğiniz bir yayındır aynı zamanda
Ağrı ilinin Taşlıçay ilçesine bağlı bir köy.

ilçenin tüm köyleri için:

(bkz: Taşlıçay)
balıkesir ilinin Dursunbey ilçesine bağlı bir köy.

ilçenin tüm köyleri için:

(bkz: Dursunbey)
balıkesir ilinin Kepsut ilçesine bağlı bir köy.

ilçenin tüm köyleri için:

(bkz: Kepsut)
çorum ilinin iskilip ilçesine bağlı bir köy.

ilçenin tüm köyleri için:

(bkz: iskilip)
üzerinde siyah çizgiler olan ve küçüğü de kakara olarak adlandırılan balık türüdür.
çorum ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köy.

ilçenin tüm köyleri için:

(bkz: çorum/#8261614)
Diyarbakır ilinin Bismil ilçesine bağlı bir köy.

ilçenin tüm köyleri için:

(bkz: bismil/#5120249)
oyunun başrol oyuncusudur karagöz. okumamış bir halk adamıdır. hacivat'ın kullandığı yabancı kelimeleri anlamaz ya da anlamaz görünüp, onlara yanlış anlamlar yükleyerek ortaya çeşitli nükteler çıkartırken bir taraftan da türkçe dili kuralları ile yabancı kelimeler kullanan hacivat ile dalga geçer. her işe burnunu sokar, her işe karışır, sokakta olmadığı zaman da evinin penceresinden uzanarak ya da içeriden seslenerek işe karışır. dobra, zaman zaman patavatsız yapısından dolayı ikide bir zor durumda kalırsa da bir yolunu bulup işin içinden sıyrılır. genellikle geçim derdindedir, çoğu zaman işsizdir.

kadın karagöz
gelin karagöz
eşek karagöz
çıplak karagöz
bekçi karagöz
çingene karagöz
davulcu karagöz
tutumlu karagöz
ağa karagöz.
erzurum ili, karaçoban ilçesine bağlı bir köy.

ilçenin tüm köyleri için:

(bkz: karaçoban/#8987053)
elimde bir adet osmanlıca baskısını bulundurduğum tarih şahidi mecmua.
bir eli sakalında; diğeri ise v şeklinde karşıyı gösteren kukladır.

Rivayete göre Hacivat ve Karagöz, Orhan Gazi devrinde yaşamış cami yapımında çalışan iki işçidir. Kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi nin, ' cami vaktinde bitmezse kelleni alırım ' dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesine Karagöz ve Hacivat ı şikayet eder. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. Karagöz ve Hacivat ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen Şeyh Küşteri, ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. Bu sayede Hacivat ve Karagöz tanınır.

Edit: Kırklareli ilinde otogar karşısında Karagöz heykeli vardır. Bu şehirde doğmuş olduğu bilinir.
görsel
Gölge oyununun Anadolu'ya gelişiyle ilgili değişik görüşler ileri sürülmektedir. Bu görüşlerden birisi gölge oyununun Orta Asya'dan ve iran üzerinden Anadolu'ya getirilmiş olduğu şeklindedir.

Bu görüşü savunanlar, Orta Asya'da oynatılan "Çadır Hayal" ve "Kolkorçak" adı verilen kukla oyunları ile gölge oyunu arasında baş kurmuşlardır. Özellikle Çadır Hayali gölge oyunu olarak değerlendirilmiş. Türklerin Orta Asya'da gölge oyunu oynattıklarını, göçlerle de Anadolu'ya getirdiklerini ifade etmişlerdir. Bu görüşe bazı araştırmacılar da katılmıştır. Oysa çadır hayali, ipli kukla, Kolkorçak el kuklası olup, bugün de aynı isimde Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden Özbekistan'da oynatılmaktadır.

Kukla ile gölge oyunu konusunda araştırmalarda ikisinin birbiriyle karıştırılmasının ve yanlış yorumlanmasının nedenlerinden biri "hayal" sözcüğünün hem kukla hem de karagöz oyunu için kullanılmasıdır. XVII. YY''da, ikisini birbirinden ayırmak için "Karagöz" ve "Kukla" terimleri kullanılmaya başlanmıştır. (And, Metin; Dünya'da ve Bizde Gölge Oyunu, Ankara 1977, Doğu Matbaacılık, 446+xxxıı s.262, Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları)

Karagöz gölge oyununundaki karakterlerin sınıflandırılması Prof. Dr. Metin And tarafından şöyle yapılmıştır:

1. Eksen Kişiler; karagöz, hacivat,
2. Kadınlar; bütün zenneler,
3. istanbul Ağzı; Çelebi, Tiryaki, Beberuhi,
4. Anadolulu Kişiler; Laz, Kastamonulu, Kayserili, Eğinli,
5. Anadolu dışından gelenler; Muhacır, Arnavut, Arap, Acem,
6. Müslüman Olmayan Kişiler; Rum, Frenk, Ermeni, Yahudi,
7. Kusurlu ve Ruhsal Hastalar; Kekeme, Kambur, Hımhım, Deli, Esrarkeş, Sağır, Aptal,
8. Kabadayılar ve sarhoşlar; Efe, Zeybek, Matiz, Tuzsuz, Sarhoş, Külhanbeyi,
9. Eğlendirici Kişiler; Köçek, Çengi, Kantocu, Hokkabaz, Cambaz, Curcunabaz, Hayalci, Çalgıcı,
10. Olağan Üstü kişiler, yaratıklar; Büyücü, Cazular, Cinler,
11. Geçici ikinci kişiler ve çocuklar.