bugün

abartılmış bir söylem.

anı yaşamak adına ayrılığı bir süreliğine unutmak en iyisidir.
--spoiler--
idamı yaşamış birisi olarak ne kadar zor olduğunu ben bilirim.
--spoiler--
cellatına tapan insanın ölümü kabul etmesidir.
en azından ipi boynuna geçirir hadi lan vur tekmeyi tabureye denir. ama ayrılıkta taburede yok urganda ipte.
(bkz: easy come easy go)
idamdan sonra ölürsün, acı çekeceğin kesin değildir. ama ayrılıkta eğer seviyosan acı çekeceğin kesindir.
--spoiler--
dureydim burda böyle...
açeydim kollarımı...
gitme diyeydim.
beanim yüzümdeeenn.
--spoiler--

işin şakası bir yana ciddi anlamda kıçınızdan ter akarak şöyle beklenebilir ayrılık;
uzun zamandır aranızın bozuk olduğu sevgiliniz anlamsız-zamansız bir saatte görüşmek istediğini bildirir. siz de "ulen bu ciddi dönemde bu benimle boşu boşuna görüşmez" diyerek buluşma yerine gidersiniz ve pişmanlık saatleri başlamıştır artık. onun gelmesini beklerken içinizden "keşke gelmese" diye geçirebilirsiniz bile.
acıtır, çok acıtır ama ayrılık daha da acıtır! idamı bekler gibi beklesende ayrılığı aslında olmaması gereken küçük umutlar doğar içinde ama ayrılık oldumu bikere, gidiyorum dedği zaman O, ne umut, ne hayal, ne de bir gülümseme kalır ondan geriye.
cesur olman gerekiyor belki de. ona feda etmemen gerekiyor son nefesini. ölümünü izleme zevkinden mahrum etmen gerekiyor celladını. yapabilirsen... ama bunu yapamıyorsan, en azından merhamet dilenme. hayat için yalvarma. son soluğun sende kalsın, harcama fazladan birkaç nefes için. ayrılık da ölüm gibi kaçınılmaz, bugün ya da yarın, ne fark eder zamanı...