bugün

'Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu.
Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip-dönen biriydi."
Sad Suresi, 30
getirilen hediyeler içinde sadece karıncanın hediyesi olan çekirgeyi kabul etti... çünkü kendinden büyük bir şeyi taşımıştı...
dillere destan olan o göz kamaştırıcı saltanatına rağmen şükrünü ve tevazusunu muhafaza ederek kendine hayran bırakan peygamberdir.
hayvanlarla konuşma mucizesine, insan, cin ve kuşlardan oluşan bir orduya ve dünyanın en büyük zenginliğine sahip peygamber.
Tarih, yaklaşık olarak i.Ö. 970-931 yılları arasında yaşadığı düşünülen Hz. Davud'un oğlu Hz. Süleyman'ın kurduğu muhteşem krallığa şahitlik eder. Öyle ki Hz. Süleyman, babasından sınırları Mısır'dan Fırat'a kadar uzanan bir krallık devralmış ve kısa sürede hakimiyetini güçlendirmişti. Ve kendi yaşadığı dönemde öylesine büyük bir hakimiyet kurmuştu ki, Allah'a olan imanının ve üstün aklının kendisine kazandırdığı bu ihtişam, yüzyıllar sonra bile insanların hayranligini ve dikkatini üzerine çekmeye devam etmektedir.Hz. Süleyman'ın hayati, Allah'a gönülden iman eden bir müslümanın aklının ne kadar fazla, ufkunun ne kadar geniş olduğunu bütün insanlığa gösteren çok çarpıcı bir delildir. Hz. Süleyman (a.s.) cinlerden ve insanlardan oluşan ordusu ile kurduğu hakimiyeti, muhteşem bir saraydan yönetiyordu. Ve bu saray döneminin en ileri tekniği kullanılarak üstün bir estetik anlayışı ile inşa edilmişti. Sarayında göz alıcı sanat eserleri ve görenleri hayran bırakıp etkileyen değerli eşyalar, benzersiz bir estetik anlayışı ile yerleştirilmişti. Elbette Hz. Süleyman'ın bu mekâni, görenlerde büyük hayranlık uyandırıyordu.

insanların bu saraydan bu kadar etkilenmelerinin nedeni ise, insan fıtratına en uygun olan estetik anlayışını ve ortamı birden karşılarında görmeleri olmuştur. Zira Hz. Süleyman, yaptırdığı bu görkemli sarayı, imanın nuru ve onun getirdiği üstün bir akıl ile yaptırmıştı. Ve bir Müslümanın hangi çağda veya hangi şartlarda yaşarsa yaşasın Allah'ın kendisine verdiği imkânları en güzel şekilde kullanarak eşsiz bir mekân oluşturabileceğinin en güzel örneğini sergilemişti. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'in Neml Sûresi'nin bir çok ayeti, onunla aynı dönemde yaşayan bir kavmin yöneticisi olan Sebe Melikesi'nin Hz. Süleyman'ın ihtişamlı sarayını gördükten sonra ona biat ettiğinden bahseder. Hz. Süleyman, Sebe Melikesi Belkıs'ın varlığını kendisine haber getiren Hüdhüd sayesinde öğrenmişti:"Derken uzun zaman geçmeden (Hüdhüd) geldi ve dedi ki: "Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin) şeyi, ben kuşattım ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim. Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona her şeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var. Onu ve kavmini, Allah'ı bırakıp da güneşe secde etmektelerken buldum, şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar." (Neml Sûresi 22-24)

Bu bilginin üzerine Hz. Süleyman, Allah'ı ilâh olarak kabul etmeyip güneşe secde eden ve şeytanın kendilerine süslü gösterdiği bir sistemi kabul eden Sebe halkını, imana davet etmek için onlara "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla" başlayan bir mektup göndermişti. Ve tüm kavmi kendisine teslim olmaya çağırmıştı. "Gerçek şu ki, bu, Süleyman'dandır ve 'şüphesiz Rahman ve Rahim Olan Allah'in Adıyla' (başlamakta)dır. (içinde de:) "Bana karşı büyüklük göstermeyin ve bana müslüman olarak gelin" diye (yazılmaktadır). (Neml Sûresi 30-31)

Sebe Melikesi o ana kadar hiç karşılaşmadığı kadar kesin bir üslupla tüm hükümdarlığını kendisine katmasını isteyen Hz. Süleyman'ın, bu mektubu karşısında çok şaşırmıştı. Ve kendisini kesin olarak bozguna ugratacağından emin olduğu bu hükümdarı, kararından vazgeçirmek için ona yüklü hediyeler göndermek yolunu seçmişti. Ne var ki Allah'ın rızasını ve rahmetini hiç bir zaman maddî bir menfaate tercih etmeyen tüm peygamberler gibi Hz. Süleyman da, Sebe Melikesi Belkıs'ın hediyelerini geri çevirmiş ve elçileri vasıtasıyla ona ne kadar kararlı, onurlu ve Allah'a bağlı olduğunu gösteren şöyle bir haber göndermişti:"(Elçi hediyelerle) Süleyman'a geldiği zaman: "Sizler bana mal ile yardımda mı bulunmak istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır; hayır, siz, hediyenizle sevinip öğünebilirsiniz" dedi. Sen onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onların karşı koymaları mümkün değil ve biz onları oradan horlanmış aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız." (Neml Sûresi 36-37)

Hz. Süleyman Sebe Melikesi Belkıs'a Allah'ın adı ile başladığı mektubunda kendi gücünün Yüce Rabbinden geldiğini ve asla yenilmeyecek bir kuvvete sahip olduğunu hissettirmişti. Nitekim Hz. Süleyman cinlerden, insanlardan oluşan, ona büyük bir teslimiyetle ve şevkle bağlı bir orduya sahipti. Öyle ki bu ordunun her üyesi Süleyman Aleyhisselam ın bütün sözlerini büyük bir hoşnutlukla ve tam bir itaatle yerine getirmekteydi. Elbette Hz. Süleyman'ın ordusunun tüm gücü Allah'tan gelmekteydi ve Allah'ın ordusu adetullaha uygun olarak her zaman üstün gelecekti.

Sebe Melikesi Belkıs, onun (Hz. Süleyman'ın) sarayına gittiğinde o güne kadar hiç görmediği büyük bir mülk ve zenginlikle karşılaşmıştı:

"Ona: "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk zemindir." Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman'la birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." (Neml Sûresi 44)

Kendisi de bir zenginlik ve hâkimiyete sahip olan Sebe Melikesi Belkıs, Hz. Süleyman'ın sarayına girince o güne kadar gördüğünden çok farklı bir estetik ve bir zenginlikle karşılaşmış ve ruhuna hitap eden büyük bir akla şahit olmuştur. Aslında Sebe Melikesi Belkıs'ın duyduğu hayranlık ve şaşkınlık içine girdiği saraya değil, Hz. Süleyman'ın aklınadır. Çünkü Belkıs'ın karşılaştığı manzara, o dönemin şartlarında yapılabilecek en mükemmel eser olarak tarif edilebilecek en güzel yerdir.

Âyette de ifade edildiği gibi camdan olan köşk zemini öylesine gerçekti ki, Sebe Melikesi Belkıs, ıslanmaması için eteklerini toplayarak ilerlemesi gerektiğini düşünmüştü. Sarayın muhteşemliği ve görkemi, Müslümanların ruhlarında yaşadığı zenginliği yansıtıyordu.

Belkısın başka bir ülkenin hükümdarı olmasına ve bu ülkenin en büyük servetine sahip olmasına rağmen Hz. Süleyman'ın yaşadığı mekândan ve onun zenginliğinden etkilenme sebebi de budur. Teknik anlamda büyük servetler harcanan mekânlarda yaşamasına rağmen, pek çok kişi insan fitratının hoşlanacağı estetiği sağlayamayabilir. Oysa Hz. Süleyman'ın sarayının her köşesinde görülen zevk, akıl ve mükemmellik sadece servetle elde edilebilecek bir görünüm değildir. işte aradaki bu farkı daha sarayın girişini görür görmez anlayan Belkıs, böyle bir yeri meydana getiren akla ve o aklın üstünlüğüne hemen teslim olmuştur. Sebe melikesi Süleyman Âleyhisselamın aklının sahibi olan Cenâb-ı Allah'a iman ettiğini söylemiş ve müslümanlardan olmayı kabul etmiştir.

Hz. Süleyman ve onunla birlikte yasayan mü'minler, Allah'ın kendilerine verdiği bu büyük mülkü taşımaya lâyık ve ehil kimselerdi. Rabbine karşı son derece güzel ahlâklı, teslimiyetli ve mütevazi bir peygamber olan Hz. Süleyman, kendisine nimet olarak bahsedilen bu büyük zenginliği yine yalnızca Allah'ı razı etmek ve onların kalbini Islâm'a ısındırmak için kullanıyordu. Pek çok peygamber de aynı Hz. Süleyman gibi insanlara dini tebliğ ederken halkın karşısına büyük bir zenginlikle çıkarak, onları etkileme yoluna gitmişti. Hazinenin başına getirilen Hz. Yusuf, kendisine büyük bir mülk verilen Hz. ibrahim, görenleri hayrete düşürecek kadar ihtisamlı bir hâkimiyete sahip olan Hz. Süleyman ve fakirken zengin kılınan Peygamberimiz Hz. Muhammed, yaşadıkları hayat boyunca bunun en güzel örneklerini sergilemişlerdir.

Peygamberlerin bu zenginliği ve yaşadıkları üstün ahlâki gören insanlar, hiç bir sistemin ya da ideolojinin kendilerine sunmadığı böyle bir maneviyatı ve maddî ihtişamı elde edebilmenin yolunu merak ediyorlardı. Bu nedenle Islâmı henüz tanımayan insanlar, ilk basta bu zenginliğin sebebine ve gördükleri ahlâkî yapısına karşı duydukları merakla Islâma yaklasmışlardır. Ahlâkî üstünlükleri ve tümüyle Allah yolunda kullandıkları zenginlikleriyle halkın kalbini Islâma ısındıran peygamberler, böylece kısa sürede Allah'ın izniyle büyük kitlelere dini yaymayı başarmışlardır.

kaynak : www islamiyet gen tr
devlet yönetiminin nasıl istikrarlı ve tavizsiz olması gerektiğini gösteren peygamber.
hayvanlarla konuşma yeteneğine sahip peygamber.
kuşlar ile konusabilen peygamber.
suleyman tapınagı nın yapımı esnasında olmustur tum halk seferber edilmistir yapım esnasında tapınak simdi yıkılmıs kalan tek duvarı ise kudusteki meshur aglama duvarıdır.kıyamate kadar saglam kalıcagı rivayet edilir.
Hz suleyman oldugunde bunu soyleme cesaretini sadece asasını kemiren kucuk kurt * basarabilmistir.
tanrının büyüklüğü nedenleri gizlemekte, kralların büyüklüğü onları bulmakta yatar...
hazreti süleyman
hayvanların, cinlerin ve rüzgarın dilinden anlayarak, onlara hükmetmiş israiloğullarına gönderilmiş gücün ve hikmetin simgesi hükümdar, peygamber.yine rivayetlere göre zamanının kudretli imparatoriçelerinden saba melikesi belkıs'ın tahtını yemen'den cinler aracılığı ile göz açıp kapayıncaya dek kudüs'teki sarayına getirtmiş ve belkıs'ı kendine bağlamıştır. ayrıca kudüs'ün kurucusudur. bugünkü israil bayrağını sembolize eden 6 köşeli yıldıza süleyman yıldızı da denir.
hazreti davut'un oğlu olan peygamber.
babasından sonra israiloğullarının başına geçmiş, israil devletinin kralı olmuştur.(mö:970-931)
israiloğulları onun zamanında en görkemli, en zengin yıllarını yaşamışlardır.

ayrıca hazreti süleyman'a allah(cc) tarafından tüm hayvan ve nebatatla konuşma yeteneği de bahşedilmiştir.

hazreti süleyman'ın yerden yukarıda ve kendi başına havada asılı duran bir tahtta oturduğuna ve çeşitli mucizeleri olduğuna inanılırdı.
"seyretti hava üzerinde denir taht-ı süleyman,
ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde"
(ziya paşa)
ayrıca kanuni sultan süleyman için söylendiği sanılan;
"bu dünya ne sana ne de bana kalmaz,
sultan süleyman'a kalmadı böyle,
hiç bir kitap yazmaz"

dizelerinde geçen "sultan süleyman" da hz süleymandır...
bazı araştırmacılara göre döneminde, günümüz teknolojisinden daha gelişmiş teknolojik aletler kullandığı idda edilmiş peygamber.
evime dadanan şerefsiz sivrisineklerle bir oturup konuşmasını istediğim peygamber. yoksa ben kurtulamayacam bu edepsiz hayvanlardan.
i.Ö. 970-931 yılları arasında yaşadığı düşünülen hükümdar kral. Hz. Süleyman, babasından sınırları Mısır'dan Fırat'a kadar uzanan bir krallık devralmış ve kısa sürede hakimiyetini güçlendirmişti.
Ölümü ayette şöyle geçer:
“Süleyman’ın ölüm fermanını çıkarmamızdan sonra, cinler ve çevresindekiler onun öldüğünü, ancak dayandığı asasını bir ağaç kurdunun yemesi sonucunda, kendisinin yere yıkılmasından sonra anlayabildiler. O, yere düşünce cinler kesin olarak anladılar ki şayet gaybı bilmiş olsalardı kendilerini zelil ve perişan eden angarya işlerde devam edip gitmezlerdi.”
(Sebe,14)
bu dünya sultan süleymana kalmadı daki süleymandır.
bir çok sırları olan bir peygamberdir ve bir çok hazineye sahip bir peygamberdir. islam dinimize göre Hz. Süleymanı Allahü teala israiloğularını bilinçlendirmek , insanlara rahmet ve hidayet rehberi olması amacıyla göndermiştir. Kendisi Hz. Nuh un soyudan gelir ve kendisine Allah(c. c) katından yüksek ilim verilen bir kutsal peygamberdir. Kuran-ı kerimde hz. süleyman hakkında şöyle buyrulmaktadır : bundan önce de nuh'u ve onun soyundan davud'u, süleyman'ı, eyyub'u, yusuf'u, musa'yı ve harun'u hidayete ulaştırdık. biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. (en'am suresi, 84) .
Hz Süleyman ayrıca kendisine Allah (c. c) tarafından hayvanlarla konuşabilme yetenği verilmiştir. Hz. süleyman ayrıca allahü teala dan sadık itaatkar bir hayvan-varlık istediğinde allahü teala ona kanatlı bembeyaz bir at vermiştir. Hz. Süleymanın gizli bir anahtarı ve bir çok sırları vardır ve hala araştırılmakta ve tartışılmaktadır.
hz. davud'un oğlu. insanlar, cinler ve kuşlardan oluşan bir ordusu ve çok zengin bir saltanatı vardı. hz. süleyman elindeki tüm nimetleri allah yolunda harcadı.
dinazorları dağın arkasına atıp, ortadan kaldırdığı söylenen peygamber.
gerçek hazinesi maddi zenginlik değil, bunu elde etmenin yollarıydı. süleyman tapınağında bulunan şey de buydu sanırım. dünyayı kimlerin yönlendirdiğini düşünürsek bulunduğunu söyleyebiliriz.
bir kuşun 4 parçasını 4 ayrı tepeye koyup kuşu havada birleştirebilmeyi başaran ama bunu neden yaptığını bir türlü anlayamadığım peygamber.

düzeltme : ne kadar farkeder bilmem ama yanlış bilgilendirmemek amacıyla düzeltiyorum olayın kahramanı süleyman değil ibrahim imiş.
Aynı zamanda israil oğullarrı halkına kral olmuş peygamberdir. Kral olduktan sonraki belkide en büyük icraatı, o zamanlar diğer ülkelerde "büyücülerin halkı" olarak bilinen israil halkına büyücülüğü kesin bir şekilde yasaklatması oldu. Çıkardığı kanunla büyücülüğe devam eden herkesi idam ettirtip büyü ile alakalı bütün yazılı dökümanları süleyman mabedinin mahzenine doldurup mühürlettiği söylenir. Yıllar sonra haçlı ordusu tarafından işgal edilen kudüste, süleyman mabedine saldıran tapınak şövalyeleri mahzeni bulur ve mührü kırarak içindekileri alırlar. Böylece süleyman'ın sakladığı o gizemli hazineyi avrupaya görürerek illuminati ve diğer oluşumları kurmuşlardır.
(bkz: süleyman tapınağı).

yamulmuyorsam israil'in mescid-i aksa'nın altını kazma nedeni bu tapınakla alakalı idi. çok önemli şeyler yazan kitaplar var-mış- orada. *
davut yıldızı-davut-süleyman-yahudi-israil-mescidi aksa bağlantılarının sebebi bu -gibi-. yamulmuyorsam demiştim.
hayvanlara konuşabilen peygamber. kıskandığım adam.

şu sivrisineklere rahat rahat ''seni ananı sikerim oç'' diyebiliyor, sivrisineklerde ''abi bilemedim gidiyorum'' diyebiliyor. işte burada bir ibret var.
israil krallığı'nın üçüncü kralı.
kudüs kentindeki büyük tapınağı inşa etmiştir.
kuran'da nebi (peygamber) olarak zikredilir.
hıristiyan inancında yasa koyucu ve kral olarak saygı görür.

siz okuyun siz yorum yapın ben yapıca sikim sokimli eleştiri alıyorum...

Eski Ahit'te Süleyman'ın öyküsü 1. Krallar kitabının ilk 11 bölümünde ve 2. Tarihler kitabının ilk 9 bölümünde anlatılır.

1. “Kral Süleyman firavunun kızının yanısıra Moavlı, Ammonlu, Edomlu, Saydalı ve Hititli birçok yabancı kadın sevdi.

2. Bu kadınlar RAB'bin israil halkına, "Ne siz onların arasına girin, ne de onlar sizin aranıza girsinler; çünkü onlar kesinlikle sizi kendi ilahlarının ardınca yürümek üzere saptıracaklardır" dediği uluslardandı. Buna karşın, Süleyman onlara sevgiyle bağlandı.
3. Süleyman'ın kral kızlarından yedi yüz karısı ve üç yüz cariyesi vardı.
Karıları onu, yolundan saptırdılar.
4. Süleyman yaşlandıkça, karıları onu başka ilahların ardınca yürümek üzere saptırdılar. Böylece Süleyman bütün yüreğini Tanrısı RAB'be adayan babası Davut gibi yaşamadı.
5. Saydalılar'ın tanrıçası Aştoret'e ve Ammonlular'ın iğrenç ilahı Molek'e taptı.
6. Böylece RAB'bin gözünde kötü olanı yaptı, RAB'bin yolunda yürüyen babası Davut gibi tam anlamıyla RAB'bi izlemedi.
7. Yeruşalim'in doğusundaki tepede Moavlılar'ın iğrenç ilahı Kemoş'a ve Ammonlular'ın iğrenç ilahı Molek'e tapmak için bir yer yaptırdı.
8. ilahlarına buhur yakıp kurban kesen bütün yabancı karıları için de aynı şeyleri yaptı.”
güncel Önemli Başlıklar