bugün

yaşar kurt - hadi baba gene yap http://fizy.com/#s/1aj5cu

bir tren yolculuğu öncesi yerde satılan şapkalardan ister çocuk, alır baba,binilir trene.tren hareket eder.çocuğun başı dışardadır.babası yapma, etme, şapka uçacak dese de çocuk aldırmaz.baba çocuğun başından şapkayı kapıp, saklar arkasına.

- baba baba gitti şapka

- e gider tabi oğlum dedim ben sana,

- ama baba yaaa..

- eğer bundan sonra hep sözümü dinlersen ve söylediklerimi yaparsan, getiririm o şapkayı ben sana

- gerçekten mi, hadi baba

- dön arkanı o halde ve söz ver bana

- söz baba

çocuk arkasını döner, babası usulca koyar şapkayı başına.sevinçten gözleri parlar çocuğun ve dönüp arkasını açık camdan fırlatıp atar şapkayı.

- hadi baba gene yap!

bazen hüzünlendirir bazen neşelendirir bu şarkı...
aynı yoldannnnn geçmişizzzz bizzzz, aynı sudan içmişiz bizzzzzz...*
şebnem ferah - ben şarkımı söylerken.

şebnem ferah'ın tecavüze uğradığı iddaaları sonucu yazdığı söylenen şarkıdır.
led zeppelin - stairway to heaven
bob dylan - the times they are a changing
bob dylan - like a rolling stone
bob dylan - masters of war
fade to black - hetfield turnedeyken çalınan çok sevdiği marshall amfisine yazmış.
Cat stevens - lady d'arbanville
doğru mudur bilmem ;cat stevens bir gün sarhoş bir şekilde eve gelir ve sevgilisinin yanında yatar,kendi kendine konuşur, halbuki kadın ölmüştür..bu şarkıyı o gece yazdığı rivayet olunur...
leman sam- kıyamam sana.

kızından gizli fahişelik yapan bir kadının bir gece kızını sessizce terkedişini anlatırmış bu şarkı.kızına bıraktığı mektubun sözlerinden alınmış şarkı sözleri.sözler hikaye ile bire bir örtüşüyor.buyrun efendim sözleri:

bir gün anlayacaksın neden sessizce gittiğimi
senden vazgeçmek uğruna nasıl bir savaş verdiğimi
mevsim kış olur hani bir yudum güneş bulamazsın
sonsuz uçurumlardaki çiçeklere dokunamazsın

her sabah bir sayfa daha eksilip gidiyor ömrümden
gönlümün yıkıntılarında can çekişiyor umutlarım
ellerimde acı var ellerini tutamam kıyamam kıyamam sana
yollarımda ayaz var yaklaşma yollarıma kıyamam kıyamam sana
karanlık gecelere ortak edemem seni kıyamam kıyamam sana.
caterina http://fizy.com/#s/1mlhh6

fikret kızılok'un seslendirdiği çok güzel 19. yüzyıla ait bir balıkçı şarkısı. mehmet ve yanni, boğazda sandalın içinde içkilerini yudumlamaktadırlar. yanni, aşık olduğu katerina için ağlamaktadır. mehmet söze başlar.: "ben bir türküm sen de bir rum, sen de bir halksın ben de..sen isa'ya ben de allaha aitim. peki neden ikimizin de hali ah ile vah içinde. biraz şarap ve sevgi ikimizi de aldı götürdü, aynı tastan da yemeye başladık. kardeşlik de bundan öte nedir ki?"
(bkz: atma hamidiye atma)
kanal 7 tarafından film haline getirilmektedir. gerçi onlar türküydü ama neyse.
reamonn-tonight.
(bkz: iki keklik)
ceviz ağacı...
hatta tenine dokunur hikayesi , biraz zorlarsan anlamını hissedebilirsin.
gülben ergen-ya ölümsün ya düğün

bu parçayı deniz seki hapisteyken sevgilisi olan klarnetçi bir tane herif vardı. ona yazmış. sözlere bakarsanız anlarsınız olayı.
bir dönem özellikle ege bölgesi'nde dağlar taşlar bu yazıyla doluydu; radyolarada reklamları vardı;

1970'li yıllarda, bir iş adamı akşama karısıyla konsere gidecektir, karısına telefonda kendisine yeni bir gömlek almasını söyler; karsı da tamam, der; çarşıya çıktığında da dükkanda satıcı sorar hangi marka olsun? kadının aklına o anda bir marka gelmez, düşünür, aniden duvarlardaki ve radyolardaki o sözler gelir: akçora gömleği olsun! der. satıcı gülümser, hanımefendi o marka giydiğimiz gömleğe ait değil, motor pistonlarında kullanılan gömlektir!

bu sözleri güneye giderken şarkısında, "sarıldım akçora gömleğine" diyerek kullanmış nejat yavasogullari'na bu öyküyü anlattığımda çok gülmüştü.

alıntı: (bkz: #2503453) akçora gömleği
eric clapton - tears in the heaven

49. kattan düşerek ölen oğlu için yazmıştır.

Iced Earth - Watching over me

Bill ve Jon grubun adı konusunda hararetli bi tartışma yaşamışlar, sonra alkolün etkisiyle Bill kaza yapıp vefat etmiştir.
Jon'da bu kazadan kendini sorumlu tutar ve onun istediği ismi gruba verip üzerine arkadaşı için bu şarkıyı yazar.

Red Hot Chili Peppers - Under The Bridge

gurub'un vokalisti Anthony Kiedis bu şarkıyı kendini yalnız hissettiği ve eroin kullanımı biraz kaçırdığı günlerde yazmış. Köprü diye bahsettiği yer, onun sık sık gidip uyuşturucu satın aldığı, kafayı bulduğu yermiş. 88'de gitaristleri Hillel Slovak eroin'den ölünce ve 1990'da en yakın arkadaşını kaybedince "Sometimes I Feel Like I Don't Have A Partner." şeklinde bir şiir yazmış, Aslında oldukça kişisel bir şiirmiş ancak prodüktör Rick Rubin şiiri bulup Kiedis'i zorla ikna etmiş ve şiir daha sonra bu şekilde bestelenmiş.
ümit besen - nikah masası.
nathalie - gilbert bécaud

fransız müzisyen gilbert becaud, konser için moskova’ya gider. sovyetler birliği dönemi… her yabancıya verildiği gibi bir rehber verilir. şehri gezdirirken ülke için tehlikeli olup olmadığına da baksın diye.

gilbert becaud, rehberinden çok etkilenir ve ona bir hediye almak ister. fakat istediği gibi bir hediye bulamaz moskova’da. bir an bile olsa ayrı kalmadıklarından nathalie, müzisyenin kalbini fetheder. paris’e döndüğünde “en güzel hediye natalie için bir şarkı” der ve gerisi gelir:

kızıl meydan bomboştu ve önümde yürüyordu natalie
rehberimin güzel bir adı vardı; natalie
kızıl meydan kardan bir halı ile kaplanmıştı, bembeyazdı o soğuk pazar günü natalie’yi dinliyordum anlatırken “kafe puşkin’e sıcak çikolata içmeye gideriz” diye düşünüyordum.

her ne kadar fransız müzisyen ‘kafe puşkin’den bahsetmişse de moskova’da böyle bir yer yoktu. şarkı ‘patladığı’ sırada moskova’ya gidenler özellikle bu kafeyi sorarlar. “kafe puşkin?” bu soruyu soranlar artınca puşkin caddesi üzerinde ve puşkin anıtı’nın yakınındaki üç katlı binada açılır, kafe.
la cumparsita
la cumparsita, uruguaylı besteci ve müzisyen gerardo matos rodríguez (1897-1948) tarafından bestelenmiş bir müzik eseridir. bütün zamanların en çok tanınan tango parçası haline gelmiştir.

ülkemizde düğün marşı olarak bilinen ''la cumparsita'' aslında mutlulukla hiç ilgisi olmayan, sevgilisi ve arkadaşları, hatta köpeği tarafından terkedilmiş bir adamın hikayesini anlatır.. işte hikayesi...

“la cumparsita, 1917 yılında, uruguay’ın başkenti montevideo’da, 17 yaşında bir mimarlik ögrencisi ve amatör piyanist olan gerardo matos rodriguez tarafından, uruguay karnavalında çalınmak amacıyla bir karnaval marşı olarak bestelemiştir. la cumparsita küçük bir sokak topluluğu ya da karnaval gösterisi anlamına gelir.

gerardo matos rodriguez’ in karnaval marşını, arkadaşı manuel barca, orkestra yönetmeni roberto firpo'ya gösterir. roberto firpo, parçaya kendine ait olan la gaucha manuela ve curda completa adlı iki küçük bölüm ekleyip bazı değişiklikler yapar ve bugün bilinen biçimine getirir ve ilk kez “la giralda” isimli kafede, roberto firpo orkestrası tarafından seslendirilir.

la cumparsita'nın ilk plağının 1916'da roberto firpo tarafından mı yoksa 1917'de alonso-minotto orkestrası tarafından mı çıkarılmış olduğu hala tartışmalıdır. uruguaylı besteci miguel villasboas, besteyi yapan rodriquez' in eserinin telif hakkını 1918'de 50 pesoya buenos aires'teki breyer adında bir müzik şirketine sattığını, eline geçen parayı da at yarışlarında kaybettiğini yazmıştır.

tango orta halli bir başarı gösterdikten sonra bir süre unutulmuştur. ancak, enrique maroni ve pascual contursi tarafindan “si supieras” (bilseydin) ismiyle esere söz yazıldıktan sonra parça yeniden tanınır.yedi yil sonra paris’e giden gerardo, tangosunun dünyaca meşhur hale geldiğini görünce, haklarını geri alabilmek için dava açmış ve ömrünün yirmi yılını bu işe harcamıştır.

tango türkiye'ye, cumhuriyet'in kabulünden sonra 78 devirli taş plaklar ile girdi. o dönemlerde istanbul’da taş plak ve gramofon pazarı oldukça hareketli idi. la cumparsita türkiye'de hızla tanınmaya başladı. bugün türkiye'deki birçok düğünde açılış parçası olarak çalınır.

la cumparsita’ nın, söz yazılmış versiyonunu, julio ıglesias’ ta seslendirmiş ve parça sanatçının 1996 yılında çıkardığı , “tango” albümünde yer almıştır.

si supieras,
que aun dentro de mi alma,
conservo aquel cariño
que tuve para ti...
(eger bilseydin,
ruhumun içinde hala
sana olan o sevgimi taşıdiğımı..)

quien sabe si supieras
que nunca te he olvidado,
volviendo a tu pasado
te acordaras de mi...
(kimbilir belki, eger bilseydin
seni asla unutmadigimi,
geçmişine dönüp baktığında beni hatırlardın)

los amigos ya no vienen
ni siquiera a visitarme,
nadie quiere consolarme
en mi afliccion...
(arkadaşlar artık gelmiyorlar,
ziyaret bile etmiyorlar, bu acımın ortasında
kimse teselli etmek istemiyor beni)

desde el dia que te fuiste
siento angustias en mi pecho,
deci, percanta, que has hecho
de mi pobre corazon?
(gittigin günden beri
göğsümde acılar duyuyorum,
söyle bana kadın, ne yaptın şu zavallı kalbime?)

sin embargo,
yo siempre te recuerdo
con el cariño santo
que tuve para ti.
y estas en todas partes
pedazo de mi vida,
y aquellos ojos que fueron mi alegria
los busco por todas partes
y no los puedo hallar.
(yine de seni hep
o sana duyduğum kutsal sevgiyle anacağım.
ve sen her yerdesin,
hayatımın parçası..
o neşem olan gözlerini her tarafta arıyorum
ve bulamıyorum)

al cotorro abandonado
ya ni el sol de la mañana
asoma por la ventana
como cuando estabas vos,
y aquel perrito compañero
que por tu ausencia no comia,
al verme solo el otro dia
tambien me dejo.
(terk edilmiş yatak odasına
artık pencereden sabah güneşi bile girmiyor
beraber olduğumuz zamanlardaki gibi.
ve şu arkadaşımız köpek bile,
ki senin yokluğunda yemek bile yemiyordu,
dün beni yalnız görünce, o da terk etti beni)
Historia de un Amor (Bir Aşk Hikayesi)

eski bir aşk hikâyesini anlatan bu şarkının bestesi Panama'lı besteci Carlos Eleta Almaran'a aittir.
Carlos Eleta Almaran bu besteyi, kardeşinin, eşini kaybetmesinin ardından yapmıştır. Daha sonra şarkı ile aynı adı taşıyan 1956 Meksika yapımı sinema filminde,bu eser tema müziği olarak kullanılmıştır. Sözleri genel olarak,bir erkeğin aşık olduğu kadını kaybetmesinin ardından çektiği acı ve hüzünü anlatır.

Günümüze kadar birçok müzisyen ve şarkıcı tarafından icra edilmiştir. Bunlardan bazıları; Guadalupe Pineda, Julio Iglesias, Nana Mouskouri, Perez Prado, Laura Fygi, Iva Zanicchi, Eydie Gormé & Trio Los Panchos, Pedro Infante, Dalida, Ana Gabriel, Luis Miguel, Los Angeles Negros, Zaz gibi isimlerdir.
Guadalupe Pineda'nın yorumu muhteşemdir.
wish you were here / pink floyd
gelmiş geçmiş en başarılı rock gruplarından biri olan pink floyd’un, ‘wish you were here’ şarkısını dinlediğimizde hangimizin içine garip bir hüzün dolmaz ki. dostluğun değerini ve özlem duygusunu bizlere kendilerinden bir parça koyarak anlattıkları ‘wish you were here’ şarkısının hikayesi de ilginçtir

pink floyd’un 1975 yılında kaydettikleri ‘wish you were here’ albümü zamanın en duygusal ve anlamlı eserlerinden biri olarak kabul edilir. the dark side of the moon’un müzik dünyasını altüst etmesinden sonra, pink floyd bu albümle tekrardan ses getirecek bir esere daha imza atmıştır. bütün şarkıları roger waters tarafından yazılan albüm, aşırı lsd kullanımı ve psikolojik rahatsızlığından dolayı gruptan 7 yıl önce ayrılmış syd barret’in anısı için kaydedilmiştir.

pink floyd grubunun lokomotifi syd barret uyuşturucu bağımlısıdır. grup üyelerinin uzun tartışmaları sonucunda syd barret'in gruba daha fazla katkı sağlayamayacağı konusunda fikir birliği yapılarak syd ile yollar ayrılır. pink floyd yoluna dolu dizgin devam ederken david gilmour ve baterist richard wright iletişim halinde olmadıkları syd barret'i unutmamışlardır. david gilmour yeni albümünde ona bir şarkı yapmayı düşünür. bu şarkıya inanılmaz özen gösterir. ve grubun albüm kayıtları başlar. abbey road stüdyosu’ndaki albüm kaydı sırasında, “shine on you crazy diamond” şarkısının son kaydı yapılırken beklenmedik bir olay gerçekleşir. kel, orta yaşlı görünen, göbekli bir adam, stüdyonun kapısından içeri girer. uzun süre sessiz bir şekilde oturduktan sonra: ''nerede kalmıştık ? '' der.

waters başta gelenin kim olduğunu anlamaz ve çevresindekilere tanıyıp tanımadıklarını sorar. fakat wright bunun fazla kilolu hali, traşlı başı ve kaşlarıyla syd barrett olduğunu fark etmiştir. henüz 29 yaşında olmasına rağmen syd, yaşlı bir adam gibi görünmektedir. waters ise syd’i tanıdıktan sonra göz yaşlarına hakim olmaz. ona “wish you were here” şarkısını dinletirler, tepki vermez. daha sonra syd ortadan kaybolur. o günden sonra pink floyd, syd barret’i bir daha asla göremez. “wish you were here” şarkısı da syd barrett'e ithaf edilir.
(bkz: herr mannelig)

iskandinav kültüründe dağ trolleri ve mitolojiler önemli bir yer tutar.
Bu şarkıda da çirkin bir dağ trolünün, yakışıklı kavelyeye aşık olması anlatılır:

Şafak vaktindeydi,
Gün doğmamış, kuşlar en güzel şarkılarını söylerken,
Korkunç dağ trölü yakışıklı kavelye'ye sordu.

"Herr mannelig her mannelig benimle evlenir misin, sana vereceğim tüm güzel şeyler için"

Sana 12 güzel değirmen vereceğim Tillö ve Ternö arasında.
En kızıl pirinçten yapılmış taşları, gümüşle dolmuş çarkları.

Sana altın yaldızlı bir kılıç vereceğim. Her savaş meydanının fatihi olacaksın.

Bir gömlek vereceğim sana. Giyebileceklerinin en parlağı. En beyaz iplikle örülmüş.

Herr mannelig, herr mannelig benimle evlenir misin?

Kavelye cevapladı:

Bu gibi hediyelerini memnuniyet ile alırdım eğer hristiyan bir kadın olsaydın. Ama biliyorum ki sen en kötü dağ trolüsün, şeytanın çocuğusun.

Dağ trölü dağların en karanlık dehlizlerinde kaçtı. inleyip titredi. "Yakışıklı kavelye benim olsaydı azabımdan kurtulurdum."