bugün

tek ihtiyacımız iyilik zaten. bakkaldan gelse de olur.
bizim bakkalın da öğrenmesi gerekendir. adam pek iyi değil. kaynak hiç değil.
ah be nerede o eski bakkallar adam gibi on numara insanlar.
duyduğuma göre erikli'nin yeni sloganıymış. yakışır.
iyilik kaynağı, aslında insanın kendisidir. insanın aklı ve yüreği iyiliğin nüvesidir. erikli de, su kaynağı ile iyilik kaynağını birleştirip güzel bir reklam sloganı yapmış.
herkesin hayatında olması gerekendir. kimine göre dosttur, bazısı anne der, başarı diyen hırslı insanlarda vardır tabii, hayattan pek bir beklentisi olmayan da minik bir bebeğin gülümsemesidir der, bense kesinlikle sağlık diyorum. o olmadan hiçbir şeyin anlamı da olmuyor. hiçbir şeyden zevk alamıyorsunuz. bunu en yakın zamanda yaşamış biri olarak söylüyorum. su içmeyi ihmal etmeyin her şeyin başı su. benim tercihim memleketimin oralardan gelen erikli, en güvenilir marka bence.
keşke sahiden böyle bir kaynak olsa ve insanlar o kaynağa erişebilse. iyilik kazansa, bütün dünya buna inansa, hayat bayram olsa.
bir zamanlar babam hep iyi ol evladım, insanlar için umut olman, iyilik aşılaman, iyiliğin kaynağı olman gerekir derdi. ne güzel söylemiş babam, gerçekten de haklıymış, hayatımıza iyilik katan şeyler o kadar az ki bulunca değeri anında anlaşılıyor. mesela evde film izlerken yediğin bol tuzlu patlamış mısırın üstüne kana kana içtiğin buz gibi sudur iyilik kaynağı.
mahallenin güzelliklerinden en kayda değer şey çocukluğunda top koşturduğun mahalenin sokaklarıdır. ve aynı zamanda o bakkalıdır seversin sayarsın iyilik görür mutlu olursun. işte o senin iyilik kaynağındır.
bizim mahallede bir bakkal amca vardı adam her gittiğimde bir şeyler ısmarlardı. onun yaptığı gibi iyiliği kaynağından veren kimse olmadı hayatımda.
bir insanın güzel şeyler yapmasını sağlayan mutlaka bir iyilik kaynağı vardır, bu kaynak insanın en mutlu anlarının kaynağıdır, bazen iyiliğin kaynağı iftara 10 dakika kala kapıda beliren babanın elindeki sıcacık ramazan pidesidir, bazen iyiliğin kaynağı sabah kahvaltıda buram buram kokan taptaze bir çay, bazense yorgunluğun üstüne içilen bir bardak sudur.
iyisi vardır elbet mahalle bakkalının. mahalle bakkalı komşudur, dosttur. yeri geldiğinde çocuğun okuldayken evinin anahtarını bile emanet edersin gelince versin diye.
suyunu günlük ihtiyaç bildiğim erikli'nin yeni sloganı. bakkal gibi halk adamlarının kendini toplumdan biri olarak görmesini sağlayacak bir kampanya olmuş. ellerinizden öperim.
bir de şu markaların promosyonlarını tanısa daha iyi olacak bakkaldır. bazıları bedava cipsleri vermiyor.
çocukken bir mahalle bakkalı vardı bizim mahallede. adam işinin ehliydi harbici anlıyordu yani esnaflıktan. sene 2000 falan sanırım acayip acıkmışım hani böyle ölecek gibiyim annemlerde yok evde. çareyi bizim hasan amcada aldım. aramızdaki diyalogo az çok yazıyorum.

h: hasan amca b: ben

b: hasan amca selam annemler kurana gitmiş sanırım karnım da acayip acıktı ben senin yerine bugün gelecek kolileri taşısam ekmek arası bişiyler yapabilir misin bana çok açım abi.

h: (anadolu şivesiyle) oooo triumpintrump neden acıktığın gibi gelmedin oglum kimi aç bıraktık biz git ordan bi meyve suyu kap gel sana kaşarlı sucuklu güzel bir tost yapayım.

b: hasan amcam beee çok sagol yemegimi yiyeyim sana söz yardım edecegim.

yemegimi yedim karnım çok şükür doydu. o gün koli falan gelmedi toptancıdan benim içinde kıyak olmuştu aslında.

aradan 2 hafta geçmeden hasan amca böbrek yetmezliğinden hayatını kaybetti. o günden beri o tostun tadını unutamadım her tost yediğimde keşke hasan amcam hayatta olsa sabaha kadar kolilerini taşısam derim.
bu başlığa girilen her entry için kaç para reklam ücreti alıyoruz merak ettiğimdir.

herkes edebiyatçı olmuş vay amk.

enteresan.
Mahalle bakkalının iyilik kaynağı olduğu günler çok eskilerde kaldı. Kapital sistem onları baya bir eritti. Kalanlarında yüzleri gülmüyor artık. insanın kıymetini, gidince anlıyoruz. Bu insanlarda ağır ağır ayrılıyorlar aramızdan...
bir zamanlar babam hep iyi ol evladım, insanlar için umut olman, iyilik aşılaman, iyiliğin kaynağı olman gerekir derdi. ne güzel söylemiş babam, gerçekten de haklıymış, hayatımıza iyilik katan şeyler o kadar az ki bulunca değeri anında anlaşılıyor. mesela evde film izlerken yediğin bol tuzlu patlamış mısırın üstüne kana kana içtiğin buz gibi sudur iyilik kaynağı.
küçükken bisiklet lastiği şişirmek için hemen hemen her gün bir lira borç alınan remzi amcam'dır. adamdır. insanın insanıdır.
mahalle maçı esnasında patlayan top için topladığımız para çıkmadığında bir tane kames verip, alın oynayın sonra tamamlar verirsiniz diyen bir bakkalımız vardır köşebaşında işte iyilik kaynağı budur.
alışverişinizi büyük marketlerden yaparsınız ama cenazenize erdal bakkal gelir :/
içimizden birisidir. kendileri bu işi para için yapmazlar. varsa yoksa mutluluk. ağa vallahi çok özeniyorum ben bakkallara çok süper bi olay değil mi? canın sıkıldı al aç abur cubur ye. sonra? sonrada iflasını açıklarsın. bu adamlar cidden kral adamlar.
90lı yıllarda kalan tonton amcadır. Para üstü çıkışmayınca sakız verirdi. Deftere yazdırma diye de bir şey vardı o zamanlar. Her şey para değildi yani saygı vardı, sevgi vardı.
sepetin icadını bu insanlara borçluyuz. açık ve net söylüyorum sepet salma olayını bakkallar getirmiştir ülkeye. kral insanlardır.
bugün bi haber gördüm avm'ye kafa tutan 51 yıllık esnaf bakkal diye, görünce aklıma geldi duygulandım ne güzel oyun falan oynardık, maç yapardık bisiklet sürerdik sonra bakkala koşar meybuzumuzu yer, suyumuzu içer sonra oyuna tekrar dönerdik. ne günlerdi be. bakkalda paramız olsun olmasın hiç bizi yalnız bırakmazdı.