bugün

herkes..
hekes o kadar dolmuş o kadar kalabalık ki.. kimin hayatına girsen fazlalıksın.
pazartesi günü metrobüse binmek.
aşırı tedirgin olduğum ortam.
görsel
gürültücü bir ortam..
hani nasıl desem,
bir yaşam savaşı..

birbirinden haberi bile olmayan insanların oluşturduğu bir düzen..

ironik belki ama aynı zamanda içinde en çok sessizlik barındıran cinsten..
kalabalıktan nefret ederim. içim daralır, psikolojim bozulur.
kalabalığı asla sevmem hep bir karmaşıklık hep bir baş ağrısı vardır az olsun öz olsun .
görsel
boğar.sıkar.
Bazen kendim bile kendime kalabalık geliyorum.
güzel yerlerin beraberinde bir getirisidir. bir yer ne kadar güzelse ya da bir otobüs hattı ne kadar iyiyse o ölçüde kalabalık olabilmektedir. kalabalık anormal bir durum değil bence. zaten karantina zamanında korona yeni çıkmış ve zirvedeydi diye kalabalık yoktu ve yasaklar, önlemler de vardı.
"Kalabalıklar daima tehlikelidir. içlerinde mutlaka ruhlarını ucuza satan alçaklar bulunur."
Victor Hugo
Ezel dizisindeki psikopat katil temmuz’un çok güzel bir sözü var.
“Saklanacaksan kalabalığa saklanacaksın. Çünkü kalabalıkta herkes birbirine benzer..”
" Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum..
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor; yoksa dudakların mı anlayamıyorum..."

(bkz: çağrışım)
ingilizcesi crowded olup kelime anlamı nerede çokluk orada bokluk demektir.
bir gündü, hava ılık
ve cadde kalabalık....

bir kadın sapıverdi önümden dönemece;
yalnız bir endam gördüm, arkasından, ipince.
ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim,
çarpıldım, sendeledim.
bir gündü mevsim bayat
ve esnemekte hayat....
dönemeçten bir tabut çıktı ve üç beş adam;
yalnız bir ahenk sezdim, çerçevede bir endam.
ve tabutta, incecik, o kadın var, anladım;
bir köşede ağladım...

necip fazıl kısakürek - 1940