bugün

istanbul üniversitesi'nin en güzide fakültelerinden biridir. adıyla yaşayan ve yaşatan gidilesi okuldur kendisi. tarafımdam bu sene kaydım yapılmıştır ve oraya gitmekteyim.

SiYASAL BiLGiLER FAKÜLTESi

istanbul Üniversitesine bağlı olarak bir Siyasal Bilimler Fakültesi kurulması düşüncesi eskiye gitmekle birlikte, kuruluş kararı, Üniversite Senatosu'nun 13 Ekim 1977 tarihli toplantısında alınmıştır. Senato Fakülte'nin kuruluş görevini Hukuk Fakültesi'ne vermiştir. Gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra, kuruluş için yasal olarak gereken yedi öğretim üyesi Hukuk Fakültesi'nden ayrılarak kadroları Siyasal Bilimler Fakültesi'ne aktarılmıştır. Fakültemizin kurucu öğretim üyesi kadrosu Prof. Dr. Tarık Zafer TUNAYA, Prof. Dr. Ümit DOĞANAY, Prof. Dr. Aydın AYBAY, Doç. Dr. Murat SARICA, Doç. Dr. A.Ülkü AZRAK, Doç. Dr. izzettin DOĞAN ve Doç. Dr. Ersan iLAL'den oluşmuştur.

Türkiye'de çağdaş siyasal bilimlerin kurucularından biri olarak kabul edilen Prof. Dr. Tarık Zafer TUNAYA, Fakültemizin de fikir babasıdır. istanbul Üniversitesi içinde bir siyasal bilimler fakültesi kurulması düşüncesi ilk kez II. Dünya Savaşı sonrasında gündeme gelmiştir. Konu somut olarak ilk kez 1962 yılında, Hukuk Fakültesi içinde Prof. Tunaya'nın gündeme getirmesiyle tartışılmaya başlanmıştır. Çeşitli zorluklarla geçen 17 yıllık mücadelenin sonunda 26 Nisan 1979 tarihinde Prof Dr. Tarık Zafer TUNAYA'nın öncülüğündeki yedi öğretim üyesi ile yola çıkılmış, aynı yılın Kasım ayında öğrenime başlamıştır.

Prof. Dr. Tarık Zafer TUNAYA Fakültemizin kurucu dekan olarak seçilmiştir. Yönetim Kurulu da oluşturulduktan sonra öğretimin düzenlemesi çalışmaları yapılarak 1979/1980 öğretim yılında Fakülte'ye kaydını yaptıran 146 öğrenciyle öğrenime başlamıştır. Öğrenim ilk yıl Hukuk Fakültesi'nce tahsis edilen bir dershanede yürütülmüştür. Ertesi yıl, Bekirağa Bölüğü olarak tanınan ve bugün öğretimin yapıldığı tarihi binaya geçilmiştir. Daha sonra iktisat Fakültesi�nden katılan öğretim üyeleriyle kadrosunu daha da güçlendirmiştir.

Siyasal Bilimler Fakültesi'nin Yüksek Lisans ve Doktora programları 1982 yılında istanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde açılarak lisansüstü öğretime başlanmıştır. Fakülte lisans düzeyinde ilk mezunlarını 1983 yılında vermiştir

Mezunlarının kaymakamlık sınavlarına girebilmesi için Fakültenin adı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin adıyla uyumlu hale getirilerek, 22 Mayıs 1986 tarihli bir yasayla Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne dönüştürülmüştür

Üç bölümlü olarak kurulmasına karşın askeri yönetim döneminde YÖK tarafından verilen bir kararla tek bölüme indirilen ve böylece uzun süre bünyesinde sadece Kamu Yönetimi bulunan Fakülte, 1991 yılında 3 bölümün (Maliye, Uluslararası ilişkiler ve işletme bölümleri) eklenmesiyle 4 bölümlü olmuş, 1992 yılında da iktisat Bölümü'nün açılmasıyla beş bölümlü bir fakülte haline gelmiştir.

29 Nisan 1999'da istanbul Üniversitesi Senatosu, Üniversite bünyesi içerisinde aynı ismi taşıyan Fakülte ve bölümlerin bulunduğu gerekçesiyle iktisat, işletme ve Maliye bölümlerini kapatmış, bu bölümlerin kontenjanları adı geçen fakültelere kaydırılmıştır. 1999-2000 Eğitim ve öğretim yılından önce Fakültemize kaydını yaptırmış bütün bölümlerin öğrencileri 9 Eylül 1996 tarih ve 22752 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan yönetmelik hükümlerine göre mezun olacaklardır.

1999-2000 Eğitim ve Öğretim yılında yalnızca Kamu Yönetimi ve Uluslararası ilişkiler Bölümlerine öğrenci kabul edilmiş ve bu öğretim yılından itibaren yönetmeliğimiz de, istanbul Üniversitesi Öğretim ve Sınav Yönetmeliğine uygun biçimde değiştirilmiştir. 9 Eylül 1999 tarih ve 23811 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan bu yönetmeliğe göre getirilen en önemli değişiklik, öğrencilerin yıl içindeki çalışmalarına da ağırlık veren bağıl değerlemenin uygulanması ve not sisteminin harfli not sistemine dönüştürülmesidir. Bağıl değerlemenin gereği olarak Fakültemizde bu yıldan itibaren Yaz Okulu da faaliyete geçmiştir.

1999-2000 Akademik yılından itibaren Fakültemizde uygulanan bir diğer yenilik Uluslararası ilişkiler Bölümünde ingilizce destekli bir eğitime başlanmasıdır. Bu bölümde eğitimin dili Türkçe olarak sürdürülmekte ancak müfredat programının % 30'u oranında ingilizce destekli bir eğitime ağırlık verilmektedir. Bu nedenle Fakültemizin bu bölümünü kazanan öğrencilerimiz, ingilizce muafiyet sınıfına alınmakta, bu sınavı başaranlar doğrudan 1.sınıfa kaydedilmektedir. Muafiyet sınavını başaramayan öğrencilerimiz ise bir yıl süreli mecburi bir hazırlık sınavına alınmakta ve ingilizce dil bilgileri geliştirilmektedir. Bir yıllık bu hazırlık eğitimini başarıyla tamamlayanlar, izleyen yıl 1.sınıfa kaydedilebilirken; bu eğitimde başarısız olanlar YÖK tarafından mecburi ingilizce eğitimi yapılmayan Üniversitelerin Uluslararası ilişkiler bölümlerine yerleştirilmektedirler.

Fakülte Binası (Bekirağa Bölüğü)

Siyasal Bilgiler Fakültesi Binasının yapısal tarihçesi, Tanzimat sonrasında 1841-1843 yılları arasında Osmanlı yöneticileri tarafından italyan mimar Gaspare Trajano Fossati�ye deneme için yaptırılmış ilk iki tuğla binadan biri olan Bab-ı Seraskeri Hastanesine dayanmaktadır.

Bugün Siyasal Bilgiler Fakültesi�nin kullandığı binası, Osmanlı döneminde halk arasında ise Bekirağa Bölüğü olarak anılmıştır. Bekirağa Bölüğü, önce Seraskerlik (Bâb-ı Seraskerî) sonra da Harbiye Nezareti binasının müştemilatı olarak kullanılmıştı. Binanın resmî adı istanbul Muhafız Dairesi�dir. içinde bir de hapishane bulunmaktaydı.

Bekir Ağa, (1817-1887) sert kişiliği ve acımasızlığı ile tanınan dönemin istanbul Muhafız Kumandanı'nın adıdır. Bekir Ağa çekirdekten yetişme bir askerdir. Serasker Hüseyin Avni Paşa'nın himayesinde istanbul�a gelen Bekir Ağa, 1872 yılında Seraskerlik Dairesi�nin hapishanesine müdür olarak atanmıştır. Bekir Ağa ve Bölüğü acımasızlığı, ölçüsüz şiddet kullanması ve etrafına dehşet saçmasıyla ün yapmıştır. Bu nedenle bina, halk arasında, Bekir Ağa'nın ismi ile anılmaya başlamıştır. Bina amacına uygun olarak tutukevi olarak kullanılmış, azılı suçluların, asker kaçaklarının ve siyasî tutukluların konulduğu bir yer olmuştur.

Bu dönemde görev yapan bir başka kumandan tırnak sökerek işkence yapmasıyla tanınan ve bu nedenle "Tırnakçı" adı verilen Salim Bey'dir.

Bekirağa Bölüğü, II. Abdülhamit Döneminin baskıcı yönetimine başkaldıran Jön Türklerin de tutuklandığı ve buradan sürgüne gönderildiği bir yer olmuştur.

II. Meşrutiyet döneminin başlangıç tarihi olan Anayasa'nın yeninden yürürlüğe konulduğu 23 Temmuz 1908'den sonra bütün tutuklular serbest bırakılmıştır. Ancak kısa süre sonra, bu kez Meşrutiyet yönetimini elinde tutan ittihat ve Terakki Cemiyeti'nin muhaliflerinin hapsedildiği bir yer haline gelmiştir.

I. Cihan Harbinin Mondros Mütarekesi ile 30 Ekim 1918de sona ermesinden sonra, Saray ve işgal Kuvvetleri, Osmanlı Devletini savaşa sokmakla sorumlu tutulan -ve yakalanabilen- ittihat ve Terakki Cemiyeti yöneticilerinin hapsedildiği bir yer olmuştur. Yine son Osmanlı Mebusan Meclisinin işgal kuvvetlerince kapatılması sonrasında tutuklanan milletvekillerinin de bir kısmı burada hapsedilmiş sonra da Malta'ya sürgüne gönderilmişlerdir.

Bina istanbul'un kurtuluşu olan 6 Ekim 1922 tarihine kadar işgal karşıtı, bağımsızlık yanlısı Kurtuluş hareketinin üyelerinin de hapsedildiği bina olarak ün yapmıştır.

Atatürk, Büyük Nutku'nda, daha Kurtuluş Savaşı başlamadan, 1919 yılında Samsun'a hareket etmeden birkaç gün önce bu binaya gelerek Fethi (Okyar) Bey gibi bazı arkadaşlarını ziyaret ettiğini ve onlara bazı düşüncelerini açıkladığını yazar.

Kısaca bina, yapıldığı günden, istanbul'un kurtuluş yılı olan 1922 yılına kadar korku veren bir tutukevi olarak da kullanılmıştır.

Ankara'nın Başkent olmasından sonra, Harbiye Nezareti ve müştemilatınından olan Bekirağa Bölüğü istanbul Darülfünunu'na devredilmiştir.

Bina uzun süre Tıp Fakültesi tarafından kullanılmış, Tıp Fakültesi kliniklerinin yeni binalarına geçmeleriyle boşalınca Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin 1979 yılında kuruluşu sırasında onarım ve değişiklikler yapılarak Fakültemize tahsis edilmiştir.

HEYKEL

Fakültemizin simgesi haline gelen heykel, binanın 1980-1981 yılında SBF'ye tahsisinden sonra, uluslararası bir sanatçı olan ve halen UNESCO himayesinde Paris'te yaşayan iran asıllı heykeltraş Ahad Hüseyni tarafından bina içinde yapılmıştır. Sanatçı eserini kendi kalemiyle şöyle anlatmaktadır:

"Esasında, bu heykeli yalnız insanları anlatmak için yaptım. Bu heykel, yaşadığımız dünyanın gerçek görüntüsüdür ve herhangi bir siyasi yönü yoktur. Bu heykelde, yaşlı fakat akıllı ve efkârlı bir insanı elindeki küreye dalmış olarak görmekteyiz. Eğer dikkat edilirse yaşlı adamın yüzünün sağ tarafında kötümser, sol tarafında ise iyimser bir ifade görülür. Ayrıca, karşıdan bakıldığında efkârlı ve ümitli bir görüntü vermesine çaba gösterilmiştir. Kürede ise, dünyanın her yanındaki zorluklar gösterilmek istenmiştir. Ben, bu zorlukların sona ereceği ümidi ile dünyanın etrafını bir sulh halesi ile sardım. Bu armağanı kabul edeceğinize inanıyorum."

Bölümleri:

(bkz: istanbul üniversitesi sbf işletme bölümü)
(bkz: istanbul üniversitesi sbf uluslararası ilişkiler bölümü)
(bkz: istanbul üniversitesi sbf kamu yönetimi bölümü)
mekan olarak merkez kampüsün en avantajlı öğrencilerini içinde barındıran fakülte. hukuk ve iktisata nazaran daha ferah bir iç ortam var, daha sakin ve tenha. fakat birkaç gündür sürekli tadilat var. umarım hayırlı birşeyler olur.
(bkz: istanbul üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi)
alt katındaki anfilerin zamanında morg olarak kullanılmasının,yaz-kış derslerde zangır zangır titeremelerimizle birlikte düşündüğümde,ne kadar isabetli bir karar olduğuna bir kez daha hak verdiğim buram buram tarih kokan güzel binaya sahip güzel fakülte.*
öğrenci işlerindeki sinirli amca'nın öğrencilere korkulu anlar yaşattığı fakülte.
içeri girdiğiniz anda siyasetle bütün oluyorsunuz. yazılar sizi öyle bir etkiliyor ki bir anda derin düşüncelere dalıyorsunuz. ben ilkokul 2. sınıfa giderken gezdiğim de bunları düşünmüştüm en azında. o dönemde felsefe bilmeyen, siyasetten anlamayan biri olarak bile beni etkilediyse düşünün artık gerisi.
(bkz: istanbul universitesi sbf)
kapıdan içeri attığınız ilk adımda sizi mustafa kemal atatürk ün gerçekleri söylemekten korkmayınız sözü karşılar. ayrıca hemen sağ tarafınızda da dünya barışını simgeleyen bir heykel vardır ki kucağında resmi olmayan sbf öğrencileri dışlanır fakültede.
ankara üniversitesi sbf'lilerin naylon sbf olarak nitelendirdikleri fakülte.
kuruluşunda, dönemin önde gelen hukukçularının emeği bulunan fakültedir. kurucu dekanı tarık zafer tunaya'dır. dışişleri sınavlarında pek başarılı olamasa da, kaymakamlık sınavlarıyla adli ve idari yargı sınavlarında yüksek bir kazanma yüzdesine sahip fakültedir. alemdaroğlu kemal nedeniyle pek çok öğretim üyesini vakıf ünivesitelerine kaptırmış olsa da, dersine girilip dinlenilesi pek çok hocası vardır. istanbul üniversitesi'ndeki genel havanın aksine, cumhuriyetçi - kemalist hava pek hissedilmez; hocalarının çoğu eğitim-sen'lidir. akla gelen ilk öğretim üyeleri için;

(bkz: naz çavuşoğlu)
(bkz: fatmagül berktay)
(bkz: faruk sönmezoğlu)
(bkz: rauf versan)
(bkz: sevgi güran)
(bkz: mehmet ö alkan)
sigara yasağıyla birlikte kantini boşalan ve kapısının önünde kitleler biriken güzide fakülte. ha bir de öğrenci işleri'ndeki en yaşlı görevlinin ara sıra gelen ptt motoruna binip gezmesi de bu fakültede izlenebilir ancak.
kış günleri 11.00 - 14.00 arasındaki sarıca anfisinde derslerde kalörifer yanı cam kenarına oturup yağan yağmur eşliğinde yemekhaneye giden öğrenci ahalisini izlerken hem ısınmak hem de kürsüden yayılan ninnilere direnebilmenin zevki bambaşkadır bu fakültede(rauf versan'ın dersinde yapılmaması tavsiye olunur). kantinde sigara, çay ve her kafadan çıkan sesler eşliğinde vizelere, finallere ve telafi sınavlarına son anda çalışmanın tadı da bir başkaydı ama sigara yasağı ile birlikte şu anki öğrencilerin bu keyfin bir kısmından mahrum kalındığı söylenebilir. bundan sonra, kapı önünde çift sıra halinde dizilen kitlelerin de fakültenin tüm dış cephe fotoğraflarında yer alacağına kesin gözüyle bakılabilir.
eski mekteb-i mulkiye'dir fakat mülkiye'nin Ankara'ya taşınması kararının alınmasından sonra yalnızca kullandıgı bina olarak kalmıştır ve ismi de eskiden mülkiye'nin burada olmasından burda kurulmasından dolayı siyasal bilgiler fakültesi olarak kalmıştır. türkiye'deki iki sbf den bir tanesidir. Fakat orjinal olanı Ankara'da dır. Yine de güzel bir okuldur. Bir çok okuldan daha iyi altyapıya sahiptir.
kantininde sigara içilebildiği günlerin hüzünle anıldığı fakültedir.ayrıca, öğrenci işlerinde çalışan görevlilerle hayat memat meselesi söz konusu değilse hiç muhatap olunmaması gerekir.
Ah Ah dedirten fakültedir.En büyük burukluğu uluslarası ilişkiler okuyorum dediğimde 'vaaayyy,siyasaaaalll','ankara mı,istanbul mu' dediklerinde hayır uludağ iiBF diyerek yaşamıştım.
ankara'daki adaşı ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'ne pek çok açıdan fark atan fakülte.

üniversite denince akla gelen istanbul üniversitesi'nin tarihî kapısından geçerek gidersiniz okula. ardından şehrin griliğinin içindeki yeşil bir cennet karşılar sizi. attığınız her adımda tarihi hissedersiniz. hukuk fakültesinin hemen karşısında yer alan fakülteniz karşılar daha sonra. 170 senelik o binadan içeri adımınızı attığınız anda karşınıza atatürk'ün şu sözü çıkar: gerçekleri söylemekten korkmayınız. sağınıza döndüğünüzde, dünyaca ünlü heykeltraş ahad hüseyni tarafından yapılmış dev bir heykel görürsünüz. yürürsünüz ve bir yandan düşünürsünüz; derse girdiğiniz amfilerde geçmişte neler yaşanmıştır kimbilir... hocalar sıcak ve samimidir. akşam siyaset meydanı'nda izlediğiniz hocanızı, sabahleyin derste dinlersiniz. ders arasında başka bir hocanızın gazetedeki köşesinde yazdığı yazıyı tartışırsınız. yeri gelir, dekanın davetiyle akşam 8'de toplanıp gece yarısına kadar film izlersiniz fakültenin bahçesinde.

işte istanbul siyasallı olmak budur. istanbul siyasal, yaratıcılığı yıkan kalıpların olmadığı, zihnen ve bedenen özgürlüğün adresidir...
osmanlı dönemi seraskerlik binasının tutukevi olan bekirağa koğuşu'nun binasında eğitim ve öğretim hizmetinin verildiği istanbul üniversitesi fakültesi.

evet seraskerlik binası da bildiğin rektörlük. daha eskiden fatih'in kurduğu ilk saray buradaymış. topkapı'ya geçildikten sonra "eski saray" diye anılan ve sürgüne gönderilen padişah annelerinin vs. ikamet yeri olarak kullanılan binadır bu saray.
kapısının önünde, iki yana ayrı ayrı oturur genelde birileri, ders-sınav öncesi sonrası. çay, sigara, kahve vs...

oturun siz de. dinleyin bir muhabbetlerini. ben sadece dinlemek için otururum orada bazen.
ve ben, bu oturmalarım sırasında "öğrencilik nedir?" değil, "öğrencilik ne değildir?" sorusunun cevabını buldum!

marmara üniversitesi - iktisadi ve idari bilimler fakültesi'nden (leğeninden) sonra bir nev-i olimpik yüzme havuzu etkisi yaratır. en azından ben de böyle bir etki yarattığı doğrudur.

(bkz: tunaya amfisi)
istediğim bölümdür. marmara üniversitesinden güzel eğitim verdiği söylenen en eski siyasal bilimler fakültesi olan bir üniversite.
Türkiyenin kanunlarına, anayasasına, siyasetine yön veren çok değerli hocalardan ders alınan güzel üniversitenin güzel bir bölümüdür.

(bkz: sil baştan deseler eger yeniden okurum orada)`
iüsbf kamu yonetimi`
şuan bizi yamultan fakültedir amaç vizelerden +35 almaktır.
çeşit çeşit insanların okuduğu bir fakülte.

(bkz: recep ivedik)
(bkz: cem garipoğlu)
(bkz: şebnem ferah)
(bkz: gökhan hoca)
(bkz: samet)
(bkz: quaresma)
(bkz: nani)
(bkz: pelin batu)
(bkz: churchill)
(bkz: komando)
(bkz: kütahyalı)
okula gidilmeden de sınıf geçilir iddaasını destekleyen fakülte..
2008 senesinde mezun olduğum fakültedir. hocaları çeşit çeşittir. sizin kendinizi yetiştirmeniz için yol göstericidirler. *
bir rauf versan vardır ki her mezuniyette ayakta alkışlanan kişidir. kampüsün içinde olması ayrı bir güzelliğidir. tavsiye edilir.
bu fakültenin kantini beyazıt yerleşkesindeki diğer fakültelerin** kantini gibi yer altındadır. siyasalın kantininde pencere vardır aydınlıktır, hava alır. hukuk ve iktisat'da ise basık, sıkıcı bir kantine inersiniz.