bugün

hoca her başka dediğinde "başkan" anlayarak ayağa kalkmaya yeltendiğim, yıllarca içime işlemiş sıfattır.
Aldığınız oy miktarına göre Rakiplerinizi ezmenizde yarar.

Tecrübe konuşuyor bak. *
başıma gelen hadisedir.

ulan senin neyine lan neyine? milleti oturtacaksın daa, oturmayanların adını tahtaya yazacaksın daa, konuşanların önüne x falan koyacaksın da ölme eşeğim ölme.

kimse beni dinlemiyo sitemiyle, sistemin çarkları sitemine erken yaşta girmektir aynı zamanda.

uğraştım yaptım hatta aynen şu şekilde bir şeydir;

görsel
ben sınıf başkanı olmuştum, milleti oturttum ve oturmayanları öğretmene şikayet ettim diye bir köşede beni bekleyip feci pataklamışlardı. sonra aklım başıma geldi, oturmayanları şikayet etmedim öğretmene diye, "uslu" öğrenciler gözümün içine baka baka beni öğretmene şikayet ettiler, bu sefer öğretmenden dayak yedik.

sonuçta bizim okulda sınıf başkanı olmak "şamar oğlanına" dönmek demekti.
küçük yaşta bu sorumluluk lider ruhlu olmakta büyük etken. tabi lisede halktan biri gibi davranmak biraz koydu bana o ayrı.
sınıfta en çok kim sevilirse ilkokul başkanı o olur. hatta en yakışıklı erkekle, en güzel kız genelde başkan ve başkaniye olur. cünkü herkes onlara platonik aşık olduğu için onlara oy kullanılır.
ilkokulda, ortaokulda ve lisede hep gözümde kalmış bir karizma unsurudur. darısı üniversiteyeymiş demek ki (bkz: sınıf temsilcisi)
tahtayı; konuşanlar, şımaranlar, konuşturanlar, ayaktakiler diye dörde bölmektir.
sınıfın en önemli ve en kıskanılan öğrencisidir. elli kişiden topu topu beş kişi oy vermişti ve onlar da "bu kızın bizi yazacak cesareti yok" düşüncesiyle oy vermişlerdi. gene de sağolsunlardır.
taşşaklarının iki metre arkadan gelmesi demektir.
sırf melike ye hava yapabilmek için girdiğim seçimlerden 8 oy alabildigim ve melike yi de burak denen dallanaya kaptırdırmama sebeb olan gereksiz görev.
milleti susturamayınca;
- ühühü örtmenim bunlar susmuyor. numan bana küfür etti nazlı susmuyor damla yerine oturmuyor bıktım artık ben ühühü...
diyerek salya sümük ağlamanın görev şeklinde adlandırılmış hali.

artık ilkokul seviyesinde olan sevgili sözlüğümüzde vardır elbet bunu okuyan ilkokullular.

beni dinleyin, olmayın başkan falan. tahtaya milleti yazmakla düşman kazanırsınız ötesi yok.
yemişim karizmasını kattığı havasını. psikolojiniz bozulur demedi demeyin.
3 yıl yaptıgım hededir.
kendi kankeytalarımı hiç tahtaya yazmamamla eleştirilmişimdir.
hocaya bol bol sikayet ettigim insanlar olmustur
komiktir baya ama guzeldir o günler. gülümsetir.
çalışkan bir ögrenci olmak sınıf baskanlıgı görevi için ideal özelliklerden biridir, ilgili anne de arkanızda olunca*
konuşanları özenle tahtaya yazmak, tek bir hareketinde de yazılan ismin yanına çarpı işareti atmaktır temek görevi.
(bkz: konuşanları tahtaya yazıyorum)
erkek sınıf başkanı adayları için, o çocuktan hoşlanan kızları öğrenebileceğiniz an, yada aday olup hangi kızların sizden hoşlandığını öğrenebileceğiniz eylem *
zorlu ve keyiflidir. bir de sigortamız ödenmeye başlasaydı emekliliğe az kalmıştı. *
http://www.youtube.com/watch?v=Ld5OOGYUKbY
bu duruma düşmektir. acıdır.
her sene bana teklif edilmesine ragmen her sene reddedtiğim olaydır. yirmiküsür sene önce bile, " beni sınıfın başına getirirseniz insalar tarafından sertliğimden ötürü nefret edilmek istemiyorum" demiştim. demek ki neymiş,humanizm yaşla değil başlaymış.
önce çok sarar, böyle bir havalara girersiniz, gurulanırsınız hatta şu yaka kartlarına sim sürüp süslemeye kalkarsınız ama sonra liderlik vasfınız yoksa bir de kimseye söz geçiremediğinizi fark edip, üstüne bir de ayak işlerine bakmaya başlayınca , öğretmen azarları da eklenince başkanlık bir daha hiç dokunulmamak üzere tozlu raflara doğru yol alır.
sınıfta ön plandaki öğrencilerin hevesli olduğu konum.
sınıfın çalışkan yakışıklı erkeği başkan olur yardımcısı da sınıfın en gıcık kızı.
benim 5 sene boyunca öğretmenim annemdi, diğer çocuklar bunu kıskanır ve beni hiç sevmezlerdi.

sınıf başkanlığı seçimlerine katılmak için plan kurmuştum. ben de projeler hazırlayıp sunacaktım, konuşmalar yapıp hediyeler dağıtacaktım. seçmenlerin gözünü boyuyacaktım. 7 yaş mantığına gayet yatkındı tüm bunlar ki hemen babamla giriştik işe. babam okul müdürüydü aynı okulda, el altından bana yardım edecekti. markete gittik tüm çocuklara topitop aldık, çikolata aldık. ben bir politikacı edasıyla top havuzu, kum havuzu gibi hiç olmayacak vaadler verdim. hatta annemin çantasından gece sınav sorularını bile çalacağımı söyledim yemediler her neyse gözüm gibi sakladığım topitopları da hapur hupur yaladı yuttu piçler. sıra geldi sandığa, herkes oyunu kullandı. teneffüse çıktık. kime sorduysam "tabi kızım sana verdik, kime verçesss yaa" dediler. daha sonuçlar açıklanmadan koltuklarım kabardı. sıra geldi sandığın açılmasına ve oyların sayılmasına.

sonuç?

0 oy..

ulan kendin de mi kullanmadın oy neden sıfır diyeceksiniz ki evet oy kullandım ama kendime değil, nasılsa ben çok oy alacam diğer adaya ayıp olmasın diye centilmenlik yaparak oyumu onun lehine kullandım. *
bir dahaki seçimlerde ise çaktırmadan fazla oy attım sandığa. annem de yedi ben başkan oldum.

darbe yemem uzun sürmedi,

"hükümet değişsin"
"büşra başkan aşağıya" sloganlarıyla adeta defedildim.

kaybeden onlar oldu.

pokemon turnuvaları, babyleyd turnuvaları hepsi iptal oldu.

oh oldu.

o kadar taso yağmalamıştım. tek üzüldüğüm giden tasolarıma ve topitoplarımdı.
on numara durumdur. konuşan arkadaşlarınızı tahtaya yazarsınız hoca gelmeden yalvarttırırsınız tahtaya adı yazılı olanları.'ne zaman didim hacii. hacii sil nooolur sil hoca gelcek hacii' diye ağlattırırsınız . sonra hoca gelip o veletleri döver. katıla katıla gülersiniz *
popüler olmak demektir. Tüm sınıf gözünüzün içine bakar. Sevdiğiniz kıza asılan dallamaları dövdürebilirsiniz hocanıza suya sabuna dokunmadan.
8 sene liderliği elde tutmaktır. bırakayım dersin bıraktırmazlar. hocalardan çok daha fazla sevildiğiniz olur ve yeri gelir daha çok değer verilir sizin düşüncelerinize. sizi daha çok dinlerler. aç açın halinden anladığı için; iyi geçinir gidersiniz bir nevi.*