bugün

birde bu Türkçe kelimeleri turistin yüzüne bağırarak söyleme durumu vardır. bağırınca anlayacak sanki.
birde türkçe konuşurken ingilizce konuşmak vardır daha da beteri.
-işte abi geçenlerde eassy yazdım ama paper ı evde unutmuşum .
+hadi ya . sonra dedimki hocaya hocam paper evde kaldı ama ben yarın bu günkü ödevleri de collect edip teslim etsem olurmu dedim. tamam dedi
+ nerdeydi benim ingilize-türkçe sözlüğüm ya ?
yüksek sesle konuşulur karşıdaki anlasın diye özellikle.

-seeeeen gitmeeeek vaaaar düüüüüüz. sonraaaa dön solaaaaa yürüü yürüüü yürüüü. hmm gooo gooo gooo sonra left. görürsün zaten. yuuu siiii pideciiiii.
otoban. tık tık tık*bus. meali: merdivenden çık durağa yürü otobüse bin.
genelde ingilizce bi metin okunurken metinde geçen rakamlar da türkçe okunur.
pascal nouma nın yaptığı eylemdir.
belirtildiği gibi bazen rakamlarda türkçe okunur. sayısal ifade olmasından sanırsam.

-i was born in seksen dört. *
-there are iki people.

gibi.
prof. - could you please tell me the difference between intonation and stress?
ben.. + yeah, intonation is blah blah and stress is blah blah...
prof. - example pls.
ben.. - ya hocam şimdi, when we ....
ilkokuldayken arkadaşımın kurduğu şu iki cümle bu duruma örnek gösterilebilir:

+ ı speak english şakır şakır...
+ hello, how are you? çoluk çocuk how?

dalga amaçlı değildi bunlar, ciddi ciddi yazmıştı ödevine bunları...
ingilizce anlamı aklıma gelmediği zaman sıkça başvurduğum olaydır.
tersi daha kötüdür çünkü özenti muamelesi görürsünüz. şu aralar 'damm' ve 'dammit' kelimelerini çok sık kullandığım için toplumdan dışlandığımı hissediyorum. o değil de 3 sene önce bi arkadaşım vardı sevgilisinin adı demetti durduk yerde dayak yiyoduk ondan o yüzden.
ingilizce öğretmenlerinin sık sık yaptıkları şeydir.

- be quiet please...
+ sdhsdfhjfgjdfgjdfgj
- heeeyy şşttt be quiet!
+ sdfghsdfhsfghdfgh
- shut up!
+ dghsfghdfgjhgjgh
- oooğlooom sana diyorum shut up ya yeter artık shut up sit down yeter yeter!!
sayıları türkçe söylemek en büyük örnektir.
kelime yoğurt ise gayet mantıklı olandır. 3984756834756 yıllık yoğurdumuza mahmut mu diyelim?
yoğurt olmazsa popiş de diyebiliriz bak.
We got 5 points onwards, but if you look at the tabela (Fatal Error, Press Alt+Ctrl+F4)!!!

(bkz: fatih terim ingilizcesi)
(bkz: Mustafa Kemal was born in 1881 in Salonika)
uçakta host'un sabırsız bir ingiliz yolcuya atarlanması sırasında şahit olduğum olaydır.

- can you give me a water please?
+ ok, but first sit down and tie your seat belt please.

bir süre sonra ingiliz kadın tekrar su ister;

+ ya i'll bring to you water işte. please sit down and tie your seat belt.
(bkz: süngır bob)

evet beyler. 7 yıllık bir anadolu lisesi mezunuyum. üniversitede hazırlık sınıfını falan atladım muafiyet sınavıyla vs. ama gel gör ki işte insan mala bağlayınca hiçbir şey fayda etmiyor.

alanya'da arkadaşlarla gidilen yaz tatilinde bir rus hatuna muhabbet esnasında lafı geçince sponge bob diyemedim. ulan hadi diyemedin be öküz herif, sünger bob de geç.

o an arkadaşlarımın attığı kahkahayı ve kızın şaşkın bakışlarını ömrüm boyunca unutamam.

(bkz: bu da böyle bir anımdır)