bugün

Orhan Pamuk un bir kitabında "imam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu" şeklinde bir cümle geçmesi üzerine ilber Hoca dan aldığı ayardır.ilber Hoca şöyle ayar vermiştir;
1. namazın saati olmaz vakti olur. saat ve vakit ayrı kavramlardır.
2. Minarenin balkonu olmaz şerefesi olur. üstelik ezan şerefeye çıkarak değil içeriden okunur.
3. Ezanı imam değil müezzin okur.

Ortaya çıkan sonuç şu olmalıdır ki; toplumunun alışkanlık ve kültüründen haberi olmayan bir yazarın doğru eserler ortaya koymuş olması nobel almış bile olsa mümkün değildir.
helal olsun ilber hocam dedirtecek olaydır. entelektüel olmak oyle haybeden sallamaya benzemez adamı işte boyle bozarlar.
(bkz: ayara gel)
(bkz: ayarin allah ini yemek) *
ilber hoca nobel odullu turk bozuntusunu yere sermistir. eh ne de olsa bugun bi ilber ortayli kolay yetismiyyy.. *
ilber ortayli bunu ne zaman, orhan pamuk un hangi kitabi icin, nerde demistir? basligin bu haliyle kahvehanede anlatilan fikradan farki yoktur. ayrica biri nobel odullu bir yazar digeriyse unlu ve onemli bir tarihcidir, olayi tam sekliyle bilmeden "yuru be ilber abi aslansin ehuehe" diyerek ortami tribune cevirmeye gerek yoktur...
büyük tarihçi, zamanımızın münevver insanı ilber hocanın, kendini bilmez nobel avcısı sabetayiste ağzının payını vermesi olayıdır.
herkesi çok sevindirmiş ayar çeşidi.memleketteki orhan pamuk düşmanlarına "oh olsun" dedirten bi ayardır aynı zamanda.

iyi hoş da imam neden ezan okumuyo onu anlamadım gayet okur yani.
hatta herkes ezan okuyabilir.
ikindi vakti de olur saati de.
şerefe konusunda haklı olabilir ancak "heey ne ayar verdi allaamın sabetayistine" diye heyecanlanmaya gerek yok.

orhan pamuk da zaten bu ayardan sonra memleketi terkedip hatta ıssız bi adada inzivaya çekilmez merak etmeyin. sakin olun!
romanlar ansiklopedik bilgi içeren kaynaklar değildir , roman karakterleri elbette yazarların yansımasıdır ANCAK ROMANDA SÖYLENEN HER ŞEY DOĞRU ya da gerçek değildir.
detaylı bilgi için http://www.ekspresgazete....amp;id=40622&Itemid=2
orhan pamuk un öyle bir şeyi konu hakkındaki bilgisizliği bir yana benzetme yapmak ya da günlük dili kullanma, genele hitabetme amacıyla yazmış olma olasılığı da vardır. şöyle ki; günlük konuşma dilinde "ikindi vakti" için "ikindi saati" denebilmektedir. yada minare balkonuna "şerefe" dendiğini herkes bilmeyebilir, ben de bilmiyordum, aynı şekilde ezanı da imam okuyor sanıyordum "müezzini" de duymuştum gerçi ama ne işle uğraştığını bilmiyordum. sonuç olarak söylemek istediğim şudur ki: bir romanın yada hikayenin tümü değerlendirmeden içinden bir cümle seçerek, böyle böyle bu yanlış yazılmış bıdı bıdı demek doğru olmaz. olayın tümünü değerlendirmek gerekir. belki hikayenin kahramanı da bu konuda bilgisiz biridir. onun ağzından anlattığı için de o düşünceyi bize yansıtmak için aslında bilgisizlik gibi görünen ama günlük konuşma dilinde değerlendirildiğinde anlaşılabilen, basitliğe, halk diline indirgenmeye çalışılmış bir durum olduğu da ortaya çıkabilir.
orhan pamuka bu tür ayarlar vermek için tonla malzeme bulmak mümkün olduğundan çok da sağlam olmayan ayar. açın herhangi bir orhan pamuk eserinin herhangi bir sayfasını kolaylıkla benzer hatalar bulacaksınız.
(bkz: işte budur üstad)
(bkz: ayar nasıl verilir)
(bkz: ayar verilmez alınır)
Ellerine saglik iyi etmis Ilber Hoca.
Ne var ki Ilber Hoca'nin cocuklugunda muezzin minarenin serefesine cikar, elini kulagina goturur,(eli kulaginda) hoparlörsüz okurdu ezani. Cok da güzel olurdu. Nerde o eski, her vakitte bir makam ile minareden, insan sesiyle okunan ezan sesleri.
(bkz: abi ver coşkuyu ver coşkuyu)
sözlük sözlük olalı böyle ayar görmedi
insanların değer vermeleri gereken, yüceltmesi gereken insanlar varken gidipte iki lafı biraraya getiremeyen getirincede saçmalayan insanlara değer vermesini apaçık ortaya koyan ayar. özünü, dinini, milletini iyi bilen ilber ortaylıya teşekkürler.
-ilber ortaylı böyle bir cümle söylemişse-

şüphe ile yaklaşılması gereken cümledir, benden daha önce yukarıda bahsedildiği gibi bir cümleden alıntı olabilir ya da roman kahramanını bilgisizliğini anlatmak amacıyla birşeyler ortaya koymak istemiş de olabilir. bunu yanında şu gerçeği değerlendirirken her zaman göz önünde bulundurulması gereken bir gerçek var. bu gerçek de diyelim ki;

halil inalcık'ın asıl uzmanlık konusu olduğu alan osmanlı tarihidir, ve dünyada da bu konuda kendisiyle yarışacak insan hemen hemen çok azdır, amerika'nı da tarihini bilir mi? bilebilir ya da edebiyat hakkında ve yahut da dil hakkında konuşabilir mi? elbette konuşabilir ama o alanda uzman ve yıllarını vermiş kişilerden daha az ve onlara göre daha yüzeysel olur. daha da güvensiz olur uzmanına göre, hatta ben yoruma bakarım dikkate değer değilse de çok da itibar etmem..

bundan dolayı; ben ilber ortaylı'nın yorumlarına bu konuda pek itibar etmem, ama bir yıldız ecevit olsaydı bu yorumu yapan ya da dil alanında sağlam birisi daha şüphesiz dinlerdim. bunun yanında; ama şu gerçek de var. orhan pamuk'un kullandığı bazı imgeleri bilinçsiz mi yapıyor yoksa sansasyon yaratmak amacıyla mı ya da farklı bişeyler ortaya koymak amacıyla mı? hala anlamış değilim. çünkü bir romanında da ''ince belli kahve fincanı'' şeklinde bir cümle vardı. ve hatta o dönemlerde baya bir tartışma konusu olmuştu.

son olarak; nasıl siyasetçilere tarihi yazmamaları gerektiğini söylüyorsak, tarihçilere de edebiyat konusunda bir lafımız olmalı!
din ile alakasız kişilerin (ateistlerin) dini yorumlar yapmaması gerektiğini yoksa böyle sıçıp kalacaklarını gösteren durumdur. ayar verenin ağzına sağlık demek de bize düşsün.
orhan pamuk' un söz konusu din içerikli terimlere postmodern yaklaştığını, ilber ortaylı' nın ise bir neoklasik edayla yaklaştığını gösteren atışmadan ibarettir. ayar güzel ama orhan pamuk yer mi bilinmez. ama belli açılardan da gönderim yapmıştır.
tek bir cümleye 3 adet taş gibi ayar vermiş ilber hocanın, orhan pamuğun kitapları hakkında şöyle bir main idea istenildiği durumda yapacağı yorumu merak ettiren cevaptır. ermeni soykırımı ile ilgili ayarı hiç karıştırmıyoruz. ödül almak, saygı duymadığın anavatanının, memleketinin *tarihi hakkında atıp tutmaları meşru kılmaz. bilgin kadar konuşursun. elinde patlatırlar sonra.
nobel almış yazarın epey sikinde olan cevaptır. öyle ki orhan pamuk bu hatası üstüne tüm kitaplarını yakacak, herkes dışarda gezerken karanlık bir odada roman yazdığı gençliğini unutacak, nobel ödülünü ilber ortaylı'ya teslim edecektir. edebi bilgi, sözcük dağarcığı, kurgu yeteneği, tasvir gücü nedir ki dini bilginin yanında? ha bu arada, romanda yasak olan bir şey varsa gerçek değil yanılsama kullanmaktır. aman ha, okuyucuyu yanıltmayalım.
(bkz: ilber in orhan a kepçeyle ayar yedirtmesi)
(bkz: eşek hoşaftan ne anlar)