bugün

herşeyin temelinde (devlet yönetimi, hukuk, yaşam...) dinin olduğunu savunan düşüncedir. islamcılara göre herşey şeriata bağlı olmalıdır ve hangi milletten olursa olsun bütün müslümanlar halifenin etrafında toplanmalıdırlar. hatta onlara göre osmanlı devletinin geri kalmasının sebebi şeriat esaslarından ayrılmış olmasıdır(!!!).

tamamen şeriat yanlısı islamcıların yanında bir de batı'nın teknolojisinden, endüstrisinden ve biliminden yararlanmak konusunda bir sakınca görmeyen islamcılar da mevcuttu. 2. abdülhamit islamcılık düşüncesini geliştirmiş ve kendi döneminde osmanlı devletinin resmi politikası haline getirmiştir. tabi ki amacı, müslümanları bir arada tutmayı başarıp imparatorluğun daha fazla parçalanmasını engellemekti ama kısmen başarılı olabildi.
suan itibariyle bati dan al islamcilastir felsefesidir. uretim diye birseyden bahsetmek zordur.
istiklal mahkemelerinde yüzbinlerce kişinin asıldığına inanmak ya da inandırtmaya çalışmaktır ülke nufusunun on milyon küsur olduğu dönemde.

her ailenin hemen hemen bir üyesinin asılması demektir ki bu, değil ailemde an itibariyle binlerce kişlik nufusu olan köyümün evveliyatında onlarca şehit olmasına rağmen bir tane buralarda asılmış hain yoktur çok şükür.
(bkz: panislamizm)
dini hayat tarzı yapmaktır. islama göre yaşamaktır. şöyle trafınıza bakın ve tüyü bitmemiş yetimin top sektirme rekorunu baltalamaya çalışan sahte fifa gözlemcisi kılıklı belediyecilerden islam adına cinayet işleyen ve bu işlenen cinayetlere alkış tutan halkı müslüman laik diye bölmeye çalışan islamcı medya yazar sanatçılardan hangisi gerçek anlamda islamcıdır. ve hatta müslümandır. islam günümüzde pis işleri olan kansızların kendilerini gizledikleri bir kılıf haline dönüşmüş ve malesef birilerinin tekeli olmuştur. benden değilsen müslüman değilsin zihniyeti. bu millet islamı size bırakmayacak kadar müslümandır. bunu da herkes bile...

edit: bu yazıda bahsedilen karakterlerin gerçekle tamamen alakası vardır.
osmanlı'da çıktığı şekliyle islamcılık politik bir akımdı ve günlük hayatın vs dine göre şekillendirilmesi gibi bir amaç gütmüyordu. islamcılıkta ana tema osmanlı tebasının büyük çoğunluğunun müslüman olduğu ve osmanlı'da bütünlüğün, birlik ve düzenin müslüman tebayı birlikte tutmayı öngören bir sistemle, müslümanları yücelten bir stratejiyle yönetilmesi gerektiğiydi. özellikle osmanlı'dan bu fikir akımının çıkmasından kısa zaman önce sırbistan ve yunanistan'ın isyan ederek bağımsızlıklarını kazanmasıyla ve osmanlı'nın o tarihe kadar sünni ve ayrılıkçı ciddi bir isyanla karşılaşmamış olmasıyla islamcılık fikir akımı kendine osmanlı imparatorluğunda yer bulmuştur.

en büyük yanılgı ise islamcılık fikrinin işe yaramadığı fikridir. islamcılık fikri uygulandığı süre içerisinde sünni bir isyan olmadığını hatırlamak yeterlidir bu konuda yorum yapmak için. islamcılık 2. abdülhamid zamanında uygulanmış ve sonrasında yerini türkçülük ve turancılık akımına bırakmıştır. ittihat ve terakkinin aşırı milliyetçi ve hatta arapları dışlayan ve onları küçük düşüren, araplara kültürel, politik ve maddi baskılar uygulayan tutumları sonrası 1. dünya savaşı'nda sünni arap kabileleri'nden osmanlı'ya isyan edenler olmuştur.

sonuç olarak yürürlükten kaldırılmış, fakat 1. dünya savaşı'na girdiğimiz zaman zorda kaldığımız için tekrar "kutsal cihad" ilan ederek yürürlüğe sokulmaya çalışılmış ama tutmamıştır, dünyadaki tek zeki milletin türk olduğunu sanan ittihatçılar ve onların bugünlerdeki kalıntıları sünger beyinliler için tabi ki islamcılık "işe yaramamış" bir politik akımdır.
hangi yolundan gidilirse gidilsin, sonu baskı/dayatma/homojenleştirmeye dayanacak olan ideolojidir. lakin, ucunda "allah emri vardır" denileceğinden, en hoşgörülü olduğunu düşündüğünüz islamcının bile size baskı yapması kaçınılmazdır. bu nedenle, kamusallaşması halinde bireysel özgürlükleri ve tercihleri tehdit edecek olan ideolojidir.
islamcılık batının etkisinin çok fazla hissedildiği 18. ve 19. yy larında kendini hissettiren akımdır. o zamanın bazı alim ve yazarları dindeki bazı hurafelerin bidatların bizi geriye götürdüğünü dinin bunlardan temizlenmesi gerektiğine dair eserler verirler. geleneksel islamın bir otorite olmaktan çıkışı ve dini değersizleştirmesi sonucu, islamın yeniden gerçekliğinin vurgulanması ve taklidi imandan tahkiki imana geçilerek yeniden ihityaca cevap verebilir hale dönüşmesi amaclanmaktadır.

Bunun neticesinde Mehmet Akif Ersoy ve daha nice şair, bilgin ve yazar; dönemin islam anlayışının islam toplumlarını geri bıraktığı şeklinde bir yaklaşımı savunmaya devam etmişlerdir ve tahkiki iman ile taklidi iman arasındaki farkı güçlü bir dille anlatmaya devam etmişlerdir.

m.akifin şu şiiri de buna örnektir.

"inmemiştir Kuran, bunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak, ne fal bakmak için"
(bkz: hard müslüman)
Dindarlık islamcılık demek değildir

Dünya Değerler Araştırması Türkiye sorumlusu ve Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer'in yönettiği "Türkiye'de radikalizm ve aşırılık (ekstremizm)" konulu araştırmanın ilk bulguları açıklandı.
Bu ilk bulgular dahi politik kültürümüz hakkında zengin bilgiler veriyor.

Altı en çok çizilmesi gereken bulgulardan biri, Türkiye'de dindar olmanın hiçbir şekilde köktendinciliği ya da islamcı radikalizmi desteklemek anlamına gelmediği. Görüşülenlerin % 62'si kendileri için dinî inancın her şeyden önemli olduğunu söylemekte. Buna karşılık aşırı islamcı akımların tehdit oluşturduğunu düşünenlerin oranı Türkiye için % 69, dünya için % 66 oranını buluyor. Köktendincilik (10 üzerinden 6,93) ve islamcı terör (6,91) dünyanın en büyük sorunları arasında görülüyor. Müslümanların hak ve kimliklerini barışçı yollardan Batılılara kabul ettirmeleri mümkündür diyenlerin oranı % 90'a varıyor. Köktendinciliğe fazla bir tolerans yok: Köktendinci komşu dahi istemediklerini söyleyenlerin oranı da % 63 oranında.

1990, 2000 ve 2009 yıllarında yapılan araştırmaların bulguları karşılaştırıldığında, dinin kendileri için birinci derecede önemli olduğunu söyleyenlerin oranında dikkate değer bir değişme görülmüyor. Dolayısıyla AKP iktidarı altında Türkiye'nin daha dindar bir toplum haline geldiği iddiası destek bulmuyor. inancı nedeniyle başını örttüklerini söyleyen kadınların oranının % 62; bu oranın anneleri arasında % 85 olduğu dikkate alındığında en azından kadınlar arasında dindarlıkta bir azalma söz konusu olduğu dahi söylenebilir.

Görüşülenlerin % 62'si için din, % 16'sı için laiklik, % 13'ü için demokrasi, % 5'i için etnik kimlik, % 4'ü için yeterli gelir, birinci sırada önem taşıyor. Laikliği dinin bir alternatifi olarak sunan bu soruya itiraz edilebilir. Zira insanların hem dini, hem de laikliği aynı zamanda önemli görmeleri mümkündür ve Türkiye'de dindarların büyük bölümünün böyle düşündüğünü gösteren araştırmalar mevcut. (Örneğin Binnaz Toprak ve Ali Çarkoğlu'nun TESEV için yaptıkları 1999 ve 2006 tarihli araştırmalar.)

Din-devlet ilişkileriyle ilgili bir kavram olarak laiklik ile dinden uzaklaşma anlamında laikleşme kavramlarının birbirine karıştırılmasının Türkiye'deki seçkinler arasında yaygın bir eğilim olduğu söylenebilir. Bu eğilimin halk arasında o kadar yaygın olmayabileceğini düşündüren bir bulgu da, ilgili hemen her soruda çoğunlukla dindarlık eğiliminin ağır basmasına karşın, Ramazan'da lokantaların açık kalmasının doğru olacağını düşünenlerin oranının % 65'ten az olmaması.

Dünyanın her yerinde yapılan alan araştırmalarının ortaya koyduğu bir gerçek, insanların görüşlerinde her zaman mantıklı ve tutarlı olmadıkları. Söz konusu tutarsızlıklar bu araştırmada da kendini gösteriyor. "Hiçbir gerekçe terörü ve insan hayatına kastetmeyi haklı gösteremez" diyenlerin oranı % 92. Ne var ki, Irak'ta Amerikalılara (% 50), Afganistan'da Amerikan ve NATO birliklerine (% 48), Hamas'ın israillilere (% 46) karşı şiddet eylemlerinin haklı görülebileceğini düşünenler yarıya yakın.

Demokrasiyle ilgili bulgular da çelişkili. Demokrasi karşıtı girişimler ve düşünceler Türkiye için ciddi bir tehdit oluşturuyor diyenlerin oranı % 81'den az değil. Büyük bir çoğunluk (% 58) Türkiye'de insan haklarına saygı gösterilmediğinin bilincinde. Etnik ve dinsel çeşitliliğin yaşamı zenginleştirdiğini düşünenler büyük çoğunlukta. Buna karşılık, hoşgörüyle ilgili sorular, Türkiye'nin Avrupa'da hoşgörünün en düşük düzeyde olduğu ülke olduğuna işaret ediyor.

Politik kültürümüzle ilgili belki en çarpıcı bulgular, kadınlara ikinci sınıf vatandaş gözüyle bakılmasının yaygınlığı. Bu sonuçlar, islam toplumlarını Batı'dan ayıran başlıca farkın kadının toplumdaki yeriyle ilgili olduğuna dair Dünya Değerler Araştırması bulgularını teyid ediyor.

Türkiye'nin dış politikasını ilgilendiren bulgular da son derece dikkat çekici. O bulguları başka bir yazıda yorumlamaya çalışacağım.

diyor şahin alpay. çok da doğru tespit.
1900'lü ylların başında osmanlı imparatorluğu dağılmasın diye ümmetçilik peşinde koşanlarla aynı paralelde ilerleyen akım. mehmet akif ersoy bu akımın karanlık bir kuyu olduğunu şam elimizden çıktığında anladım demektedir. bizimkiler bunun karanlık bir kuyu olduğunu amerika'nın bir sömürgesi olmadan anlarlar inşallah.
islam birliği fikri ile osmanlı devleti’ni kurtarmayı amaçlayan bir akımdır.
edebiyattaki öncüleri: namık kemal, mehmet akif ersoy, ahmet mithat efendi...
çoğunluk ile düşük zekalı insanların yakalandığı bir hastalık.
adaleti yalnızca yaratıcının sağlayabileceğini düşünen zeki insanların akımıdır. insanların adaletini de gördük...
bir yaratacıya inanıyorsa insan neden kötü gözle bakar anlayamadığım akımdır.
sadece islam dini ile alakalı demiyorum.
kişinin kafasında bir tanrı varsa eğer, haliyle en iyi bilenin en mükemmelin o olduğuna inanır. e o saatten sonra nasıl olurda insanların söylediğini o tanrının söylediğine tercih edebilir. sonuçta tanrı en mükemmeldir. haliyle onun söylediğide en mükemmeldir.
şeriat gelirse el ayak kesilirmiş. hadi lan!..
bizim gibi insanların hiç bir yerini kesmezler. korkuları ise zevki sefanın içine edilmesi. mavala bakın bir hele. osmanlıda eğlence meğlence yok muydu? babası vardı hemde. esrarlı cigaralar, haremller, karılar-hızlar, şaraplar ve kımızlar daha bilmem neler... ohoo. yarın sabah şeriatla uyansak inan ki daha çok karı sikeceğiz bundan emin olun beyler. o zaman büyük ihitalle bir japon arabasına da sahip olabilirsiniz. bu mümkündür. garanti vermiyorum yine de size kalmış bir şey. belkide liberal demokrasiden dem vuruyorsunuzdur. sizler bu konuda ne kadar dürüstseniz islamcılar olarak bizlerde o kadar dürüstüz samimiyiz. * *
bırakın, biraz geşveşin, salı verin kendinizi germeyin boşuna. ılımlı osmanlı islamıyla yönetilen parlamenter demokrasiyle var olan bir ülke ne kadar ütopya olabilir ki?

el ayak, göt, göbek falan keseceklermiş. * ulan bu kadar mı mal olur bir insan bunu söylerken?
ılımlısı da olur bunun aşırı uçları da. kendi uçlarında takılırlar hepsi kardeş kardeş. biraz da terörist eylemler yine olur. estek köstek, kör topal yine ilerleriz.

sonuçta en fazla on bilemedin onbeş yıl falan kaybederiz. zaten biz ne on yıllar kaybetmedik mi 12 eylül darbesinden bu yana? daha öncesi de var. *

hellenizme sempati duyup biraz daha yapısalcı olmak lazım artık bu dönemlerde. çünkü herkesin bir mazereti var.

ilericilerin ağızlarında roman gacıları gibi şak şak sakız ettikleri ve tarihte bir santim yol katedememiş olmalarına rağmen kendi sıçtığı bokun etrafına parmağını sokarak olduğu yerde dönüp durmaları artık sıkmadı mı? karşı durdukları gericiler olarak nitelendirdikleri şu kimselerin nereden geldiğini biliyorlar mı ki gerici diyorlar? hay ben o karanlık hokkası bataklık ağızlara tüküreyim lan. gericiler hiç bir yerden geliyorlar ilerici. iki ucu boklu değnek bu. otuzbin yıldır bu böyle...

ne kadar islamcı olursa olsun senin benim gibi son model cep telefonu, internet ve karı kız ortamını seviyor bu insanlar.
öpüşür bir tanışırsınız olur biter. senin sikin sağolsun...
(bkz: islamcılık hastalıktır)
(bkz: islamiyet ve islamcılığın farklı şeyler olması)
kesinlikle türkiye'nin kurtuluşudur.
eğer erkek olsaydım mutlaka savunacağım olgu.
çünkü her şey erkekleri rahat ettirmek üzere tasarlanmış. her şey ama her şey.
şeriata göre bir kadının, erkeğini değil reddetmek, güleryüzle karşılamaması bile cezalandırılması gereken bir şey.

"eğer bir erkek bir kadını herhangi bir şey için suçlarsa, kadın suçsuzluğunu ispat etmek zorundadır; eğer bir kadın bir erkeği herhangi bir şey için suçlarsa, kadın o erkein suçlu olduğunu ispatlamak zorundadır."

büyük resmi görebildiniz mi?
osmanlının içinde bulunduğu durumun giderilmesi adına hükümettin attığı bir düşüncedir.islamcılık(nurculuk) dünyadaki bütün müslümanları osmanlı çatısı altında toplama fikridir.Bu düşünce I.dünya savaşında osmanlı cephesinde savaşan arapların ingiliz safhına geçmesiyle tamamen yok olmuştur.
son zamanlarda çokça tartışılan konu.
günümüzün müslüman ülkelerine göre bir tanım yapacak olursak, dünyanın en sorunlu ve en faydasız insanlarını tek bir çatı altında toplamak diyebiliriz.
din olan islam ı siyasal ve ideolojik şekle sokmaktır. halbuki bir din kalpte yaşanmalıdır. ideolojilere temel olmamalıdır.
bizden bahsediyorlar.Hadi genç islamcılar yumulun.