bugün

son günlerde dillendirilen safsata. mesela deniyor ki "hizmet alan halktır, istediği gibi giyinir; hizmet veren devleti temsil eder, türban takamaz." e şimdi kardeşim devleti halk oluşturmuyor mu? laik bir devlette başörtülü polis, doktor ya da öğretmen olamaz mı? bir kere laiklik din ve devlet işlerini birbirinden ayırmaktır, bir polis başörtüsü takınca "devlet namına" değil de "allah namına" mı ceza kesiyor, ne alaka? ayrıca laiklikle giyim kuşamın ne alakası var? "simge" derseniz, ayıp edersiniz. parti rozeti taksa o trafik polisi, o zaman "simge" demezsiniz.
genelde türbanla ilgili polemiklerde tınlayan bir ilginç nağme. baskın oran dahi kendini bu nefsani keyfe kaptırmadan edememişti. en açık tabirle; ''okulda başörtüsü ile eğitim görebilir lakin, öğrenilen bilgiler/pratikler vatandaşla, hizmet alma durumunda olanla devlet kurumları çatısı altında paylaşılamaz.'' gibi bir naneye tekabül ediyor. ''siktir git iran'da çalış!'' durumu anlayacağınız.

birileri bir yerlerden duydu, sonra diline doladı. geçen bir mhp milletvekili ninesinden öğrendiği ihlas suresini okuduğu otonomlukla, hizmet alan-veren arasında ayrım yaptığını iddia etti. ön beyin faaliyetine(istemli hareket, düşünme, vs.) gerek duyulmadan savunulan bir önemli ayrım(!) halini aldı.

chp, en son önder sav'ın tavırlarıyla(telekulak skandalı ile güzel hasır altı edildi bu arada, tebrikler) ''dinde bizim, millet de'' sloganından ne denli uzak olduğunu gösterdi. mhp; muhafazakar milliyetçi vatanperver heyecanlardan herhangi birine sahip olanlardan oy koparabilmek için ''türbanlı kız''lara özgürlük isterken, 4 yıl sonra evde oturmalarının kendilerini alakadar etmeyeceğini belirtti. ancak bütün bunlar akp'nin tutumu yanında hadsiz derecede önemsiz kaldılar.

türbanı kamusal alanda yasallaştırmaya çalışan(failed) akp yasağa; her defasında ''demokrasi'' gerekçesiyle karşı çıktığını belirtmesine rağmen, ortaçağ kafasının ürünü olan hizmet alan-veren ayrımına da eyvallah dedi. bu şu anlama geliyordu: ''buna da şükür. bize bahşedilmiş kısıtlı özgürlük ile sizlerin dünyasında söz sahibi olmadan bir köşede yaşacağız. söz!''. yasağa hem ''demokrasi'' gerekçesiyle karşı çık, hem de dogmatik kemalistlere ve de ne idüğü belirsiz ulusalcılara karşı boynun eğik dursun. basiretli olmak lazım.
Türkiye'deki despot dikta rejiminin dillendirdiği zırva. Halkı bölmeye çalışan zihniyetin yeni icatlarından. Bir benzeri olan kamusal alan ucubesi de bu zihniyetten çıkmıştır.