bugün

tek amaçları topraklarını savunmak olan masum binlerce hristiyan askerinin öldüğü fetihtir.

ama dönemin şartları değerlendirildiğinde fatih sultan mehmet' e eleştiri getiremem bunun için. sonuçta o istanbul' a saldırmasa bizans ona saldıracaktı illa ki. yine de gücünü kabul ettirdiğinde keşke şehri fethetmek yerine kendi inandıkları din ve bayrak altında özgürce yaşamalarına izin verseydi aksi halde şu an amerika2 yı eleştirmeye hakkın yok. fatih' in gücü yetti gitti aldı bizansı amerika da gücünün yettiği topraklara giriyor bu mantıkla.
hurdahaş olmuş bir şehri alıp da fethettik vuhu allahüekber nidalarıyla günümüzde de yâd edilen tarih olayı. fethetmek, açmak demek. hayır neyi açıyorsun anlamıyorum ki? bir devrin açılmasıymış falan filan. ulan şehir çökmüş, gitmiş. latinler kakmış, onlar bunlar kakmış durmuş, sonra da zafer deyip, ele güne nispet yapıyorsun.
fetih 1453 filmi ile gayet güzel anlatılmış bir fetihtir.
bazı eziklere içimizdeki bizanslılara ve bilhassa ecnebi götü yalayıp müslümanlara ağzındaki pislikleri atmaya çalışanlara kapak olmuştur. evet.
(bkz: kenan komutan) bunu gayet detaylı açıklamıştır. kutlamalarda bir plaket neyin hak etmedi değil.
altı üstü dört tane eski moda duvarın yıkıldığı efsanevi, benzersiz ve ulaşılmaz zafer.
Unutulmamalidir asla.
1453.
Biz Türkler açısından son derece gurur verici ve şu an bu yurtta yaşayabilmemizi sağlayan olaylar silsilesinin en önemli ayaklarından biri olsa da sonuçları Müslümanlar için faydadan çok zarar getirmiştir.

Nasıl mı? Fetih öncesinde, Avrupa uygarlığı, uygarlıktan çok uzak, veba salgınlarından kırılıp geçen, yollarında lağımların aktığı, insanların yaş ortalamasının 35'i bile bulmadığı, uç noktalarda yoksulluğun yaşlı kıtayı kasıp kavurduğu, feodalizmin bir türlü tam anlamıyla yok edilemediği bir dönem yaşıyordu, bunu hepimiz biliyoruz. Kıtaya o zamanların değerli ticari mallarının giriş kapılarından en önemmlilerinden biri istanbul'du.

1453'teki fetih üzerine, Bizans'ın yıkılması, Avrupa'nın uzakdoğu mallarından -ki o zamanlar Uzakdoğu, çok ileri bir medeniyet olarak kabul ediliyordu- mahrum kalması, ticari gelirlerini kaybetmesi anlamına geliyordu ki Müslümanlığı tüm dünyaya yayma misyonu edinmiş ve hızla büyüyen güçlü bir imparatorluğun bu ticaretin (en azından Avrupa'yı zengin edecek şekilde) devam etmesine izin vermesi beklenemezdi.

avrupalılar köşeye sıkışmıştı. Bir şeyler yapmaları gerekiyordu, nitekim yaptılar.

istanbul'un fethinin ardından gerçekleşen çok önemli üç olay var:

1. Ümit Burnu'nun keşfi: Hindistan'a yeni bir ticaret yolu açılmasını sağladı. Böylece Avrupalılar, Müslümanlara kaptırdıkları ticaret yollarına tekrar kavuştular; ipek yolu ve dolayısıyla istanbul birden önemsizleşiverdi.

2. Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfi: Bu sayede Avrupalılar, yıllardır görmedikleri zenginliklere kavuştular. Ayrıca yerlilerin kendilerine gösterdikleri dostluğa barbarlıkla karşılık verip bu zenginlikleri kendi lehlerine talan etmeyi başardılar.

3. Aztek uygarlığının yıkılması: Hernan Cortas adında sıradan fakat yakışıklı ve kurnaz bir denizci tarafından beş yüz kişilik bir grup Aztek hükümdarını esir alır. Sonrasında Aztek imparatorluğu kaynamaya başladı. Ama asıl darbeyi vuran, Avrupalıların getirdiği çiçek hastalığıydı. Milyonlarca Aztekli bu hastalıktan kırıldı geçti. Hernan Cortas, ilk seferde çok zengin Aztek imparatorluğunun külçe külçe altınlarını Avrupa'ya taşıdı. Sonrasında geri döndüğünde karşısında bir imparatorluk değil, adeta mezarlık buldu. istediği olmuş, 25 milyonluk uygarlık yıkılmıştı. Altınlar ve diğer zenginlikler Avrupalıların emrine amadeydi.

işte bu üç olay sonrasında, yeni kıtaların zenginlikleri hep Avrupa'ya taşındı; yeni ticaret yolları Osmanlı'nın beklediği maddi gelirlerden mahrum kalmasına, Avrupalının ise kendini daha da zenginleştirmesine yaradı. Ayrıca denizcilik, savaş gibi alanlarda çok ilerleyen Avrupalılar, sömürgeleşmeye geçerek neredeyse beş yüz yıl boyunca dünyanın kanını emecekleri bir talan sistemi kurdular.

Bütün bu olaylar, ilk önce fakir avrupalının zenginleşmesine, bunun neticesinde rönesans'ı yaşamasına, rönesans'ın politik etkileriyle demokrasiye geçişine ve en nihayetinde sanayi devrimini yapmasına kadar uzanan bir dizi çok önemli olaya yol açtı. ilginçtir, fetih sonrasında Avrupa koşar adım ilerlemeye başlarken Müslüman dünyası önce durakladı, sonra da Avrupa'nın tsunami gibi gelen ilerlemeleri karşısında dayanamayıp geri çekilişe ve gerilemeye başladı.

islam dünyası, 1453'ü kutlarken bir de bu açıdan bakmalı ve nerelerde hata yaptığını daha iyi görmeli. Biz Türkler "istanbul" alındığı için mutluyuz, ama islam dünyası için aslında pek de hayırlı sonuçlar vermediği kesin.
1453'te Fatih Sultan Mehmet han tarafından

2000'li yılların başından itibaren de müteahhitler tarafından yapılan fetihtir.

istanbul bizim, ve bizim de olacak daima ama bu şehre ihanet ediyoruz.

Tıpkı diğer şehirlere yaptığımız gibi.
türk'ü sevmeyip de istanbul'un fethini kutlayan, fatih'i anma töreni düzenleyen müslümanın ikiyüzlülüğü başka hiç kimsede yok!.
Yeni bir çağın başlangıcı, peygamber efendimizin müjdelediği askerler ve kumandan fatih sultan mehmed'in kutlu zaferi.
Sultanımız Fatih sultan mehmet ile askerlerimizin peygamber efendimizin mujdelediği kişiler olmalaridir.aklima başka şeylerde getiren konudur (bkz: kenan komutan)
1453 de gerçekleşen olay.
ışid tarafından yakında gerçekleştirilecek olandır.
1453. Entry'm olduğu için canlandırmak istediğim konu.

Foşik, ırkçı yaftası yemeden konuya gireyim, ileri adım atmaktan çekinildiği anlar gelir insanların, geri kaçmak ister ancak bu fetih müthiş bir itiş gücüdür.
Tabi ki kimse sana gemileri karadan yürüt demiyor ancak gerekli tutkuya sahip olduktan sonra tek yapman gereken ilerlemek. Güzel bir örnek.
Şüphesiz en kutlu zaferlerimizden biridir.
bu konuda dünyada yapılmış ilk film 1913 yapımı bir fransız filmidir;
(bkz: l agonie de byzance/#25894502)
gün itibariyle 562. yıldönümü olan kutlu zafer. önceki entrylerde iki yazar fetih öncesi siyasi durum ve hazırlıklar ile fetih sırasındaki olayları ayrıntılı olarak anlatmış. ben de fetihin hemen öncesinden alıp sonuna kadar olan olayları özet geçmek istiyorum.

fetih için sefere çıkılmadan kısra bir süre önce şahi topların potansiyel gücü hala sırrını koruyordu. daha doğrusu o dönemde en büyük topun çapı yaklaşık 8 karışken fatih urban ustadan 12 karışlık top dökmesini istemişti. dolayısıyla kafalarda topun parçalanmadan uzun bir menzil gidip gelemeyeceği sorusu vardı. bunu test etmek için seferden kısa bir süre önce edirne'de bir cuma namazından sonra atış yapıldı. olay ahaliye tellallar aracılığıyla duyruldu ve herkes atışın yapılacağı meydana toplandı. sonuç beklenenden de iyiydi, zira top düştüğü noktada neredeyse 2 kulaçlık bir delik açmıştı.

sefere çıkan yaklaşık 125.000 kişilik osmanlı ordusu iki haftalık bir yolculuktan sonra 6 nisan 1453 tarihinde istanbul önlerine vardı. gereken hazırlıkları yaptıktan sonra sultan fatih, sadrazamı mahmut paşa'yı elçi olarak bizans imparatorunun sarayına gönderdi. mahmut paşa, eğer şehir direnmeden teslim edilirse imparator dahil bütün istanbul halkının can ve mal güvenliğinin sultanın garantisi altında olduğunu ve kesinlikle hiç kimseye zarar verilmeyeceğini belirtti. ama imparator şehrin surlarına ve haliç'e çekilen zincire güvenerek bu isteği geri çevirdi.

ilk on gün fatih tarafından planlandığı şekilde sadece top atışlarıyla surlar dövüldü. kara saldırısı veya denizden çıkarma olmadı. şahi toplar surları yerle bir edecek güçte olsa da boyutlarının fazla büyük olması atış yapılan topların fazla ısınmasına neden oluyordu. ısınma sorunu zeytinyağı sürülerek çözülmüştü; fakat yeniden atış yapılması için gereken soğutma süresi 1 saati geçtiğinden ve sadece gündüzleri savaşa devam edildiğinden günde en fazla 7-8 atış yapılabiliyordu. dolayısıyla bizans askerleri aradaki boşluklarda yıkılan surları tamir etme fırsatı buluyordu.

surlara saldırı nispeten başarılı bir şekilde devam ederken haliç'e gerilen zincir bir türlü aşılamamıştı. kuşatmanın deniz kanadına da aktarılması açısından haliç'e girmek çok önemliydi. ayrıca böyle bir hamlenin başarılı olması, bizans'ın en güvendiği savunma unsurlarından ilki olan surların delik deşik edilmesinin ardından ikinci güvencesini de yerle bir ederek psikolojik bir yıkım yaşatacaktı. tam bu sırada fethin seyrini olumsuz anlamda değiştirecek bir şey oldu. haçlı kuvvetleri bizans'a yardım için 3 tane büyük gemi göndermişti. bu gemiler, osmanlı donanması tarafından geç farkedildi. haçlı amiralinin gemileri osmanlı donanmasını yanıltacak şekilde ustaca manevralarla haliç'e doğru yönlendirmesiyle osmanlı donanması gemileri yakalamadan yardım zinciri geçerek içeri girmiş oldu.

bu olay tabii ki fatih'i çok kızdırmıştı. hatta o meşhur tabloda fatih'in atını denize doğru sürmesine neden olan olay da bu gemilerin kaçırılması sırasında yaşadığı öfkedir. padişah, o anki sinirle kaptan-ı derya baltaoğlu süleyman paşa görevinden azletti ve yerine hamza bey getirdi. iş artık daha da zorlaşmıştı, çünkü yukarıda bahsedilen topların ısınma sorunu yüzünden saldırı bir türlü yapılamamış ve asker sabırsızlanmaya başlamıştı. ayrıca haliç'e bir türlü girilememesi yüzünden kuşatmanın uzaması da ordu içinde başarısızlık olarak algılanıyordu. işte bu sırada fatih, dünya tarihine geçecek o kararı aldı: gemilerin karadan yürütülmesi. bir gece içinde 70 parçalık osmanlı donanması galata'nın arka bölümünden haliç'in iç tarafına taşındı ve bu büyük sorun da aşılmış oldu.

burada ayrı bir parantez açmak istiyorum. hala bu olayın efsane olduğunu düşünen ve inanmayan arkadaşlar mevcut sözlükte. öncelikle donanmadaki parça sayısı ve ordudaki asker sayısı düşünüldüğünde bir gecede bu kadar geminin indirilmesi pek zor bir olay değil. zira donanmanın içinde sadece 4-5 tane büyük gemi bulunuyordu. ayrıca fatih'in yaptığı bu hamle dünya tarihinde ilk de değildi; daha önce 800'lü yıllarda vikingler ingiltere'ye girdiklerinde aynı yöntemle kalyonlarını suya indirmişlerdi. fatih de şehzadelik yıllarında bir kitap kurdu olduğu için bu yöntemi muhtemelen tarih kitaplarından öğrenmişti. ayrıca o dönemde bunu canlı olarak gözlemleyen tarihçiler de olayı kitaplarında anlatmıştır. hatta amerikan üniversitelerindeki kütüphanelerde yer alan gravürlerde dönemin ressamları tarafından olayın resmedildiği tablolar da mevcuttur. yani uydurmadan çok uzak, gerçek bir olay bu.

tabii gemiler haliç'e inince fatih'in ilk işi yardıma gelen üç haçlı gemisini yakmak oldu. sabahleyin uyanan bizanslılar osmanlı ordusunun haliç'e indiğini ve gemilerin yakıldığını görünce doğal olarak zincirlerin getirdiği stratejik ve psikolojik üstünlüğü kaybetmiş oldular. fakat hala, günler önce kara savaşına da başlanmasına rağmen, savaşta tam bir ilerleme kaydedilmemiş ve şehir düşme sinyallerini vermemişti. artık ordunun da sabrının kalmadığını gören fatih, gece vakti savaşa ara verildiğinde devletin ileri gelenlerini ve komutanlarını toplayarak yarından itibaren büyük bir hücum başlayacağını ve artık gece gündüz 24 saat savaşa devam edileceğini duyurdu; çünkü bizansın böyle bir savaşa artık en fazla 3 gün tahammül edebileceği belliydi. 29 mayıs 1453 salı günü yapılan hücumda şehir düştü.

bize bu güzel şehri hediye etmek için canını veren tüm şehitlerimiz ruhu şad ve baştan büyük kumandan fatih sultan mehmet olmak üzere hepsinin mekanı cennet olsun diyorum. kutlu olsun.

not: entry yıllardan beri fetihle ilgili okuduğum, izlediğim ve hocalarımdan dinlediğim bilgilerin karmasıdır. bilgi hatası olan kısım varsa konuya vakıf sözlük yazarlarının uyarılarına açığım.
bir tarihçi olarak hakkında detaylı bilgilere sahip olduğum konu. birçok hocadan duyduklarım ve okuduklarım bana gösterdi ki bazı konular tam muaamma. mesela gemilerin karadan yürütülmesi olayı ve ulubatlı hasan gibi. neyse okumak gerek hem de çok. yanlış anlaşılmasın ulubatlı yok veya gemiler karadan yürütülmedi demiyorum.
ne kutlu bir gün. hamdolsun.
görsel
bazıları uzun süre araştırmış kafa yormuşlar ve aşırı ilginç bir şey bulmuşlar sakın bakmayın beyniniz yanabilir.

görsel
yabancıların "fall of constantinople" dediği tarihin en önemli olaylarından bi tanesi. birazcık reddit'de falan gezerseniz bizansların nasıl ölümüne savunduğunu, nasıl milletin "vay be nasıl savunmuşlar kocaman imparatora" dediğini ve türkleri barbar olarak gösterdiklerini görebilirsiniz. hele bi belgesel var ki adam diyor ki bizanslılar kapıları bilerek açık bırakmış o şekilde osmanlı içeri girmiş.
pek bilinmez ama istanbul surlarının orta kısmını fatihin emmioğlu orhan tarafından 600 askeriyle savunulmuştur. işgal sonrası kelle gitmiştir ayrı konu .

işte osmanlı ailesi ne haltmış görün öğrenin. herşey menfaat herşey taht için.

(bkz: şehzade orhan)

kardeşini katlletiren aile için normal hadise.
atalarımın constantinapolisteki egemenliğini bitiren üzücü savaş.
Yüzlerce yıllık hasretin bittiği ; Atamız Fatihle Bizans çocuklarını istanbuldan ebediyen uzaklaştırdığımız tarihin en güzel olaylarından birisi.
güncel Önemli Başlıklar