bugün

her zaman hayallerimi süsleyen; kişinin üzerinde uzun uzun düşünmesi gereken tehlikeli eylem.

en güzeli sabah bir mektup bırakıp erkenden terminale gitmek, bir otobüse atlayıp en uzak şehre kaçmaktır. intihar etmekten korkuyor fakat yaşamak istemiyorsanız bu seçenek daha uygundur; paranız olmasa da sktir edin, açlıktan ölürsünüz, zaten istediğiniz o değil miydi? dayanamayacak olursanız birileri yardım eder herhalde, doyurursunuz karnınızı.

fantezi arıyorsanız kaçak olarak herhangi bir ülkeye gidebilirsiniz. sibirya'da açlıktan ölmek gibi absürd bir hayalim var, pırpır etti kalbim şimdi böyle başlık görünce, vuhu.

uzun zaman sonra edit: hala ergenim ama zorluklar karşısında o kadar da dirençsiz değilim artık hacı. okula falan gidiyorum, iyi iş, eş hayali cart curt. kaçmayın, durun efendi gibi eheh.
kesinlikle güzel bir hayaldir. şuanda gerçekten yapmak istediğim olay herşeyi bırakıp uzaklara gitmek kafamı dinlemek. yaşamaktan sıkıldım, okuldan sıkıldım, rutin hayattan sıkıldım, sevgilimden sıkıldım kısaca herşeyden sıkıldım. *
(bkz: ferrarisini satan bilge)
Zannedildiği kadar zor olmayan ergenlik tribidir . Zira kalıp , ters giden her ne varsa üstesinden gelmeye çalışmak insanları korkutur .Kaçmak ilk akla gelen ve en kolay olan yöntemdir .
bazen cesareti, bazende korkaklığı gerektiren hareket.
(bkz: çekip gitmek)
Yemişim ulenn bu adam gitti gider yorgun usulca burdan göcerr.Geri dönülmesi gerekirse asıl o zaman sorun yaşanır.
bilmem kaçıncı aydın doğan karikatür yarışmasının ilanı vardı yıllar önce, eskişehirde okurken ve otobusler daha sakarya caddesinden giderken, tramvay yapılmadan önce. adı geçen mekanda bir karikatür vardı aydın doğan karikatür yarışmasını ilan eden panoda. ve o panoda bir insan vardı vurulmuş tabancayla. adamın içinden kan yerine akıyordu yaşanmışlıklar (sevinçler, mutluluklar, aşklar, hüzünler, savaşlar, sevişmeler, yazlar, baharlar, kışlar, yıllar, yollar .....vb.) akan ömürdü, geride kalan ömür. herşeyi bırakıp gitmek buydu işte. ölümdü.
hep arkama bakmadan, geride kalanları düşünmeden gitmek istemişimdir. ne yazık ki bu dediğim hep hayallerimde kalacak. herkesten uzak bir yerde, yalnız kalmak ve yalnızlığımı kendimle paylaşmak. nefes alışımı duymak, sadece ben. hayat ve beraberindekiler hep benimle olacak ölene kadar. bu da hayalden öteye geçemeyecek...
yeniden başlamak hayata ama bırakamıyorsunuz hiç bir şeyi geride. cesaretsizlikten değil , bir aileniz var ve çekip gittiğinizde yıkılmaya mahküm ettiğiniz insanlarınız. şu an öyle çok isterdimki tek başıma bilmediğim bir şehirde yeniden hayatımın düzenini kurmayı. gitmeyi istemek kalıp mücadele edememkten değildir hiç bir zaman , korkaklık asla değil , en büyük cesarettiktir sil baştan başlamak.
ölümün en güzeli tarafı bu hali.
dibe vurmadan hemen önce yaşanan olay. maddi olarak terkedilebilenleri bir de düşünce boyutuyla bırakıp gidilirse dibe vurulur. zaten devamında ölüm vardır.
bırakılıp gidilene herşey diyerek verilen önemden dolayı aslında yapılmamış, ve bırakılanın da seni tam olarak bırakması mümkün olmadığından, yapıldıysa da görüntüde başarılmış ama terkedilen herşeyin seninle geldiği bir durum. Paradoks.
sanildigi kadar muthis olmayabilir, sorun sizde ise eger hic birseyi degistirmez kacip gitmek.
akabinde her şeyin de sizi bırakacağı durum. her şeyi bırakıp giden insan kendini özgür sanarak çıplak kalıyor, üşüdüğü zaman geri geldiğinde ise bir başkası çoktan o elbiseleri giymiş oluyor. gitmek çözüm değil tek çözüm sorunlarla yüzleşmek. ha ille gidicem diyorsan si.ime kadar yolun var.
(bkz: alırım başımı giderim efeler gibi hey)
"bu aşk burada biter,ve ben çekip giderim,
yüreğimde bir çocuk,cebimde bir revolver.."
(bkz: füg)
geçenlerde okuldan bir arkadaşın okulu dondurup amerikaya gitmesi.adam her şeyi bırakıp gitti ya cidden.hayal olmaktan çıkardı bunu.cesareti için takdir ediyorum belki de ben yapamadığım için.ancak yapmasa daha iyiydi sanki.*
hiçbir işe yaramayan eylemdir bırakırsın herşeyi başka bir şehre taşınırsın, başka bir hayata başlarsın ama değişen bişey olmaz içindekini bırakıp gidemedikten sonra.
insan bazen dipsiz bir kuyuya düşmüş gibi hisseder kendini. sabah olsa da ruhu bitmeyen bir gece yaşamaktadır. işte o zamanlarda, ne yaşadığı şehirden, ne sürekli gittiği yerlerden haz alır, hepsi karanlığa gömülmüştür sanki.
sonra da çekip gider. her şeyi bırakıp gitmek, bazen içgüdüsel olarak yapılandır. nefes almak gibidir. ancak her şeyin farklı bir yapıya kavuştuğunu görünce geri döner insan, uzaklardan.
görüntüde gidersiniz ama başka bir şeylere tutunmak için bir gidiştir bu. bu gidişten ne anladın diye sorarlar adama.
herkesin hayatında en az bir zaman istediği fakat genelde* kimsenin hiç bir zaman yapamadığı hadise.
büyük cesaret isteyen bir davranıştır.
....ama nereye??? gidilecek bir yer olsa bu kadar düşünülmezdi belki. gittiğin, terk ettiğinden daha makul olmalı ki anlamlı olsun.