bugün

büyük bir boşluğun içinde olmaktır.

tarih boyunca tüm milletler hatta kabileler bir şeylere tapınma zorunluluğu hissetmiştir. kendisinden büyük bir ilahi güce...
buda bize gösterir ki inanmak insanlar için gerekli bir olgudur. kimisi (ki zeki olanlar) allah a inanır, kimisi ineğe, kimisi güneşe. ama yine de bir inanç vardır. kendini derin boşluktan alan, hayata tutunmasını sağlayan, dünyada bir amacı olmasını sağlayan bir tanrısı vardır.

inançsız olmak ise kimi zaman ortam yapmak içindir, kimi zaman kapasitenin dünya olaylarına yetmediği durumlarda ortaya çıkar. inançsız olmak erdem değil tam aksine tüm insanların ihtiyaç duyduğu şeylerden birini reddedip intihar etmek gibidir. dünyada açık olarak gözüken bir yaratıcının varlığını kabullenememektir. kişiye hiç bir getirisi yoktur. eğer haşa tanrı yoksa hiçbir şey kaybetmezsin inanarak, ama varsa sonsuz ahirette çok şey kazanabilirsin, tüm nimetleri tadabilirsin. boşluktan kurtulur, gününün yetmediği işlerde sığınacak bir kapı, el açacak sonsuz kudretteki yaratıcıya sahip olursun.
büyük bir boşluğun içinde olmak değildir.

tarih boyunca tüm milletlerin neye inandıkları bugünün insanının neye inanması gerektiğini şekillendirmez. binlerce yıl insanlar dünyanın düz olduğuna inanmışlardır mesela, bugün de mi buna inanalım.. ya da insanlar tarih boyunca bi şeyi yapmışlar diye bunun gerekli olduğu fikrine neden ulaşalım ki.. tarih boyunca başka ülkelere seferler düzenleyip kocalarını ve çocuklarını öldürdüğü kadınları savaş esiri (cariyeler) olarak almış, cinsel köle olarak kullanmış insanlar, o zaman tecavüz de (kitaba uydurulmuş olsa da tecavüzdür sonuçta) insanların gereksinim duyduğu bi şeydir diye mantık kurabilir miyiz..

inançsız olmanın ortam yapmak için olduğu iddiası zaten çocukça bi iddiadır ve yeterince bu konuda laf edildiğinden tekrar aynı lafları etmek istemiyorum, salla bunu.

"kapasitenin dünya olaylarına yetmemesi" zaten evlere şenlik bi iddia. din inancının binlerce yıldır aslında çok basit bilimsel açıklamaları olan olaylar için sebep olarak doğa üstü yaratıkları göstermiş olduğunu görmezden gelmek gerekiyor bu lafı etmek için. meteorolojik olayları bile meleklere havale eden insanlar ile dini bi kenara atıp olaylara bilim açısından cevaplar getirmeye çalışan insanları kıyaslıyorsanız bari dinsizlere "herşeyi açıklayabileceğinizi sanmayın" falan gibisinden laflarla gelin, "kapasiteniz yetmiyor dünya olaylarına" demek komedi sadece.

tanrı yoksa bi şey kaybetmem, varsa sen kaybedersin lafındaki tüccar mantığı ve buna dayandırılan inanç üstüne laf etmeyi zul görüyorum şu an.
tarafsız olmaktır. makul olmaktır. bu yolla dinci ve kemalistlerin ne kadar yobaz olduğunu kolaylıkla anlıyorsun.
"insan hiçbir şeye inanmıyorsa, en azından kendine inanır."

müslüm gürses
din ekseninden değil baska eksenlerden baktiğiniz vakit hazin bu durum.

negeleceğe, ne geçmişe, ne bugune, ne de herhangibi birşeye hatta kişinin kendisine bile inanci yoksa hatta bunlarin yekunu olan hayata bile inanci yoksa kişinin ölmekten baska birşey gelmez elinden.

inanctir felaketleri yaşanır yapan.

Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?

Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine

Sevgisinin kepaze edilmesine

Kanunların bu kadar yavaş

Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine

Kötülere kul olmasına iyi insanın

Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken

Kim ister bütün bunlara katlanmak?

elbette her hangibi birşeye inanc bütün otu boku katlanabilir yapar.
****

yaşamda asla geriye bakmamayı ve pişmanlık duymamayı bir kural olarak benimseyin.

Mary McCarthy
dini yönden ele alınırsa imkansızdır. allah'a inanmayan birisi de gayet inançlıdır, sadece allah'a inanan birinin inandığına değil allah'ın olmadığına inanıyordur. he "x'e inançsız olmak" vs. denilirse iş değişir tabi.**
inançsız olmak derken sadece tanrı inancı anlaşılmamalı. gerçekten insanın yaşamak için bir şeylere inanması gerekiyor. inandığı şey uğruna hayatına şekil verir insanoğlu. hiç bir şeye inanmayan insanı yaşamaya iten nedir?
inanmak kolay falan değildir; ciddi sorgulamayı talep etmektedir inanç sistemi; dogmatik görünen tek husus allah'ın varlığı ve birliğidir ki bunda da diğer tüm varoluş hususlarına, sorunlarına atıf ve açılım vardır esasen... ciddi bir (b)ilgili olma süreci gerektirmektedir inanmak, ki ironiktir gayet de bilimsel bir duyuş ve duruştur bu... asıl tembellik, bilimdışılık ve kafa konformizmi 'ben inanmıyorum' diye kestirip atmaktır.
(bkz: ister inan ister inanma)*
inançsız olmak, zordur zor. bir kere inançlara anti inanç geliştirip onlara inanmayı seçmek lazım ki çelişki de burada zaten. inanç zedelenebilen bir şeydir, en güzeli biliş. bilme hali. bazen beş duyuyla algılayamadığı şeyleri de bilir insan ki, kamil olan odur. (bkz: kamil insan)
inançsız olmak diye bir şey yoktur. herkes bir şekilde bir şeylere iman eder. din ekseninde toplamamak gerekir bunu. yaratıcıdan bahsetmiyorum. nasıl ki islamda "kadere iman" diye bir şart varsa, yüzyıllardan beridir bilinen/uygulanan(!) ama çoğu kişinin the secret'la öğrendiği pozitif düşünce de aynı şeydir. ikisinde de mantık aynıdır. islamdaki mantık da aynıdır. "ne gelirse kaderdendir, olumlu düşünün" der. ha doğru yanlış, bunun tartışma yeri bu başlık değil ama herkes en basit bu örnekte olduğu gibi yaratıcıdan bağımsız, kendisini adayabileceği, himayesine girebileceği bir şeylere sığınmak zorundadır. sığınır da. yalan dime.
inancın yükümlülüklerinden uzaklaştıkça ondan korkmak tam anlamıyla olmasa da ondan kopmaktır. bir bakış açısı olarak şurdan ele alalım mesela. bütün inançlarda ölümden sonra hayat üzerine kurulu tezler! vardır. tahmin etmiyorum ki kimse varlığını 60-70 yıllık bir zaman dilimyle değer kılsın. dolayısıyla muhakkak yaşantısını kurgulayacağı bir dayanak arar. inançsız olmak aslında bir korkaklıktır. bu güruhta inançlı insanlara aynı sıfatı layık görüyor olabilir. ancak özellikle sözlüğümüzde ayyuka çıkmış durumda ki vicdanlarını rahatlatmak istiyorlarsa maneviyata, o duygulara saldırmamalılar.

edit: sabahın bu körpecik saatinde bir tutam yazar onlineken eksilenmek te ayrı bir tat hani ama bunu yapan arkadaşın özel mesaj sistemiyle hazr iç dünyasında egosunu kabartmışken bunun nedenini bana aktarması mümkünmü acaba.
inançsız ölmekten bir nebze daha iyidir.
"ben inancsızım abi, inanmıyorum" derken insan kendini bir zorlamaya sokar. çünkü o sırada kendini söylerken karışıklık içine atar. Çünkü her insanın içinden veya dışından konuştuğu birisi vardır.*** zor bir durumda insan inandığı, güvendiği şeyden yardım ister. "biri bana yardım etsin" diye haykırırken bu cümlenin içinde "biri bana bir şekilde ulaşsın demektir". burdaki bir şekildeyi, tanrı tarafından, azizler aşkına, budanın gücüne yada "tesadüfen" kelimeleri süsler.
beraberinde diğer tüm inançlara, inançlı insanlara iftiraya varacak derecede saldırmayı beraberinde getiren bir boşluk türü. ayrıca işin kolayına kaçan kesimdir. çünkü red etmek dünyanın en kolay şeyidir. önemli olan arayıp bulmak, kavrayıp bilinçli bir şekilde yaşamaktır.
olgun olmayan bir insanin elinde, inancli olmaktan farki yoktur.

biri, yanacaniz oolum siz, surum surum surunceniz, iskence goreceniz ben sefahat surerken gibisinden hava atar.

biri, salaksiniz lan siz, yok oyle bir sey iste, bosu bosuna bu telase, bu gurultu der.

inancsizlik yayilirken inancmis gibi davranir.
inancsiz ol salak olma. inancli ol salak olma.
bir fark yok arada.

bir de hesapcilik var. oglum sen simdi inan, yoksa da bir sey kaybetmezsin, varsa cok sey kazanirsin.

ego pompalama islemini, din kavramiyla kullananlar, din ve inanc hakkinda cok konusurlar.
ferrari almak gibi, her gun sevgili degistirmek gibi, surekli yeni kiyafetler almak gibi ego pompalama yontemine donusur inanc meselesi. abi yeni arabam var, abi bi namaz kilmisim, abi tanrinin olmadigini bi sokmusum gozlerine.

konu inanmak ya da inanmamak degil, olgun olmaktir.
olgun hic bir insan, bak benim ki bu cok super sen de gelcilik yapmaz.
inanc o zaman inanc olur.
yoktur böyle birşey. herkes bişeye inanır. inanmıyorum diyen de inanmadığına inanır. inanç vardır. asıl mesele neye inanıp neye inanmadığımızdır.
bosluk icinde olmaktir, evet. cok kisa anlatayim..

dusunun. yasadim bunu. hicbir seye inanmiyorsunuz; baktiniz kuslar daha bir guzel, insanlar daha bir civil civil. nasilsa bize guc yetirebilecek kimse yok! cool oldunuz zaten, "ben ateistim koc" diyorsunuz insanlara, cok guzel! birkac gun gidiyor boyle, ruh halinizin iyiden iyiye duzeldigini goruyorsunuz. ertesi gun, yakininizin tecavuze ugradigini; o serefsizin de yakalanmasi gibi bir ihtimalin olmadigini ogreniyorsunuz.

nasilsa basimizda bize guc yetirebilecek kimse yok degil mi? siz o kisiyle bir omur yasayacaksiniz ve asla unutmayacaksiniz. ve o, hicbir ceza gormeksizin yasayacak, olup toprak olacak? mantik alaniniz bu kadar mi dar?

hayir, olup toprak olmayacak; o kadar basit bir dunyada degiliz.
inananlara göre nedense bir boşluğun içinde olmak gibi görülse de alakası olmayan durumdur. dostum sen inanıyorsun varya inanılmaz büyük bir doluluk var hayatında yani helal lan sana , benim de o kadar boş bir hayatım var ki inanamazsın. her gece ulan nasıl doluduracağım ben bu boşluğu acaba inansam mı gibi sorular soruyorum kendime bir görsen. ben inançsızım arkadaş senin gibi bir cennet ya da sonsuza kadar yaşayacağım bir yer ummuyorum ( sonsuzluk ne kadar mantıklı ya , düşünsene sonsuza kadar yanıyorsun. vücut bağışıklık kazanır lan bir süre sonra yanmaya * ) en az senin kadar huzurlu ve hatta senden daha mutluyum çünkü benim hayatımı kısıtlayan bir şey yok. maddi ve bazı ailesel durumlar dışında. dostum inançsız olmak işte böyle bir şey. inançsız olmak etrafta olan biten bunca dalavereye, din uğruna girişilen saçmalıklara , ölen insanlara , yapılan savaşlara ve insanların koyun gibi olmasına anlam verememektir. yani bir film tavsiye edeceğim izler misin bilmem ? ama olsun bilgi sonuçta ister izle ister izleme...

http://www.zeitgeistmovie.com/ belki dinler konusunda sana bir şeyler anlatır , inançsız olmanın nedenlerinden sadece bir kaçını görebilirsin. umarım...
(bkz: losing my religion)
(bkz: gamsız olmak)
(bkz: herkesin tuttuğu kendine)
tercih meselesi kimseyi zorla birşeye inanmaya zorlayamazsın .. inancı olur veya olmaz onun bilecegi iştir. kaldıki inanç da kime göre neye göre ?? .. hissetigi seyi yaşaması da bir nevi inançtır zaten..
buna benzer diğer bir başlık da komik olmaktır. komik olmaktan bahsetmek gerekir lakin gerçekten de başlık altında yazılanları okuduğumda uuserlarımızın komik duruma düştükleri gerçeğinin farkında olmadıklarını sezdim, anladım ya da gördüm diyelim.*
nedir komik olmak ?

1) inançsızları boşluk içinde sanmak. buna gerçekten çok ciddi söylüyorum güldüm. inançsız olmak ya da başka bir deyişle atesit olmak ya da bu sonuca giden yol başlı başına zaten boşluğu doldurmak için gösterilen çabadır. nedir bu yol? hangi boşluk ? hangi boşluk olacak, dindeki mantıksızlıkların ve bilimin dalga geçtiği, kaale bile almadığı olaylara inanmanın insanı ittiği psikolojik rahatsızlığın neden olduğu boşluk. uuser arkadaşlarımıza bu mantıksızlıkları anlatmaya çalışmayacağım elbette, bu balığı direk yemeleri için onlara vermek olur, bizim görevimiz yol göstermektir. o zaman gösterelim :
(bkz: dinler tarihi) (bkz: sümerler) (bkz: prof muazzez ilmiye çığ) (bkz: server tanilli) (bkz: turan dursun).... daha tahmin edemeyeceğiniz kadar örnek sayılabilir ama başlangıç olarak ideal sayılabilirler.

2) inançsız insanların " oh lan kural yok, yer içer sıçar sker giderim oooh ne ala, kuralsızım istediğim suçu işlerim" mantığını güttüklerinin sanılması. buna ilk maddeden çok daha fazla güldüm, hatta ve hatta osurdum gülerken. uuserlarımızın entellektüel açıdan konuları ele alma fakirliklerini görmek biraz da açıkçası içimi burktu. sonuçta çoğu üniversite öğrencisi. neyse konumuza dönelim :

hayır efenim, inançsız olmak, ateist olmak ahlaksız olmak demek değildir, kuralları istediğim gibi çiğnerim mantığında olmak hiç değildir. ahlak göreceli bir kavramdır. kurallı toplumda herkes gibi yaşamak için de dine kesinlikle ama kesinlikle gerek yoktur. bir örnek : 60 lı yılların sonlarına doğru, sosyalizm ve anarşizmin doruk yaptığı yıllarda yani, montreal kentinde polisler bir günlük iş bırakma eylemi yapmaya karar verdiler. anarşistler ve sosyalistler o bir günü istedikleri gibi kutlamayı düşünmekteydiler, yiyip içip, istedikleri gibi yaşayıp sevişerek kutlama amacındaydılar tabi ki..polislerin iş bırakma eylemine başladıkları ilk 2 saatte 32 ev soygunu gerçekleşti ve daha sonra yakalanan hırsızların %75 hristiyan, %20 si müslüman ve geri kalanları diğer dinlere mensup olduklarını bildirdiler. bunların hepsi inançlı insanlardır.

iş bırakma eyleminin 3. saatinde kiliseden dönmekte olan bir vatandaş yol kenarında içki içen gençlerle tartışarak birini vurur. tek tanrı inancına sahip içinde boşluk olmayan ahlaklı bir vatandaştan bahsediyoruz.

5. saatte gelen bir haber ise ilginçtir; müslüman bir doktor kaçabileceğini düşünerek karısını vurmuştur. nedenlerini hatırlamıyorum şu anda ama kendisi içinde boşluk olmayan bir müslümandır.*
şu sonuca varmak istiyorum : ahlaklı ve kurallı bir toplum için din gereklidir diyenlerin farkında olamadıkları nokta, o düzeni sağlayanın din değil kolluk kuvvetleri olduğudur. kolluk kuvvetleri olmadan hangi din olursa olsun düzen sağlanamaz. tamam ?

3) güldüğüm bir konu daha var ki o da inançsız insanın kendini salması, dibe vurması. hey gidi cem yılmazın yeğenleri heeyy!* bu kadar mı cüheyla bir toplum olduk!

ateist ya da inançsız insan, nasıl olsa cennet cehennem yok diye kendisini salmaz efenim. gerçeklerin farkındalığında insanlığa faydalı olmaya ve bu dünyanın güzelliklerini tatmaya ve bu güzellikleri yaşamaya verir kendini.

iyilik ve ahlak kavramlarının dinle hiç bir ilgisi yoktur. evrim sadece biyolojik açıdan gerçekleşmez. evrimin çeşitli türleri vardır; dillerin evrimi, dinlerin evrimi ( ki bu önemli, insanlığın ilk yıllarındaki çok tanrılı dinden tek tanrılı dine doğru bir evrimsel süreç izlenmiştir ve bu sosyal ve bilimsel gelişmelerle dinsel evrimin varacağı yegane nokta dinsizliktir. ), düşünce evrimi...insanların ilkel topluluklardan günümüze karakter yapıları ve kişiliklerindeki değişmeleri inceleyen bir kaç kitap okusanız iyilik ve ahlakın dine bağlı kavramlara değil kişinin düşüncelerinin, bağlı olduğu topluma ait sosyal evriminin ve etkileşime bağlı olduğunu çok zorlanmadan anlayacaksınız. (bkz: richard dawkins) (bkz: tanrı yanılgısı) (bkz: kör saatçi) (bkz: gen bencildir)

neyse gerçekten çok uzun konu..3131'e ayar yazıp mesaj atın ben kapağı gönderirim.*
kişinin tamamen kendisi ve daha sonrada tanrı ile aralarında olan özel bir durumdur. tamamen kişinin kendine bağlıdır 3. şahıslara halt yemek düşer.
(bkz: gerekli ama zordur)
güncel Önemli Başlıklar