bugün

14 temmuz 1918'de doğmuş isveç'li yönetmendir. insanın yalnızlığı, güçsüzlüğü ve acı çekişini karamsarlıkla anlatmaya çalışır. ilk filmi ise 1949'da çektiği zindan'dir.
det sjunde inseglet filmindeki inanç, tanrı, gerçeklik gibi kavramlara bakış açısıyla sinemada fikir nedir'e açıklık getiren yirminci yüzyılın en iyi yönetmenlerinden biri.
yedinci mühür, yaban çilekleri, persona, bir evlilikten manzaralar filmleriyle hayatıma girmiş sinema dünyasının en önemli yönetmenlerinden...
teması insanın bireysel ve toplumda varoluşu, insanlararası ilişkiler olan yönetmen.
3.entry'de okumuş olduğunuz filmler saga etiketiyle piyasada ve çok gecikmezseniz bulabilirsiniz. hayatının köşetaşlarına bakıcak olursak;
bir papazın oğlu olarak dünyaya geldi.
babasının evde çok katı davranması sonucu
sık sık evden kaçarak sinemayla tanıştığı rivayet edilir ki
babasına bir teşekkürü borç biliyorum. *
sinema kariyerine senaryo yazarlığıyla başladı.
1945'te ilk filmini çekti.
ilk başarılı olduğu film ise 1955'te çektiği
sommarnattens leende(bir yaz gecesi tebessümü) oldu.* *
(bergman'a hayranlığıyla bilinen woody allen daha sonra bu filme bir saygı duruşu olan
a midsummer night's sex comedy'yi çekti.)
ilk çıkışını yaptığı 1955'ten sonra başarılarının ardı arkası kesilmedi...
filmleri akşamdan sabaha, sabahtan akşama izlenesi yönetmen.
yedinci mühür adlı filmi mutlaka izlenilmesi gereken klasikler arasındadır.
(bkz: det sjunde inseglet)
(bkz: funny och alexander)
(bkz: vargitimmen)
(bkz: persona)
(bkz: victor sjostrom)
(bkz: passion of anna)
"insanın yüzüne yaklaşma olanağı, hiç kuşku yok ki sinemanın temel ilkesi, belli başlı özelliğidir. "
Ingmar Bergman.

Çağın en önemli tiyatro ve sinema yönetmenlerinden biri olan Bergman, filmlerinde daha çok insanın kendisi ve Tanrı ile çatışmalarını ortaya koyar ve devamlı olarak insan bilincinini alt-üst edip oradan birşeyler çıkarmaya çalışır. Yönetmen filmlerinde sevgisiz bir dünyanın sefaletini, Pascal7ın ünlü deyişiyle "Tanrısız bir dünyanın sefaleti"ni anlatır. Tanrı'nın aradan çekilmesiyle oluşan boşlukta duygularının yanı sıra dilinide yitirmiş olan insanın, hayata bir anlam verememe çaresizliği, Bergman filmlerinin özü sayılabilir .

Filmlerinden bahsedelim;
1 - Det Sjunde inseglet / The Seventh Seal / Yedinci Mühür (1957)

Ölümle karşı karşıya bir şövalye… (bkz: Yedinci Mühür), kıyamet tehdidi altında yaşæmın anlamını çözmeye çalışan yalnız bir adamın çarpıcı bir portresidir. Film, inanç sistemlerinin erozyona uğradığı, nükleer bir kıyametin gündelik tehdit olduğu 1950lerin dünyasında insanlığın hangi değerlere sarılması gerektiğini sorgular. Her sinemaseverin izlemesi gerken bir yapım .

2 - Smultronstället / Wild Strawberries / (bkz: Yaban Çilekleri)(1957)

Sessiz sinema döneminin en önemli yönetmenlerinden Victor Sjöström, Profesör Borg rolünde akıllardan çıkmayacak bir oyunculuk sergiliyor. Filmin tonunu melankoliden neşeye ve gençliğe, geçmişten yaşanılan güne, içsellikten doğaya ustaca çeviren Bergman, sinema tarihinin en önemli filmlerinden birine imzasını atmıştır .

3 - Persona (1966)

Anlatan bir sesle, dinleyen bir yüz arasındaki diyalog şeklinde başlayan film, sonunda iki karakterin içiçe geçmesiyle iki yüzün farklı kompozisyonları olarak son bulur. Persona, sinemada modernizmin en çarpıcı örneklerindendir.

4 - Scener ur ett äktenskap / Scenes from a Marriage / (bkz: Bir Evlilikten Manzalar)(1973)

Sorunlu bir evliliği yakın planda izleyen bu film, kuşku, umutsuzluk, güvensizlik gibi karmaşık duyguları Bergman’ın duru ve çarpıcı anlatımıyla aktarıyor. Yönetmenin diğer önemli filmlerinde de yer alan Liv Ullman (Persona) ve Erland Josephson göz alıcı performanslarıyla etkileyici ve izlenmeye değer

5 - Krisis / Bunalım(1945);

Yönetmenin ilk filmi olma özelliğini başarıyla taşıyan,melodramatik bir tiyatro oyununun gerçekçi bir uyarlaması olan bu filmde ikinci Dünya Savaşı sonrası isveç’e özgü hayatın bunalımları anlatılıyor.
çok sakin ama bir o kadar da içe işleyen, delip geçen bir üsluba sahip süper yönetmen.. onun anlattığı olayla bir diğer yönetmenin anlattığı olay aynı da olsa fark dağlar kadar.. sebebi de bu sakin ama etkili anlatım sanırım.. ayrıntılar epey önemli yer tutuyor, diyaloglar öylesine değil. her şey direkt konuyla bağlantılı, ama yavaş ilerliyor. sonuç olarak da ortaya sakin ve etkili filmler çıkıyor..

en iyilerden olduğu su götürmez..
bugün kaybettiğimiz, bizi üzen yönetmen..
efsaneleri öksüz bırakan eşsiz yönetmen, oyun yazarı.

(bkz: yedinci mühür)
(bkz: sihirli flüt)
neyse ki saga'nın, ölümünden önce filmlerini piyasaya çıkarmış olmasıyla
oturup arka arkaya iki filmini izlemek gün itibariyle mümkün olan yönetmen.*
onun dünyasına tam olarak giremedim, büyüklüğü ortada ancak ben sezemedim.
woody allen aşkıyla ilgilendik üstatla ama artık daha büyük bir yönetmen*
ve salt izleyerek duyumsamak zor olsa da okuma desteğiyle beraber
saygı duruşu yapmak farz oldu.
p.s. : geliyorum...beni de bekle.

edit: (bkz: ingmar bergman ve michelangelo antonioni)
Yedinci Mühür, Yaban Çilekleri ve Sihirli Flüt ü sinema dünyasına kazandıran ve 89 yaşında yaşamını yitiren ünlü yönetmen, 2005 te Time dergisi tarafından, dünyanın yaşayan en büyük yönetmeni olarak nitelendirilmişti.
Tüm sevenlerinin başı sağolsun, sinemanın sanat olarak kabul görmesine en çok katkıda bulunan odur. Bugün itibariyle de sinemanın en büyük ustalarından biri olarak ayrılmıştır bu dünyadan.
usta yönetmenlerden biri* fakat vefat etmiş olup allahtan rahmet dileriz.
evet vefat etmiştir. yaşamı anlamış olan, hayat, ölüm, din ve insan hakkında kelam edecek belki de bir kaç kişiden biri olmuş olan bergman ölmüştür. sinemayı yetim bırakmıştır. faröe adalarına gidip tanışma planları yaparken, artık mezarını ziyaret planları yapmaktayım. bir daha gelmeyecek persona, Det Sjunde inseglet, Smultronstället, Aus dem Leben der Marionetten, Viskningar och rop gibi filmler. hayat benim için Viskningar och rop filmindeki agnes'nin ölümünden sonra birden odaya yayılan ölüm karanlığı gibi olmuştur. Persona'daki Elisabeth Vogler gibi sessizlik içinde yaşayacağımı hissediyorum. evet bergman öldü, artık hayat biraz daha eksik, biraz daha sessiz ve biraz daha yalnız...
yıllar önce, yedinci mühürün açıldığı gün insanlığın hakikatle tanışacağını vurgulamıştı.vakit geldi ve onun için yedinci mühür de açıldı.yalnızlık, iletişimsizlik ve sevgisizliğin ozanı sinema tarihini çok zenginleştirmişti.nur içinde yatsın...
ölememeliydin be baba. 89 yaşındaymış diyenler utansın, ölmemeliydin. ölüm hakkında söyleyeceklerin vardı daha. tecrübe etmeden önce biraz daha laflasaydık. smultronstallet'im yedinci mühür'üm, persona'm, güz sonatı'm. yalnızlıklarım, yanılmışlıklarım. her bir karesi ile bizi biraz daha kör kuyulara attığın filmlerini tekrar tekrar izleyelim. ölümden korkuyor muydun da bu kadar üstüne gittin. aldın onu eline, oynadın durdun senelerce. korkma, eğer senin tasvir ettiğin gibiyse ölüm biz pervane misali ateşe koşuyoruz arkandan. biz de yalnızız, biz de iletişimsizlik deryasında çırpınıyoruz. biz de sen gibiyiz, sen de biz gibiydin. naif duyarlılığınla hep korkularımızı işaret ettin. ne kadar da bilindik ama o kadar da güçtü gördüklerimiz. yaban çileklerimiz ezildi şimdi. sinema yaşayan en büyük yönetmenini kaybetti evet ama ben de yaşayan en büyük yönetmenimi kaybettim.
tüm filmleri ile insanda içinden çıkılamayacak hissiyatlar uyandıran ve son hamlesi uykuda ölümle tanışmak olan usta yönetmen.

(bkz: her ölüm erkendir)
bir röportajında ''benim kalkış noktamın, zihinle simgecilikle çalışmak gibi bir şeyi yok; benim düş ve izlenimlerle, umut ve arzu ile ihtirasla işim var'' sözleriyle olayı özetleyen san'atkar kişi.
30 temmuz 2007de 89 yaşında ölmüş usta yönetmendir. çektiği özel filmlerle ve 1950li yıllardaki ününe rağmen hollywooda gitmeyi asla düşünmemiştir. isveçli olması ve daha önemlisi isveçte kış aylarında güneşin ortaya hiç çıkmamasının sonucu olarak filmlerinde genellikle soluk gri tonları kullanmıştır.
Bergman, 'En iyi Yabancı Film' alanında 3 Oscar almış*,
9 defa da 'En iyi Yönetmen' dalında Oscar'a aday gösterilmişti.
yarım yüzyılı aşan sanat hayatında:
54 film, 126 tiyatro eseri ve 39 radyo oyununa imza attı ve
eserlerinde ağırlıklı olarak ruhani arayışları ve psikolojik
çatışmaları işledi, varoluşçu temalar üzerinde durdu.
Bergman sineması, genel olarak gerçek dünyadan ve toplumsal
sorunlardan uzak, melankolik ve kapalı bir sinema olduğu
gerekçesiyle bazı kesimler tarafından uzun süre eleştirildi.
trivia: 5 kez evlendi ve 9 çocuk sahibi oldu.
http://www.showtvnet.com/haber/yazar/yazi.asp?id=255
woody allen'ın ingmar bergman'ın vefatı üzerine yazısı için:
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=231152
bundan üç-dört sene önce bir arkadaşım dedi ki:"sean peen ölmüş". hadi ya dedim yazık olmuş. üzüldüm. çünkü sean peen' i severdim. "sonra şaka lam" dedi."ölür mü sean penn hiç".
sonra aradan üç yıl geçti ya da dört, ben haberlerde duydum diyordu ki:" ünlü yönetmen ingmar bergman öldü". arkadaşımı aradım."hocu ingmar bergman öldü" dediler. "he ya doğru" dedi. "şaka mı?" dedim."değil" dedi.
"hadi lan dedim ingmar bergman ölür mü hiç". "öldü "dedi. çok üzüldüm. çünkü ingmar bergman' persona' yı çekmişti, yaban çilekleri' ni, magician' ı... ve daha bir sürü film çekmişti. hala aktif olarak film çekerken hemen her yıl sinema okullarında ders olarak işlenebilecek bir film çekmişti. her yıl.
hep ölümle ilgili bir şeyler vardı filmlerinde aslında. anlamalıydık bir gün ölebileceğini ama insan saf işte bir türlü inanamıyor gerçek olabileceğine.
ben sanıyorum ki ben elli yaşıma da gelsem ingmar bergman adasında yaşamaya devam edecek. ben ingmar belki film çeker diye hayatımı sürdürmeye çalışıyorum. belki bir film daha çeker, tek bir film. hayatla bağım koptu benim. herhangi sinemasal bir isteğim kalmadı artık. daha önce kubrick öldüğünde de böyle olmuştu. hocu bi film çeksede izlesek dediğimiz kimse kalmadı. kubrick öldü, bergman öldü, alfred zaten ölmüştü. yakında jarmusch da ölür zaten. **